Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Beyin kanaması geçiren Çınar bebek doktorun hızlı müdahalesiyle şifa buldu

Evinde kafa travması geçiren Çınar bebek, Büyük Anadolu Darıca Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Hayati tehlike taşıyan durum karşısında hastane adeta alarma geçti. Çınar bebek, Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Özden Çağlar Öztürk’ün cerrahi tedavisi sonrası sağlığına kavuşurken, ailesi sevinç gözyaşları döktü.

Kocaeli’de evinde oynarken kafa travması geçiren Çınar bebek, ailesi tarafından fark edilerek Samsun Büyük Anadolu Darıca Hastanesi’ne kısa zamanda ulaştırıldı. Burada Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Özden Çağlar Öztürk tarafından yapılan değerlendirmede beyin kanaması tespit edildi. Opr. Dr. Özden Çağlar Öztürk, vakit kaybedilmeden müdahale edilmesi gerektiğini belirterek acil ameliyat kararı aldı. Ameliyat süreci için hastane personeli de seferber oldu. Cerrahi ekip, anestezi uzmanları, hemşireler ve teknik destek birimleri koordineli bir şekilde çalışarak Çınar bebeğin ameliyata hazırlanmasını sağladı. Bu süreçte hastane yönetimi de Çınar bebeği yakından takip ederek aileye destek oldu. Başarılı geçen operasyonun ardından Çınar bebeğin tedavisi Dr. Özden Çağlar Öztürk ve ekibi gözetiminde devam ediyor. Dr. Çağlar Öztürk kritik sürecin atlatıldığı ve umut verici gelişmeler yaşandığını belirtti.

“Fışkırır tarzda kusmaya dikkat”

Uyarılarda bulunan Opr. Dr. Özden Çağlar Öztürk, “Ev içinde gerçekleşen çocuk kafa travmalarında bizim için en önemli olan şey, travma sonrasında fışkırır tarzda kusma olup olmadığı, bilinç bulanıklığı, şuur kaybı ve nöbet geçirip geçirmediğidir. Bazen bunların hiçbiri olmasa da çok şiddetli, daha önce hiç olmayan baş ağrısı tarif etmesi de bu belirtiler içindedir. Tabii bu her yaş grubunda mümkün olmayabiliyor. Fakat bebek hastalarda bizim için en önemli bulgu genelde fışkırır tarzda kusmadır. Kusması olmuyorsa, çok yüksek enerjili bir travma olduğuna inanmıyorsak tomografi istemiyoruz. İlk etapta takip öneriyoruz ama travmadan sonra, bu hastamızda olduğu gibi, ilk yarım saatte tekrarlayıcı şekilde acile geldiğinde hasta 4-5 defa fışkırır tarzda kustu. Bu tip kusmalar bizim için kafa içi basınç olduğunu gösterir ve bunu çok önemseriz; hızlıca tomografi isteriz” dedi.

“Beyin kanamalarında sınır 10 milimetre”

Bazı beyin kanamalarını takip altında tuttuklarını ifade eden Öztürk şunları söyledi:

“Bazılarını ise çok önemseyip çok hızlı bir şekilde ameliyat etmemiz gerekiyor. Bu bebeğimizde de böyle bir kanama vardı. Beyin zarının üzerinde bir kanama vardı. Bizim için cerrahi sınır 10 mm’dir. Bu çocuğumuzda ilk tomografide 18 mm kanama vardı. Neredeyse cerrahi sınırımızın iki katı. Ameliyata girmeden önceki ikinci tomografide ise 24 mm kanama vardı. Yani cerrahi sınırımızın 2,5 katı. Hastamızın tekrarlayıcı kusmaları artmaya başlayınca hemen ameliyata aldık. Normalde biz erişkinlerde 11 mm’nin üzerindeki bir kanama bizim şuurumuzu da bulandırır, bilincimizi kapatır ve bizi kötü hale sokar. Çocuk beyinleri bu konuda biraz daha elastik olduğu için bu tip kanamaları daha tolere edebiliyor. Özellikle bıngıldağı kapanmamış çocuklarda kafa içi basıncı erişkinlere göre daha geç artıyor. Bu anlamda fışkırır tarzda kusmalar, bebek ve çocukluk çağında kafa travması sonrası bizim için çok önemlidir. Hayati tehlike açısından bir an önce tedavisi yapılmalıdır. Yoksa ameliyat sonrası felç ya da vücutta kalıntı kalması durumlarının önüne geçilmiş olur. Bu anlamda ne kadar hızlı hareket edersek o kadar az kalıcı hasar kalır.”

“Kafa çarpmalarını önemseyin”

Kafa çarpma durumlarında anne ve babalar, çocuğun ev içinde travma yaşamaması için bazı önlemler alması gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Mesela televizyonun sabitlenmesi gibi… Buna benzer önlemler ev içinde mutlaka alınmalıdır. Her şeye rağmen bir kafa travması olduğunda, özellikle bize çok sorulan “Çocuğum kafasını masaya çarptı, kızarıklık oldu. Ne yapmamız gerekiyor?” gibi sorulardır. Burada çocukta kusma yoksa, baş ağrısı ya da farklı bir bilinç kaybı gibi bir durum yoksa bu önemsenecek bir durum değildir. Fakat kafasında çok yoğun şişlik oluştuysa, morarma olduysa, ağlaması sıklaştıysa, huzursuzsa, hele de kusması varsa bir an önce acile gelip uzman doktorun değerlendirmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Çınar bebeğin ailesinden teşekkür

Yaşadıklarını bir yandan üzüntülü bir yanda da sevinçli bir şekilde anlatan Çınar bebeğin ailesi ise “Bebeğimizi hastaneye getirdiğimizde beyin kanaması geçirdiğini bilmiyorduk. Doktorumuz Çağlar hocamızın muayene sonrası yaptığı değerlendirme sonucunda acil olarak ameliyata alınması gerektiğini söyledi. Biz ameliyat denilince büyük bir şok yaşadık fakat hastaneye geldiğimizden itibaren Darıca hastanesinin çalışanından yönetimine kadar hepsi yanımızda oldu moral vererek destek oldu. Bebeğimizin durumu şu anda çok iyi. Bu anlamda bu süreçte yanımızda olan herkese teşekkür ediyoruz. Özellikle başarılı bir ameliyat gerçekleştirerek bizi sevince boğan Çağlar hocamıza çok teşekkür ediyoruz” dediler.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

“Retina hastalıklarında vitrektomi cerrahisi görmeyi yeniden kazandırabilir”

Vitrektomi ameliyatı hakkında bilgi veren Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emrah Kan, “Vitrektomi, retina hastalıklarında görmenin korunması veya yeniden kazanılması için kritik öneme sahip bir operasyondur. Küçük kesilerle mikrocerrahi gerçekleştirilse de işlem sonrası bakım ve komplikasyonlara karşı özen büyük önem taşır. Uygun hasta seçimi, deneyimli cerrah ve sıkı takip ile başarılı sonuçlar alınabilmektedir” dedi.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Emrah Kan, vitrektomi ameliyatı hakkında açıklamalarda bulundu. Vitrektomi ameliyatının hangi durumlarda yapıldığından bahseden Prof. Dr. Kan, “Vitrektomi, gözün arka kısmını dolduran vitreus adı verilen jel özelliğindeki sıvının cerrahi yöntemle çıkarılmasına dayanan mikrocerrahi bir müdahaledir. Retina yüzeyindeki hasarların tamiri, vitreus kanaması, makula deliği, retina yırtığı, diyabetik retinopati gibi ciddi sorunlara çözüm sağlar. Bu işlem genellikle lokal anestezi altında ve ince, mikrometrik kesilerle (pars plana yöntemi) gerçekleştirilir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Kan, hangi durumlarda operasyonun yapılabileceğini şu şekilde sıraladı:

“Diyabetik retinopati ve vitreus kanamas, göz içinde biriken kanı temizlemeye yönelik. Retina dekolmanı ve yırtıkları (Görmeyi sağlayan sinir tabakası ile damar tabakası arasına yırtık neticesinde sıvı girmesi). Makula deliği ve epiretinal membrane, göz arkasında zar birikim, kırışıklık ve delik gelişmesi durumu. Göz içi enfeksiyonlar ya da yabancı cisim varlığı, katarakt ameliyatı komplikasyonları sonrası kalan madde.”

“Süre, vaka karmaşıklığına göre 30 dakika ila 2 saat arasında değişir”

Bu gibi sorunlara erken müdahale edilmezse kalıcı körlük riski doğacağını ifade eden Emrah Kan, ameliyat sürecine ilişkin de şu bilgileri verdi:

“Ameliyatta göz beyazından (sklera) yaklaşık 0,5 mm’lik üç kesi açılır. Mikroskop, ince ışık kaynağı ve kesici cihaz kullanılarak vitreus parça parça alınır ve retinadaki müdahale gerçekleşir. Ardından steril sıvı, hava, gaz (SF6, C3F8) veya silikon yağı gibi tamponadlarla göz desteklenir. Hava 5 günde, SF6 gazı 2 haftada, C3F8 gazı ise 6-8 haftada emilir. Silikon yağı ise 2-6 ay içinde ikinci ameliyatla alınır. Süre, vaka karmaşıklığına göre 30 dakika ila 2 saat arasında değişir. Kendisi güvenli kabul edilse de işlemi gerektiren hastalıklar ve cerrahi zorluklar nedeniyle bazı riskler içerir. Muhtemel komplikasyonlar; katarakt gelişimi (özellikle 15-20 gün ile 6 ay içinde), göz içi basınç değişiklikleri, retinada yeniden dekolman riski, göz içi enfeksiyon, kanlanma, retina yırtığı, travma sonrası sorunlardır.”

“Ameliyat sonrası dikkat”

Prof. Dr. Kan, ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, “Göz bandajlı kalır. Genellikle 3 gün kapalı tutulur, gaz konulduysa baş pozisyonu önemlidir (yüksek yastık, yüzüstü yatış vb.). Su teması yok. Suyla temas 1 hafta süresince yasaktır. Yüzü ıslak pamukla temizleyin, duşta başınızı arkaya verin. Basınç ve travmalardan kaçının. Oyun-spor, ağır kaldırma, öne eğilme gibi aktivitelerden korunmak şart. Göz damlaları ve kontroller, doktorun verdiği ilaçlara ve randevulara harfiyen uyun. Uçak ve yüksek rakım yasak. Özellikle gaz tamponadı varsa, tamponat tamamen eriyene kadar uçak ve yüksek dağ yolculuğu yapılmamalıdır. Şiddetli ağrı, kızarıklık, ani görme kaybı, flaş ışıklar veya perde gelmesi gibi şikayetlerde hemen hekime başvurulmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Görme kapasitesi 6 aya kadar düzelebilir”

İyileşme sürecini anlatan Prof. Dr. Kan, “İlk hafta içinde bulanıklık, kızarıklık, batma normaldir. Görme kapasitesi 6 aya kadar düzelebilir. Ani artış değil, zamanla iyileşme beklenmelidir. Başarı oranı hastanın preoperatif görme durumu, erken müdahale ve doktor deneyimi gibi faktörlere bağlıdır. Erken müdahale edilen grupta yüzde 80-100 görüş kazanımı mümkündür. Vitrektomi, retina hastalıklarında görmenin korunması veya yeniden kazanılması için kritik öneme sahip bir operasyondur. Küçük kesilerle mikrocerrahi gerçekleştirilse de işlem sonrası bakım ve komplikasyonlara karşı özen büyük önem taşır. Uygun hasta seçimi, deneyimli cerrah ve sıkı takip ile başarılı sonuçlar alınabilmektedir” şeklinde konuştu.

Kategoriler
Sağlık Haberleri

Türk bilim insanlarından devrim niteliğinde yenilik

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/06/turk-bilim-insanlarindan-devrim-niteliginde-yenilik-0-4a7FWSpM.mp4
Her yıl 8 Haziran’da, insanları beyin tümörlerinin önlenmesi konusunda bilinçlendirmek, eğitmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanan ‘Dünya Beyin Tümörü Günü’nde, Türk bilim insanları devrim niteliğinde bir yeniliğe imza attı. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevcihan Duru ve Prof. Dr. Tolga Turan Dündar öncülüğündeki bilim insanları, beyin ameliyatlarında yapay zeka destekli nöronavigasyon sistemiyle tümörün temizlenme anını yüzde 98 doğrulukla gerçek zamanlı olarak ekrana yansıtan bir sistem geliştirdi. Bu sistem, doktorlara büyük kolaylık sağlarken, hastaların ikinci bir ameliyat geçirme ihtimalini ortadan kaldırarak sağlık sistemine de önemli katkı sunacak.

Dünyada geçmişten bugüne beyin tümörü ameliyatları, hem cerrahlar hem de hastalar için büyük bir hassasiyet ve önem gerektiriyor. Günümüz mevcut yöntemlerine bakıldığında, çoğunlukla cerrahlar, ameliyat öncesi çekilen MR görüntülerine ve çeşitli cihazlarla ameliyatlarını gerçekleştiriyordu. Ancak bu sistemler, tümörün çıkarılması sırasında oluşan boşluğu canlı olarak gösteremediği için cerrahların işini zorlaştırıyordu. Bu durum, tümörün tam temizlenip temizlenmediği konusunda belirsizlik oluşturabileceği gibi hastaların yeniden ameliyat olmasına da yol açabiliyordu.

Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevcihan Duru, öncülüğünde bir grup akademisyen, kolları sıvayarak, tümörün temizlenme anını gerçek zamanlı ameliyat sırasında ekrana yansıtan ve bir nevi cerraha yol haritası çizen yapay zeka destekli nöronavigasyon sistemini geliştirdi. Geliştirilen sistem, cerrahlara ameliyatlarda büyük bir kolaylık sağlarken hastaların da ikinci bir ameliyat riskini ortadan kaldırma görevini yerine getirmiş olacak. Prof. Dr. Duru, yaklaşık iki yıldır süren titiz çalışmanın sonunda ortaya çıkan projenin çıkış noktasını şu sözlerle anlattı:

’’Bir kongrede beyin cerrahlarıyla bir araya gelmiştik. Burada, Prof. Dr. Tolga Turan Dündar ve Prof. Dr. İhsan Doğan hocalarımız yapay zeka ile çözülebileceğini düşündükleri birçok problemden bahsettiler. Bunlardan en önemlilerinden biri, beyin ameliyatları sırasında kullandıkları eski MR görüntüleriydi. Tümörü temizlerken oradaki boşluğu gerçek zamanlı olarak ekranda göremediklerini söylediler. Bu, onlar için çok önemliydi, çünkü navigasyon cihazlarında hala tümör varmış gibi görünüyor, ne kadarının temizlendiğini bilmiyorlardı. Sadece tecrübelerine dayanarak anlıyorlardı. Derinlerde olabilen ameliyatlarda bu boşluğu tam görmeleri mümkün değildi. Bir hocamız ’Keşke ameliyatı yaparken o sırada MR çekilmiş gibi ekranda bu görüntüyü görebilsek’ demişti. Bu bizim için bir ilham kaynağı oldu.’’

“Yüzde 98 doğru tahmin ediyor”

Mevcut sistemlerin zorluklarından yola çıkarak günümüz teknolojiyle çözüm arayışına giren Prof. Dr. Nevcihan Duru, aslında ameliyat esnasında intraoperatif MR cihazları ile hastanın MR’a sokulabileceğini belirtti. Prof. Dr. Duru, “Ameliyat esnasında hastanın MR’a sokulabilmesi hem bazı risk hem de çok pahalı sistemler olduğu için çok sık tercih edilemiyor. Bazı ameliyatlarda ise, tümörün tamamen temizlenip temizlenmediğini anlamak için hastayı ameliyathaneden çıkarıp başka bir ortamda MR çekmeye götürüyorlar. Bu durum, hijyenik olmayan bir ortam oluşturuyor ve ameliyat süreleri uzuyor. Bizim geliştirdiğimiz cihazla birlikte, ameliyat esnasında ultrason cihazıyla beyindeki ultrason görüntülerini alarak, tümörün çıktığı bölgeyi, yani rezeksiyon boşluğunu tahmin edebilen bir sistem geliştirildi. Yapay zeka modelleri, özellikle de yapay sinir ağları kullanarak, bu bölgeyi tahmin edip gerçek zamanlı olarak, sanki tümör çıkmış gibi sentetik MR görüntüsünü ekrana yansıtabiliyoruz. Doktorlar için bu çok değerli, çünkü tümörün tam çıkarılması hayati önem taşıyor. Eğer tümör tam çıkarılmazsa, hasta servise taşındıktan bir süre sonra çekilen MR’da tümörün kaldığı görülebiliyor ve bu da radyoterapi veya yeni bir ameliyat anlamına geliyor. Bizim sistemimiz ise bu boşluğu yaklaşık yüzde 98 doğrulukla tahmin edebiliyor’’ diye konuştu.

“Amacımız hastanın eksiksiz iyileşmesi”

Ameliyat sürelerinin kısalmasına da değinen Prof. Dr. Duru, önceliklerinin hastanın sağlığı olduğunu vurgulayarak, “Aslında biz burada süreye değil, daha çok bunun hayati tarafına ve doğruluğuna bakıyoruz. Ancak hastayı ameliyathaneden çıkarıp MR çekmek saatler bazında ek süre eklerken, bizim sistemimizle gerçek görüntüyü yansıtabildiğimiz için saatler bazında bir süre kısaltması denilebilir. Ama dediğim gibi, burada aslında süre kısaltmadan daha çok hastanın tümörünün tamamen çıkarılması ve ikinci bir ameliyata gerek duymamasını sağlamak’’ şeklinde konuştu.

Hem iyileşmeyi hızlandırıyor, hem de maliyeti düşürüyor

TÜBİTAK projesi olarak geliştirilen çalışmanın onay süreçlerinin devam ettiğini dile getiren Duru, yapay zeka destekli nöronavigasyon sisteminin sadece cerrahlar ve hastalar acısından olumlu etkilerinin olmadığını aynı zamanda sağlık sistemine de büyük katkı sağlayacağına dikkat çekti. Duru, sistemin faydalarını ise, “Bu sistem sayesinde tümöre en doğru yoldan girilmesi, hastaların ameliyat sonrası konuşma, kol veya bacak fonksiyonlarında herhangi bir sıkıntı yaşamamasını sağlıyor. Beyin ameliyatları sonrasında ne yazık ki bazı hastalarımızda ağız kayması, unutkanlık ya da konuşma güçlüğü gibi istenmeyen durumlar oluşabiliyor. Tümörün tam olarak temizlenmesi, hasta için en yararlı durumdur. Eğer tümör temizlenmezse, bu durum tümörün tekrarlamasına veya ani ataklara, uzuvlarda fonksiyon kaybına yol açabiliyor. Bizim bu projemizle, tümörün tamamen temizlenmesi en istenen şey ve biz bu projemizle hastanın sağlığı lehine bir şeyler yapmış oluyoruz. Aynı zaman cerrahlarımıza, yol gösteren, kararlarını destekleyen bir sistem sunuyoruz” şeklinde açıkladı.

Sistemin ekonomik boyutuna da dikkat çeken Prof. Dr. Duru, “Şöyle düşünün; ameliyat bitti, tümör tam temizlenmedi ve bir süre sonra çekilen MR’da tümörün kaldığı anlaşıldı. Bu durumda hastanın tekrar ameliyat olması gerekir. Bunun hem devlete hem hastaya hem de sigorta sistemine getireceği ek maliyeti hayal edin. Yeni sistemimiz, bu tür ek maliyetlerin önüne geçerek sağlık ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor’’ diye konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Prof. Dr. Akbaş’tan büyük başarı: 2 bininci kalp ameliyatı geride kaldı

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/06/prof-dr-akbastan-buyuk-basari-2-bininci-kalp-ameliyati-geride-kaldi-0-uYyR7SA2.mp4
Kocaeli Medikal Park Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Akbaş, hastane bünyesindeki 2 bininci kalp ameliyatını başarıyla gerçekleştirdi. Prof. Dr. Akbaş, minimal invaziv küçük kesi ile yapılan ameliyatları özellikle genç ve yaşlı hastalara tavsiye ederek bu yöntemle iyileşme sürecinin büyük avantaj sağladığını belirtti.

Kocaeli Medikal Park Hastanesi’nde 2 bininci ameliyatını gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Akbaş, klasik ameliyatlardan çok kapalı minimal invaziv ameliyatlarında hastaların daha çabuk iyileştiğini ve günlük hayatlarına geri döndüğüne dikkat çekti. Açık ameliyatların iyileşme süresi bakımından daha uzun zaman aldığı söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Haluk Akbaş, “Açık ameliyatlarda herkesin bildiği gibi göğüs kemiği ortadan 15-20 santim kesiliyor. Göğüs kafesini ikiye ayırıyoruz. Eğer bir bypass ameliyatı yapacaksak bacaktan da damarları açarak, keserek çıkartıyoruz. Bu bir kapak ameliyatı ise bir aort anevrizması ise sadece göğsü açmak yeterlidir. Ama klasik açık ameliyatlardaki dezavantaj şudur. Göğüs kemiği kesildiği için bir tür kırık söz konusudur göğüs kemiğine alçı yapma şansımız da yoktur bu nedenle göğüs kemiğini çelik tellerle yaklaştırıp korse ile sağlamlaştırıyoruz. Ancak bu kemiğin kaynaması hastanın yaş ve cinsiyetine göre değişir, ortalama 3 ay kadar sürer. Bu süre zarfında yan dönmeyecek, oturup kalkarken, banyo tuvalete girerken yardım alacak, arabası ve bisikletini kullanmayacak gibi birçok kısıtlama oluyor. Göğümsünde büyükçe bir kesi ve yara var. Şeker hastalığı varsa biraz zaman alıyor” diye konuştu.

“Genç kadın hastalarda estetik kaygılar açısından kapalı yöntem ideal”

Kapalı minimal invaziv yönetimin genç, aktif hastalar ile yaşlı ve kemik erimesi olan bireyler için büyük avantaj sunduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Akbaş, genç kadın hastalarda ise estetik kaygılar açısından kapalı yöntemin ideal olduğunu ifade etti. Akbaş, “Kapalı ameliyatlarda meme altından 6-7 santimlik küçük kesi yapıyoruz. Kaburga arasından kalbe ulaşıyoruz. Arka planda, kalbe açık ameliyatta ne yapıyorsak kapalı ameliyatta da aynısını yapıyoruz. Dolayısıyla göğüs kafesiniz açılmıyor, kemiğiniz kesilmiyor, anatominiz bozulmuyor ve iyileşme olarak sadece yumuşak dokunun iyileşmesini bekliyorsunuz. Hastalar çabuk iyileşme gösteriyor. Taburcu ediyoruz, hasta arabasına binip kendi kullanarak evine gidebiliyor. Özellikle aktif dinamik hayatın içinde olan genç hastalarda ya da oldukça yaşlı kemik erimesine maruz kalmış hastalarda özellikle bunu tavsiye ediyorum. Genç kadın hastalarda muhteşem bir ameliyat. Ameliyat kesisi tamamen meme altında kalıyor ve görünmüyor bu nedenle de genç kadın hastalar mükemmel bir estetik sonuç sağlıyor.” diye konuştu.

“2 bin sayısı gurur vericidir”

Kalp cerrahisinde 35 yılı geride bırakan Prof. Dr. Akbaş, özel hastane şartlarında 2 bin ameliyata ulaşmanın kolay olmadığını vurgulayarak, “2 bin sayısı gurur vericidir. Uzun yılardır aynı ekiple çalışıyorum. Bazı işler ekiple yapılmalıdır. Hastanenin alt yapısı da oldukça iyi, bizde tecrübeli bir kadro ile bu üretimi yapıyoruz. Bu çok gurur vericidir.” dedi.

Kalp cerrahisinin yüksek risk barındıran, stresli ve mental dayanıklılık gerektiren bir branş olduğunu dile getiren Prof. Dr. Haluk Akbaş, “Her ameliyat bir ip üzerinde yürümek gibi; hastayı ölümden çekip hayata döndürmeye çalışıyoruz.” sözleriyle mesleğin önemini vurguladı. 2 bininci ameliyatını gerçekleştiren Prof. Dr. Haluk Akbaş ve ekibi için hastane yönetimi, meslektaşları ve çalışanlar pasta kesimi yaparak tebrik etti.

Kategoriler
Ürkütücü Haberler GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Yanlış teşhisle 2 memesi alınmıştı, kararı gözyaşları içinde anlattı

Kocaeli’de 8 yıl önce gittiği özel hastanede kanser teşhisi konulması sonucu yanlış tedavi nedeniyle iki memesi alınan Çiğdem Kışlalı’nın hukuk mücadelesi sonuçlandı. Kararı gözyaşları içinde anlatan Kışlalı, “Teselli olarak ’En azından kanser olmadığına sevin’ demişlerdi. Kararda da ’Haklısın, al sen şu parayı sus’ dendi. Tamam sevineyim ama mesleğimden oldum, kadınlığımdan oldum. Maddi manevi bütün ruh halim çöktü” dedi.

Çiğdem Kışlalı, 2017 yılının ekim ayında göğsünde kitle hissederek Kocaeli’de özel bir hastaneye başvurdu. İddiaya göre, 2 çocuk annesi Kışlalı’ya yapılan tetkiklerin ardından 5. evre meme kanseri olduğu söylendi. Çiğdem Kışlalı, farklı tarihlerde 3 operasyon geçirip, toplam 20 saat ameliyatta kaldı. Göğüsleri alınan Kışlalı, ameliyat sonrası kendisine kemoterapi ve ilaç tedavisi verilmeyince durumdan şüphelenip ameliyattan aylar sonra patoloji sonucuna ulaştı. Aynı özel hastanenin patoloji kliniğinden çıkan sonucu inceleyen Kışlalı, ameliyatta göğsünden alınan parçalarda yapılan incelemede, kanser hücresine rastlanmadığının tespit edildiğini öğrendi.

Hayatı alt üst olan Kışlalı, rapor ve belgelerle savcılığa gidip doktor ve hastane yöneticilerinden şikayetçi oldu. Soruşturmanın ardından doktor ve hastane hakkında dava açıldı.

Maddi ve manevi tazminat 225 bin TL verilmesine karar verildi

Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi, 28 Kasım 2023’de görülen duruşmada Kışlalı’ya maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Ancak hastane avukatının karara itiraz etmesi üzerine dosya bir üst mahkemeye gönderildi. Üst mahkeme, eksik raporlar olduğu gerekçesiyle duruşmayı yeniden ele aldı ve davanın yeniden görülmesine karar verildi.

Bunun üzerine Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi’nde yeniden duruşma görüldü. Çiğdem Kışlalı ve hastane avukatlarının katıldığı duruşmada 25 bin TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıya verilmesine, manevi tazminat ise 200 bin TL verilmesine karar verildi.

“’Haklısın, al sen şu parayı sus’ dendi”
Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan Kışlalı, “8 yıllık süreç benim için 18 yıl gibi sürdü. Bir arpa yol gidemedim. Elimde hakim beyin vermiş olduğu bir karar var, kısmen kabul, kısmen reddine diye. Yine tazminat davası 200 bin lira, maddi tazminat 25 bin lira. Yani, ’Haklısın, al sen şu parayı sus’ dendi. Ne diyeceğimi bilemiyorum artık. Şu anda yeniden sağlığıma kavuşmak için bir operasyon geçirsem, 225 bin lirayla ameliyat olamıyorum. Maddi, manevi psikolojim yerlerde. Demek ki adalet bu. Yapılacak hiçbir şey yok. Benimle birlikte 3-5 kişiyi daha görüyorum. Kimisi sakat kalmış, kimisi yeniden ameliyat olmuş. Ben artık, ‘Türkiye’de adalet yerini bulmuyor’ mu demeliyim?” dedi.

“Ameliyat için benden onay alınmadı”
Memesinde olan küçük bir kitle için hastaneye gittiğini söyleyen Kışlalı, “O kitle için doktora gittiğimde apar topar, ‘Hemen bu kitleyi almamız lazım, bir gün içerisinde de vücudunuzu sarabilir, bir yıl içerisinde de’ dendi. Hayatımda ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım. 2 doktordu zaten, ben o doktor çetesinin içerisinde o ona pasladı, o ona pasladı derken, bu süreci kendilerine göre 3 aya yaydılar. En son bugün hakime söylediğim tek şey, benden onay aldıklarını söylemişlerdi. Adli tıp raporunun 8. sayfasında benden hiçbir şekilde herhangi bir onay alınmadığı, tespit edildiği yazılı belge var. Ben bunu söylemem rağmen hakim, 3 ay önce verdiği kararı yineledi” şeklinde konuştu.

“Teselli olarak ‘En azından kanser olmadığına sevin’ demişlerdi”

Kışlalı, “Sağ kol altı lenf başlarımı da aldılar. Beni sakat bıraktılar. Ben lenf başlarımı alınacağını bilmiyordum. Ben ameliyattan çıktığımda aileme, ‘Lenf başları da temizlendi, hiçbir şey yok’ dendi. Teselli olarak ‘En azından kanser olmadığına sevin’ demişlerdi. Tamam sevineyim ama ben mesleğimden oldum, kadınlığımdan oldum. Maddi manevi bütün ruh halim çöktü. Adalet nerede. Her mahkeme için Aydın’dan gelip gidiyorum” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SAĞLIK

Robotik Cerrahi ile kadın kanserlerine geçit yok

Kadın kanserlerinde başarı ile kullanılan Robotik Cerrahisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Sema Karakaş, “Robotik ameliyatlarda kullanılan yeşil boya ve özel görüntüleme sistemi ile kanserin izi sürülüyor. Bununla küçük tümör hücresi bile yakalanabiliyor. Robotik cerrahi ile kadın kanseri ameliyatları konforlu. Robotik cerrahi ile ertesi günü taburcu olan hastalar var. Hem ameliyatta , hem ameliyat sonrası komplikasyon az. Hastaların hastanede yatış süresi kısa oluyor” dedi.

Robotik cerrahinin başarı ile kullanıldığı ameliyatlardan biri de kadın kanserleri. Rahim iç tabakası , rahim ağzı, erken evre yumurtalık kanseri ameliyatlarında robotik cerrahi kullanılıyor. Robotik teknoloji ile Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 2,5 yıldır kadın kanserleri ameliyatları tamamen devlet güvencesinde yapılıyor. Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Sema Karakaş, robotik cerrahi ile en çok rahim iç zarı ameliyatı yaptıklarını belirtti.

Onkolojik ameliyatlar hakkında bilgi veren Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Sema Karakaş, “Bakanlık ödemesinde daha çok onkolojik ameliyatlar yapılıyor. Onkolojik ameliyatlar arasında da rahim iç zarı kanseri, rahim ağzı kanseri ve vulva kanserinde kullanıyoruz. En çok endometrium yani rahim iç zarı kanseri ameliyatları yapılıyor. Önceden bu ameliyatlar açık olarak yapılıyordu, sonra teknolojinin gelişmesi ile birlikte minimal invaziv dediğimiz laparoskopi ile yapılmaya başlandı, laparoskopik sistem çok yaygın ama robot Avrupa’da bile çok az merkezde var. Türkiye’de ise hem özel hem kamu hastanelerinde aktif olarak kullanılıyor” dedi.

“Görüntülme sistemi ve yeşil floresan boya ile kanser takibi”

Robotik cerrahinin; görüntüleme sistemi ( infrared) ile birlikte ICQ denilen yeşil renk floresan boyanın kullanılmasına imkan veren teknolojisi sayesinde en küçük kanser hücresinin bile tespit edilebildiğini belirten Doç.Dr. Sema Karakaş, ”Robotun jinekolojik kanserlerde avantajı sadece değil küçük kesilerden ,estetik kaygılarla yapılan ameliyatlar değil, aynı zamanda robot için özel görüntüleme sistemi var. İnfrared sistemini (görüntüleme ) kullanarak rahim ağzından ıcq denilen ve ameliyatlarda güvenle kullanılan floresan yeşil madde veriyoruz . Bu madde tümörle bekçi lenf nodu arasındaki kanalı takip edip ediyor. Kanserin gitme ihtimali olan bekçi lenf bezesine tutunup en küçük kanser hücresini bile görmemize yardım ediyor. Patoloji uzmanlarımız tarafından yapılan ince kesitlerle özel incelemeler sayesinde buradaki küçük tümör hücresi bile yakalanabiliyor.

Robotun içinde ve bazı laporoskopik cihazların içinde infrared teknolojisi bulunuyor. Yeşil renkli floresan etkisi oluşturan boyanın rahim ağzından verilmesine ve bu boyanın gittiği kanal boyunca takip edilmesine imkan sağlıyor. Dediğimiz gibi tümörün bekçi lenf noduna gelip gelmediğini gösteriyor. Küçük tümör hücreleri gelmiş mi, metastaz olmuş mu onu anlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Rahim tümörlerinin yüzde 80 rahimle sınırlı olsa da yüzde 15 oranında metastaz yapma ihtimali olduğunu kaydeden Doç. Dr. Karakaş,” Rahim kanseri yüzde15 lenf nodu metastazı yapar, lenfe sıçrar. Kalan yüzde 85 kısmı için hastayı boşuna mı ameliyat ediyoruz diye bir soru işareti oluyor. Bunun için önerilen de tüm lenf nodlarını çıkarmak. Böyle olunca da hastanın bacaklarında kocaman şişmeler , lenf ödem , damar yaralanmaları ,uzun ameliyat süreleri ,hastanede yatış gibi pek çok sıkıntı oluyor. Bunun yerine tümörle lenf nodu arasındaki bağlantıyı ıcq dediğimiz yeşil boya ile işaretli lenf bezesini gördüğümüz zaman bunu patoloji uzmanları tarafından ince kesit incelettirip burada gerçekten sıçrama var mı onu anlayabiliyoruz, böylece hastayı tüm lenf bezelerini çıkartmaktan da kurtarıyoruz. Kanser ameliyatları uzun sürüyor, bir süre sonra kas yorgunluğuna bağlı el titremesi oluyor. Robotik cerrahi insana bağlı olabilecek riskleri minimalize ediyor. Ellerde titreme olmuyor, robutun kolları ile 540 derece dönebiliyor, bu özellik dikiş atarken , herhangi bir kanama olduğunda o kanamayı durdurmak büyük avantajlar sağlıyor. İki boyutlu değil üç boyutlu görüntüleme ile birlikte daha fazla çözünürlükte seçici davranarak ameliyatlarımızı gerçekleştiriyoruz” diye konuştu.

“Robotik cerrahi ile ertesi günü taburcu olan hastalar var”

Robotik Cerrahi ile kanser ameliyatı olan kadınlara önemli avantajlar sağladığını vurgulaya Karakaş,” Robotik cerrahi ile ertesi günü taburcu olan hastalar var. Burası merkez hastane, Türkiye’de ve dünyada az merkez yapıyor. Robotik cerrahi ile kadın kanseri ameliyatları konforlu , ertesi gün taburcu ettiğimiz hastalar var. Hem ameliyatta , hem ameliyat sonrası komplikasyon az. Hastaların hastanede yatış süresi kısa oluyor. Tamamen devlet güvencesinde , hastaların ek bir ödeme yapmalarına gerek olmuyor. Aynı zamanda daha az ağrı oluyor. Böylece maliyete baktığımızda aslında normalde açık ameliyatla hastaları 5-7 gün arası yatırırken, robotik sistemle 1-2 güne çıkarıyoruz hastaları” dedi.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version