Kategoriler
BELEDİYELER Gebze Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

Gebze’den Çanakkale’ye pedal çevirdiler

Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü kapsamında Gebze Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen 18 Mart Çanakkale Şehitleri Bisiklet Turu’na katılan sporcular, Çanakkale’de Güzide Gençlik Merkezi öğrencileri tarafından karşılandı.

Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz ve ilçe protokolü tarafından dualarla Gebze’den uğurlanan bisiklet kafilesi, 420 kilometrelik yolculuğun ardından Çanakkale Şehitliği’ne ulaştı. Burada, Güzide Gençlik Merkezi’nin öğrencileri tarafından karşılanan sporcular, zaferin kazanıldığı cepheleri ve şehitlikleri ziyaret etti.

Çanakkale Zaferi ve şehitlerin aziz hatırası anısına düzenlenen etkinlik kapsamında, Gebze’den getirilen vatan toprağı Meçhul Asker Anıtı’na bırakıldı. Sporcular ve gençler, anlamlı bir bayrak değişimiyle etkinliği taçlandırdı.

Çanakkale ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulunan Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, “Sporcularımız, Çanakkale Şehitliği’nde Güzide Gençlik Merkezimizin öğrencileri tarafından karşılandı. Gebze’den alınan vatan toprağını hep birlikte Meçhul Asker Anıtı’na bıraktılar. Ardından bayrak değişimi gerçekleştirildi. Bisikletle 420 kilometre yol kat eden sporcularımızı özellikle tebrik etmek istiyorum. Güzide gençlerimizle beraber son derece kıymetli ve anlamlı bir etkinliğe imza attılar. Bu vesileyle, tek dişi kalmış medeniyetin karşısına dağ gibi dikilen kahraman ecdadımızı rahmet ve minnetle yad ediyorum. Çanakkale geçilmez” ifadelerini kullandı.

[kanews-related-post title=”Gebze Belediyesi Haberleri” ids=”59223″ tag=”div”]
Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

’TCG Nusret’, 110 yıl sonra aynı rotada

Çanakkale’deki ‘TCG Nusret’ Gemisi, 110 yıl önce Deniz Savaşları’nın önemli unsurlarından Nusret Mayın Gemisi’nin rotasını izleyerek, mayın dökülen hatta bu kez çelenk bıraktı. Nusret Mayın Gemisi, 8 Mart 1915 tarihinde Erenköy Koyu’nda sahile paralel döktüğü 26 mayın ile Çanakkale Deniz Zaferi’nin akışını değiştirdi.

Nusret Mayın Gemisi, 8 Mart 1915 tarihinde Erenköy Koyu’nda sahile paralel döktüğü 26 mayın ile Çanakkale Deniz Zaferi’nin akışını değiştirdi. Nusret’in tarihte üstlendiği rolü ve önemini yaşatmak amacıyla 2011 yılında Gölcük’te aslına uygun inşa edilen TCG Nusret Mayın Gemisi, 110 yıl sonra tarihi anı bir kez daha canlandırıldı. Çanakkale şehir iskelesinden hareket eden TCG Nusret Mayın Gemisi, bu sabah 07.15’te mayın dökülen hatta doğru yol aldı. Saat 08.15’te 110 yıl önce mayınların dökülmeye başladığı Erenköy mevkiinde tören yapıldı. Törene, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, İl Emniyet Müdürü Kenan Kurt, İl Jandarma Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Ersin Aslan, Sahil Güvenlik Çanakkale Grup Komutanı SG. Yarbay Orhan Öğrenci ile askeri personel, davetliler katıldı.

Nusret Mayın Gemisi’nin, Çanakkale Savaşları’nda çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten TCG Nusret Gemisi Komutanı Üsteğmen Ramazan Yıldız, “Çanakkale Savaşları’nın ilk aşamasını oluşturan 18 Mart Deniz Zaferi, dünya harp tarihine mal olmuş bir kahramanlık destanıdır. Bu zaferin kazanılmasında kuşkusuz en büyük pay, kahraman Nusret Mayın Gemisi’ne aittir. Hafif sisli ve yağışlı 8 Mart sabahı saat 05.00’te Yüzbaşı Hakkı Bey’in komutasında Nara’dan avara eden Nusret, Anadolu kıyısını izleyerek seyre başlamış ve Boğaz’ı kapatan mayın hatları arasından emniyetle geçerek karanlık liman mevkisine varmıştır. Nusret Mayın Gemisi, tam 110 yıl önce bu an, güvertesinde bulunan 26 mayını, ilerlemekte olduğumuz rota üzerinde ve aralarında yüzer metre olacak şekilde, deniz seviyesinin 4 buçuk metre altına dökmüştür. Bacasından mümkün olduğunca az duman çıkartmak için önlem alan Nusret, hiçbir düşman karakol gemisi tarafından tespit edilmeden 08.00’de Çanakkale önlerine demirlemiştir. Saat 10.00’a kadar süren sis ve yağmur, geminin Çanakkale Boğazı girişinde bulunan düşman karakol gemileri tarafından görülmesini engellemiştir. Rumeli Mecidiye Tabyası’nda bulunan Seyit Onbaşı’nın tek başına sırtında taşıyarak namluya sürdüğü 215 okkalık mermi, İngilizlerin en büyük savaş gemilerinden biri olan Ocean Zırhlısının dümenini vurmuş ve bu durum düşman gemilerinin nizamını bozmuştur. Böylece 18 Mart 1915 günü, kahraman Türk topçusunun da desteği ile Nusret’in döşediği 11’inci hattı oluşturan 26 mayına çarpan Bouvet, Irressıstible ve Ocean zırhlıları batarken; Galuoıs, Suffren ve Inflexıble zırhlıları ise ağır yara alarak savaş dışı kalmıştır. Böylece 18 mart 1915 günü, itilaf donanması için bir hezimet iken, boğazın kahraman savunucuları için önemli bir deniz zaferi olarak tarihe geçmiştir. Nusret Mayın Gemisi’nin Erenköy Koyu’na kurduğu engel, Çanakkale’de büyük bir zafer kazanılmasını sağlamış ve tarihin akışını değiştirmiştir. Yüzbaşı Hakkı Bey’in komuta ettiği Nusret’in büyük katkısıyla kazanılan bu zafer; Türk askerine moral, Türk milletine sevinç kaynağı olmuştur. Müstahkem mevki Komutanı Cevat paşa, bu zaferi şu sözlerle ifade etmiştir: ’Gittiler, geçemediler, geçemeyecekler’” dedi.

Konuşmanın ardından Vali Ömer Toraman, Amfibi Kolordu Komutanı Tümamiral Serhat Sözbir, Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen tarafından 110 yıl önce mayın bırakılan noktaya çelenk bıraktı. Tören toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.

Milli Savunma Bakanlığı’nın davetiyle bu yıl ki tören Siirt Şirvan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nden 9 öğrenci katıldı. Öğrencilerden Rumeysa Orhan, “Milli Savunma Bakanlığı’nın desteğiyle Çanakkale’ye gezmeye geldik. Burası bizim için önemli bir yer. Vatanımızı tanıdık. Milli Savunma Bakanlığı’na teşekkür ediyoruz. Bu imkanı bize tanıdığı için. Burayı çok merak ediyorduk, geldiğimizde unutulmaz bir an yaşadık. Çok mutluyum” dedi.

Öğrencilerden Zeynep Dişli ise, “İlk defa Çanakkale’ye geldik. Buraları ilk defa gördük. Çok mutluyum” diye konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Son 50 yılda beş kat arttı!

Deniz suyunun normallerin üzerinde ısınmasıyla birlikte, geçtiğimiz ocak ayında Çanakkale’de müsilajın tekrar ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Moleküler Biyoloji ve Genetik Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Normalde nisan ayında beklenen bu artış, çok daha önce görüldü. Son dönemde havaların soğumasıyla birlikte, bu artış geçici olarak yavaşlasa da tamamen ortadan kalkmış değil.” dedi.

2021’deki müsilaj felaketinden sonra Türkiye’de çeşitli önlemler alındığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Birleşmiş Milletler raporu, felaketlerin son 50 yılda beş kat arttığını gösteriyor. Bu, küresel ısınmanın ciddi etkisini ve gezegenimizi giderek daha yaşanmaz hale getirmedeki rolünü açıkça gösteriyor.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi (MDBF) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, müsilaj sorununa dikkat çekti.

Müsilaj salgısı stres koşullarında bolca üretiliyor

Müsilaj salgısını okyanus, deniz ve göllerde yaşayan fitoplanktonların, stres koşullarında (besin kıtlığı, kolonizasyon gibi) bolca ürettiklerini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Serbest oksijenin üçte ikisini üreten bu mikroskobik algler, denizlerdeki kirlilikle artan azot ve fosforun yanı sıra uygun sıcaklık koşullarını da bulduğunda inanılmaz bir hızla çoğalır. Bu da sularda tehlikeli mikropların çoğalmasına yol açar. Bu mikro alglerin oluşturduğu müsilaja tutunan mikroplar, dev kütlelere dönüşerek hem denizin üstünde hem de tabanında birikir. Sonuç olarak, deniz canlılarının ölümüne, kötü bir kokuya ve büyük bir çevre felaketine neden olur.” dedi.

Dünyada müsilaj ne durumda? 

Deniz suyunun normallerin üzerinde ısınmasıyla birlikte, geçtiğimiz ocak ayında Çanakkale’de müsilajın tekrar ortaya çıkmaya başladığını dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Normalde nisan ayında beklenen bu artış, çok daha önce görüldü. Son dönemde havaların soğumasıyla birlikte, bu artış geçici olarak yavaşlasa da tamamen ortadan kalkmış değil. Özellikle kapalı ve durgun sulara sahip denizlerde görülen müsilaj olgusu, dünyada ilk defa 1729’da Adriyatik Denizi’nde kaydedilmiş, ikinci olarak 1860’ta Yeni Zelanda’da gözlemlenmiştir. Sonrasında uzun yıllar boyunca Adriyatik, Tiren, Ligurya, Baltık, Ege ve Alboran denizlerinde, ayrıca Japonya ve Meksika Körfezi’nde de görülmüştür. 1900’lerden itibaren Adriyatik Denizi’nde sıkça rastlanan bu olay, İtalyan hükümetinin sıkı denetimleri sayesinde son on beş yıldır neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır.” diye konuştu.

Türkiye’de müsilaj sorunuyla mücadele…

Türkiye’de ilk müsilaj vakasının 1992 yılında Erdek Körfezi’nde dalış sporcuları tarafından gözlendiğini ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, şöyle devam etti:

“2007-2008 yılları arasında Çanakkale Boğazı’ndan İzmit Körfezi’ne kadar belirgin bir müsilaj oluşumu tespit edildi. 2010-2020 yılları arasında, Marmara Bölgesi’ndeki sanayi, kentsel ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan atık sular, denizdeki azot ve fosfor yükünü arttırarak asitleşmeye ve oksijen konsantrasyonunun azalmasına neden oldu. Bu atık suların yüzde 80’i İstanbul’dan, geri kalanı ise sırasıyla Kocaeli, Bursa, Tekirdağ, Balıkesir, Yalova ve Çanakkale’den gelmektedir. Tüm bunlara ek olarak, küresel ısınmadaki artış, deniz suyu sıcaklığını anormal seviyelere yükseltmiş ve müsilaj oluşumunu tetiklemiştir. 2021 yılının ocak ayında başlayan ve yaz aylarına kadar kilometrelerce yayılan müsilaj felaketini hepimiz hatırlıyoruz. Aslında, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarındaki akıntılar sayesinde yüzyıllarca kendini koruyabilen Marmara Denizi, artık bu yükü taşıyamadığını bize defalarca göstermiştir. Özellikle 2021’deki bu felaketten sonra, Türkiye’de müsilaj sorunuyla mücadele kapsamında hükümet ve ilgili kurumlar tarafından çeşitli önlemler alınmıştır. Bu önlemler, deniz kirliliğinin azaltılması, atık su arıtma tesislerinin iyileştirilmesi ve ekosistemin korunması gibi alanlara odaklanmıştır.”

Alınan başlıca önlemler neler?

2021’deki müsilaj felaketinden sonra Türkiye’de çeşitli önlemler alındığını hatırlatan Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, bu önlemleri şöyle sıraladı:

Atık su arıtma tesislerinin geliştirilmesi: Evsel ve endüstriyel atık suların arıtılmadan denize bırakılmasını önlemek için, mevcut tesislerin kapasiteleri arttırılıp yeni ileri biyolojik arıtma tesisleri kurulmuştur.

Denetimlerin artırılması: Deniz araçlarının sintine suyu ve kirli balast sularının kaçak deşarjını önlemek için denetimler sıkılaştırılmış, izleme faaliyetleri uydu ve insansız hava araçları ile desteklenmiştir.

Tarımsal kirliliğin azaltılması: Azot ve fosfor kullanımını kontrol altına almak için farkındalık projeleri ve iyi tarım uygulamaları hayata geçirilmiştir.

Marmara denizi koruma alanları: Bazı bölgeler koruma alanı ilan edilmiş ve balıkçılara ekonomik destek sağlanmıştır.”

2024 tarihin en sıcak yılı olarak kaydedildi!

Bu önlemlerin müsilaj sorununun çözümü için kritik adımlar olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Esma Ulusoy, “Ancak tüm paydaşların sürdürülebilir çözümler sağlamak için iş birliği yapması ve çevresel farkındalığı artırması esastır. Avrupa Birliği’ne bağlı Copernicus İklim Değişikliği Örgütü’nün verilerine göre, 2024 tarihin en sıcak yılı olarak kaydedildi. Ayrıca, Birleşmiş Milletler raporu, felaketlerin son 50 yılda beş kat arttığını gösteriyor. Bu, küresel ısınmanın ciddi etkisini ve gezegenimizi giderek daha yaşanmaz hale getirmedeki rolünü açıkça gösteriyor. Dolayısıyla kararlı ve hızlı bir şekilde hareket edilmesi geleceğimiz açısından çok önem arz ediyor.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Çanakkale’de müsilaj sebebiyle bir aydır denize ağ atamıyorlar

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/canakkalede-musilaj-sebebiyle-bir-aydir-denize-ag-atamiyorlar-0-BrzlFz9y.mp4
Çanakkale’de müsilaj sebebiyle balıkçılar bir aydır denize ağ atamıyorlar.

Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, Çanakkale Boğazı’nda görülen müsilajın balıkçılık faaliyetlerini etkilediğini belirterek, “Şu anda Marmara Denizi’nde, Çanakkale kıyılarında Bozcaada‘ya kadar, Gökçeada kıyıları, Saros Körfezi’ne kadar müsilajdan etkilenmiş durumda ve balıkçılar ağlarını denize indiremiyor” dedi. Prof. Dr. Adnan Ayaz, müsilajın balıklara herhangi bir zehir etkisi bulunmadığını da belirtti.

Bilim insanlarının uzun süredir uyardığı deniz kirliliği ve buna bağlı olarak oluşan müsilaj, özellikle Marmara Denizi’nde ciddi ekolojik zararlara neden olmuştu. Arıtma sularının denize deşarjı ve deniz ulaşımı sağlayan taşıtların oluşturduğu kirlilik, zamanla deniz ekosistemini tehdit eden bir hastalığa dönüştü. 2020 yılında müsilaj, deniz tabanından su yüzeyine çıkarak görünür hale geldi ve bu durum turizm ile balıkçılık sektörlerini olumsuz etkiledi. Çanakkale Boğazı’nda 2020 yılında Marmara Denizi’ni etkisi altına alarak büyük bir çevre sorununa yol açan müsilaj 5 yıl sonra Çanakkale Boğazı ve Çanakkale kıyılarını kaplamaya başladı. Tekrar görülmeye başlayan müsilajın artış göstermesi endişeye yol açtı. Çanakkale’de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle de müsilaj etkisini arttırdı. Çanakkale Boğazı’nda görülen müsilaj çevresel etkinin yanı sıra denizde balıkçılığı da etkiledi. Balıkçılar Çanakkale bölgesinde 1 aydır denize ağ atamıyor.

ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, müsilajın Kasım’dan sonra Aralık ayı gibi Marmara Denizini sarmaya başladığını söyledi. İlk Erdek Körfezi’nden başladığını bildiklerini belirten Prof. Dr. Adnan Ayaz, “Şu anda bütün Marmara Denizi’ni maalesef kapladı. Yine Yalova’daki kendi öğrencim var dalış yapan o bölgede bir çalışması var, müsilajın bana geçen hafta suyun üzerine itibaren 25 metreye kadar yani 25 metre bir kalınlık oluşturduğunu söyledi. 25 metrenin altında da herhangi bir çökme olmadığını ama 25 metreye kadar şiddetli bir şekilde olduğunu söyledi. Buda ne demek biz de 2020’de girdiğimizde de aynı şeyleri gördüğümüze göre yani 2021 yılında yaşadığımızın benzeri şiddette bir müsilaj olayı var. Bu durum tabii ki bizi çok aşırı derecede özellikle balıkçılar etkiledi. Bu işin en büyük mağduru da kendisi balıkçılar oldu. Şu anda Marmara Denizi’nde, Çanakkale kıyılarında Bozcaada‘ya kadar, Gökçeada kıyıları, Saros Körfezi’ne kadar müsilajdan etkilenmiş durumda ve balıkçılar ağlarını denize indiremiyor. Tahminen 1 Temmuz ile 15 Temmuz arasında müsilajın denizde bakteriler tarafından parçalanarak yok edileceğini düşünüyorum. Suların sıcaklığına göre tabi bu değişecektir” dedi.

Çanakkale’de müsilaj nedeniyle balıkçılık ağlarını denize bırakamadıklarını da kaydeden Ayaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Balıkçılık olarak düşündüğümüzde yaklaşık bir aydır Çanakkale bölgesi için biz ağlarımızı denize atamıyoruz. Daha öncesinde de gırgır teknelerinin Marmara Denizi’nde çalışamadığını ve erken paydos ettiklerini biliyoruz. Bazı tekneler bölgemize geldi. Bozcaada‘dan daha aşağı da Babakale, Gürpınar ve Edremit Körfezi bölgesinde çalıştıklarını biliyoruz. Ama çoğu gırgır teknesi şu an paydosu çekti. Ağlarımızın gözlerini kapadığı için balık yakalamıyoruz. Maalesef dip balıkları için demiyorum ama pelajik balıklar kendilerine müsilajın zarar vermeyeceği şekilde uzaklaşıyor, ortamdan kaçıyor. Yani kendine zarar verecek seviyeye geldiğinde ortamda kalmıyor bu da bölgede balık miktarının müsilaj onu önüne katarak götürüyor ve azalmasına sebep oluyor. Dip balıklarında herhangi bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum şu anda ama pelajik balıklar da hissedilir bir azalma olduğunu biz de tahmin edebiliyoruz. Müsilajın balıklara herhangi bir zehir etkisi bulunmadığını söyleyebilirim. Balıklarda bir zehirleyici etkisi onun maalesef yok ama tabii ki insanlarda korkuyor bazı noktalardan, bunları çok dikkatli şey yapmak gerekiyor. Zaten Tarım ve Orman Bakanlığı da bu konuda balıklardan örnek alıp herhangi bir sıkıntı var mı, yok mu sürekli testler yapıyor. Bir sıkıntı olsa zaten Tarım ve Orman Bakanlığında bunu Balıkçılık Su Ürünleri Genel Müdürlüğü halka duyurur. Müsilajın en büyük mağduriyetini balıkçılar yaşamıştır. Erken paydos ettiler. Küçük kıyı balıkçıları da zaten kıyıda çalışmaları mümkün değil, ağların gözleri anında doluyor ve balık yakalayamaz hale geliyor. Şu anda oltadan başka bölgede balık avlamamız mümkün olmuyor.”

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version