Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Bakan Yumaklı: “Üreticimizin emeği kırmızı çizgimizdir”

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/09/bakan-yumakli-ureticimizin-emegi-kirmizi-cizgimizdir-0-z4dKqQpf.mp4
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Sakarya’da tarım sektörü temsilcileriyle buluştu. Bakan Yumaklı, “Hiç kimsenin üreticilerin emeğini yok sayarak Türkiye’de tarımsal üretimin bittiğiyle alakalı dezenformasyonu kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bir dizi programa katılmak üzere Sakarya’ya geldi. Program kapsamında traktör fabrikasında ve süs bitkileri üretim tesislerinde incelemelerde bulunan Yumaklı, ardından Sakarya Valiliği’ni ziyaret etti. Ardından tarım sektörü temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Yumaklı, hem sektöre dair güncel verileri paylaştı hem de destekleme politikaları ve yeni yatırımlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında özellikle iklim değişikliği, tarımsal üretim planlaması, hayvancılık destekleri ve Sakarya’ya yapılan yatırımlara dikkat çeken Yumaklı, üreticilerin emeğinin her zaman öncelikleri olduğunu vurguladı.

“2024 yılında suyu merkeze alan üretim planlamasını uygulamaya koyduk”

Tarım ve orman sektörünün dünyadaki stratejik konumuyla ilgili artık hiç kimsenin herhangi bir tereddüdünün söz konusu olmadığının altını çizen Bakan Yumaklı, “Bu dönemde küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunu çok sıklıkla ifade ediyoruz. Ancak bu yıl bunu sadece dile getirmekle kalmadık, aynı zamanda özellikle dış etkilere açık bir sektör olması hasebiyle tarım, orman ve su sektöründe bizzat yaşadık. Bir tarafta orman yangınlarıyla mücadelemiz sürdü, diğer tarafta kuraklık sorunlarıyla ülkemizin dört bir tarafında üreticilerimizi zorlayan bir yıl geçirmiş olduk. Mutlaka suyu verimli, dengeli bir şekilde kullanmanın bütün yollarını, bütün yöntemlerini, bütün metotlarını uygulamamız gerekecek. Bunun için de 2024 yılında suyu merkeze alan üretim planlamasını uygulamaya koyduk. Suyun tarımda kullanılmasına yönelik verimlilik unsurlarının tamamını hep birlikte gerçekleştirmiş olacağız” diye konuştu.

“2024 ve 2025 yıllarında yoğun bir dönem geçirmiş olduk”

Hayvansal üretimle alakalı konuşan Bakan Yumaklı, “2024 yılının başında hayvancılık yol haritamızı açıklamıştık ve onu da peyderpey hayata geçiriyoruz. Özellikle anaç hayvan sayımızı artırmak, daha verimli ve kaliteli üretim yapılmasını sağlamak, kadınların ve genç kardeşlerimizin tarımsal üretimin içerisinde olması için bütün destek ve teşvik sistemlerimizi buna göre düzenledik, 2024 ve 2025 yıllarında yoğun bir dönem geçirmiş olduk. Sakarya ilimiz, elbette diğer 80 ilimizde olduğu gibi, hem bitkisel üretimde hem de hayvansal üretimde çok önemli bir potansiyele sahip. Bilinçli üretim anlamında da bizler için uygulamalarıyla örneklik teşkil eden bir ilimizdir” şeklinde konuştu.

“Destek katsayısını 2025 yılına göre 2026 yılında dekar başına yüzde 27 artırdık ve 310 liraya çıkardık”

Geçen hafta tarımsal bitkisel ve hayvansal üretimle alakalı yeni destek miktarları açıklandığını hatırlatan Bakan Yumaklı, “Üretim maliyetlerinin de göz önüne alınarak önemli artışlar gerçekleştirdik. Destek katsayısını 2025 yılına göre 2026 yılında dekar başına yüzde 27 artırdık ve 310 liraya çıkardık. Organik üretim yapanlara destek katsayısını yüzde 25 ilave olarak belirledik. Soya üretimini teşvik etmek amacıyla yerli sertifikalı tohum kullanımını sağlayacağız ve buna ilişkin desteğimiz olacak. Yine hububat ürünlerinde sertifikalı tohum destek katsayısını 0,50’den 0,56’ya yükselttik. Tarımsal su kısıtı olmayan illerde ve havzalarda tane mısır üretimini teşvik etmek için destek katsayısını 1’den 1,3’e çıkardık. Özellikle Sakarya gibi taban suyunun yüksek olduğu yerlerde bu ürünün üretimi artırmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Destek birim miktarında yüzde 21 oranında artış sağladık”

En önemli çalışmalarından olan pestisit ile mücadele konusuna değinen Bakan Yumaklı, “Biyolojik ve biyoteknik mücadeleyi öncelediğimizi söyledik. Bununla ilgili çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Özellikle son dönemde kahverengi kokarcanın hızlı yayılımı bizim bu konudaki mücadelemizin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Başarılı sonuçlar da aldık. Bu alandaki destek birim miktarında yüzde 21 oranında artış sağladık. Böylece yalnızca temel destek ve planlı üretim desteği kapsamında 2026 yılında, 2025 yılına göre; buğday ve arpada yüzde 27 artışla 806 lira, tane mısırda yüzde 65 artışla 806 lira, mercimek ve nohutta yüzde 27 artışla 620 lira, patates ve soğanda yüzde 27 artışla 620 lira destek sağlamış oluyoruz” dedi.

“Türkiye genelinde 471 bin üreticimiz zirai don hadisesinden olumsuz şekilde etkilendi”

Geçen sene hem şubat ayında hem de nisan ayında iki farklı don olayı yaşandığını aktaran Yumaklı, “Özellikle nisan ayındaki don 65 ilimizi etkiledi. Türkiye genelinde 471 bin üreticimiz zirai don hadisesinden olumsuz şekilde etkilendi. TARSİM (Tarım Sigortası) kapsamında sigortası olan bütün üreticilerimizin kayıplarını karşılamaya başladık, Ancak sigortası olmayan veya don sigortası yaptırmamış üreticilerin de o zamana kadar yapmış oldukları maliyetlerini karşılamak için de çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olanlar için söylüyorum bir program geliştirdik. Cumhurbaşkanımız bununla ilgili gerekli açıklamayı yapmıştı. Bizler de çalıştık, ödemeleri yakın zamanda başlatacağız” diye konuştu.

“Meteorolojik olayın bize olan olumsuz etkisinin bedeli, sadece tazminat bakımından 46,5 milyar lira oldu”

Sigorta konusuna değinen Bakan Yumaklı, “TARSİM sigortası ödemeleri, bu zirai don hadisesi ile ilgili 16 ürün için 23 milyar lira civarında olup, kasım ayı sonuna kadar tamamlayacağız. Sigortası olmayan üreticilerimizin maliyet tutarları ise yaklaşık 23,5 milyar liradır. Bunu da kasım ayı sonuna kadar ödemesini bitireceğiz. Maalesef bu olağanüstü meteorolojik olayın bize olan olumsuz etkisinin bedeli, sadece tazminat bakımından 46,5 milyar lira oldu. Bunun ekonomik kayıplarını, gelir kayıplarını saymıyorum bile. Sakarya’da da elbette bu don hadisesinden etkilenen üreticilerimiz oldu. Fındık, ayva, kiraz, ceviz ve şeftali üretimi yapan 6 bin 252 üretici Sakarya’da etkilenmişti. Bunlara da 366 milyon lira ödemeyi kasım ayı sonuna kadar yapmış olacağız” şeklinde konuştu.

“Malak desteği yüzde 180 artırıldı”

Hayvansal üretimdeki desteklerin önemli ölçüde arttırdıklarını söyleyen Bakan Yumaklı, “Büyükbaş hayvancılık destekleri kapsamında buzağı desteği yüzde 40 artışla bin 400 yüz liraya yükseltildi. Malak desteği yüzde 180 artırıldı ve 2 bin 800 liraya çıkarıldı. Küçükbaş hayvancılık desteklerinde de kuzu ve oğlak desteği yüzde 50 artışta 300 liraya yükseldi. Çoban desteği de yüzde 125 artışla 81 bin liraya çıkmış oldu. TÜİK tarafından yayımlanan haziran ayı verilerine göre 2023 yılının başından itibaren bu yana kadar büyükbaş varlığımızda yüzde 3,65’lik bir artışla 17.2 milyon başa çıkmış olduk. Özellikle aşılamalarla teyit ettiğimiz bu sayılarla ilgili bizim herhangi bir tereddüdümüz yok. Bu rakamlar kesinlikle ve de kesinlikle teyitlidir. Yine küçükbaş hayvan varlığımızda yüzde 11,6 artışla 58,2 milyon başa yükselmiş durumda” ifadelerini kullandı.

“Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz”

Konuşmasını sürdüren Yumaklı, “Hiç kimsenin üreticilerin emeğini yok sayarak Türkiye’de tarımsal üretimin bittiğiyle alakalı dezenformasyonu kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz. Dolayısıyla bu konudaki yapılan yorumlara hiçbir şekilde itibar edilmemesini, devletimizin gerek kendi açıklamaları, gerekse uluslararası kuruluşların açıklamalarında da ifade edildiği üzere Türkiye’nin önemli tarımsal üretim gücünün olduğunu hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini tekrar ifade etmek istiyorum” dedi.

“Sakarya’da çiftçilere 458 milyon lira prim desteği verdik”

Son 23 yılda Sakarya’da yaklaşık 46 milyar lira tarım-orman-su alanında destek verdiklerini ve yatırım yaptıklarını aktaran Bakan İbrahim Yumaklı, “Su ve sulama alanında 96 tesisi hizmete aldık. Bu sulama tesisleri ile 62 bin dekar araziyi sulamaya açtık. Tarımsal üretim alanlarının korunması amacıyla 581 bin dekar alana sahip 13 ovamızı koruma altına aldık. Üreticimizin alın terini ve emeğini TARSİM ile güvenceye kavuşturduk. Bu kapsamda Sakarya’da 2006 yılından bu yana 329 bine yakın poliçe düzenlendi. Bu poliçelere 458 milyon lira prim desteği verdik. Yine bu zaman zarfında üreticimizin zarar gören ürünleri için yaklaşık 247 milyon lira tazminat ödedik” diye konuştu.

“Sakarya’nın tarımsal hasılası 21 kat artışla yaklaşık 17 milyar liraya ulaştı”

Konuşmasını sürdüren Bakan Yumaklı, “Bakanlık olarak verdiğimiz destekler ve yaptığımız yatırımlarla Sakaryalı üreticilerimiz, hem modern tarımla buluştu hem de üretimde verimini artırdı. Bu sayede; bitkisel üretim miktarımız yüzde 26, büyükbaş varlığımız yüzde 54, küçükbaş varlığımız yüzde 69, kanatlı hayvan varlığımız yüzde 89, arılı kovan varlığımız yüzde 170, su ürünleri üretimimiz yüzde 26 artmış durumda. Yapılan bu çalışmalar ile Sakarya’nın tarımsal hasılası 21 kat artışla yaklaşık 17 milyar liraya ulaşmış durumda. Tarımsal ihracatta da 6 katlık bir artış sağladık” şeklinde konuştu.

“Sakarya-Kocaeli içme suyu isale hattı birinci kısım işi inşallah yakında ihale edilecek”

Su ve sulama projeleriyle ilgili konuşan “1 milyar 6 milyon liralık, 8 adet su ve sulama projesini Devlet Su İşleri’nin yatırım programına aldık. Toplam maliyeti 8 milyar lira olan Sakarya-Kocaeli içme suyu isale hattı birinci kısım işi inşallah yakında ihale edilecek. 2.4 milyar lira maliyetli Adapazarı ve İzmit’e hizmet verecek olan 143 milyon metreküp depolama kapasitesine sahip Sakarya Ballıkaya Barajı da inşallah önümüzdeki yıldan itibaren su tutmaya başlayacak. 160 milyon lira maliyetli Pamukova ilçesine hizmet verecek Turgutlu Göleti ve ikmal sulaması dün tamamlandı. Çok şükür 98 hektarlık bir alan sulamaya hazır hale getirilmiş oldu. 202 milyon lira maliyetli Taraklı ilçesine hizmet verecek Kayaboğazı Göleti’ne su aktarma işi de kasım ayında tamamlanacak inşallah. Bu konuda arkadaşlarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu iş ile de bin 504 hektarlık bir alan sulamaya hazır hale getirilmiş olacak. 215 beş milyon lira maliyetli Adapazarı ilçesine hizmet verecek Kışlaköy Göleti ve Büyükhataplı sulaması ihmali ikinci kısım işini de yine kasım ayına kadar bitirmeyi planlıyoruz. Bu iş ile de 682 hektarlık alan sulanacak. Son olarak da 158 milyon lira maliyeti Adapazarı’nda taşkın kontrol için hizmet verecek Yazlık Mahallesi, Çark deresi ve Yandere’si ıslahı birinci kısım işini de bu yıl bitmeden tamamlamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
SPOR Spor Haberleri

Kocaelispor’dan uyarı! Son tarih 31 Ağustos

Trendyol Süper Lig’de mücadele eden Kocaelispor’dan kombine çağrısı yapıldı. 13 bin 140 sezonluk kombine satan kulüp, yeni yılda bilet fiyatı artışından etkilenmemeleri için taraftarı 31 Ağustos’a kadar kombine bilet almaya davet etti.

Trendyol Süper Lig’in 4. haftasında cumartesi günü Kayserispor’u ağırlayacak olan Kocaelispor’da sezonluk kombine alan taraftar sayısı 13 bini aştı. 31 Ağustos’a kadar kombine satışlarının süreceği Kocaelispor’dan taraftara son gün uyarısı yapıldı. Kulüpten yapılan açıklamada, “2025-2026 sezonunda geçerli olacak sezonluk kombinelerin satışı, 31 Ağustos 2025 Pazar günü itibariyle sona erecektir. An itibariyle sezonluk kombine satışımız 13 bin 140 sayısına ulaşmıştır” denildi.

“Artıştan etkilenmemek için”

2026 yılında tek maçlık bilet fiyatlarında artış yapılacağının öngörüldüğünün altını çizen Körfez ekibi, açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:

“2026 yılında maçlık bilet fiyatlarında artış yapılması öngörülmektedir. Bu sebeple artıştan etkilenmek istemeyen tüm taraftarımızı maçlık bilet fiyatlarına göre daha uygun olan ve yaklaşık yüzde 40 oranında avantaj sağlayan kombinelerimizi almaya davet ediyoruz.”

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Caretta caretta rotayı şaşırdı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/caretta-caretta-rotayi-sasirdi-0-tjUKtWMp.mp4
Genellikle Akdeniz kıyılarında görülen caretta caretta, bu kez İzmit Körfezi’nde ortaya çıktı. Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, iklim değişikliğine dikkat çekerek, “Bulundukları ortamlarda su sıcaklıklarının artması onları bölgelerinden daha uzak yerlere gitmeye zorluyor olabilir” dedi.

Geçtiğimiz günlerde İzmit Körfezi’nde caretta caretta görüldü. Bu anlar vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla kayıt altına alındı. Genellikle Akdeniz sahillerinde yerleşik olduğu bilinen bu canlının İzmit Körfezi’nde görülmesi ise dikkat çekti. Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Ergül, son yıllarda Karadeniz ve Marmara Denizi’nde gözlenen aretta carettaların sayısında artış gözlemlendiğini belirtti. Bu durumu daha çok ortalama deniz suyu sıcaklıklarındaki artışa bağlayan Ergül, “Bu konularla ilgili çalışan meslektaşlarımızdan aldığımız bilgiler, özellikle bu iki bölgede bu canlıların sayısında artış olduğu yönünde. Bu artışın en önemli sebebinin, atmosferik sıcaklıklara bağlı olarak deniz suyu sıcaklıklarının yükselmesi olduğunu düşünüyoruz” dedi.

“Veriler çok az”

Uluslararası literatürde caretta caretta türünün Marmara ve Karadeniz’deki varlığına dair eski kayıtların oldukça sınırlı olduğunu vurgulayan Ergül, “Uluslararası literatürde, bu canlıların bizim denizlerimizdeki kayıtları ile ilgili veriler eski dönemlerde çok az. Ama son dönemlerde sayılarının artışı, iklim değişikliğine bağlı süreçlerle ilişkili olduğunu değerlendiriyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini görüyoruz diye düşünebiliriz. Çünkü son dönemde, özellikle ortalama atmosferik sıcaklıkların artışına bağlı olarak deniz suyu sıcaklıklarının da arttığını ve buna paralel şekilde bu bölgeden rapor edilen deniz kaplumbağası sayısının yükseldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bulundukları ortamlarda su sıcaklıklarının artması onları bölgelerinden daha uzak yerlere gitmeye zorluyor olabilir. Ama daha önemli bir faktör bizim denizlerimiz için. Karadeniz ve Marmara Denizi’nden bahsediyorum. Organizmaların yaşamlarına elverişli ortamlar su sıcaklıklarının oluştuğunu düşündürüyor” diye konuştu.

“Besin aramak bunların başında geliyor olabilir”

Ergül, bu türlerin Karadeniz ve Marmara’ya gelmesinin başka sebepleri olabileceğini de ifade ederek, “Elbette başka faktörler etkili olabilir. Besin aramak bunların başında geliyor olabilir, uygun bir habitat, yerleşme alanı bulmak bu faktörler arasında sayılabilir. Dolayısıyla konuyla alakalı olarak daha detaylı çalışmaların yapılması gerekir. Ancak gerek atmosferik gerekse ortalama deniz suyu sıcaklıklarının 1970’lerden günümüze alınan kayıtlarını incelediğimiz zaman belirgin bir biçimde arttığını görüyoruz. Bu bir süreç, bununla ilgili binlerce canlının raporlaması yapılmış durumda. Bunlar egzotik türler, lesepsiyen türler ya da invasif (saldırgan) türler gibi gruplarla sınıflandırılıyorlar. Fakat bu su sıcaklıklarındaki, yaşam ortamlarındaki değişiklikler nedeniyle göç eden, göç ettiği ortamlarda yaşama uyum sağlayan çok sayıda tür var. Bu türler de ilerleyen süreçte bu kapsamda değerlendirilebilir mi? Elbette bu mümkün” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
YAŞAM Tüm Yaşam Haberleri Yaşam Haberleri

Caretta caretta rotayı şaşırdı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/caretta-caretta-rotayi-sasirdi-0-BkZQUcZd.mp4
Genellikle Akdeniz kıyılarında görülen caretta caretta, bu kez İzmit Körfezi’nde ortaya çıktı. Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, iklim değişikliğine dikkat çekerek, “Bulundukları ortamlarda su sıcaklıklarının artması onları bölgelerinden daha uzak yerlere gitmeye zorluyor olabilir” dedi.

Geçtiğimiz günlerde İzmit Körfezi’nde caretta caretta görüldü. Bu anlar vatandaşlar tarafından cep telefonu kamerasıyla kayıt altına alındı. Genellikle Akdeniz sahillerinde yerleşik olduğu bilinen bu canlının İzmit Körfezi’nde görülmesi ise dikkat çekti. Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Halim Aytekin Ergül, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Ergül, son yıllarda Karadeniz ve Marmara Denizi’nde gözlenen aretta carettaların sayısında artış gözlemlendiğini belirtti. Bu durumu daha çok ortalama deniz suyu sıcaklıklarındaki artışa bağlayan Ergül, “Bu konularla ilgili çalışan meslektaşlarımızdan aldığımız bilgiler, özellikle bu iki bölgede bu canlıların sayısında artış olduğu yönünde. Bu artışın en önemli sebebinin, atmosferik sıcaklıklara bağlı olarak deniz suyu sıcaklıklarının yükselmesi olduğunu düşünüyoruz” dedi.

“Veriler çok az”

Uluslararası literatürde caretta caretta türünün Marmara ve Karadeniz’deki varlığına dair eski kayıtların oldukça sınırlı olduğunu vurgulayan Ergül, “Uluslararası literatürde, bu canlıların bizim denizlerimizdeki kayıtları ile ilgili veriler eski dönemlerde çok az. Ama son dönemlerde sayılarının artışı, iklim değişikliğine bağlı süreçlerle ilişkili olduğunu değerlendiriyoruz. İklim değişikliğinin etkilerini görüyoruz diye düşünebiliriz. Çünkü son dönemde, özellikle ortalama atmosferik sıcaklıkların artışına bağlı olarak deniz suyu sıcaklıklarının da arttığını ve buna paralel şekilde bu bölgeden rapor edilen deniz kaplumbağası sayısının yükseldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bulundukları ortamlarda su sıcaklıklarının artması onları bölgelerinden daha uzak yerlere gitmeye zorluyor olabilir. Ama daha önemli bir faktör bizim denizlerimiz için. Karadeniz ve Marmara Denizi’nden bahsediyorum. Organizmaların yaşamlarına elverişli ortamlar su sıcaklıklarının oluştuğunu düşündürüyor” diye konuştu.

“Besin aramak bunların başında geliyor olabilir”

Ergül, bu türlerin Karadeniz ve Marmara’ya gelmesinin başka sebepleri olabileceğini de ifade ederek, “Elbette başka faktörler etkili olabilir. Besin aramak bunların başında geliyor olabilir, uygun bir habitat, yerleşme alanı bulmak bu faktörler arasında sayılabilir. Dolayısıyla konuyla alakalı olarak daha detaylı çalışmaların yapılması gerekir. Ancak gerek atmosferik gerekse ortalama deniz suyu sıcaklıklarının 1970’lerden günümüze alınan kayıtlarını incelediğimiz zaman belirgin bir biçimde arttığını görüyoruz. Bu bir süreç, bununla ilgili binlerce canlının raporlaması yapılmış durumda. Bunlar egzotik türler, lesepsiyen türler ya da invasif (saldırgan) türler gibi gruplarla sınıflandırılıyorlar. Fakat bu su sıcaklıklarındaki, yaşam ortamlarındaki değişiklikler nedeniyle göç eden, göç ettiği ortamlarda yaşama uyum sağlayan çok sayıda tür var. Bu türler de ilerleyen süreçte bu kapsamda değerlendirilebilir mi? Elbette bu mümkün” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Son 50 yılda beş kat arttı!

Deniz suyunun normallerin üzerinde ısınmasıyla birlikte, geçtiğimiz ocak ayında Çanakkale’de müsilajın tekrar ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Normalde nisan ayında beklenen bu artış, çok daha önce görüldü. Son dönemde havaların soğumasıyla birlikte, bu artış geçici olarak yavaşlasa da tamamen ortadan kalkmış değil.” dedi.

2021’deki müsilaj felaketinden sonra Türkiye’de çeşitli önlemler alındığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Birleşmiş Milletler raporu, felaketlerin son 50 yılda beş kat arttığını gösteriyor. Bu, küresel ısınmanın ciddi etkisini ve gezegenimizi giderek daha yaşanmaz hale getirmedeki rolünü açıkça gösteriyor.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, müsilaj sorununa dikkat çekti.

Müsilaj salgısı stres koşullarında bolca üretiliyor

Müsilaj salgısını okyanus, deniz ve göllerde yaşayan fitoplanktonların, stres koşullarında (besin kıtlığı, kolonizasyon gibi) bolca ürettiklerini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Serbest oksijenin üçte ikisini üreten bu mikroskobik algler, denizlerdeki kirlilikle artan azot ve fosforun yanı sıra uygun sıcaklık koşullarını da bulduğunda inanılmaz bir hızla çoğalır. Bu da sularda tehlikeli mikropların çoğalmasına yol açar. Bu mikro alglerin oluşturduğu müsilaja tutunan mikroplar, dev kütlelere dönüşerek hem denizin üstünde hem de tabanında birikir. Sonuç olarak, deniz canlılarının ölümüne, kötü bir kokuya ve büyük bir çevre felaketine neden olur.” dedi.

Dünyada müsilaj ne durumda? 

Deniz suyunun normallerin üzerinde ısınmasıyla birlikte, geçtiğimiz ocak ayında Çanakkale’de müsilajın tekrar ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Normalde nisan ayında beklenen bu artış, çok daha önce görüldü. Son dönemde havaların soğumasıyla birlikte, bu artış geçici olarak yavaşlasa da tamamen ortadan kalkmış değil. Özellikle kapalı ve durgun sulara sahip denizlerde görülen müsilaj olgusu, dünyada ilk defa 1729’da Adriyatik Denizi’nde kaydedilmiş, ikinci olarak 1860’ta Yeni Zelanda’da gözlemlenmiştir. Sonrasında uzun yıllar boyunca Adriyatik, Tiren, Ligurya, Baltık, Ege ve Alboran denizlerinde, ayrıca Japonya ve Meksika Körfezi’nde de görülmüştür. 1900’lerden itibaren Adriyatik Denizi’nde sıkça rastlanan bu olay, İtalyan hükümetinin sıkı denetimleri sayesinde son on beş yıldır neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır.” diye konuştu.

Türkiye’de müsilaj sorunuyla mücadele…

Türkiye’de ilk müsilaj vakasının 1992 yılında Erdek Körfezi’nde dalış sporcuları tarafından gözlendiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, şöyle devam etti:

“2007-2008 yılları arasında Çanakkale Boğazı’ndan İzmit Körfezi’ne kadar belirgin bir müsilaj oluşumu tespit edildi. 2010-2020 yılları arasında, Marmara Bölgesi’ndeki sanayi, kentsel ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan atık sular, denizdeki azot ve fosfor yükünü arttırarak asitleşmeye ve oksijen konsantrasyonunun azalmasına neden oldu. Bu atık suların yüzde 80’i İstanbul’dan, geri kalanı ise sırasıyla Kocaeli, Bursa, Tekirdağ, Balıkesir, Yalova ve Çanakkale’den gelmektedir. Tüm bunlara ek olarak, küresel ısınmadaki artış, deniz suyu sıcaklığını anormal seviyelere yükseltmiş ve müsilaj oluşumunu tetiklemiştir. 2021 yılının ocak ayında başlayan ve yaz aylarına kadar kilometrelerce yayılan müsilaj felaketini hepimiz hatırlıyoruz. Aslında, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarındaki akıntılar sayesinde yüzyıllarca kendini koruyabilen Marmara Denizi, artık bu yükü taşıyamadığını bize defalarca göstermiştir. Özellikle 2021’deki bu felaketten sonra, Türkiye’de müsilaj sorunuyla mücadele kapsamında hükümet ve ilgili kurumlar tarafından çeşitli önlemler alınmıştır. Bu önlemler, deniz kirliliğinin azaltılması, atık su arıtma tesislerinin iyileştirilmesi ve ekosistemin korunması gibi alanlara odaklanmıştır.”

Alınan başlıca önlemler neler?

2021’deki müsilaj felaketinden sonra Türkiye’de çeşitli önlemler alındığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, bu önlemleri şöyle sıraladı:

Atık su arıtma tesislerinin geliştirilmesi: Evsel ve endüstriyel atık suların arıtılmadan denize bırakılmasını önlemek için, mevcut tesislerin kapasiteleri arttırılıp yeni ileri biyolojik arıtma tesisleri kurulmuştur.

Denetimlerin artırılması: Deniz araçlarının sintine suyu ve kirli balast sularının kaçak deşarjını önlemek için denetimler sıkılaştırılmış, izleme faaliyetleri uydu ve insansız hava araçları ile desteklenmiştir.

Tarımsal kirliliğin azaltılması: Azot ve fosfor kullanımını kontrol altına almak için farkındalık projeleri ve iyi tarım uygulamaları hayata geçirilmiştir.

Marmara denizi koruma alanları: Bazı bölgeler koruma alanı ilan edilmiş ve balıkçılara ekonomik destek sağlanmıştır.”

2024 tarihin en sıcak yılı olarak kaydedildi!

Bu önlemlerin müsilaj sorununun çözümü için kritik adımlar olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Ancak tüm paydaşların sürdürülebilir çözümler sağlamak için iş birliği yapması ve çevresel farkındalığı artırması esastır. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Örgütü’nün verilerine göre, 2024 tarihin en sıcak yılı olarak kaydedildi. Ayrıca, Birleşmiş Milletler raporu, felaketlerin son 50 yılda beş kat arttığını gösteriyor. Bu, küresel ısınmanın ciddi etkisini ve gezegenimizi giderek daha yaşanmaz hale getirmedeki rolünü açıkça gösteriyor. Dolayısıyla kararlı ve hızlı bir şekilde hareket edilmesi geleceğimiz açısından çok önem arz ediyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
EKONOMİ Tüm Ekonomi Haberleri

Aralık ayında yıllık enflasyon yüzde 44,38 oldu

Aralık ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 44,38, aylık yüzde 1,03 oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2024 yılı Aralık ayı Tüketici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, TÜFE’deki değişim 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,03, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 44,38, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 44,38 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 58,51 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 25,88 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 91,64 ile eğitim oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre en çok azalan ana grup yüzde -0,67 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 2,78 ile ev eşyası oldu.

Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5’li Düzey) 2024 yılı Aralık ayı itibarıyla, 19 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 12 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 112 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

Özel kapsamlı TÜFE göstergesi yıllık yüzde 43,94, aylık yüzde 1,17 oldu

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,17, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 43,94, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 43,94 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 58,37 olarak gerçekleşti.

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 28,52 arttı, aylık yüzde 0,40 arttı

Yİ-ÜFE 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 0,40 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 28,52 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 28,52 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 41,10 artış gösterdi.

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 30,02 arttı

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 36,17 artış, imalatta yüzde 30,02 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 11,21 artış ve su temininde yüzde 34,48 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 27,01 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 35,69 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 39,26 artış, enerjide yüzde 11,92 artış ve sermaye mallarında yüzde 29,21 artış olarak gerçekleşti.

Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 1,0 arttı

Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 0,63 artış, imalatta yüzde 1,0 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 5,84 azalış ve su temininde yüzde 1,57 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 0,64 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,41 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,48 artış, enerjide yüzde 3,37 azalış ve sermaye mallarında yüzde 0,92 artış olarak gerçekleşti.

Kategoriler
ÖZEL HABER

İzmi̇t Körfezi̇ndeki̇ Flami̇ngo Sayısında Artış Gözlendi̇

İzmit Körfezi sulak alanındaki flamingo popülasyonunda büyük artış gözlendi.

Kocaeli’nin önemli doğal zenginliklerinden İzmit Körfezi Sulak Alanı, son dönemde sayıları artan flamingolarla şenlendi. Su ve kıyı kuşu türlerinin göç yolu üzerindeki önemli duraklardan olan alan, göçmen kuşların beslenme ve barınma ihtiyaçları açısından ayrı önem taşıyor. Flamingoların kışlama noktası konumunda bulunan koruma altındaki sulak alan, gün batımında da ayrı bir görsel şölen sunuyor. İzmit Körfezi’ndeki zengin plankton, alg ve mikroorganizmalarla beslenen flamingolar, ağustos ve nisan ayları arasında sulak alanı kışlama bölgesi olarak kullanıyor. Flamingolar için vazgeçilmez bir dinlenme ve beslenme noktası olan İzmit Körfezi Sulak Alanında bu pembe renkli güzel kuşlarla ayrıca görsel bir şölen oluşturuyor. Flamingoların her yıl sayılarının artarak burayı tercih etmesi Büyükşehir’in çevreye yönelik başarılı projeleriyle sulak alandaki ekolojik iyileşmenin etkileri için de önemli bir gösterge oluşturuyor.

491 flamingo sayıldı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ormanya Doğa Koruma ve Araştırma Ekibi ile Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Ekipleri tarafından “İzmit Körfezi Sulak Alanı Flamingo Popülasyonunu İzleme Projesi” kapsamında gözlem ve sayım yapıldı. Geçtiğimiz yıl ve bu yıl yapılan flamingo sayımı arasında 132 bireylik bir artış olduğu gözlemlendi. Toplam 491 flamingo sayılan etkinlikte biyolog, veteriner hekim ve kuş gözlemcileri hazır bulundu. Flamingoların ağustos ayında sulak alana yeni yavrularıyla birlikte geldiği ve eylül ayına kadar yavrularıyla bu süreyi burada geçirdikleri gözlemlendi. Ayrıca su kuşu sayım ve izleme çalışmasında balaban, elmabaş patka, dik kuyruk, kum kuşu, gri balıkçılın ve karabatağın da aralarında olduğu 28 tür su kuşu gözlemlendi. Ekolojik zenginliğiyle dikkat çeken alan, ev sahipliği yaptığı 168 kuş türüyle yaban hayatı fotoğrafçıları ve kuş gözlemcilerinin de gözde rotaları arasında bulunuyor.

Dürbünler ve teleskoplar ile karadan ve dron aracılığıyla havadan gözlem yapıldığı sırada, detaylı bir sayım da gerçekleştirildi. Hava fotoğraflarından da elle ve yapay zeka ile sayım yapılarak karşılaştırmalı sağlama yapıldı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin çevre ve doğayı korumak için yürüttüğü İzmit Körfezi Doğu Baseni Dip Çamuru Temizliği, İleri Seviye Biyolojik Arıtma Tesisleri, Yüzey Temizliği ve Balıklandırma Projesi gibi çalışmalar meyvesini vermeye başladı. Bu çalışmaların olumlu etkileri, kuş türlerinin popülasyonlarında belirgin bir artış olarak yansıdı. Özellikle İzmit Körfezi Sulak Alanı’nda gözlemlenen kuş türlerinin sayısı artışı, yapılan koruma ve izleme çalışmalarının etkisini ortaya çıkararak İzmit Körfezi Sulak Alanının ekolojik gücü ve önemini artırdı.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version