Kategoriler
Kocaeli Devlet Hastanesi SAĞLIK

Kocaeli Devlet Hastanesi’nden 8 Kasım Dünya Nütrisyon Günü Etkinliği

8 Kasım Dünya Nutrisyon Günü dolayısıyla Kocaeli Devlet Hastanesi’nde toplumu bilinçlendirme etkinliği düzenlendi. Kocaeli Devlet Hastanesi Beslenme Destek Ekibi tarafından gerçekleştirilen etkinlik kapsamında hastane poliklinik zemin katta açılan stantta çalışanlar, hasta ve hasta yakınlarına hastaların beslenme ihtiyacına yönelik farkındalık oluşturularak, doğru ve dengeli beslenme konularında bilgilendirmeler yapıldı.

Kategoriler
Kocaeli Şehir Hastanesi SAĞLIK

Kocaeli Şehir Hastanesi Kitap Fuarındaki Yerini Aldı

Kocaeli Şehir Hastanesi, Kocaeli Kitap Fuarı’nda Sağlık Bilinci İçin Yerini Aldı

Kocaeli Şehir Hastanesi, ülkemizin en önemli kültürel etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 14’üncüsü düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı‘nda, B384 numaralı stantta yerini aldı. Etkinlik, Kocaeli İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Yüksel Pehlevan, Kocaeli Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bahri Elmas ve hastane idarecilerinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Standın ana amacı, vatandaşların sağlık bilincini artırmak ve çeşitli sağlık konularında farkındalık oluşturmaktı. Beş farklı sağlık teması üzerine kurulan stantlar, fuar ziyaretçilerinin yoğun ilgisiyle karşılaştı:

  • Gebe Okulu: Bilinçli gebelik ve lohusalık süreci, doğum ve bebek bakımı gibi konularda ziyaretçilere bilgiler verildi.
  • Diyabet Okulu: Diyabet hastalığı hakkında farkındalık oluşturulurken, ziyaretçilerin kan şekeri ölçümleri yapıldı. Riskli değerlere sahip misafirler sağlık kuruluşlarına yönlendirildi.
  • Emzirme Eğitimi ve Bebek Sağlığı: Anne sütü ile beslenmenin önemi, emzirme teknikleri ve bebek sağlığı hakkında bilgilendirme yapıldı.
  • Organ Bağışı: Organ bağışının hayati önemi vurgulandı ve bağış başvuruları alındı.
  • El Hijyeni: El hijyeninin enfeksiyonlarla mücadeledeki önemi anlatıldı ve doğru el yıkama teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.

Kocaeli Şehir Hastanesi, etkinlikte toplumun sağlık bilincini artırmayı ve sağlıklı bir geleceğe katkı sağlamayı hedefledi. Kitap Fuarı süresince stant büyük ilgi görürken, sağlık bilincinin topluma kazandırılması için önemli adımlar atıldı.

Kategoriler
SAĞLIK

Körfez’e 54 yataklı ek hastane binası yapılacak

Körfez Devlet Hastanesi’ne yapılacak 54 yataklı ek hastane binası için çalışmalara başlandı. Çalışmaları yerinde inceleyen Belediye Başkanı Şener Söğüt, “Uzun zamandır ilçemizin beklediği bir yatırımdı” dedi.

Sağlık Bakanlığı tarafından yatırım programına alınan ve Körfez için önemli bir sağlık hizmeti olan Körfez Devlet Hastanesi’ne ek hastane binası için çalışmalar başladı. Körfez Devlet Hastanesi ek hizmet binası, 7 bin 304 metrekare alanda ve 54 yataklı olarak hayata geçecek. İhale sürecinin tamamlanması ve yer tesliminin yapılmasıyla birlikte firma temel açma çalışmalarına başladı. Başkan Şener Söğüt de, Başkan Yardımcısı Levent Yılmaz ile birlikte çalışmaları yerinde inceledi.

Yetkililerden bilgi alan Başkan Şener Söğüt, “İlçemizin uzun zamandır beklediği Körfez Devlet Hastanemizin ek hastane binası çalışmaları başladı. Sağlık Bakanlığımız ihaleyi tamamladıktan sonra yer teslimini yaptık. Müteahhit firma temellerini açmaya başladı. 26 dönüm üzerinde, 7 bin 304 metrekarelik bir inşaat alanımız var. Çalışmalar tamamlandığında ek hastane binası içerisinde; 15 poliklinik, 3 genel 1 lokal ameliyathane, kadın doğum, endoskopi, yoğun bakım üniteleri ve acil servis bölümleri yer alacak. Körfezli hemşehirlerimiz için Körfez’e değer katan projeler üretmeye devam edeceğiz” dedi.

Kategoriler
SAĞLIK

“Kanser tedavisinde immünoterapilerle mücadele mümkün”

Son yılarda kanserin hedefe yönelik tedavileri arasında öne çıkan yöntemlerden immünoterapiler sayesinde kişinin kendi bağışıklık sistemi kullanılarak kanserle mücadele edildiğini belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Dinçer Aydın, “İmmünoterapi ile vücudun bağışıklık sistemi uyarılarak savunma mekanizmaları harekete geçirilmekte, böylece tümör dokusuna karşı topyekun mücadele örgütlenmektedir” dedi.

Kanser hücrelerine saldırmak için vücudun bağışıklık sistemini kullanmak üzere geliştirilen immünoterapi, tedavi başarısını büyük oranda artırıyor. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Dinçer Aydın, kanser tedavileri hakkında açıklamalarda bulundu.Kanser tedavisinde her geçen gün önem kazanan yenilikçi tedaviler ile oldukça yüz güldürücü tedavi sonuçlarının elde edildiğini söyleyen Prof. Dr. Aydın, “Bu tedaviler hastaların yaşam süresi ve kalitesine katkı sağlayacak seçenekler sunarken, bir kısım hastada ise tamamen şifa ile sonuçlanacak tedavi yanıtları oluşturmaktadır. Kanser tedavisinde kemoterapi ilaç uygulamaları 1950’den beri tedavideki yeri ve geçerliliğini korurken, akıllı ilaçlar ve immünoterapiler gibi hedefe yönelik özellikli uygulamalar, kanser tedavisi başarısını büyük oranda artırıyor” diye konuştu.

“İmmünoterapiler ile son yıllarda onkoloji tedavisinde büyük tedavi başarıları elde edilmiştir”

Konuşmasını sürdüren Prof. Dr. Aydın, “İnsan gen haritası ile kanser gen haritasının tanımlanması sayesinde kanser genetiği ve biyolojisi hakkında her geçen gün artan bilgi, kanser tedavi uygulamalarını değiştirmeye devam ediyor. Artık kemoterapi ve radyoterapi gibi yıllardır kanser tedavisinin temelini oluşturmuş tedavilerin yanında sadece tümör dokusuna etki eden akıllı ilaçlar ve kişinin bağışıklık sitemini harekete geçirerek tümörü yok etmeyi hedefleyen immünoterapiler ile son yıllarda onkoloji tedavisinde büyük tedavi başarıları elde edilmiştir” şeklinde konuştu.

“Yan etkiler, kemoterapiye göre daha azdır”

İmmünoterapiler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Aydın, “Son yılarda kanserin hedefe yönelik tedavileri arasında üst sıralara yükselen immünoterapiler sayesinde kişinin kendi bağışıklık sistemi kullanılarak kanserle mücadele edilmektedir. İmmünoterapi ile vücudun bağışıklık sistemi uyarılarak savunma mekanizmaları harekete geçirilmekte, böylece tümör dokusuna karşı topyekun mücadele örgütlenmektedir. Bu mücadelenin neticesinde kanserli hücreler yok edilmekte, büyümesi ve yayılması durdurabilmektedir. Akıllı ilaçlarda ise vücudun diğer hücreleri etkilemeden kanser hücresi özel olarak hedeflenmektedir. Kanserli hücreyi hedefleyen akıllı ilaçlar sayesinde hem daha etkili tedavi yapılmakta hem de yüksek başarı oranı elde edilmektedir. Bu olumlu etkinin yanında yalnızca tümörü hedefleyen ve sağlıklı hücreler üzerinde olumsuz etki oluşturmayan ya da bunu en az seviyelere indiren akıllı ilaç ve immünoterapiler sayesinde, tedaviye bağlı yan etikler, kemoterapiye kıyasla oldukça düşüktür” ifadelerini kullandı.

“Birçok kanser türünün tedavisinde tercih edilir”

Birçok kanserde başarılı sonuçlar sağlayan akıllı ilaçların ve immünoterapilerin hastaya ve tümör biyolojisine özel olarak planlanmakta olduğunu dile getiren Prof. Dr. Aydın, “Kişiye özgü tedavi modeli başlığı altında her hasta ayrı değerlendirilmeli ve kişinin tümör hücreleri akıllı ilaç ve immünoterapiye uygunluk açısından test edilmelidir. Kişinin tümör hücreleri bu tedaviler açısından test edildikten sonra bu tedavilerden yarar görebileceği öngörülen hastalara başlanmalıdır. Akıllı ilaç ve immünoterapiler tümörün cinsi, evresi, tümörün genetik incelemesi, hastanın yaşı, genel durumu ve diğer hastalık faktörleri de göz önünde bulundurularak, uygun hastalarda birlikte, kemoterapi ile kombine ya da tek başına kullanılmaktadır. Günümüzde akıllı ilaç ve immünoterapiler, başta akciğer, meme, prostat, cilt, bağırsak, mide, baş-boyun, yumurtalık, rahim, rahim ağzı, lenf bezi kanseri olmak üzere birçok kanser türünün tedavisinde kullanılmaktadır” dedi.

“Hem immünoterapi hem de akıllı ilaçlar ile ilgili çok daha olumlu gelişmeler beklenmektedir”

Konuşmasını sürdüren Aydın, “Kanser gen haritasının tanımlanması, bunun neticesinde yenilikçi hedefe yönelik tedaviler alanındaki çok sayıdaki bilimsel çalışmalar sayesinde önümüzdeki yıllarda hem immünoterapi hem de akıllı ilaçlar ile ilgili çok daha olumlu gelişmeler beklenmektedir. Bu tedavi alanındaki gelişmeler sayesinde başarı oranın çok yüksek olduğu, bunun yanında tedaviye bağlı yan etkilerin daha az olacağı tedavi seçeneklerinin sayıca çok artacağı öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SAĞLIK

Kocaeli’den Harvard’a uzanan yolculuk

Harvard Üniversitesi’nde, 40’tan fazla ülkeden akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen üç uluslararası konferans, eğitim, eğitim teknolojileri ve iletişim alanlarında küresel akademik camiayı bir araya getirdi. Bu prestijli etkinliklerde, Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nin uyguladığı ’Yapay Zeka Destekli Esnek Eğitim Modeli’, katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi.

Harvard Üniversitesi’nde, 40’tan fazla ülkeden akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirilen 3 uluslararası konferans, eğitim, eğitim teknolojileri ve iletişim alanlarında küresel akademik camiayı bir araya getirdi. Etkinlikte Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nin uyguladığı ’Yapay Zeka Destekli Esnek Eğitim Modeli’, katılımcılar tarafından ilgiyle takip edildi. Konferanslar, INTE (International Conference on New Horizons in Education), IETC (International Educational Technology Conference) ve ITICAM (International Trends and Issues in Communication and Media) başlıkları altında gerçekleştirildi. Eğitimde yenilikçi yaklaşımlar ve teknolojinin rolü üzerine sunumlar ve atölye çalışmaları düzenlenen etkinlik, uluslararası akademik iş birliğini teşvik ederken, katılımcılara da kendi alanlarındaki en son gelişmeleri ve yenilikleri paylaşma fırsatı sundu.

“Hızlı değişim, stratejik planlama yerine bilgi destekli liderliği önemli hale getirmektedir”

Konferansın açılışına Boston Başkonsolosu Murat Uğurluoğlu da katıldı. 2 gün süren konferansta yüz yüze ve çevrimiçi sunumlar yapıldı. KOSTÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas, “Dünyadaki Hızlı Değişimin Üniversite Yönetimine Etkisi” konulu sunumunda, teknolojik değişim hızının yakın gelecekte üniversiteler üzerinde şok edici etkiye sahip olacağını belirterek, “Bu etkiyi yaşamaya başladık. Müfredat planları ve öğretim stilleri yapay zeka destekli, yeterlilik temelli ve esnek olmaya başladı. Hızlı değişim, stratejik planlama yerine bilgi destekli liderliği önemli hale getirmektedir” dedi.

Ayrıca, yükseköğretim kurumlarının kalite güvence mekanizmalarının yapay zeka destekli değerlendirme yazılımlarıyla sürekli olarak iyileştirilmesi ve basitleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Konferansta, kısa dönem ve uzun dönem derece programları, dijital krediler, teknolojik gelişmeler, yapay zeka, artırılmış gerçeklik gibi yeniliklerin değerlendirilmesi konularında HLC, EFQM, CHEA ve ENQA gibi önemli kalite ve akreditasyon kuruluşlarında çalışmalar yapıldığı da belirtildi. Ayrıca, Rektör Elmas, HarvardX Kursları Direktörü Jascha Smillack ile bir araya gelerek EdX platformu ve işbirliği konularını görüştü. EdX, Harvard ve MIT önderliğinde Mayıs 2012’de kurulmuş, çeşitli alanlarda birçok farklı dersi içeren online ve ücretsiz eğitim platformudur. Bu programların, üniversitelerin eğitim-öğretimi daha esnek hale getirmesine önemli katkıları olduğu ve Türkiye’de geliştirildiği ifade edildi.

Kategoriler
SAĞLIK

Cilt bakımında 21 gün kuralına dikkat

Cilt bakım uzmanları, sağlıklı ve pürüzsüz bir cilt için düzenli cilt bakımının önemine dikkat çekiyor. Güzellik uzmanı ve işletmeci Aysun Sarak, cilt bakımını belirli aralıklarla yapmanın, özellikle de 21 günde bir tekrar etmenin, cildin sağlığını korumak için kritik bir öneme sahip olduğunu söyledi.

Cilt bakım uzmanları, sağlıklı ve pürüzsüz bir cilt için düzenli cilt bakımının önemine dikkat çekti. Cildin sürekli yenilenme sürecinde olduğu ifade eden güzellik uzmanı Aysun Saral, “Bu süreçte, cildin üst katmanında biriken ölü deriler, cildin mat ve cansız görünmesine neden olabilir. Düzenli olarak, özellikle her 21 günde bir yapılan cilt bakımı, bu ölü derilerden kurtulmayı sağlar ve cildin doğal ışıltısını geri kazandırır” dedi. Cilt bakımının 21 günlük periyotlarla yapılmasının, cildin kendini yenileme döngüsüne uyum sağladığını belirten Sarak, cilt tipine uygun profesyonel bakım uygulamalarının önemine değirinerek, “Her cilt tipinin ihtiyaçları farklıdır. Bu nedenle, cilt bakımında kullanılan ürünlerin ve uygulamaların kişiye özel olması büyük önem taşır” diye konuştu.

Düzenli bakımın faydaları

Sarak, düzenli cilt bakımının sadece estetik değil, aynı zamanda cilt sağlığı açısından da önemli olduğunun altını çizerek, “Cildinize düzenli olarak bakım yaptırmak, gözeneklerin temiz kalmasına, cilt dokusunun pürüzsüzleşmesine ve erken yaşlanma belirtilerinin önlenmesine yardımcı olur. Ayrıca, cildin nem dengesinin korunmasını sağlayarak, kuruluk ve çatlama gibi sorunların önüne geçer” ifadelerini kullandı. Cilt bakımına önem veren kişilerin, profesyonel bir uzman tarafından uygulanan, cilt tipine uygun bakımları tercih etmeleri gerektiğini anlatan Sarak, bunun uzun vadede daha sağlıklı ve parlak bir cilt görünümü elde etmelerine katkı sağlayacağını söyledi.

Modern yaşamın yoğun temposunda kişilerin kendilerine zor zaman ayırdığını ifade eden Aysun Sarak, “Yoğun programlar arasında kendinize 21 günde bir cilt bakımı yaptırmak için zaman ayırın. Bu, hem cildinizin sağlığını korumak için önemli bir adım, hem de kendinize verdiğiniz bir değer olacaktır” tavsiyesinde bulundu.

Kategoriler
SAĞLIK

Güneş lekeleri koyu tende daha yaygın

Güneş lekesinin yüksek ultraviyole radyasyonun olduğu bölgelerde yaşayan koyu ten rengi tonlarına sahip üreme çağındaki kadınlarda daha sık görüldüğünü söyleyen Dermatoloji Uzmanı Op. Dr. Yaman Sönmez, “Melanogenez (deride boyanın üretilmesi); UV dışında hormonlar, genetik yatkınlık, gebelik, tiroit disfonksiyonu, inflamasyon, kozmetikler, ilaçlar ve reaktif oksijen türevleri (ROS) gibi birçok faktör nedeniyle tetiklenebilir” dedi.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Op. Dr. Yaman Sönmez, melazma (güneş lekeleri) konusunda açıklamalarda bulundu. Melazmanın tanımını yapan Op. Dr. Sönmez, “Melazma epidermiste (cildin en dış tabakası) melanosit (pigment üretiminden sorumlu hücreler) sayısının ve aktivitesinin artmasına bağlı olarak epidermis ve/veya dermiste artan melanin (boya) birikimiyle sıklıkla yüzün güneşe maruz kalan bölgelerinde, bazen de boyun, yanak, alın, üst dudak, burun ve çenede lekeli, düzensiz desenli kahverengi veya bazen gri-kahverengi hipermelanoz (boyanın artması) şeklinde kendini gösteren pigment bozukluğudur. Melazma, yüksek ultraviyole (UV) radyasyonun olduğu bölgelerde yaşayan daha koyu ten rengi tonlarına sahip (Fitzpatrick cilt tipi IV – VI) üreme çağındaki kadınlarda daha sık görülür” dedi.

“Tetikleyen faktörler”

Lekelerin nedenlerinden bahseden Op. Dr. Sönmez, “Melanogenez (deride boyanın üretilmesi); UV dışında hormonlar, genetik yatkınlık, gebelik, tiroit disfonksiyonu, inflamasyon, kozmetikler, ilaçlar ve reaktif oksijen türevleri (ROS) gibi birçok faktör nedeniyle de indüklenebilir. Oral kontraseptifler, menstrüel döngüdeki değişiklikler ve gebelik nedeniyle meydana gelen östrojen ve progesteron düzeylerindeki değişiklikler MSH (melanosit uyarıcı hormon) salınımını artırabilir. İlaçlarla tetiklenen hiperpigmentasyonun patofizyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, ilacın veya metabolitlerinin ciltte birikiminin fotoduyarlılığa neden olarak melanogenezi başlatabileceği düşünülmektedir” diye konuştu.

Kategoriler
SAĞLIK

Biberiye saç bakımında kadınların yeni gözdesi oldu

Son dönemde saç bakımı için doğal çözümler arayanların favorisi haline gelen biberiye, aktarlarda yoğun ilgi görüyor.

Geleneksel tıbbın uzun yıllardır başvurduğu bitkilerden biri olan biberiye, son dönemlerde saç bakımında da önemli bir yer edinmeye başladı. Biberiye suyunun saç uzatıcı, kırıkları onarıcı ve saça parlaklık kazandırıcı etkileri, bu doğal ürünü aktarlarda en çok arananlar listesine taşıdı. Özellikle saç dökülmesi yaşayanlar ve saçlarını güçlendirmek isteyenler, biberiye suyunu alternatif bir çözüm olarak tercih ediyor. Sosyal medyada paylaşılan olumlu deneyimler, biberiye suyunun popülaritesini daha da artırdı.

“Biberiye suyuna yoğun talep var”

Aktar Ömer Yeşil (45), biberiye suyunun saçı uzatmaya yardımcı olduğunu ifade ederek, “Vatandaşlar biberiye suyunu özellikle saçları için alıyorlar fakat bunun yanında bağırsak çalıştırma, ödem artırma ve yağ yakıcı gibi faydaları da bulunuyor. Şu an reklamlar yüzünden biberiye suyuna yoğun talep var. Biberiye suyu saç uzatır, kırıkları onarır, parlatır. Güzel bir bitkidir” dedi.

Biberiye suyunun yapılışı hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Yeşil, “Biberiye suyu aslında damıtma suyuyla yapılır. Fakat evde üç taşım kaynatılarak da çıkartılabilir. Bu daha basit yoludur, böyle de kullanılır. Fokurdayan suyun miktarına göre biberiye atılır. Ondan sonra 3-4 dakika kaynatılması yeterli. Biberiye kaynadıktan sonra şişeye koyup saçınıza uygulayabilirsiniz, ya da duşta saçınızı onunla yıkayabilirsiniz” diye konuştu. Yeşil, biberiyenin kilogram fiyatının 200 lira ile 250 lira arasında değiştiğini de ifade etti.

Biberiyenin yanı sıra, Hindistan cevizi, argan, susam, yılan ve Hint yağlarının da saça fayda sağladığına dikkat çeken Yeşil, “Ayrıca biz saç için karışım yapabiliyoruz. Saç dökülmesine iyi gelmesi, yeni saç çıkarması, saçlardaki beyazları yok etmesi için özel kürler yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Ömer Yeşil, aktarlara kadınların daha çok ilgi gösterdiğini, kadınların ödem artırıcı, yağ yakıcı, bağırsak çalıştırıcı çaylar ile cilt temizliği için eşek sütlü ve keçi sütlü sabuna ilgi gösterdiğini anlattı.

Kategoriler
SAĞLIK

HEKİMSEN’den ek ödeme uyarısı: “Kanunlara uyulmazsa ceza davası yolda”

HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, hekimlerin ek ödemelerinin azaltılamayacağını vurgulayarak, üniversitelerdeki haksız uygulamalara karşı uyarıda bulundu. Kurban, “Ek ödeme on binlerce hekimi ilgilendiren bir durum. Ek ödeme ile ilgili bazı üniversitelere dilekçe verdik ancak herkesin bireysel olarak ayrı ayrı dilekçe vermesi gerekiyor. Eğer uygulamaya geçilmezse hukuk birimiz bu konuda dava açıyor ama artık idari dava değil, ceza davası açılabilir. Lütfen bu konuda artık kanun neyse herkes uysun” dedi.

HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, hekimlerin sorunlarını dile getirerek, kanunların uygulanması için dava süreci başlattıklarını dile getirdi. 2 yıl önce açtıkları dava neticesinde Danıştay’ın ek ödeme yönetmeliği ile ilgili birçok maddenin iptal edildiğini ifade eden Kurban, herhangi bir disiplin cezası veya eylem dolayısıyla ceza almış olan hekimin ek ödemelerin artık azaltılamayacağını hatırlattı. Kurban, üniversitelerde çalışan hekimlerin kamuda çalışanlardan az ek ödeme alamayacağına yönelik yönetmelik olduğunu ancak bunun hala uygulanmadığını dile getirdi. Ayrıca Kurban, kamu hastanelerinde çalışan hizmetlilerin, gece nöbetlerinde hekimlerden daha fazla mesai ücreti aldığını dikkat çekerek, durumun adaletsiz olduğunu belirtti.

“Hekimlerin alacağı ek ödeme azaltılamayacak”

HEKİMSEN Genel Başkanı Uzm. Dr. Adil Kurban, “Kamuoyunda ceza yasası olarak tanımlanmış, aslında yönetmelik olan kamu hastanelerinde çalışan uzman hekimlerin ek ödeme yönetmeliği ile ilgili birçok madde bizim 2 yıl önce açtığımız dava neticesinde Danıştay’da iptal edildi. Bunun sonuçlarında neler gelişecek? Birincisi; ek ödemede bakanlığın uygulayacağı hekimlere dağıtılacak miktarın değiştiren sıfırla bir arasında gelişen katsayı iptal edildi. Bu şekilde hekimlerin alacağı ek ödeme azaltılamayacak. İkincisi; herhangi bir disiplin cezası almış hekimlerimizin uygulanan ek ödeme kesintisi sorunu da kalkmış oluyor. Bunu özetlemek gerekirse herhangi bir disiplin cezası veya eylem dolayısıyla ceza almış olan herhangi hekimin maaşının yaklaşık ek ödeme bölümü yüzde 60’ı kesilebiliyordu” dedi.

“Hekimlik Yasa Tasarısı kabul edilinceye kadar çalışacağız”

Danıştay kararı ile artık alınan herhangi bir ceza sebebiyle ek ödemede kesinti yapılamayacağını dile getiren Kurban, “Düşünün siz bir ceza alıyorsunuz ve maaşınızın yüzde 60’sını kaybediyorsunuz. Bunun önüne geçilmiş oldu. Bununla birlikte bu yasa içerisinde bulunan birçok katsayı ve kesintiye sebep olabilecek her şeyde bundan sonra artık bizim mücadelemiz kapsamına girecek. Bu konuda da Hekimlik Yasa Tasarısı kabul edilinceye kadar HEKİMSEN Sendikası ve bütün STK’lar omuz omuza verip adaletli, hakkaniyetli sağlık sisteminin kurulması için Türkiye’de çalışacaklardır” şeklinde konuştu.

“Üniversitede çalışan hekimler, kamuda çalışanlardan daha az maaş alamaz”

Kurban, sözlerini şöyle sürdürdü:

“YÖK bünyesinde çalışan uzman hekimlerin, asistanların; kamuda çalışanlardan daha az kazanamayacağı konusunda madde vardı. Bu çok eskiden beri olan ve bilgimiz dahilinde bir şeydi. Fakat ek ödeme yönetmeliği değiştirildikten sonra kamuda çalışanlar nispeten daha iyi ek ödeme alırken, aslına bakarsanız maaş alırken üniversitelerde çalışanlar ise buna karşılık bir şey alamadı. Şöyle düşünün. Birisi ek ödeme olarak 25 bin TL alabilirken, diğeri 2 bin lira alıyor. Yani böyle bir fark var. Dolayısıyla üniversitede çalışanlar ek ödeme yönetmeliğinden istifade edemediler ve çok ciddi gelir kaybına uğradılar, geçinemez hale geldiler. Bu madde de açılan dava sonucu iptal edildi. Şu an için uygulanması gereken bir şey var o da şu; bütün üniversitelerde buna çok özen gösterilmesi gerekiyor. Bir uygulamayla kamuda çalışanlardan daha az maaş hekimlerine veremezler. İşte bunu yapanlar yönetmeliklere karşı bir suç işler ve görevini yerine getirmediği için disiplin cezası alır. Ama yasaya karşı görev yerine getirilmezse hapis cezası alınır. İşte bu bağlamda yönetici hocalarımızın üniversitelerde artık ceza davasıyla yargılanmaları bile söz konusu olabilir. Artık lütfen bu konuda YÖK’ümüz ve üniversiteler keza hükümetimiz de uygun bir politika geliştirip bu haksızlığın da önüne geçsin”

“Maaşı ek ödemeyle verilen bir kesimin ek ödemesini vermeyerek geçinemez hale getiriyorsunuz”

“Yasaları biz yapmıyoruz, esas itibariyle bu meclis tarafından yapılıyor” diyen Kurban, “Bunda en ağırlık olarak etkin olanlar da hükümet partimiz ve bağlı partiler. Yasayı yapan kendileri olmalarına rağmen bakanlıklar bunu uygulayamıyor ve yönetmeliklerle yasaya zıt hükümler ortaya çıkarıyor, bu da sistemi, dengeleri bozuyor ve huzursuzluk meydana getiriyor. Bu da kaos sebebidir. Maaşı ek ödemeyle verilen bir kesimin ek ödemesini vermeyerek geçinemez hale getiriyorsunuz. Bu haksızlık ve yanlışlık dolayısıyla da maalesef bu sistem bugünlere kadar devam etti. Meslektaşlarımın HEKİMSEN hukuk birimine başvurup dilekçe hazırlatıp bu dilekçeyi kurumlarına vermeleri gerekiyor. 60 gün geriye yönelik olarak da ek ödemelerini de alma şansları var” dedi.

“Sistemin mantıklı, rasyonel şekilde düzenlenmesi gerekiyor”

Adil Kurban, tıp fakültesi bulunan üniversitelerde gelirlerin de değişkenlik gösterdiğine dikkat çekerek, “Maalesef genel görüş şöyle oluyor: ’Bu geliri ek ödeme olarak aramızda paylaşacağız’ diyorlar bütün hocalar, çalışanlar. Bu durumda da tıp fakültesinde çalışan hekimlere bir şey kalmıyor ama buna mukabil tıp fakültesi olmayan üniversiteler de var. Bu durumda onlara karşı haksızlık oluyor. Sistemin mantıklı, rasyonel şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Bunun yapılmaması durumunda da bilin ki sağlıkta huzur olmaz” diye konuştu.

“Hekimler ek ödeme alamaz hale gelince geçinemez hale geliyor”

Ek ödeme ile ilgili hekimler tarafından kendilerine bildirimler geldiğini söyleyen Kurban, “Ek ödeme onbinlerce hekimi ilgilendiren bir durum. Ek ödeme ile ilgili bazı üniversitelere dilekçe verdik ancak herkesin bireysel olarak ayrı ayrı dilekçe vermesi gerekiyor. Buna mukabilde eğer uygulamaya geçilmezse hukuk birimiz bu konuda idari dava açıyor. Ama artık idari dava değil, ceza davası açılabilir. Lütfen bu konuda artık kanun neyse herkes uysun. Üniversitede çalışan bir hekim kamuda çalışandan ayda 20 binden fazla az alabiliyor. Çok ciddi miktar. Bu insanların aldığı ek ödeme bütün gelirlerin yüzde 60-70’i. Dolayısıyla da hekimler ek ödeme alamaz hale gelince geçinemez hale geliyor” şeklinde konuştu.

“Kamu hastanelerinde çalışan hizmetlilerimiz gece nöbetlerinde hekimlerden daha fazla para alıyor”

Çok şaşırtılacak derecede bazı uygulamalar olduğunu aktaran Kurban, “Örneğin kamu hastanelerinde çalışan hizmetlilerimiz gece nöbetlerinde hekimlerden daha fazla para alıyor. Ben hiç kimsenin yaptığı işi aşağılamıyorum, haddim ve hakkım değil. Öyle bir şeyden bahsetmiyorum ama işin esasını yapan hekim ve hemşireyken kusura bakmayın gece nöbetinde hekim 100 lira alırken hizmetlimiz 300 lira alıyor. Pardon bu kabul edilebilir bir şey mi? Bir uygulama yapılacaksa adaletsiz şekilde başlayamaz” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SAĞLIK

“Yapamazsın” diyenlere inat 109’dan 84 kiloya düştü, hayatı değişti

Kocaeli’de Anne Şehir Merkezi’nde profesyonel diyetisyen desteği alan 48 yaşındaki kadın, kilo vermesini zorlaştıran rahatsızlıklarına rağmen 109 kilodan 84 kiloya indi. Kilosu sebebiyle hareket kabiliyeti kısıtlandığını söyleyen Hanife Keskin, “İlk başladığımda çevremden inancımı kırmak isteyenler oldu, ’İşin yok mu? Yapamazsın, başaramazsın’ dediler. Ama benim hayatım çok değişti” dedi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kadın Aile Hizmetleri Şube Müdürlüğü’ne bağlı Anne Şehir Merkezi; kadınların beslenme desteği veren ve kilo problemlerine çözüm olan merkez haline geldi. Bu kapsamda oldukça büyük başarılar elde ediliyor. Bunlardan biri de fazla kiloları sebebiyle sağlık sorunları yaşayan 2 çocuk annesi Hanife Keskin (48), profesyonel diyetisyen destekli programla 109 kilodan 84 kiloya düşerek hem büyük başarı elde etti hem de sağlıklı yaşama adım attı.

“Zoru başardık”

Süreci anlatan Diyetisyen Seren Avcı, “Rahatsızlıkları sebebiyle kilo vermekte zorlanan Hanife Hanımla zoru başardık. Hanife Hanım yürüyüş guruplarımızla aramıza katıldı, spora ilk başladığında 109 kiloydu. Hanife Hanım’ın demir, B12 gibi çeşitli vitamin/mineral eksiklikleri ve safra kesesi ile reflü, eklem romatizması gibi problemleri vardı. İlk başladığında vücut kompozisyon ölçümleri, mezura ölçümleri ve kan tahlilleri değerlendirildi. Kendisine özgü diyet programı planlandı. Bu süreçte aylık diyet görüşmeleriyle yenilenen listeler, aylık ölçümler, her ay planlanan seminerler ile süreci destekledik. Spor ve düzenli beslenme sayesinde yüklerinden kurtuldu ve sağlıklı yaşama adım attı. Bu süreçte tüm ekip arkadaşlarımla birlikte motivasyon desteğinde bulunduk. Aldığımız bu başarı karşısında bizlerde çok mutluyuz” diye konuştu.

“Kiloluyken otobüslerin ikili koltuklarını kaplayınca kendimi kötü hissediyordum”

Zayıfladıktan sonra hayatında pek çok şeyin değiştiğini anlatan Keskin, “Aile hekimim uzman birinin eşliğinde kilo vermemi önerdi, ben de Anne Şehir Merkezi’ne geldim. Anne Şehir Merkezi’ni arkadaşım vasıtasıyla öğrendim ve kayıt olduğumda 109 kiloydum şu an 84 kiloyum, çok memnunum. Kiloluyken otobüslerin ikili koltuklarını kaplayınca kendimi kötü hissediyordum. Yaşımdan ve hastalıklarımdan dolayı kilo vereceğim konusunda kedime inanmıyordum. Merkeze ilk kayıt olduğum günden bugüne kadar hep hoşgörüyle ve sevgiyle beni karşıladılar. Onlar bana inandı ve ben de başardım. Anne Şehir Merkezinde diyetisyen, fizyoterapist ve pilates gibi destek alıyorum. Hazırlanan hareket ve diyet programını uyguladım. Hocalarım bana çok destek oldu, beni motive etti. Terziyim, kilo verdikçe elbiselerimi daraltmam benim motivasyonumu arttırdı” şeklinde konuştu.

“’Yapamazsın, başaramazsın’ dediler”

Kilosu sebebiyle hareket kabiliyeti kısıtlandığını söyleyen Keskin, “Namaz kılmakta zorluk çekiyordum, şimdi çok rahatım. Buraya severek ve koşarak geliyorum. İlk başladığımda çevremden inancımı kırmak isteyenler oldu, ’İşin yok mu? Yapamazsın, başaramazsın’ dediler. Ama benim hayatım çok değişti. Yürüyüşüm değişti, nefes alışlarım düzeldi, evdeki hareket rahatlığım arttı, uyku düzenim değişti. Kendime inanmıyordum, Anne Şehir Merkezi kendime inanmama vesile oldu. Eşim ve çocuklarım da çok destek oldu. Anne Şehir Merkezi bana yol gösterdi, ışık oldu. Ben de etrafımdaki insanlara ışık oluyorum, yol gösterici oluyorum. Burada bana inandılar ben de kendime inandım, sizler de başarabilirsiniz” sözleriyle herkese davette bulundu.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version