Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Filmlere konu olacak dolandırıcılık: Ağlaya ağlaya yardım istedi

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/05/filmlere-konu-olacak-dolandiricilik-aglaya-aglaya-yardim-istedi-0-aFb2nmJb.mp4
Kocaeli yaşayan 55 yaşındaki Bircan Yaşa, iddiaya göre, filmlere konu olacak yöntemle dolandırıcıların tuzağına düştü. İlk önce evi sattıran dolandırıcılar, dolar ve altın verdikleri Bircan Yaşa’dan paraları da geri aldı. Ağlayarak yardım isteyen kadın, dakikalarca gözyaşı döktü.

Gölcük’te yaşayan 55 yaşındaki Bircan Yaşa dolandırıcıların ağına düştü. İddiaya göre, kendisini başkomiser olarak tanıtan dolandırıcının, “Evinize sahte tapu çıkarmışlar, satacaklar” sözleriyle dolandırıcılara inanan Bircan Yaşa önce emlakçıya gitti. Emlakçının yönlendirmesiyle aynı gün içinde ev, 2 milyon 100 bin liraya M.H.T. isimli şahsa satıldı. Yaşa, paranın bir kısmını dolar, bir kısmını havale bir kısmını ise altın olarak aldı. Eve gelen Yaşa’yı aynı dolandırıcı tekrar aradı. Çeşitli söylemlerle Yaşa tekrar harekete geçerek, parayı Gölcük’te maskeli bir şahsa teslim etti. Ertesi gün ise aynı dolandırıcı talihsiz kadını aradı. Evde balta, keser olup olmadığını sordu. Dolandırıcının yönlendirmesiyle dolandırılan kadın, kaldırım taşıyla cep telefonunu paramparça etti. Karakola giden Yaşa, o isimde bir başkomiser olmadığını öğrendiğinde ise dünyası başına yıkıldı. Aynı emlakçı tarafından ev başka birine satılırken, yeni alan ev sahipleri ise Yaşa’yı arayarak çıkmasını istedi. Kardeşine sarılarak dakikalarca gözyaşı döken Yaşa, sokakta kalmaktan korkuyor.

Kendi kimlik bilgilerini, evinin fotoğrafını bile attılar
Başından geçenleri anlatan Bircan Yaşa, “Ben bu evi çok zorluklarla aldım. Her yere gittim. Beni başkomiser olarak arıyor. Kenan Birkan olarak kendini bana tanıttı. ‘Hesabınızdan para çekilmiş. Bankacının da haberi var. Evinize sahte tapu çıkarmışlar, evinizi satacaklar’ dedi. Bana kimlik numarası, kimliğimi attı. Bilgiler aynı, fotoğraf ayrı. Ben inandım, kafam çalışmadı, beynim durdu. Bana, ‘evi satacaksın, Yatırım Emlak’a gideceksin, evi satacaksın’ dedi. ‘Tapu dairesinde bütün evraklar değişti, hiç korkmadan imzayı at. Tapunu 15 gün sonra çıkartıp vereceğiz’ dedi. Beni çok tehdit etti. Korkudan hiçbir şey söyleyemedim. Emlakçının yeri karakolun hemen karşısında, postanenin yanında. Bunların da elinin olduğunu düşünüyorum. Aynı gün hemen satıldı. 2 milyon 100 bine satıldı. 100 bin lirasını emlakçı komisyon aldı. Parayı dolar olarak aldım, altın olarak aldım. Eve geldim tekrar aradı. ‘Parayı aldın mı?’ diye sordu. Kamerayı açtırdı, paraları gördü. Akşam aradı hastanenin oraya çağırdı. Paraları istedi benden. Görüntülü arayarak bir şahsı tarif etti, adrese gönderdi. Görsem tanıyamam. Benim parayı alan kişi de maskeliydi” dedi.

“Telefonumu bile kırdırdı”
Dakikalarca gözyaşı dökerek yardım isteyen Bircan Yaşa, “Ertesi sabah yine aradı, keser sordu, balta sordu. ‘Kaldırım taşı bul’ dedi. Buldum. ‘Telefonu kır, hattı kır. Karakola gel’ dedi. Karakola gittim, ‘böyle birisi burada yok dediler.’ Şikayette bulundum. Emlakçıdan da şikayetçi oldum. Hepsinden şikayetçi oldum. Bugün aynı emlakçı müşteri getirdi. Sokakta kalacağım, gidecek yerim yok. Nereye gideyim. Bana yardım edin, yalvarıyorum. Sokaklarda kalmak zorunda kalacağım. Çok mağdurum” ifadelerini kullandı.

Kocaeli Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin olayla ilgili inceleme başlattığı öğrenildi.

Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Çay ocağındaki kuzen cinayetinin sebebi mahkemede ortaya çıktı: “Asıl hedef bendim”

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/05/cay-ocagindaki-kuzen-cinayetinin-sebebi-mahkemede-ortaya-cikti-asil-hedef-bendim-0-R48VpFp4.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde kuzeni Muzaffer Ece’yi çay ocağında öldüren Osman Ç.’nin ilk duruşmadaki savunması ortaya çıktı. İş ortağı olan İskender Ece ile yaşadığı ticari anlaşmazlık sonrası husumet başladığını, bunun sonucunda Muzaffer Ece’nin de kendisini darp edip, onurunu zedelediğini öne süren sanık, “2-3 el ateş ettim, ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum” dedi. Muzaffer Ece’nin kardeşi İskender Ece ise “Abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim. Suçsuz bir insan gitti. 1 lira alıp veremeyeceği olmayan insana 18 tane kurşun sıktı. Asıl hedef bendim” dedi.

Dumlupınar Mahallesi’ndeki Gölcük Otogarı’nda 29 Mart 2024’de meydana gelen olayda, Muzaffer Ece çay ocağında oturduğu esnada kuzeni Osman Ç.’nin tabancalı saldırısına uğradı. Kurşunların isabet ettiği Ece kanlar içinde yere yığıldı, Osman Ç. ise olay yerinden kaçtı. Ece, ilk müdahalesinin ardından ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti, Osman Ç. de tutuklandı.

Cinayete ilişkin açılan davanın 2. duruşması, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya taraf avukatları katıldı. Sanık ise SEGBİS’e bağlanamadığı için duruşmaya katılamadı. Tanıkların dinlenmesinin ardından duruşma ertelendi.

“Tüm maksadım o arazi üzerinde bağ evi yapmaktı”
Öte yandan, sanık Osman Ç. ile Muzaffer Ece’nin kardeşi İskender Ece’nin ilk duruşmadaki ifadelerine ulaşıldı. İlk duruşmadaki savunmasında, pişman olduğunu söyleyen Osman Ç., yaklaşık 40 yıl boyunca uluslararası şirketlerde yöneticilik, kalite güvence ile insan kaynakları müdürü olarak görev yaptığını, 2017 yılında ise emekli olduğunu ifade etti. Osman Ç, “Bu arada da 2 tane kitap yazdım. Emeklilikten sonra bu işlere devam edebilmek için bir sayfiye yer almak istedim. Daha önce Ayvalık’ta yaptım bunu ama eşim yatalak olduğu için orayı sattık. İkamet ettiğim bölgeye yakın yer almak istedim. Maktulün kardeşi, aynı zamanda kuzenim olan İskender’e durumu anlattım ve beraber araziye gidip baktık. Tüm maksadım o arazi üzerinde bağ evi yapmaktı” dedi.

“İskender ve ben ortak olduk”
Gölcük’te arazi satın aldığını aktaran Osman Ç., “İskender bana, ’Teyze oğlu, beni de ortak yapar mısın? Bir köşeye sen yaparsın, bir köşeye ben yaparım’ dedi. Kardeş gibi büyüdüğümüz için kabul ettim. Araziyi satın aldım. Fakat arazinin çeşitli illerde 17 hissedarı vardı. O günün parasıyla 21 bin 300 doları, Türk parasına çevirdim ve hissedarlardan birine teslim ettim, sözleşmemi yaptım. Yoğun iş dolayısıyla İskender’e, ’Tapuyu al, biz sonra kendi aramızda hallederiz’ dedim. Böylelikle İskender arazinin tapusunu aldı ve kısa bir süre sonra yaşadığı yer olan Almanya’ya döndü. O döndükten sonra ben arazinin üzerinde çalışmalara başladım. Güya bağ evi yapacaktık ancak iş yeri yaptım. İnşaat 3-4 sene sürdü. 2019-2020 yıllarında belediyeye giderek ruhsatı üzerime aldım ve işletmeye başladım. 2 sene işlettim” şeklinde konuştu.

“Bana taahhüt edilen para da bir şekilde gelmemişti”
Osman Ç., 2 senenin sonunda İskender’in karısıyla tesiste tartıştıklarını anlatarak, “Almanya’dan gelmişti. ’Misafirlerim var, tesiste kahvaltı var mı?’ diye sordu. Olduğunu söyledim. Geldiler, yanlarındaki misafirlerle birlikte ben de oturdum. İskender’in eşi Leyla, yanındaki akrabalarımıza, ’Biz Almanya’da bu tesis yapılsın diye tuvalet temizliyoruz’ deyince benim de gücüme gitti. ’Yenge ben de burada makineyle para basmıyorum, ben de vardiyada çalışıyorum. Para biriktiriyoruz öyle yapıyoruz’ dedim Bunun üzerine tartıştık. Ortağım İskender olduğu için onunla konuşmam daha uygun olduğunu söyledim. 2 ay sonra İskender Almanya’dan geldi. İskender geldikten sonra tavırlarında bir değişiklik olmaya başladı. Konuşmalarımız da bana ses yükseltmeleri bağırmaları vardı. Sonucunda biz bu tesiste anlaşamayacağımızı anladık ve İskender’e 1 milyon 350 bin liralık harcamanın listesini verdim, o zamanın parası bu, yaklaşık 250 bin dolar civarında bir para yapıyordu. Ben de İskender’den o güne kadar tesis harcamaları için 12 bin euro ve 25 bin Türk lirası para almıştım. Güya İskender, Almanya’daki fabrikadan kendisini attıracak, tazminat alacak, öyle hesaplaşacaktık. Bana taahhüt edilen para da bir şekilde gelmemişti. Ben bu listeyi ona verdim, ’Bu liste üzerinden hesaplarımızı yapalım, ya sen bana olan borcunu ver ya ayrılalım’ dedim. Ne olumlu ne olumsuz hiçbir cevap vermedi. Bu konuşma sırasında yanımızda kardeşim Kemal ve kuzenim Muzaffer de vardı” ifadelerini kullandı.

“Dava açtıktan sonra bana düşman oldular”
Bu olayın ardından İskender’in abisi Muzaffer Ece’nin kendisini aradığını söyleyen sanık Osman Ç., “Beni arayıp, ’Listeye 9 bin 800 lira jeneratör yazmışsın ama faturada 7 bin 800 lira. Sen bu şartlar altında 1 milyon 350 bin liralık listeyi nasıl verirsin? Sen bu listeyi fazla fazla şişirdiğin için sana 500 bin lira verelim, al çek git’ dedi. Ben de kabul etmedim. Ardından Gölcük Cumhuriyet Savcılığına giderek avukatım aracılığıyla tapu iptal tescil davası ve alacak davası açtım. Ben davayı açtıktan sonra bunlar bana düşman kesildi. İskender Almanya’ya gitmişti. İskender, WhatsApp üzerinden bana küfür etti. Aynı şekilde Muzaffer de beni arayarak küfür etti. Sessiz kalmayı denedim, bir süre sonra telefonla olan tartışmalarımız artmaya başladı” dedi.

“Bu davayı açtıktan sonra da yine küfürlerle karşılaştım”
Mahkeme sürecinin yaklaşık 4 yıl sürdüğünü ifade eden Osman Ç., savunmasına şöyle devam etti:

“En son tesisi çalıştırdığımız zaman 2021 yılıydı. 2022 yılı sezonuna hazırlamak üzere tesise çıkarken yol boyundaki bütün reklam tabelalarımın, binanın içerisindeki bütün ışıklı tabelalarımın, restoran kısmının bütün zücaciye ekipmanlarının kırılıp otoparka atılmış olduğunu gördüm. Bunların fotoğraflarını çektim ve kardeşim Kemal ile birlikte gidip Muzaffer ile konuştuk. Bunu niye yaptıklarını sordum. Muzaffer, ’Artık bir işletme yok, defolup gideceksin buradan’ dedi. Bunun üzerine tekrar cumhuriyet savcılığına gittim. Mala zarar verme, haneye tecavüzden dolayı yine haklarında dava açtım. Bu davayı açtıktan sonra da yine küfürlerle karşılaştım. Dürüst olmak gerekirse zaman zaman mukavemet etmek durumunda da kaldım. Bu süreç böyle 2023 yılının ortalarına kadar devam etti”

“Onurumla oynandı”

Yaşanan gerginlik dolayısıyla anksiyete tedavisi gördüğünü belirten Osman Ç., “Annemin de telkinleriyle bunlardan uzaklaştım. Telefonlarını da rehberimden sildim. O esnada eşimin üzerine kayıtlı engelli aracını sattım. Tesisten kalan borçları, kredileri ödedim. Oğluma oturmak üzere aldığım evi sattım. Mesleğe tekrar geri dönmeye karar verdim ve endüstriyel röntgen ve ultrasonik muayenesi yapan bir şirket kurdum. İşlerim düzelmeye başladı. Dava süreciyle alakalı keşif talebi olmuştu. Heyet geldi, tesisi açmaya çalıştım ancak anahtarın açmadığını fark ettim. Hakime hanıma kapının kilitlerini değiştirdiklerini söyledim. Heyetten biri Muzaffer’i aradı gelip kapıyı homurdana homurdana açtı. Kapıyı açarken bana küfürler ederek içeri girmeme izin vermeyerek yumruk attı. Oradakiler olayı yatıştırdı. Birlikte binaya doğru yöneldik. Depoda 500 kişiye düğün yapacak kadar malzemem vardı ancak boşaltılmıştı. Onurumla oynanmıştı, 40 yıllık emeğim, param, kıdem tazminatım, bireysel emeklilik sistemindeki param, gelinlerimin bilezikleri, oğlumun araba parası, her şeyi oraya yatırmıştım. Bunların gerçekten önemi yoktu, buna rağmen bir de onurumla oynanıyordu” şeklinde konuştu.

“2-3 el ateş ettim, ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum”

Osman Ç., keşif bittikten sonra hastaneye gidip darp raporu aldığını da ifade ederek, “Muzaffer bana vurduğu için darp raporu aldım. Muzaffer’in yanındaki taksi şoförüne, benim için ’Bu adam buranın bekçisiydi, ne sahibi. Bizim malımıza ortaklık yapmaya çalışıyor’ dediğini söylediler. Ben de telefonla Muzaffer’i aradım. Nerede olduğunu sordum. Küfürle cevap vererek terminalde olduğunu söyledi. Terminale gittiğimde yine küfür etti. Ben belimdeki silahı çıkardım 2-3 el ateş ettim. Ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum” cümlelerini kullandı.

“Abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim”

Tanık İskender Ece ise husumeti Muzaffer Ece’nin başlattığını söyledi. Ece, “Beni kendisi mahkemeye verdi. Mahkeme süreci de hala devam ediyor. Oradan başlayan bir husumeti var herhalde, bizim yok ama onun varmış demek ki. Nasıl söyleyeyim, abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim. Suçsuz bir insan gitti. Bu olay 2023’ün başlarında başladı. Tehditler, mesajlar vs. Hatta bir gün gece saatlerinde abim karakola gitmiş, şikayette bulunmuş. Mesajları göstermiş, emniyette ilgilenmemişler. Ertesi gün ben geldim, beraber savcılığa gittik suç duyurusunda bulunmak için. Savcılık kalemi bize, Whatsapp mesajlarının ertesi gün sabahleyin silindiğini, yeniden böyle bir şey olduğunda fotoğraf çekmememiz gerektiğini söylediler. Elimizde olmadığı için o mesajları gösteremedik” dedi.

“O gün abimin yanında ben olsaydım, o mermilerin yarısı bana gelecekti”

Olay gününü anlatan Ece, “Hala şaşırıyorum. O gün abimin yanında ben olsaydım, o mermilerin yarısı bana gelecekti. Buna yüzde yüz eminim. Sanık, olaydan yaklaşık 6 ay önce bizim gittiğimiz spot kulübümüz var. Oraya gelmiş, beni ve abimi sormuş” diye konuştu.

“1 lira alıp veremeyeceği olmayan bir insana 18 tane kurşun sıktı”

İskender Ece, Osman Ç’nin mahkeme sürecini başlatmasıyla olayların bu raddeye geldiğini dile getirerek, “Hatta abim bizi, ikimizi bir araya getirdi. ’Teyze oğlusunuz, barışın, böyle olmaz’ dedi. İkimizi bir araya getirdi. Öyle bir insan değildi. Bu olayla bir alakası olmayan biri. 1 lira alıp veremeyeceği olmayan bir insana 18 tane kurşun sıktı. Asıl hedef bendim. Ben bunu biliyorum” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Çay ocağındaki kuzen cinayetinin sebebi mahkemede ortaya çıktı: “Asıl hedef bendim”

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/05/cay-ocagindaki-kuzen-cinayetinin-sebebi-mahkemede-ortaya-cikti-asil-hedef-bendim-0-Sb7Nn3gI.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde kuzeni Muzaffer Ece’yi çay ocağında öldüren Osman Ç.’nin ilk duruşmadaki savunması ortaya çıktı. İş ortağı olan İskender Ece ile yaşadığı ticari anlaşmazlık sonrası husumet başladığını, bunun sonucunda Muzaffer Ece’nin de kendisini darp edip, onurunu zedelediğini öne süren sanık, “2-3 el ateş ettim, ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum” dedi. Muzaffer Ece’nin kardeşi İskender Ece ise “Abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim. Suçsuz bir insan gitti. 1 lira alıp veremeyeceği olmayan insana 18 tane kurşun sıktı. Asıl hedef bendim” dedi.

Dumlupınar Mahallesi’ndeki Gölcük Otogarı’nda 29 Mart 2024’de meydana gelen olayda, Muzaffer Ece çay ocağında oturduğu esnada kuzeni Osman Ç.’nin tabancalı saldırısına uğradı. Kurşunların isabet ettiği Ece kanlar içinde yere yığıldı, Osman Ç. ise olay yerinden kaçtı. Ece, ilk müdahalesinin ardından ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti, Osman Ç. de tutuklandı.

Cinayete ilişkin açılan davanın 2. duruşması, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya taraf avukatları katıldı. Sanık ise SEGBİS’e bağlanamadığı için duruşmaya katılamadı. Tanıkların dinlenmesinin ardından duruşma ertelendi.

“Tüm maksadım o arazi üzerinde bağ evi yapmaktı”
Öte yandan, sanık Osman Ç. ile Muzaffer Ece’nin kardeşi İskender Ece’nin ilk duruşmadaki ifadelerine ulaşıldı. İlk duruşmadaki savunmasında, pişman olduğunu söyleyen Osman Ç., yaklaşık 40 yıl boyunca uluslararası şirketlerde yöneticilik, kalite güvence ile insan kaynakları müdürü olarak görev yaptığını, 2017 yılında ise emekli olduğunu ifade etti. Osman Ç, “Bu arada da 2 tane kitap yazdım. Emeklilikten sonra bu işlere devam edebilmek için bir sayfiye yer almak istedim. Daha önce Ayvalık’ta yaptım bunu ama eşim yatalak olduğu için orayı sattık. İkamet ettiğim bölgeye yakın yer almak istedim. Maktulün kardeşi, aynı zamanda kuzenim olan İskender’e durumu anlattım ve beraber araziye gidip baktık. Tüm maksadım o arazi üzerinde bağ evi yapmaktı” dedi.

“İskender ve ben ortak olduk”
Gölcük’te arazi satın aldığını aktaran Osman Ç., “İskender bana, ’Teyze oğlu, beni de ortak yapar mısın? Bir köşeye sen yaparsın, bir köşeye ben yaparım’ dedi. Kardeş gibi büyüdüğümüz için kabul ettim. Araziyi satın aldım. Fakat arazinin çeşitli illerde 17 hissedarı vardı. O günün parasıyla 21 bin 300 doları, Türk parasına çevirdim ve hissedarlardan birine teslim ettim, sözleşmemi yaptım. Yoğun iş dolayısıyla İskender’e, ’Tapuyu al, biz sonra kendi aramızda hallederiz’ dedim. Böylelikle İskender arazinin tapusunu aldı ve kısa bir süre sonra yaşadığı yer olan Almanya’ya döndü. O döndükten sonra ben arazinin üzerinde çalışmalara başladım. Güya bağ evi yapacaktık ancak iş yeri yaptım. İnşaat 3-4 sene sürdü. 2019-2020 yıllarında belediyeye giderek ruhsatı üzerime aldım ve işletmeye başladım. 2 sene işlettim” şeklinde konuştu.

“Bana taahhüt edilen para da bir şekilde gelmemişti”
Osman Ç., 2 senenin sonunda İskender’in karısıyla tesiste tartıştıklarını anlatarak, “Almanya’dan gelmişti. ’Misafirlerim var, tesiste kahvaltı var mı?’ diye sordu. Olduğunu söyledim. Geldiler, yanlarındaki misafirlerle birlikte ben de oturdum. İskender’in eşi Leyla, yanındaki akrabalarımıza, ’Biz Almanya’da bu tesis yapılsın diye tuvalet temizliyoruz’ deyince benim de gücüme gitti. ’Yenge ben de burada makineyle para basmıyorum, ben de vardiyada çalışıyorum. Para biriktiriyoruz öyle yapıyoruz’ dedim Bunun üzerine tartıştık. Ortağım İskender olduğu için onunla konuşmam daha uygun olduğunu söyledim. 2 ay sonra İskender Almanya’dan geldi. İskender geldikten sonra tavırlarında bir değişiklik olmaya başladı. Konuşmalarımız da bana ses yükseltmeleri bağırmaları vardı. Sonucunda biz bu tesiste anlaşamayacağımızı anladık ve İskender’e 1 milyon 350 bin liralık harcamanın listesini verdim, o zamanın parası bu, yaklaşık 250 bin dolar civarında bir para yapıyordu. Ben de İskender’den o güne kadar tesis harcamaları için 12 bin euro ve 25 bin Türk lirası para almıştım. Güya İskender, Almanya’daki fabrikadan kendisini attıracak, tazminat alacak, öyle hesaplaşacaktık. Bana taahhüt edilen para da bir şekilde gelmemişti. Ben bu listeyi ona verdim, ’Bu liste üzerinden hesaplarımızı yapalım, ya sen bana olan borcunu ver ya ayrılalım’ dedim. Ne olumlu ne olumsuz hiçbir cevap vermedi. Bu konuşma sırasında yanımızda kardeşim Kemal ve kuzenim Muzaffer de vardı” ifadelerini kullandı.

“Dava açtıktan sonra bana düşman oldular”
Bu olayın ardından İskender’in abisi Muzaffer Ece’nin kendisini aradığını söyleyen sanık Osman Ç., “Beni arayıp, ’Listeye 9 bin 800 lira jeneratör yazmışsın ama faturada 7 bin 800 lira. Sen bu şartlar altında 1 milyon 350 bin liralık listeyi nasıl verirsin? Sen bu listeyi fazla fazla şişirdiğin için sana 500 bin lira verelim, al çek git’ dedi. Ben de kabul etmedim. Ardından Gölcük Cumhuriyet Savcılığına giderek avukatım aracılığıyla tapu iptal tescil davası ve alacak davası açtım. Ben davayı açtıktan sonra bunlar bana düşman kesildi. İskender Almanya’ya gitmişti. İskender, WhatsApp üzerinden bana küfür etti. Aynı şekilde Muzaffer de beni arayarak küfür etti. Sessiz kalmayı denedim, bir süre sonra telefonla olan tartışmalarımız artmaya başladı” dedi.

“Bu davayı açtıktan sonra da yine küfürlerle karşılaştım”
Mahkeme sürecinin yaklaşık 4 yıl sürdüğünü ifade eden Osman Ç., savunmasına şöyle devam etti:

“En son tesisi çalıştırdığımız zaman 2021 yılıydı. 2022 yılı sezonuna hazırlamak üzere tesise çıkarken yol boyundaki bütün reklam tabelalarımın, binanın içerisindeki bütün ışıklı tabelalarımın, restoran kısmının bütün zücaciye ekipmanlarının kırılıp otoparka atılmış olduğunu gördüm. Bunların fotoğraflarını çektim ve kardeşim Kemal ile birlikte gidip Muzaffer ile konuştuk. Bunu niye yaptıklarını sordum. Muzaffer, ’Artık bir işletme yok, defolup gideceksin buradan’ dedi. Bunun üzerine tekrar cumhuriyet savcılığına gittim. Mala zarar verme, haneye tecavüzden dolayı yine haklarında dava açtım. Bu davayı açtıktan sonra da yine küfürlerle karşılaştım. Dürüst olmak gerekirse zaman zaman mukavemet etmek durumunda da kaldım. Bu süreç böyle 2023 yılının ortalarına kadar devam etti”

“Onurumla oynandı”
Yaşanan gerginlik dolayısıyla anksiyete tedavisi gördüğünü belirten Osman Ç., “Annemin de telkinleriyle bunlardan uzaklaştım. Telefonlarını da rehberimden sildim. O esnada eşimin üzerine kayıtlı engelli aracını sattım. Tesisten kalan borçları, kredileri ödedim. Oğluma oturmak üzere aldığım evi sattım. Mesleğe tekrar geri dönmeye karar verdim ve endüstriyel röntgen ve ultrasonik muayenesi yapan bir şirket kurdum. İşlerim düzelmeye başladı. Dava süreciyle alakalı keşif talebi olmuştu. Heyet geldi, tesisi açmaya çalıştım ancak anahtarın açmadığını fark ettim. Hakime hanıma kapının kilitlerini değiştirdiklerini söyledim. Heyetten biri Muzaffer’i aradı gelip kapıyı homurdana homurdana açtı. Kapıyı açarken bana küfürler ederek içeri girmeme izin vermeyerek yumruk attı. Oradakiler olayı yatıştırdı. Birlikte binaya doğru yöneldik. Depoda 500 kişiye düğün yapacak kadar malzemem vardı ancak boşaltılmıştı. Onurumla oynanmıştı, 40 yıllık emeğim, param, kıdem tazminatım, bireysel emeklilik sistemindeki param, gelinlerimin bilezikleri, oğlumun araba parası, her şeyi oraya yatırmıştım. Bunların gerçekten önemi yoktu, buna rağmen bir de onurumla oynanıyordu” şeklinde konuştu.

“2-3 el ateş ettim, ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum”
Osman Ç., keşif bittikten sonra hastaneye gidip darp raporu aldığını da ifade ederek, “Muzaffer bana vurduğu için darp raporu aldım. Muzaffer’in yanındaki taksi şoförüne, benim için ’Bu adam buranın bekçisiydi, ne sahibi. Bizim malımıza ortaklık yapmaya çalışıyor’ dediğini söylediler. Ben de telefonla Muzaffer’i aradım. Nerede olduğunu sordum. Küfürle cevap vererek terminalde olduğunu söyledi. Terminale gittiğimde yine küfür etti. Ben belimdeki silahı çıkardım 2-3 el ateş ettim. Ondan sonrasını ne yaptım bilmiyorum” cümlelerini kullandı.

“Abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim”
Tanık İskender Ece ise husumeti Muzaffer Ece’nin başlattığını söyledi. Ece, “Beni kendisi mahkemeye verdi. Mahkeme süreci de hala devam ediyor. Oradan başlayan bir husumeti var herhalde, bizim yok ama onun varmış demek ki. Nasıl söyleyeyim, abimle ne alakası var, ben hala onu çözemedim. Suçsuz bir insan gitti. Bu olay 2023’ün başlarında başladı. Tehditler, mesajlar vs. Hatta bir gün gece saatlerinde abim karakola gitmiş, şikayette bulunmuş. Mesajları göstermiş, emniyette ilgilenmemişler. Ertesi gün ben geldim, beraber savcılığa gittik suç duyurusunda bulunmak için. Savcılık kalemi bize, Whatsapp mesajlarının ertesi gün sabahleyin silindiğini, yeniden böyle bir şey olduğunda fotoğraf çekmememiz gerektiğini söylediler. Elimizde olmadığı için o mesajları gösteremedik” dedi.

“O gün abimin yanında ben olsaydım, o mermilerin yarısı bana gelecekti”
Olay gününü anlatan Ece, “Hala şaşırıyorum. O gün abimin yanında ben olsaydım, o mermilerin yarısı bana gelecekti. Buna yüzde yüz eminim. Sanık, olaydan yaklaşık 6 ay önce bizim gittiğimiz spot kulübümüz var. Oraya gelmiş, beni ve abimi sormuş” diye konuştu.

“1 lira alıp veremeyeceği olmayan bir insana 18 tane kurşun sıktı”
İskender Ece, Osman Ç’nin mahkeme sürecini başlatmasıyla olayların bu raddeye geldiğini dile getirerek, “Hatta abim bizi, ikimizi bir araya getirdi. ’Teyze oğlusunuz, barışın, böyle olmaz’ dedi. İkimizi bir araya getirdi. Öyle bir insan değildi. Bu olayla bir alakası olmayan biri. 1 lira alıp veremeyeceği olmayan bir insana 18 tane kurşun sıktı. Asıl hedef bendim. Ben bunu biliyorum” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Kocaeli’de okulun 4’üncü katından düşen liseli ağır yaralandı

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde bir lisenin 4’üncü katından düşen kız öğrenci ağır yaralandı.

Olay, Topçular Mahallesi’ndeki Çakabey Anadolu Lisesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Z.A. isimli 12. sınıf öğrencisi 4’üncü kattan düştü. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralı öğrenci, ilk müdahalesinin ardından Gölcük Necati Çelik Devlet Hastanesine kaldırıldı. Olayın ardından eğitime ara verilen okulda öğrenciler evlerine gönderildi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER Gölcük Haber Tüm Güncel Haberler

Kocaeli’de 2 bin sahte güneş gözlüğü ele geçirildi

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde ünlü markalara ait sahte 2 bin güneş gözlüğü ele geçirildi, 2 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldı.

Kocaeli İl Jandarma Komutanlığınca, kaçakçılık suçlarıyla mücadele kapsamında çalışma başlatıldı. Yürütülen çalışmalar neticesinde dün Gölcük ilçesinde ünlü markalara ait sahte 2 bin güneş gözlüğü ele geçirildi. Sahte gözlüklere el koyulurken olaya ilişkin 2 şüpheli hakkında adli işlem başlatıldı.

Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

18 yaşındaki Rümeysa canice öldürülmüştü, yeni detaylar ortaya çıktı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/03/18-yasindaki-rumeysa-canice-oldurulmustu-yeni-detaylar-ortaya-cikti-0-S3cnTAXt.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde Rümeysa Meriç Özcan’ın öldürülüp ardından uçurumdan atıldığı kamyoneti olay yerinden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan, o gece ve sonrasında yaşananları anlattı. Genç kızın cenazesi ile kamyonet arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe bulunduğunu söyleyen Günaytan, “Sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” dedi.

Olay, 19 Mayıs 2024 tarihinde saat 02.30 sıralarında Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi’nde meydana geldi. Kamyonetin uçuruma düştüğü ihbarı üzerine bölgeye giden polis ve sağlık ekipleri, aracın 15 metre ilerisinde 18 yaşındaki Rümeysa Meriç Özcan’ın boynuna ip bağlı haldeki cansız bedeniyle karşılaştı. Özcan’ın cansız bedeni, olay yerindeki incelemelerin ardından otopsi için morga kaldırılırken, polis ekipleri Tunay A. (23), Eşref K. (21), Yaser A.A. (21) isimli erkekler ile Ceylan Ç. (21) ve Kibar N.K. (17) isimli kızları gözaltına aldı. Olaya ilişkin gözaltına alınan 5 şüpheliden Tunay A. tutuklanırken, Eşref K., Yaser A.A., Ceylan Ç. ve Kibar N.K. ise serbest bırakıldı.

3 kez ifade değiştirdi

Tunay A., polise ilk ifadesinde olayın kaza olduğunu belirtti ancak olay mahallindeki incelemenin ardından tekrar ifadesi alınan zanlı cinayeti işlediğini itiraf etti. Savcı karşısına çıkarılan zanlı Tunay A., tekrar ifadesini değiştirerek olayın kaza olduğunu söyledi. Hazırlanan iddianamede ise sanığın, hem kadına karşı hem de cinsel saldırı suçunu işleyememekten dolayı duyduğu infialle “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan ise 2 yıldan 7 yıla kadar cezalandırılması istendi.

Tunay A. hakkında “Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “Başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme” ve “Kadına karşı kasten öldürme” suçlarından dava açıldı.

Rümeysa Meriç Özcan’ın hayatını kaybettiği Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi, dron ile havadan görüntülendi. Kamyonetin düştüğü uçurumun yaklaşık 60 metre derinliğinde ve bölgenin tenha bir yer olduğu tespit edildi. Ayrıca, otoparka çekilen kamyonet de kayda alındı.

“Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum”

Yaklaşık 10 aydır adalet arayışını sürdüren acılı anne Kevser Erden, kızını kaybettiği olay yerinde İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabirine açıklamalarda bulundu. Erden, “Kızım vefat edeli yaklaşık 10 ay oldu. Burası kızımın katledildiği yer. Ara ara buraya gelip saatlerce oturuyorum. Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum. Kelimelerin bittiği yerdeyim artık. Aylardır söyleyecek bir şey bulamıyorum. Artık bitsin istiyorum, adalet istiyorum. En ağır cezayla cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

“Kızım kamyonu süremez”

Sanık Tunay A’nın sürekli suçlamaları reddettiğini ifade eden Erden, “Sanık her şeyi reddediyor. İkinci duruşmada da kendi ifadelerini de reddediyor. Biz bunları kabul etmiyoruz. Sürekli ifade değiştiriyor. ’Buraya geldik ve kamp sandalyesinde oturduk’ demiş ama öyle bir şey yok. Sandalye de yok. Buradan bir arabanın çıkması zor. Hadi çıktı diyelim, tel yok. Kendisi, ’Aracı ters çevirdim, arkada tuvaletimi yaptım. O sırada Rümeysa yoktu’ gibi çelişkili ifadeleri var. Kızım zaten kamyonu süremez” diye konuştu.

“Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı”

Olay günü kamyoneti bulunduğu yerden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan da açıklamalarda bulundu. O gece telefonla arandığını ve olay yerine polisten yaklaşık 20 dakika sonra ulaştığını anlatan Günaytan, “Gittiğimizde ortamı gördük. Cenaze aşağıdaydı, araç da motoru çalışır vaziyetteydi. Araç takla atmış, teker üstündeydi. Takla ata ata teker üstünde kalmış. Motoru çalışır, lambaları ise yanık vaziyetteydi. Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı.

Ben boynundaki ipi görmedim ancak konuşulanlara kulak misafiri oldum. Polislerin, genç kızın boynundaki izlerden şüphelendiklerini öğrendim” ifadelerini kullandı.

“Rümeysa’nın cep telefonunu biz bulduk”

Günaytan, sözlerine şöyle devam etti:

“Olay yerinde fazla beklemedik. ’Kurtarma sabah olacak’ denildi. Bizde geri döndük. Ertesi gün sabah saat 10.00 gibi yeniden olay yerine gittik. Kamyoneti nasıl çıkarmamız gerektiğiyle ilgili keşif yaptık. Araç takla atarken etrafa malzemeler de saçılmış. Orası yukarıdan aşağı çok dik bir yer. Malzemeler vardı, ayrıca kızın cep telefonunu da orada biz bulduk. Cep telefonunu bir şeylere sardık ve polise teslim ettik. Ardından vinçle kurtarma işlemini yaptık”

“Kendisinin kaza yaptığını söylemiş”

Olay yerinde konuşulanlara da kulak misafiri olduğunu söyleyen Şehmuz Günaytan, “Biz çevredekilerin konuşmalarına kulak misafiri olduk. Tunay, akşam Rümeysa ile beraber çıkıp hafriyat taş ocağı yolunun oraya kadar geldiğini, orada tuvaletini yapmak için araçtan indiğini, aracı çalışır vaziyette bıraktığını ve kızın araca binip geri geri sürdüğünü söylemiş ama oraya baktığımızda öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. O kız o aracı geri geri süremez. Ayrıca, sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” şeklinde konuştu.

Günaytan, kamyonetten çıkan Rümeysa’nın montu ve ayakkabılarını da annesi Kevser Erden’e teslim ettiklerini dile getirdi.

Kategoriler
Gölcük Haber

25 yıllık vefa

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/01/25-yillik-vefa-0-CKNvsr9x.mp4
Kocaeli’de, 1999 Gölcük depreminden sonra kurulan yardım grubunda yer alan kadınlar, ihtiyaç sahibi aileler ve askerler için atkı, bere, kazak, yelek ve patik örüyor. Bu kadınların arasında yer alan iki kız kardeş de, ilerleyen yaşları ve sağlık sorunlarına rağmen ellerinde şişle gece gündüz örgü örerek dayanışmayı sürdürüyor.

Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan 17 Ağustos 1999 depreminden sonra İsmail Ak önderliğinde “En Yakın Komşunuz Yardımlaşma Grubu” kuruldu. Bu gruba 15 gönüllü kadın da dahil oldu. Bu gönüllüler, depremzedelerden öğrencilere kadar birçok ihtiyaç sahibine atkı, bere, kazak ve patik gibi ürünler hazırlıyor. Son olarak Erzurum’daki ihtiyaç sahibi öğrencilere göndermek üzere yaklaşık 300 el emeği ürün hazırlayan grup, şimdiye kadar Diyarbakır, Kars ve Suriye sınırındaki askerlere kadar pek çok yere yardımlarını ulaştırdı.

“Biz neden hayırsever olmayalım”

1999 depreminde evinin yıkıldığını anlatan İsmail Ak, “Deprem olduktan sonra üzerimizde hiçbir elbisemiz yoktu. O zamanlar hayırseverler elbise bırakmıştı. Zaten çok duygusal bir milletiz. ’Biz neden hayırsever olmayalım?’ dedik ve bir grup kurduk. O günden bu güne grubumuzdaki kadınlar örmeye devam ediyor” dedi.

“Pandemi döneminde de örmeye devam ettiler”

İsmail Ak, gönüllü kadınların dar gelirli vatandaşlardan askerlere kadar birçok kişiye el emeği göz nuru ürünler hazırladığını söyleyerek, “Kadınlarımız ördüğü atkı, yelek, hırka, kazak, bone, eldiven ve çorabı dar gelirli ailelere gönderiyoruz. Grubumuzda 15 kadın mevcut. Annelerimiz, ablalarımız pandemi döneminde de örmeye devam etti. Pandemi döneminde de 20 atkı örüp Kars’taki askerlerimize göndermiştik. Daha sonra Diyarbakır’daki ihtiyaç sahibi öğrencilere de gönderdik” diye konuştu.

Son olarak yaklaşık 300 adet atkı, yelek, kazak, eldiven ve patik örüldüğünü ifade eden Ak, “Annelerimiz yine örmeye devam ediyor. Bu hazırladığımız ürünleri Erzurum’daki ihtiyaç sahipleri öğrencilere göndereceğiz” şeklinde konuştu.

İp desteği de gördüklerini belirten İsmail Ak, “Gönüllü bir abimiz ip konusunda bize çok destek oldu, biz de örmeye başladık. 1999 yılında örmeye başladık, şu ana kadar 5 ilimizdeki ihtiyaç sahibi kardeşlerimize ürünleri gönderdik. İşe doğu illerimizden başladık. Suriye sınırındaki askerlerimize kadar ürünlerimizi gönderdik” ifadelerini kullandı.

“Gece bile örüyorum”

İsmail Ak’ın 80 yaşındaki kayınvalidesi Hayriye Aldırmaz, ilerleyen yaşına ve hastalıklarına rağmen ihtiyaç sahipleri için örgü örüyor. Yürüyemeyen ancak elinden şişi de eksik olmayan Aldırmaz, “10 senedir ihtiyaç sahiplerine örgü örüyorum. Hiç boş durmuyorum. Gelinim ve kızımla örüyorum. İpim olduğu zaman gece bile örüyorum” dedi.

Aldırmaz’ın 85 yaşındaki ablası Hamiye Demir ise “10 seneyi aşkın senedir bebeklere hayrımıza örgü örüyoruz. Askerlere ve depremzedelere de örgü örüp yolladık. Hepsine iyi günlerde kullanmak nasip olsun” diye konuştu.

Kategoriler
Gölcük Haber

Kocaeli’de 4 aracın karıştığı kazada 2 motosiklet sürücüsü yaralandı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2024/12/kocaelide-4-aracin-karistigi-kazada-2-motosiklet-surucusu-yaralandi-0-ADYqSAR9.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde iki hafif ticari otomobil ile iki motosikletin karıştığı kazada motosiklet sürücüleri yaralandı.

Kaza, Dumlupınar Mahallesi D-130 karayolunda meydana geldi. Yalova istikametinde seyir halinde olan birisi yurt dışı plakalı olmak üzere toplam 4 araç kazaya karıştı. Y.K.D. idaresindeki 41 AHN 034 ve M.H.C. idaresindeki 41 AYA 150 plakalı motosikletler seyir halindeyken birbiriyle çarpıştı. M.M. idaresindeki JP 601 Z ve S.B. idaresindeki 61 JB 381 plakalı otomobillere çarparak motorlar güçlükle durabildi. Kazada motosiklet sürücüleri Y.K.D. ile M.H.C. yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

Polis, olayla ilgili inceleme başlattı.

Kategoriler
Gölcük Haber

Köpek yangında evini terk etmedi

Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde yangının çıktığı tek katlı bağ evine, elverişsiz yol sebebiyle araçla ulaşamayan itfaiye ekipleri, yaklaşık 150 metre hortum kullanarak müdahale etti. Yangında ev ve eşyalar küle dönerken, yangın sırasında köpeğin evi terk etmediği dikkat çekti.

Hisareyn Merkez Mahallesi Güneş Sokak’ta, Eyüp O.’ya ait tek katlı evden yükselen dumanları gören vatandaşlar durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, kısa sürede adrese ulaştı ancak yolun elverişsizliği nedeniyle araçlarıyla yangın çıkan eve giremedi. Bunun üzerine ekipler, yaklaşık 150 metre uzunluğunda hortum kullanarak alevlere müdahale etti. Yangın, ekiplerin yoğun çabasıyla kontrol altına alınırken, evde bulunan jeneratör, tarım aletleri ve birçok eşya yanarak kullanılamaz hale geldi.

Yangın sırasında evde kimse bulunmazken, Eyüp A.’nın köpeğinin yangın boyunca evi terk etmediği görüldü. Köpeğin dumandan etkilenmediği ve sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Ev sahibinin, bağ evine her gün uğradığı ve burayı sık sık kullandığı belirtildi.

Yangın sırasında evde kimsenin bulunmadığını söyleyen Eyüp A., “Yangının neden çıktığını bilmiyorum. Evde de kimse yoktu. Burayı bağ evi olarak kullanıyoruz. Sürekli gelip gidiyoruz. Köpeğim var, ona da bir şey olmamış. Burayı hiç bırakmamış” dedi.

Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.

Kategoriler
Gölcük Haber

Kocaeli’de İnşaat Halindeki Binada Yangın

Kocaeli’de İnşaat Halindeki Binada Yangın

Kocaeli, 21 Ağustos 2024 – Kocaeli’nin Gölcük ilçesi Değirmendere Merkez Mahallesi’nde inşaat halindeki bir binanın 5’inci katında çıkan yangın, itfaiye ekipleri tarafından hızlı müdahaleyle söndürüldü.

Yangın, Mithat Gürses Caddesi üzerinde bulunan 5 katlı bir binanın üst katında meydana geldi. Henüz bilinmeyen bir sebeple çıkan yangını fark eden vatandaşlar durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi.

Kısa sürede olay yerine ulaşan itfaiye ekipleri, yangını kontrol altına alarak söndürdü. Olay sırasında herhangi bir can kaybı veya yaralanma yaşanmadı. Yangının çıkış nedeni ise henüz belirlenemezken, polis olayla ilgili inceleme başlattı.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version