Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Çocuklarda tedavi edilmeyen influenza böbrek tıkanmasına neden olabilir

Bahar aylarında ‘B’ tipi influenza hastaları oranında artış yaşanacağını belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bekir Muhsin Arpaözü, çocuklu aileleri uyardı. İnfluenzanın genellikle hafif seyretmesine rağmen bazı durumlarda ağır atlatılabileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Arpaözü, “Çocuğunuzda kas ağrısı var ve yürümesinde aksaklık varsa mutlaka doktora başvurun. Çünkü kas iltihaplanması tedavi edilmezse sonucu böbrek tıkanmasına kadar gidebilir. Bu da ‘çocuğunuzun diyalize girmek zorunda kalması’ demektir” dedi.

İnfluenza(Grip) A ve B tipi olarak 2 farklı grupta görülmektedir. Bunların salgın zamanları ise değişmektedir. Kış döneminde özellikle A tipi görülürken bahar başlangıcında B tipini görmeye başlarız. Şuanda hastaneye başvuran hastalarının yaklaşık yüzde 20-30’unda influenza tespit ettiklerini belirten Çakmak Erdem Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Bekir Muhsin Arpaözü, “Ama bu oran zannediyorum ki önümüzdeki birkaç hafta içinde artacaktır. ‘B’ patlaması yaşayacağız. Hasta sayımız normalinden kat kat fazla olacaktır. Bu yüzden ailelerin böyle olmadan bu konuda uyanık olup önlem alması oldukça önemli” açıklamasını yaptı.

“Bol su içilip istirahat edilirse kas hasarı iyileşir”

İnfluenzanın kendini öksürük, yüksek ateş, kusma, genel durumda bozukluk olması gibi belirtilerle gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr. Arpaözü şunları söyledi:

“Çocukların çoğu influenzayı ayakta atlatır. Bazı çocuklarda ise çok ağır seyredebilir. Buna bağlı zatürreler görülebilir. Bazen beslenme bozuklukları nedeniyle serum tedavisi alması için yatırdığımız hastalar da olur. Aileler influenza dönemlerinde sıklıkla korku içinde ‘çocuğum yürüyemiyor’ diyerek bizlere başvurur. En sık bacak ağrıları olur. Uyluk ve baldırdaki kaslar tutulur. İnfluenza bu kaslarda yoğun şekilde iltihaplanma yapar. Çocukların kaslarında harabiyete sebep olur. Çoğunlukla iyi seyirlidir. Bu durum 1-5 gün içinde atlatılabilir. Ailelerin bu konuda dikkat etmesi gereken şey çocukların bol sıvı almasıdır. Kas hasarı olduğunda ortaya çıkan zehirli maddeler, kandan böbrek yoluyla atılır. Bu çok fazla olursa böbreklerde tıkanmaya sebep olur. Bu tıkanmanın olmaması için istirahat yani kasları kullanmaması ve bol sıvı alması çok önemlidir.”

“Böbrekleri hasar görmemesi için hastanede sıvı tedavisi veriyoruz”

Tedavi yöntemlerini anlatan Uzm. Dr. Arpaözü, “Hastaya ağrı kesici ve ateş düşürücü veriyoruz. Gerekli çocuklarda böbrekleri hasar görmemesi için hastanede sıvı tedavisi veriyoruz. Bazen influenzaya bağlı beslenme bozuklukları da olabilir. Çocuklarda da yatarak serum tedavisi uyguluyoruz. Böbrek hasarı olmaması için olabildiğince erken dönemde çocuğun böyle bir hastalığı olduğunu tespit edip o yönde tedavisinin başlanması lazım. Böbrek hasarı gördüğümüz çocuklar genellikle doktora geç başvuranlardan çıkıyor” açıklaması yaptı.

“Lütfen çocuğunuzu ıhlamur ve bitki çayı ile tedavi etmeye çalışmayın”

Uzm. Dr. Arpaözü, “Ailelerden özellikle istediğim bir şey var; çocuklarıyla ilgili bir rahatsızlık varsa evde kendileri bunu tedavi etme yönüne gitmesinler. Çok ağır gribal enfeksiyonlar geçiren çocuklar, sadece ıhlamur, bitki çaylarıyla evde tedavi edilmeye çalışıldığı için kötü durumlar yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla ailelerin çocuklarıyla ilgili bir şikâyetleri varsa doktora başvurunlar” şeklinde konuştu.

“En iyi PCR testiyle tespit ediliyor”

İnfluenzayı yapılan iki ayrı test ile tespit edebildiklerini belirten Uzm. Dr. Arpaözü, “Bunlardan birisi hızlı testtir. Bunun sonuçları bir saat içinde çıkar. Ancak güvenilirliği biraz daha düşüktür. Diğeri ise PCR testidir. PCR testinin sonuçlanması biraz daha uzun sürer. 6-12 saatte kesin tanıyı koyar” dedi.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Beyin pili, parkinson hastalığında konforu artırıyor

Beyin pilinin uygun ve seçilmiş parkinson hastalarının hayat kalitesini düzelttiğini söyleyen Doç. Dr. Bekir Enes Demiryürek, “Beyin pili tedavisi ile parkinsonun ilaca bağlı yan etkileri de azaltabilir. Beyin pili uygulaması ileri evre parkinson, ailesel titreme (esansiyel tremor) ve istemsiz boyunda kol ve bacaklarda kasılma şeklinde ifade ettiğimiz distoni hastalarında uygulanmaktadır” dedi.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Bekir Enes Demiryürek, parkinson hastalığında tercih edilen beyin pili tedavisi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Parkinson hastalığının tanımını yapan Doç. Dr. Demiryürek, “Parkinson hastalığı beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden, kadınlara oranla erkeklerde daha sık görülen, yavaş ilerleyen bir hareket bozukluğudur. Hastalığının belirtileri; titreme kaslarda katılık (rijidite), hareketlerde yavaşlama (bradikinezi) ve yürüyüş bozuklukları olarak tanımlanabilir. Genellikle 65 yaşından sonra başlayan Parkinson hastalığının yüzde 10 kadarı genetik geçişlidir ve genetik olanlar genellikle genç yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir” diye konuştu.

“Beyin pili, uygun ve seçilmiş Parkinson hastalarında hastanın hayat kalitesini düzeltebilir”
Parkinson hastalığında tercih edilen tedavi yöntemlerinden bahseden Doç. Dr. Demiryürek, “Parkinson hastalığı ilerleyen bir hastalık olup ilk 5 yıl ilaçlarla kontrol altında tutulabilmektedir ancak ileri evrelerde ilaçlara ve hastalığın kendisine bağlı donmalar, istemsiz hareketler ve yavaşlamalar gibi yan etkiler nedeniyle hastalarda cihaz destekli tedavi gereksinimi duyulmaktadır. Deri altı iğne tedavisi, ince bağırsağa takılan pompa tedavisi ve beyin pili, uygun ve seçilmiş Parkinson hastalarında hastanın hayat kalitesini düzeltebilir. Bunun yanı sıra, ilaca bağlı yan etkileri de azaltabilir. Beyin pili uygulaması ileri evre Parkinson, ailesel titreme (esansiyel tremor) ve istemsiz boyunda kol ve bacaklarda kasılma şeklinde ifade ettiğimiz distoni hastalarında uygulanmaktadır” şeklinde konuştu.

“Uzman hekim tarafından değerlendirilmeli”
Beyin pilinin her hasta için uygun olamayacağını hatırlatan Demiryürek, “Mutlaka bir nöroloji hekimi tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Bunama ileri düzey depresyon ya da şizofreni gibi hastalığı olan hastalarda ve 80 yaş üzeri Parkinson hastalarında beyin pili takılması uygun değildir. Beyin pili ve diğer cihaz destekli tedaviler hastalığı tamamen durdurmaz ancak hastanın yaşam kalitesini ve konforunu artırır” dedi.

“Ameliyat 3-4 saat sürüyor”
Beyin pili ameliyatının detaylı bir operasyon olduğunu ifade eden Doç. Dr. Demiryürek, şu ifadeleri kullandı: “Nöroloji, psikiyatri ve beyin cerrahisi hekimleri tarafından hasta değerlendirildikten sonra beyin pili tedavisine uygun olup olmadığına karar verilmektedir. Ameliyat sırasında hasta uyanık olup lokal anestezi ile başına bir çerçeve takılarak beyindeki hedefler ayrıntılı hesaplanarak hasta ameliyata alınmaktadır. Yaklaşık 3-4 saat süren ameliyatın büyük bölümünde hastanın bilinci açık olup hekim bu sayede hastayı kontrol edilebilmektedir. Bu da ameliyatın başarısını olumlu yönde oldukça etkilemektedir. Ameliyattan sonra hasta yaklaşık 2-3 gün hastanede ağırlanmakta ve takibi yapılmaktadır. İyileşme süresinin yaklaşık 1 hafta ile 10 gün sürmektedir. Beyin pili takılan hasta kısa sürede normal hayatındaki aktivitelerine dönebilmektedir. Piller şarjlı ve şarj edilmeyen piller olarak ikiye ayrılır. Şarj edilmeyen pillerin ömrü Parkinson hastaları için ortalama 5 yıl, istemsiz kasılma (distoni) hastaları için ise 2-3 yıl olarak öngörülmektedir. Sonrasında basit bir cerrahi işlem ile değiştirilebilmektedir. Şarj edilebilen pillerin ise ortama ömrü 15 yıldır. Hastalar ortalama 4-5 günde bir pillerini cep telefonu gibi şarj etmesi gerekmektedir”

“Beyin pili olanların dikkat etmesi gerekenler”
Beyin pili olan hastaların dikkat etmesi gereken durumlara da dikkat çeken Doç. Dr. Demiryürek, “Hastaların beyin pili takılmasından sonra kullandığı ilaçlar genellikle azaltılır ancak tamamen kesilmesi mümkün değildir. Hastaların günlük yaşamlarında diyetlerinde herhangi bir kısıtlamaya ihtiyaçları yoktur. Beyin pili takılan hastaların son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte MR çektirmeleri ya da x-ray cihazlarından geçmelerinde herhangi bir engel bulunmamaktadır” sözlerine ekledi.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

Beslenme uzmanı Ertekin Aykaç, sıcak havalarda sağlıklı düşünebilmek için kalbi zinde tutmanın önemine vurgu yaptı.

Aşırı sıcaklarda kalbimizi zinde tutmalıyız

Beslenme uzmanı ve Phanes Beauty kurucu ortağı ve CEO ’su Ertekin Aykaç, sıcak havalarda dikkat edilmesi gerekenler hakkındaa uyarılarda bulundu. Sıcak havalarda hem bedenin hem de ruhun zinde olunması gerektiğini söyleyen Ertekin Aykaç, “Bunun için de bedeni ve ruhu zorlamayacak bir hayat yaşanması zorunluluktur. İnsanımız yöresel ve kültürel olarak ağır yemekleri tercih ediyor.

Yaz aylarında ağır yemeklerden kaçınılmalıdır. Yazın Akdeniz ve Ege yöresi ağırlıklı yemekler tercih edilmesi beden sağlığı açısından rahatlatıcıdır. Ispanak, brokoli gibi yeşil sebzeleri tercih etmek gerekmektedir. Potasyum, lif, folat, kalsiyum ve C vitamini zengin kalp dostu sebzelerdir. Kırmızı meyveler, avokado, yeşil çay, ceviz, keten tohumu ve bitter çikolata gibi ürünleri de beslenme alışkanlığına katmanın faydalarını yaz ayında farkına varacaksınız.

Yaz ayının olmazsa olmazı balık tüketilmelidir. Kalbin zinde olması, aynı vakitte beynin doğru karar alması için sağlıklı beslenme şart. Yapılan yeni araştırmalar gösterdi ki sağlıklı bir kalp, aynı vakit de beynin doğru karar alması için hususi önem taşımaktadır” dedi.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Her 5 çocuktan 1’inde alerji görülüyor

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nejla Çelenk Uysal, “Dünya Sağlık Örgütü öngörüsüne göre şu an dünyada 330 milyon olan astım hasta sayısının 2025 yılında 100 milyon artmasını beklemektedir. Dünya genelinde çocukların yüzde 14’ü astım tanısı ile izlenmektedir. Ülkemizde ise her 10 çocuktan biri astım ya da bronşit, her 5 çocuktan biri ise alerjiktir” dedi.

VM Medical Park Kocaeli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Nejla Çelenk Uysal, çocuklarda görülen alerjilere ilişkin bilgilendirmelerde bulundu. Çevrede bulunan, normalde çoğu kişide sorun oluşturmayan bazı maddelere bazı kişilerin vücutlarının aşırı tepki vermesinin alerji olarak tanımlandığını belirten Dr. Nejla Çelenk Uysal, “Alerji tanısı genel bir tanım olmakla birlikte çok farklı, hastalık tipleriyle karşımıza çıkabilir. Alerjik astım bronşit, alerjik nezle, alerjik egzama, kurdeşen bunlardan sadece birkaçıdır. Son yıllarda özellikle solunum yolunu tutan alerjik astım, bronşit, alerjik nezle ve gıda alerjilerinin artışı dikkate değerdir. Dünya Sağlık Örgütü öngörüsüne göre şu an dünyada 330 milyon olan astım hasta sayısının 2025 yılında 100 milyon artmasını beklemektedir. Dünya genelinde ise çocukların yüzde 14’ü astım tanısı ile izlenmektedir. Ülkemizde ise her 10 çocuktan biri astım ya da bronşit, her 5 çocuktan biri ise alerjiktir. Alerjiden bağışıklık sistemimiz sorumludur. Bu sistem normalden saptığında zararsız kabul etmesi gereken bazı maddelere karşı aşırı tepki verdiğinde alerjik reaksiyon ortaya çıkmış demektir” dedi.

Beslenme önerisi
Çocuklarda güçlü bağışıklık sistemi için beslenme önerilerinde bulunan Uysal, şu ifadeleri kullandı:
“Çocukları kafein içeren gofret, kakaolu çikolata, kakaolu kahvaltılık gevrek, kakaolu fındık ezmesi gibi gıdalardan; kahve, kola, tein içeren siyah çay, buzlu çay gibi içeceklerden uzak tutmalıyız. Hamur işleri gibi dışarıda hazırlanmış şekerli gıdalardan uzak tutmalı, evde yapılan hamur işleri ise tam tahıllı undan esmer şekerle ve zeytinyağı ile hazırlanmalıdır. Çocuk beslenmesinde şekerden kaçınmak ana hedef olmalıdır. Şeker ihtiyacını meyveli ya da az sütlü tatlılardan, kahvaltıda ise pekmez ve kuşburnu gibi az şekerli marmelatlardan karşılamalıyız. Hayvansal gıdalardan balığın bol tüketilmesi, kırmızı ette kuzu etinin tercih edilmesi, doğal beslenmiş tavuk ve hindi etinin yanında mutlaka bol sebze tüketilmesi gerekmektedir. Meyve suyu yerine meyvelerin kendisini bütün ve lifli tüketmeye teşvik edilmelidir. Çocuk beslenmesinde mutlaka baklagiller bol bitkisel protein kaynağı olarak yer almalıdır”.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Burun estetiğinde yaşa dikkat

Burun estetiğinde yaşa dikkat

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faik Sağun, burun estetik ameliyatının 17 yaşından önce olunmaması gerektiğini söyledi.

Son yıllarda özellikle Türkiye ’de en fazla gerçekleştirilen estetik ameliyatlarının başında burun estetiği geliyor. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faik Sağun, burun estetiği ameliyatının 17 yaşından itibaren yapılması gerektiği konusunda uyardı. Sağun, “Burun estetiği kişinin burnunda kendine göre veya çevresine göre herhangi bir problem olduğu görüldüğü durumlarda erkeklerde 18 yaşından sonra, bayanlarda 17 yaşından sonra yapılan bir işlemdir. Aslında burada yaşını pek sınırlamamak gerekir. 18 yaşına girdikten sonra veya 16 yaşında uzaması tamamen bitmiş olmakta da olabilir. Gelişme devam ettiği halde burun estetiği yaptığında burun büyümesi devam edeceği için bayanlarda 17 yaşını bitirdikten sonra, erkeklerde 18 yaşını bitirdikten sonra yapılabilmektedir. Aynı zamanda nefes alma problemi olan hastalarda çoğunlukla birkaç işlemin ardından burun estetiği yapılabiliyor” diye konuştu.

“Tekrar burun ameliyatı gerekiyorsa en erken ilk operasyondan 6 ay sonra yapılabilir”
Sağun, estetik dışında doğumsal anomalisi olanlarda durumun farklı olduğunu belirterek “Yarık dudak-damak, burunda hemangiom vb. ve travma nedeniyle burunda kayıp oluşanlarda çok daha erken yaşlarda burun estetiği ameliyatı yapılabilir. Eğer hasta daha önceden burnundan bir operasyon geçirdiyse ancak tekrar burun estetiği ameliyatı olması gerekiyorsa en erken ilk operasyondan 6 ay sonra yapılabilir. Ancak bu süre 1, hatta 2 yıla çıkabilir” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Balkan: “Sağlık çalışanlarının maaşları iyileşiyor”

Öz Sağlık İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Sedat Balkan, Sağlık Bakanlığı çalışanlarının maaşlarının yükseldiğini belirterek, sağlık ve sosyal hizmetler çalışanlarının da maaşının artacağını ifade etti.

190 bin işçiyi kapsayan kamunun en büyük toplu iş sözleşmesine imza atan Öz Sağlık İş Sendikası, her ilde şube yönetimleriyle birlikte temsilci toplantılarını yaparak üyelerini bilgilendiriyor. Kocaeli Şube Başkanı Sedat Balkan, geçtiğimiz günlerde gerek temsilci toplantılarında gerekse tüm kuruluşlarda şube yönetimi ile birlikte işçileri doğru bilgilendirmenin çok önemli olduğunu, toplu iş sözleşmesinde kazanılan hakların ne olduklarıyla ilgili bilgilendirilmeleri gerektiğini belirtti.

İmzalanan Kamu Çerçeve Protokolü’nün ardından Sağlık Bakanlığı çalışanlarının maaşlarının yüksek seviyelere geldiğini söyleyen Balkan, sırada Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yapılan ek protokol olduğunu söyledi. Balkan, genel merkezlerinin imzaladığı ek protokol ile 1 Temmuz itibarıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında görev yapan sağlık ve sosyal hizmet işçisinin de maaşlarının yüksek seviyelere geleceğini açıkladı.

“Hakkınız emanetimizdir”
Özellikle Kurban Bayramı öncesi zamlı maaş alacak olan sağlık ve sosyal hizmet işçisinden sahadan oldukça olumlu tepkiler aldığını söyleyen Balkan, “‘İşçinin hakkı bize emanet’ diyen bir genel başkanımız var. Bu süreçte tüm çabalarıyla mücadele verip, toplu iş sözleşmemizi sonuçlandıran Genel Başkanımız Sayın Devlet Sert’e teşekkür ediyoruz. İşçi için mücadelemiz devam edecek” dedi.
Kocaeli Şube Başkanı Sedat Balkan, Şube Başkan Yardımcıları Volkan Kutal ve Sema Malkoç ile birlikte sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin sesi olmaya devam edeceklerini belirtti.

Kocaeli’de 4 binin üzerinde üyesi bulunan Öz Sağlık İş Sendikası’nın Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Türkiye geneli üniversite hastanelerinde yetkisi bulunuyor. Ayrıca Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler biriminde de yetkisi bulunan sendika, çalışmalarına Kocaeli ’de yaygın bir şekilde devam ediyor.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Uzmanından uyarı: “Sıcaklarda sindirimi kolay, hafif yiyecekleri tercih edin”

Yaz aylarının gelmesi ve artan hava sıcaklıkları sebebiyle beslenme uzmanı Ertekin Aytaç, sindirimi kolay olan hafif yiyecekler tercih edilerek, bol bol su tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Uzmanından uyarı: “Sıcaklarda sindirimi kolay, hafif yiyecekleri tercih edin”

Beslenme uzmanı ve Phanes Yönetim Kurulu üyesi Ertekin Aytaç, sıcaklıkların artmasıyla birlikte sindirimi kolay olan hafif yiyeceklerin tüketilmesi gerektiğini söyledi. Daha çok su tüketilmesi gerektiğini de hatırlatan Aytaç, “Özellikle sıcaklıkların yükseldiği şu günlerde beslenme ile ilgili en fazla dikkat etmemiz gereken en önemli kural bol su tüketilmesidir. Çünkü yaz mevsimi vücudun kolayca susuz kaldığı ve temel mineralleri kaybettiği bir zamandır. Vücuttaki su içeriği azaldığında, şiddetli yorgunluğa ve bitkinliğe yol açar. Düzenli su tüketimi ideal vücut sıcaklığını dengede tutar. Sağlıklı bir insan günde en az 8 bardak su içmelidir. Vücut ısısını artıran yüksek kalorili ve zor sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Yüksek su içeriğine sahip yiyecekler hem daha kolay sindirilir hem de vücudunuzu ferahlatır. Yumurta, kırmızı et, tavuk, kurubaklagiller sindirimi uzun sürdüğü için, vücut ısısının artmasına neden olur ve ölçülü olarak tüketilmelidir. Yumurta haşlama olarak veya salatalarda, et ürünleri ızgara veya sebze yemeklerinin içerisinde az miktarda tüketilebilir. Yaz mevsiminde zengin sebze çeşitlerinden daha çok faydalanılmalıdır. Kış sebzeleri patates, turp, havuç daha çok nişasta içerir. Bu nedenle sindirimi zor besinlerdir” dedi.

“Yemeklerde pul biber ve karabiber yerine taze yeşil biber kullanmak daha iyidir”
Uzman Aytaç, yaz aylarında baharat kullanımının da azaltılması gerektiğini belirterek, “Yaz aylarında baharatlı ve tuzlu yiyecekler tüketmek sağlığınıza zarar verir. Baharatlı besinlerde yine vücudumuzda ısı üretimine neden olur. Kışın ısınmak için özellikle içeceklerde tükettiğimiz tarçın, zencefil, zerdeçal gibi baharatlardan uzak durmakta fayda var. Yine yemeklere eklediğimiz, pul biber, karabiber, kekik vücut ısısını artırarak rahatsız edebilir. Yemeklerde pul biber ve karabiber yerine taze yeşil biber kullanmak daha iyidir” diye konuştu.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Yaz yaklaşıyor, havuza girecekler dikkat!

Havuza girecekler dikkat!

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faik Sağun, temiz olmayan havuzlar sebebiyle dış kulak iltihabının yaz aylarında arttığını ifade ederek, havuza girecek vatandaşlara uyarılarda bulundu. Sağun, “Yaz aylarında artış gösteren ve tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen rahatsızlığın sık görülmesinin en önemli sebebi; temizliğinden emin olunmayan havuz sularıdır. Kirli denizlerde ve düzenli bakımı yapılmayan havuzlarda yüzmek eklenince dış kulak enfeksiyonu kaçınılmaz olur” dedi.

Yaz ayları yaklaşıyorken, Kulak Burun Boğaz Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Faik Sağun, havuza girecek vatandaşlara uyarılarda bulundu. Sağun; havuz, deniz ve duşta kulağa su kaçması sebebiyle dış kulak yolu enfeksiyonunun ortaya çıkabileceğini belirtti. Sağun, özellikle temizliğinden emin olunmayan havuz sularının bu gibi sağlık sorunlarında en önemli etkenlerden biri olduğunun altını çizdi.

“Dış kulak enfeksiyonu kaçınılmaz olur”
Temizliğinden emin olunmayan havuzlarda dikkatli olunması gerektiğini vurgulayan Ömer Faruk Sağun, “Yaz aylarında artış gösteren ve tedavi edilmediği takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen rahatsızlığın sık görülmesinin en önemli sebebi; temizliğinden emin olunmayan havuz sularıdır. Her ne kadar dış kulak yolu iyi korunan ve kendi kendini temizleyebilen bir yapıya sahip olsa da mantar, virüs ve bakteri gibi çeşitli enfeksiyonlar bu bölgeyi etkileyebilir. Dış kulak yolunu kaplayan koruyucu yağlı tabakayı ortadan kaldıran her türlü etken bakterilerin ciltten içeri girmesine ve dış kulak enfeksiyonuna neden olur. Özellikle aşırı suda kalma ve çeşitli aletlerle dış kulak yolu temizliği yapmaya çalışanlarda koruyucu yağlı tabaka zarar görmektedir. Buna bir de kirli denizlerde ve düzenli bakımı yapılmayan havuzlarda yüzmek eklenince dış kulak enfeksiyonu kaçınılmaz olur” diye konuştu.

“Bazı hastalarda ağrı, kişinin ağzını açıp kapatmasına engel olabilecek kadar şiddetli”
Sağun, iltihabın en rahatsız edici belirtisinin kulakta ağrı olduğunu ifade ederek, “İşitme kaybı, kulakta tıkanıklık ve ağrınız varsa acilen bir doktora danışmanız gerekli. Bazı hastalarda ağrı, kişinin ağzını açıp kapatmasına bile engel olabilecek kadar şiddetlidir. Dış kulak yolunun şiş ve akıntı ile dolu olması sebebiyle hastalar muayene sırasında da ağrı hissedebilmektedir” dedi.

“Hastaya uygun antibiyotikli ve kortizonlu damamlar genellikle yeterlidir”
Hastanın durumuna göre tedavi belirlenip, uygulanması gerektiğinin altını çizen Ömer Faik Sağun, “Hastalığın tedavisinde hastaya uygun olarak seçilen antibiyotikli ve kortizonlu damlalar genellikle yeterlidir. Bazı durumlarda ise tedavinin yanı sıra hekim tarafından yapılacak kulak bakımına da ihtiyaç duyulmaktadır. Dış kulak yolu çok şiş olan hastalarda damlalar kullanılamaz. Bu vakalarda dış kulak yoluna yerleştirilen pamuklar, ilaçlarla devamlı ıslatılarak tedavi etkili hale getirilmektedir” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Yaz yaklaşıyor, selüliti olanlar dikkat!

Yaz aylarının yaklaşması ile birlikte selülit sorunu yaşayanlara tavsiyelerde bulunan Cilt ve Güzellik Uzmanı Ahmet Akın, işlenmiş gıda ve ilave şekerli yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini söyledi.

Kadınların daha fazla dikkat ettiği ve bazıları için problem haline gelen selülitin son zamanlarda daha fazla artışa geçtiğini belirten Cilt ve Güzellik Uzmanı Ahmet Akın, selülitin oluşumunu azaltabilecek tavsiyelerde bulundu. İşlenmiş gıda, hazır çorba, ilave şekerli yiyecekler, margarin ve cipsten uzak durulması gerektiğini söyleyen Akın, zayıf bireylerde de deri altındaki yağ oranı değiştiği takdirde selülit görülebileceğini belirtti. Phanes Beauty Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akın, “Bildiğiniz gibi son dönemlerde işlenmiş gıda, şekerli yiyecek, margarin ve cipsleri çok fazla tüketir hale geldik. Bunun yanında özellikle büyük şehirlerde hareketsizliği de göz önünde bulundurursak vücuttaki yağlanma oranında büyük bir yükseliş gözlemliyoruz. Özellikle bayanların selülitlerinde artış olduğunu birçok kişinin bize başvurmasından anlıyoruz diyebiliriz. Tabii ki biz kullandığımız cihazlarla bu selülitleri her ne kadar yok etmeyi başarsak da dikkat edilmediği takdirde tekrar oluşma ihtimali yükseliyor. Bunun için de önce bizim yukarıda bahsettiğim ürünleri tüketmekten kaçınmamız gerekir, kaçınamıyorsak da en aza indirmek faydalı olacaktır. Günlük yürüyüşlerle de vücuttaki yağ oranını azaltıp selülit oluşumunu engelleyebiliriz” dedi.

“Kadınlarda yağ dokusu erkeklere göre fazla olduğu için görülmesi daha sıktır”
Selülitin vücutta nasıl meydana gelebileceğinden ve kadınlarda daha sık görüldüğünden bahseden Akın, “Selülit, deri altındaki yağ hücrelerinin depolanmasıyla meydana gelir ancak bağ dokusu ve vücuttaki kas oranının da bu konuda etkisi yüksektir. Zayıf kişilerde de deri altındaki yağ oranı değişirse yine selülit görülebilir. Kadınlarda yağ dokusu erkeklere göre fazla olduğu için görülmesi daha sıktır ancak çoğu çalışmalarda da görüldüğü üzere çocukluğu şişman geçmiş bireylerde görülme ihtimali daha fazladır. Çünkü asıl hücreler çocukluk çağlarında meydana gelir. İlerleyen yaşlarda oluşan bu büyük hücrelerin küçültülmesi daha zordur. Selülitin dolaşım kanallarına baskı yapması sonucu ise dolaşım bozukluğu meydana gelir. Böylece dokularda sıvı birikimi başlar ve zamanla derideki çökmeler meydana gelir” diye konuştu.

“Mutlaka 2.5 – 3 litre suyu gün içinde bitirmeye çalışalım”
Selüliti önlemek için beslenme ve dengeli programın yanı sıra su tüketimine de dikkat çeken Akın, “Yeterli ve dengeli bir programın yanında her zaman vurguladığımız şey; bol su içmek cildinizin elastikiyet seviyesini düzenlemeye yardımcı olur. Dolayısıyla mutlaka 2.5 – 3 litre suyu gün içinde bitirmeye çalışalım. Su, vücudumuzun olmazsa olmazıdır. Ayrıca suyun içerisine atacağınız limon dilimleri ve nane yaprakları vücudunuzun pH dengesini korumada yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version