Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Cüppeli Ahmet’in 14 Mart kehaneti Tutmadı !

“Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilemez.” Neml 65

14 MART’I 15 MART’A BAĞLAYAN GECEYE DİKKAT ÇEKMİŞTİ

Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada 14 Mart’ı 15 Mart’a bağlayan geceye dikkat çeken ve Rumi Takvime göre Mart ayının ilk Çarşambası olduğunu belirten Cübbeli Ahmet, senede iki Çarşambaya dikkat çektiklerini söyleyerek şu ifadelere yer vermişti; ‘Dualar yazıyoruz. Ben senede iki kez bu günleri size aktarıyorum. Muhammed Mustafa Şenkidri Hazretleri kitabında çok acayip ilimler koymuş. Burada Mart’ın ilk Çarşambası’nı işaret ediyor. Zaten Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gün için senelerdir anlatıyorum. Mart önümüzde şu an. Bu sene 14 Mart’ı 15 Mart’a bağlayan geceye dikkat edelim.’

‘BEN GÖKBİLİMCİ VEYA ASTROLOG DEĞİLİM’

Kendisinin gökbilimci veya astrolog olmadığını söyleyen Cübbeli Ahmet Hoca, ‘Ben astrolog değilim. Gökbilimci değilim. Ulemalara bakan biriyim. O velilerin söylediklerini sizlere aktarıyorum. Ne olur ne biter? İstanbul özelinde olmayabilir. Taşrada olabilir. Bir musibet olabilir. Allah afetten, savaştan, beladan, olaylardan bizi korusun.’ dedi.

KURAN NE DİYOR ?

31. Ben size ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum; gaybı (bilinemeyeni) de bilemem.” Hud 31 

“Göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı (bilinemeyeni) bilemez.” Neml 65

Gaybı (bilinemeyeni) bilen (Allah) gaybını (bilinemeyeni) kimseye açmaz.” Cinn 26

20. “Ona (Muhammed’e) Rabbinden bir ayet (mucize) indirilse ya!” diyorlar.1 De ki: “Gayb (bilinemeyen her şey) yalnızca Allah’ın kontrolündedir. Bekleyin! Şüphesiz ki ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim.” Yunus 20

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Sanal Deprem Sendromu yaşayan kişiler gerçekten deprem olduğu hissine kapılıyor

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yeniboğaziçi

Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremler 11 kenti kapsayan büyük bir bölgede yıkım oluşturdu. Şiddetli sarsıntılar, Kıbrıs da dahil olmak üzere, çok geniş bir alanda hissedildi. Son resmi açıklamalara göre hayatını kaybeden insan sayısı 48 bine erişirken, yüz binlerce kişi de evsiz kaldı. Depremlerin sonrasında, çok sayıda kişinin sallantı hissi, baş dönmesi ve denge bozukluğu yakınmalarıyla acil servislere başvurduğunu söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Yeniboğaziçi Nöroloji Uzmanı Dr. Tansel Ünal, bu şikayetlerin deprem travmasının beyinde oluşturduğu duyarlılık nedeniyle ortaya çıkan nörolojik sonuçlardan kaynaklı olabileceğini söyledi.

Bu durumun literatürde Sanal Deprem (Phantom Earthquake) Sendromu olarak adlandırıldığını söyleyen Dr. Tansel Ünal, “Bu kişiler, aslında o sırada hiçbir deprem aktivitesi olmadığı halde, yerin sallandığı hissine kapıldıklarını dile getiriyorlar. Bu durum, deprem sarsıntısını hissetmiş kişilerde en sık karşılaşılan nörolojik tablodur ve gerçek bir yer sarsıntısının oluşturduğu psikolojik korku ve gerginlik hissinden tamamen farklıdır. Sanal deprem deneyimleri yaşayan bu hastalar artık diğer problemlerinin yanında bir de bu durumla mücadele etmek zorunda kalırlar. Yalnız kalmaktan büyük endişe duyarlar, sürekli tavan lambalarını ve eşyaları kontrol ederler. Çok rahatsız ve huzursuzdurlar” ifadelerini kullandı.

Sanal Deprem Sendromu, gerçek deprem hissi oluşturuyor

“Denge; iç kulaklardan, gözlerden, bacaklar ve ayaklarda bulunan sensörlerden gönderilen sinyallerin merkezi sinir sisteminin denge merkezinde analiz edilmesi sayesinde sağlanır. Bu sistem dik durabilmemizi sağlar ve elde ettiği verileri hangi yönün yukarısı olduğunu tahmin etmek için kullanır. Normalde, düşündüğümüzden daha alçak bir yere basmak gibi öngörülemeyen bir hareket yaparsak, sistem gerçek dünyanın nasıl bir yer olduğunu bildiği için hızla buna uyum sağlar” diyen Nöroloji Uzmanı Dr. Tansel Ünal, “Bir görüşe göre, deprem gibi beklenmedik bir kriz durumunun yaşanması, bu sistemi geçici olarak aksatır, elde edilen verilerin işlenmesi güçleşir ve bu nedenle kişi hiç beklenmedik bir anda sallantı varmış hissine kapılır” dedi.

Dr. Ünal, diğer bir görüşün ise depremi yaşamış bireyin içinde bulunduğu aşırı düzeydeki hazırlıklı olma çabası ve alarm durumu nedeniyle sistemin aşırı duyarlı hale gelip hatalı sinyaller vermesinden dolayı meydana geldiğini savunduğunu söyledi.

Bu durumu yaşayan çoğu insanda birkaç hafta içerisinde belirtilerin kendiliğinden gerilediğini de vurgulayan Dr. Tansel Ünal, “Ancak yakınmalar bazen daha uzun sürebilir. Özellikle böyle durumlarda hastalar tedaviye ihtiyaç duyarlar” ifadesini kullandı. Hastayı doğru şekilde bilgilendirmenin tedavinin ilk basamağı olduğunu vurgulayan Dr. Ünal, “Öncelikle, doktor bu durumun genellikle geçici ve zararsız olduğunu net bir biçimde anlatmalıdır. Ayrıca, belirtiler çoğu kez kapalı alanlarda ortaya çıktığı için, hastayı açık havaya çıkarmak geçici bir rahatlama sağlayacaktır. Yoğun ataklar yaşayan hastalara kendilerinin uygulayabileceği bazı basit manevralar öğretilerek ve ilaçlar yardımıyla medikal tedavi uygulanır” dedi.

Epilepsi, multiple skleroz, Parkinson ve Alzheimer hastalarının nöbet sıklığı artabilir

“Nörolojik açıdan deprem ile ilgili olarak ayrıca vurgulanması gereken bir diğer önemli konunun da epilepsi, multiple skleroz, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi kronik nörolojik rahatsızlıkları olan hastaların durumlarının afet sonrasında sıklıkla kötüleşme eğiliminde olmasıdır” diyen Dr. Tansel Ünal, “Örneğin tedavi altında baskılanmış ve sakin durumdaki hastalık yeniden aktive olabilir. Tedaviyle kontrol altında olan bir epilepsi hastası uzun süre sonra yeniden nöbet geçirmeye başlayabilir veya bir Parkinson hastasının genel durumunda ani kötüleşme durumu ortaya çıkabilir. Bu, kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir durumdur ve hastaların en kısa sürede mutlaka yeniden doktorları tarafından değerlendirilerek tedavilerinin şekillendirilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Unutulmaya yüz tutan sanat dünyada ilk kez bir camide uygulandı

Kocaeli ’nin Körfez ilçesinde bulunan İlimtepe Merkez Cami ’nin sütunlarında İslami motiflerle bezeli marküteri sanatı uygulandı. Kökleri eski Mısır ’a kadar dayanıp, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinde de kullanılan sanat dalı, bir caminin sütunlarında dünyada ilk kez uygulanmış oldu.

Kökleri eski Mısır ’a kadar uzanan marküteri sanatında Kocaeli ’de bir ilk yaşandı. 35 yıllık marküteri sanatçısı Adil Fikret Turgaç, Körfez İlimtepe Merkez Cami ’nin sütunlarının boş olduğunu görünce cami yönetimine teklifte bulundu. Cami yönetiminin kabul etmesi üzerine dünyada ilk defa bir caminin sütunlarında marküteri uygulandı. Ahşap ve ahşap kaplamaların kesilip, iç içe monte edilmesiyle sağlanan marküteri sanatında, hiçbir katkı maddesi ve boya kullanılmıyor. Tamamı el işçiliğiyle yapılan çalışmada hiçbir makine kullanılmadı. Selçuklu ve Osmanlı döneminde de kullanılan, günümüz mimarisinde ise unutulmaya yüz tutmuş olan marküteri, İlimtepe Merkez Cami ’nin sütunlarında hayat buldu. El emeğinin bir kısmı İslami motiflerden oluşurken, bir kısmında da Osmanlı ’da kullanılan 10 köşeli yıldızdan esinlenildi.

“Uzaktan bakıldığında başka desen, yakından bakıldığında başka desen olacak şekilde tasarladık”
35 yıldır marküteri sanatıyla uğraşan Adil Fikret Turgaç, “Buradaki desenlerde Osmanlı ’da kullanılan 10 köşeli yıldızdan gittik. Bütün filatoları tek tek keserek, uzaktan bakıldığında başka desen, yakından bakıldığında başka desen olacak şekilde tasarladık. Tüm sütunları kapladık. Her sütunda normalde Selçuklu deseni olmasına rağmen, hepsinde farklı görünüm ortaya çıktı. Keza bunlara tamamlanması için sütun altlıkları, sütun kafaları ve kirişlere de marküteriyle dekupaj çalışmasını uyguladık. Bunlar tamamen el işçiliğiyle yapıldı. Herhangi bir makine kullanılmadı. Filatoların kesilmesi, ağaçların kesilmesi, bantlanması, zımparalanması, A ’dan Z ’ye el işiyle çıktı” dedi.

Dünyada ilk örnek
Dünyada bir ilkin yapıldığını ifade eden Turgaç, “Caminin sütunları boştu, boya vardı. Ben de cami yönetimine bir teklifte bulundum. Bunları kaplayıp kapatırsak daha güzel olacağını ve dünyada ilk defa böyle bir şey yapılacağını söyledim. Onlar da kabul ettiler ve bu şekilde başladık” diye konuştu.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Şehir hayatından sıkıldı, 55 yaşında çobanlık yapmaya başladı

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde şehir hayatını bırakarak köyde çobanlık yapmaya başlayan 55 yaşındaki Ergün Opak, gününün yarısını hayvanlara ayırıyor. Doğayı ve hayvanları çok seven Opak, “Koyunların başına geldiğim zaman rahatlıyorum, akşam olsun istemiyorum” dedi.

İzmit’te ikamet eden 55 yaşındaki Ergün Opak, kısa bir süre önce şehirdeki yaşantısını bırakarak çobanlık yapmaya karar verdi. Durhasan köyünde ücretli çobanlık yapan Opak, günün ağarmasıyla birlikte mesaisine başlıyor. Huzuru bulmak için şehir hayatını bırakan Opak, birçok zorluğa rağmen işini severek yapıyor. Doğa sevgisinin tadını çobanlık yaparak çıkaran Opak, hayvanlarla sevgi ve titizlikle ilgileniyor.

“Şu dünyada üstümdeki kıyafetlerden başka bir şeyim yok”

Çobanlık yapmadan önce çeşitli işlerde çalıştığını söyleyen Opak, “Pandemiden dolayı sıkıldım, bunaldım ve işi bıraktım. Bir süre boş kaldıktan sonra çobanlık yapmaya başladım. 5 aydır ücretli çobanlık yapıyorum. Şu dünyada üstümdeki kıyafetlerden başka bir şeyim yok. Babam 1998’de, annem 2000 yılında öldü. O zamandan beri tek başıma yaşıyorum. 110 hayvan güdüyorum. Hayvanları çok seviyorum” ifadelerini kullandı.

Hiç evlenmediğini söyleyen Opak, “Evliliği düşünüyorum ancak param olursa olabilir” diye konuştu.

“Huzur buluyorum”

İşini severek yaptığını söyleyen Ergün Opak, “Emekli olan vatandaşlara çobanlık yapmayı tavsiye ediyorum. Kilolu olan kişiler kilosundan da kurtulur. Emekliler şehirde boş boş gezeceklerine köye gelsinler, hayvan beslesinler. Doğa çok güzel. Emeklilik güzel bir şey ama insan çalışmadığı zaman yıpranıyor. Koyunların başına geldiğim zaman rahatlıyorum, akşam olsun istemiyorum. Arazide koyunların başında beklediğim zaman huzur buluyorum. 50 yaşından sonra insan huzur bulmak istiyorsa koyun beslesin. Aynı zamanda çobanlık kilolu insanlar için ideal spor” şeklinde konuştu.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Kadın girişimciler kurdukları marka ile dünyaya açılıyor

Melis Tanem Mertoğlu ve Havva Aşık, cilt bakım ürünleri sektöründe kurdukları markayı dünyaya açmaya hazırlanıyor. İki kadın girişimci, yakın zamanda bir Türk markasını farklı ülkelerdeki kullanıcılara ulaştırabilecek olmanın mutluluğunu yaşıyor.

2022 yılında bir araya gelen Melis Tanem Mertoğlu ve Havva Aşık isimli iki kadın girişimci, cilt bakım ürünleri firması kurmaya karar verdi. Kurulan New Paradise isimli marka yurtdışında satışa çıkmak için gün sayıyor. Hayvanlar üzerinde deney yapmayan Peta Sertifikalı ürünler Türkiye ’de üretilerek ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Doğa dostu, çevreci yaklaşımı sürdürülebilir formüller ve teknolojik inovasyonlar ile yeni nesil formüller üreten cilt bakım rutinlerini kolaylaştırmayı hedeflediklerini aktaran Melis Tanem Mertoğlu, “2022 yılında Havva hanım ile şirketi kurmaya karar verdik ve iyi bir çalışmayla şirketimizi kurduk. İlk günden bu yana yılmadan, yorulmadan gece gündüz demeden çalıştık ve markamızı üst seviyelere taşıdık. Şimdi ise yurtdışında ürünümüzü raflarda görmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yakın gelecekte bir Türk markası olarak cilt bakım ürünlerimizi farklı ülkelerdeki kullanıcılara ulaştıracağız” dedi.

Dünya markası olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini belirten şirket kurucu ortaklarından Havva Aşık ise, “Türkiye ’de cilt bakım ürünleri alanında iyi bir marka olmak için bu yola çıktık. Bugün geldiğimiz yere baktığımızda da ürünlerimizin kalitesi ve tercih edilirliği ile bunu sağlamış durumdayız. Melis hanım ile birlikte her gün yorulmadan araştırmalarımızı yaparak markamızı büyütmeye odaklanıyoruz. Gideceğimiz daha çok uzun yolumuz olduğunu biliyoruz ve bizde bu yolda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. Ülkemizde en çok sevilen markalardan biri olma yolunda ilerliyoruz. Hedefimiz bir dünya markası olmak” diye konuştu.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Reklam filmlerinde oynayan 7 yaşındaki Mısra hayatını kaybetti

Reklam filmlerinde oynayan 7 yaşındaki Mısra hayatını kaybetti

Kocaeli’de yaşayan ve reklam filmlerinde oynayan 7 yaşındaki Mısra Özkaraman, alerji sebebiyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde yaşayan 28 Haziran İlkokulu öğrencisi 7 yaşındaki Mısra Özkaraman, 3 gün önce alerji sebebiyle özel bir hastaneye kaldırıldı. Buradan Kocaeli Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne sevk edilen minik Mısra, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Minik Mısra’nın Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kültür Sanat ve Konservatuar Şube Müdürlüğü’nün konservatuvar sınavı da geçtiğimiz yıl kazandığı öğrenildi. Bale eğitimi alan, üstün yetenekli olarak konservatuvara girmeye hak kazanan Minik Mısra’nın ölümü ailesi, sınıf arkadaşları ve sevenlerini yasa boğdu. Mısra Özkaraman’ın İzmit Belediyesi’nin katkılarıyla çekilen Özge Borak’ın başrolü üstlendiği Leyla Atakan’ın hayatını anlatan Leyla Hanım filminde de rol aldığı öğrenildi. Birçok reklam filminde de oynayan küçük kızın cenazesi, Başiskele Döngel Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Döngel Mezarlığı’na defnedildi.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Yargıtay’dan sıfır araç sahiplerini yakından ilgilendiren emsal karar

İçtihat bülteninden edinilen bilgiye göre, “Davacı; R.D. 2020 model aracı sıfır olarak 23.09.2020 tarihinde 175 bin lira bedelle davalı otomobil firmasından satın aldığını, aracı satın aldıktan kısa süre sonra aracın kapılarından şüphelenmeye başladığını, bu nedenle 10.10.2020 ve 21.10.2020 tarihinde iki farklı ekspertiz şirketinden rapor aldığını, bu raporlara göre aracın dört kapısının da sökülüp takıldığının tespit edildiğini, davalının bu işlemi kendisinden sakladığını, aracın bu haliyle gizli ayıplı olduğunu, davalının kapıların sökülerek takıldığını kabul ettiğini ancak aracın misli ile değişim talebini kabul etmediğini” ileri sürerek dava açtı.

Davalı ise davanın zamanaşımına uğradığını, iddia edildiği gibi dava konusu aracın kapılarının sökülüp takılmadığını, davacının geçen süre zarfında aracı kullandığını, davacının iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Bunun aksinin kabulü halinde dahi davacı tarafın iddia ettiği işlemin aracın değerini düşüren ve yahut kullanıcının araçtan beklediği faydayı ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan nitelikte olmadığı ortadadır. Aracın sökülebilen herhangi bir aksamının sökülüp takılması bir zarar, eksiklik, değer kaybı meydana getirmez. Misli değişim talebi hak ve adalete uygun değildir. Dava reddedilmelidir” .

Mahkeme, davanın kabulü ile, dava konusu aracın ayıpsız misli bir araç ile değiştirilmesine karar verdi. Hükme karşı, davalı istinaf talebinde bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verdi. Hüküm, davacı tarafından temyiz edildi.

Sevindiren emsal karar Yargıtay’dan geldi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, tüketiciyi haklı bularak şu kararı verdi: “Davacı 23.09.2020 tarihinde aracı satın almış, 10.10.2020 ve 21.10.2020 tarihinde alınan ekspertiz raporları ile aracın dört kapısının da sökülüp takıldığını satış tarihinden sonra çok kısa bir süre içerisinde tespit etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya çerçevesine göre, davacının davalıdan sıfır olarak satın aldığı aracın dört kapısının da sökülüp takıldığı, bu durumun aracın ekonomik değerini düşüren gizli ayıp niteliğinde olduğu, buna göre davacının 6502 sayılı Kanun’un 11/1. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından aracın ayıpsız benzeri ile değiştirilmesini talep edebileceği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair karar verilmiş olması doğru değildir. Bu durumda bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış bulunduğundan yeniden esas hakkında karar verilmek üzere, hüküm bozulmalıdır.”

Yargıtay’ın tüketici lehine bozma kararı tüketici tarafından sevinçle karşılanırken, aracın sıfır otomobille değiştirileceği öğrenildi.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Dünyanın en erken doğan ikizleri Guinness Rekorlar Kitabı’nda

Kanada ’da 22 haftalık dünyaya gelen iki kardeş, dünyanın en erken doğan ikizleri olarak Guinness Rekorlar Kitabı ’na girdi. Doğumları öncesinde hayatta kalmaları için neredeyse hiç şans verilmeyen bebekler geçen sene gerçekleşen doğumda 126 gün erken dünyaya geldi. Daha önceki rekor ise 2018 ’de ABD ’nin Iowa eyaletinde 125 gün erken doğan ikizlere aitti.

Adiah ve Adrial isimleri verilen bebekler 4 Mart’ta birinci yaş günlerini kutladı. Erken doğumun olmadığı gebelikler genelde 40 hafta sürüyor. Bu da bebeklerin planlanandan 18 hafta daha erken doğduğu anlamına geliyor.

Anne Shakina Rajendram gebeliğin 21. haftası ve beşinci günündeyken doğuma başladı. O sırada kendisine bebeklerin yaşama şansının “yüzde sıfır” olduğu söylendi. Baba Kevin Nadarajah’ın aktardığına göre, hastane bu kadar erken bir hamilelik konusunda kendilerine yardım edemeyeceklerini söyledi.

Pek çok hastane 24-26 hafta arası erken doğumlarda bebeği kurtarmak yönünde herhangi bir çaba sarf etmiyor. Ama şans eseri çift Toronto’daki Mount Sinai Hastanesi’ne sevk edildi. Hastane uzman bir yenidoğan yoğun bakım servisine sahipti. Hastane tarafından Shakina Rajendram’a, doğumu 22 haftalık periyodun birkaç saat öncesinde bile yapması ihtimalinde, bunun mümkün olamayacağını söylendi.

Rajendram, yoğun kanamaya rağmen bebekleri birkaç saat daha “içeride tutmayı başardığını” söyledi. 22 haftalık periyoda girmesinden kısa bir süre sonra da bebekler dünyaya geldi. Kız bebek olan Adiah, 330 gr ve erkek kardeşi Adrial de 420 gr doğdu. Toplamda 750 g ağırlık ile, şimdiye kadarki en hafif ikizler olarak doğdular. Adiah ve Adrial, başlangıçtaki ciddi sağlık sorunlarına rağmen şimdi bir yaşındalar.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

7 bin çiftçiye 25 milyon TL değerinde 2 bin ton gübre

Kocaeli’de “2023 Zirai Gübre Desteklemesi Projesi” çerçevesinde meyve yetiştiriciliği yapan 7 bin çiftçiye, 25 milyon lira değerinde yüzde 50 hibeli 2 bin ton organomineral gübre desteği veriliyor.

Tıbbi ve Aromatik Bitki Yetiştiriciliği Projesi (TABİP), mazot, gübre, meyve fidanı, arıcılık ekipmanları, yem bitkisi tohumu, modern sera kurulumu ve sera naylonu başta olmak üzere çok sayıda projeye destek veriliyor. Yaklaşık 25 milyon lira değerinde yüzde 50 hibe destekli 2 bin ton zirai gübre (organomineral gübre) desteğinden bu sene meyve üreticiliği yapan 7 bin çiftçi yararlanacak. Muhtarlık İşleri Dairesi Başkanlığı Tarımsal Hizmetler Şube Müdürlüğünce il genelinde yürütülen, Kocaeli’nin önemli kırsal kalkınma hamlelerinden biri olan proje çerçevesinde, özellikle fındık, ceviz, kiraz, armut, ayva gibi meyve yetiştiricilerine yönelik gübre desteği ile il genelinde bu yıl 80 bin dekar tarım arazisi desteklenecek.

Başvuru şartları

Yüzde 50 hibeli gübre desteğinden yararlanmak isteyen üreticiler, 2023 Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) belgeleriyle meyve bahçesi alanlarına göre belirlenen yerlere müracaatlarını yapabilecek. Kandıra ilçesindeki çiftçiler, Kandıra Belediyesi Yeni Hizmet Binası’na, diğer ilçelerdeki üreticiler ise Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Muhtarlık İşleri Dairesi’nin yeni hizmet binasındaki Tarımsal Hizmetler Şube Müdürlüğü’ne 17 Mart Cuma günü mesai bitimine kadar müracaat edebilecek.

Kategoriler
Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Bugün hava nasıl olacak? 9 Mart 2023 Kocaeli hava durumu

Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre yağışların; Osmaniye çevreleri ile Kahramanmaraş’ın güneybatı ilçelerinde yerel kuvvetli olması bekleniyor. Gece ve sabah saatlerinde iç ve doğu kesimlerde pus ve yer yer sis ile birlikte, doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı bekleniyor. Doğu Karadeniz’in iç kesimleri ile Doğu Anadolu’nun eğimli ve yüksek kesimlerinde çığ riski bulunuyor.

Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacağı, yurt genelinde mevsim normallerinin üzerinde seyretmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Rüzgarın ise genellikle güney ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, Marmara ve Kuzey Ege kıyıları ile İskenderun Körfezi’nde güneyli yönlerden kuvvetli (30-50 kilometre/saat) esmesi bekleniyor.

Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:

KOCAELİ: Hava açık ve güneşli yer yer parçalı ve az bulutlu.  Ankara: Parçalı ve çok bulutlu 14
İstanbul: Parçalı, yer yer çok bulutlu 15
İzmir: Parçalı, yer yer çok bulutlu, sabah saatlerinde hafif sağanak yağışlı 20
Adana: Parçalı ve çok bulutlu, sabah saatlerinde kıyı kesimleri, öğle saatlerinde iç kesimleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı 23
Antalya: Parçalı, yer yer çok bulutlu 17
Samsun: Parçalı ve çok bulutlu, öğle saatlerinde yağmur ve sağanak yağışlı 17
Trabzon: Parçalı ve çok bulutlu 16
Erzurum: Parçalı ve çok bulutlu 8
Diyarbakır: Parçalı ve çok bulutlu 19

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version