Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

“Sosyal medya bizi dibine kadar kandırıyor”

Kocaeli’de “Sosyal medyada kullanan mı, kullanılan mısın?” adlı söyleşi de sevenleri ile bir araya gelen Yazar Yelda Kırçuval, “Sosyal medya bizi dibine kadar kandırıyor. Sanal ve doğru olmayan bilgilerle sosyal medya bize kendimizden uzaklaştırıyor. Sosyal medya insanda ve özellikle gençlerimizde kıyaslama duygusunu yaratıyor” dedi.

Bu yıl “Savaşın ve Acının Edebiyatı” teması ile düzenlenen 14. Kocaeli Kitap Fuarı, üçüncü gününde Kocaeli Kongre Merkezi’nde devam ediyor. Karamürsel Alp Salonu’ndaki söyleşilerde yazarlar Yelda Kırçuval ve Çetin Deniz katılımcılara hitap etti. “Beynini Konfor Alanından Çıkart” konulu söyleşisinde konuşan Yazar Çetin Deniz, şükretmenin insan beyni üzerindeki etkilerine değinerek, “Şükür etmek beynin kalitesini, aktivasyonunu, sağlıklı çalışmasını, konfor alanına girmeden üretken halde hayata devam etmesini sağlayan yapıyı da beraberinde oluşturuyor” diye konuştu.

“3 buçuk milyar dolarlık sağlıklı çalışan bir beyne sahip olduğumuzdan dolayı güne şükrederek başlamamız lazım”

İnsan beyninin düzgün çalışan sisteme sahip olduğunu belirten Yazar Çetin Deniz, “Sabah kalktığınızda kendinizi, çocuğunuzu, eşinizi, anne ve babanızı hatta aynaya baktığınızda kendinize güzel sözler söyleyen bir kişi ile karşı karşıya bulursunuz. Kendinizle sağlıklı iletişim kurabiliyorsunuz. Her sabah kalktığımızda bence 3 buçuk milyar dolarlık sağlıklı çalışan bir beyne sahip olduğumuzdan dolayı güne şükrederek başlamamız lazım. Beynin sağlık çalıştığını bilerek ve buna şükretmek gerekir. Bu düzgün çalışan 3 buçuk milyar dolarlık beyni bir virüs bozar mı? Evet bozar. Hiç fark etmezsiniz küçük virüsün bulaşması tüm sistemi altüst eder” şeklinde konuştu.

“Sosyal medya bizi kendimizden uzaklaştırıyor”

Yazar Yelda Kırçuval da Karamürsel Alp Salonu’nda okurlarıyla bir araya geldi. “Sosyal medyada kullanan mı, kullanılan mısın?” adlı söyleşisinde katılımcılara seslenen Kırçuval, “Sosyal medya bizde bağımlılık yaratıyor. Biz sosyal medyada bağımlı mıyız, yoksa sosyal medyaya bağımlı mıyız. İnsan hiçbir çıkar gözetmeksizin ailesine bağlıdır. Orada kayıtsız, şartsız ve karşılık olmadan, bir sevgi ve bağ vardır. Sosyal medya çok basit nasıl bizim iliklerimize kadar işliyor. Birincisi ve en basiti, sosyal medya bizi dibine kadar kandırıyor. Sanal ve doğru olmayan bilgileri, bize yansıta yansıta kendimizle aramıza koyacağımız kocaman mesafe haline getiriyor, kendimizden uzaklaştırıyor. Sosyal medya insanda ve özellikle gençlerimizde kıyaslama duygusunu yaratıyor. ’Onda var, bende niye yok’ diye düşündürüyor. Sosyal medya ne yapıyor seni başkaları ile kıyaslatarak seni bozuyor. Gençlerimiz de özellikle, ’Sen oralara gidemezsin, onun parası var, o gitti sen gidemezsin’ algısını veriyor sana” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Kemal Sayar: İnsan zorluklarla sınanarak büyür

Türkiye’de kitap fuarcılığı alanında örnek gösterilen ve bu yıl 14’üncü kez kapılarını açan Kocaeli Kitap Fuarı tüm heyecanıyla devam ediyor. Kocaeli Kongre Merkezi Akçakoca Konferans Salonu’nda düzenlenen “Kendi ışığına yürü” konulu söyleşide okurlarıyla buluşan Psikiyatrist Yazar Kemal Sayar, “İnsan zorluklarla sınanarak büyüyen bir varlık. Her bir zorluğu aştığımızda karakterimiz güçleniyor” dedi.

 

“HAYATIN EN ÖNEMLİ DERSİ ÖLÜM VE KALIMLARDIR”

Hayat müfredatının en önemli dersinin ölüm ve kalımlar olduğunu söyleyen Sayar, “İnsan asude bir hayatı olsun istiyor. Kazalar belalar bizi hiç bulmasın, sevdiklerimizin üzüntüsünü hiç görmeyelim istiyoruz. Böyle bir şey çok az insanın hayatında var. İnsan zorluklarla sınanarak büyüyen bir varlık. Her bir zorluğu aştığımızda karakterimiz güçleniyor. Onlarla karşılaştıkça biz de kendi kanatlarımızın ne kadar büyüyebileceğini, o kanatlarla nereye kadar uçabileceğimizi, zorluklarla nasıl başarabileceğimizi, içimizdeki kudreti fark ediyoruz. Sınanmadan bilemiyoruz. Tabii buradan bir zorluk kutsaması çıkarmayalım. Ama olduğu zaman da oradan ders çıkarmayı bilmeliyiz” şeklinde konuştu.

 

 

“KIRILGANLIĞIMIZ BİZE HAYATI ÖĞRETİR”

Yaşadığımız zorlukların hayatın anlamını kavramamızda bize yardımcı olduğunu anlatan Sayar, “Her basamakta yükseliyorsunuz ve ufku daha iyi görebiliyorsunuz. Tabii, bizi örseleyen o ana hapis kalmamak şartıyla. O anda hapis kalırsak, sürekli bizi üzen hadiseyi tekrar yaşarsak, tutuklu kalıp acılarımızı tekrar edersek o zaman yerimizde sayıyoruz ve geriye doğru gidiyoruz. Yaşamış olduğumuz şeyler, kırılganlığımız bize hayat hakkında çok şey öğretir. Hayat, her şey yıkılsa bile elde kalanlarla yeni bir şey inşa etmektir” ifadelerini kullandı.

 

“KÖTÜ SÖZ DÜNYAYI ÇİRKİNLEŞTİRİYOR”

Sayar, kem sözün müptelası olmanın dünyayı çirkinleştirdiğini vurguladı. Büyüklerin ağızlarından çıkan her söze çok dikkat ettiğini anlatan Sayar, “Kötü söz cisim kazanır ve gerçekleşir. Çok kötüyü konuşmak biraz da kötüyü çağırmaktır. Tabii gördüğümüz kötüyü eleştirelim daha iyi olması için gayret edelim ama hayatlarımızı kötü söz ve başkalarının kötülüğü üzerine kurmayalım. Bu şekilde yaptığımızda dünyayı yaşanılmaz bir yer olarak algılayarak, insanları düşman olarak adlandırıyoruz. İnsanlara güvenelim. Güven bir toplumun tutkalıdır. Bir toplumda güven arttıkça o toplum birbirine daha bağlı hale gelir. Yanlış yapan insana ikinci defa şans verelim demiyorum ama her insanı kötülük timsali bir varlık olarak algılamayalım. Dünyamızı güzelleştirelim. Güzelliği görebilecek şekilde zihnimizi geliştirelim. Çünkü biz güzeli fark ettikçe dünya da güzelleşiyor” değerlendirmesinde bulundu. Sayar’a konuşmasının sonunda Büyükşehir Belediyesi’nin Kocaeli’nin tanıtımı için hazırlamış olduğu Havadan Fotoğraflarla Kocaeli adlı kitap hediye edildi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

”Kasabalı bir toplumuz, kasabada sıkışıp kaldık”

Bu yıl “Savaşın ve Acının Edebiyatı” teması ile düzenlenen 14. Kocaeli Kitap Fuarı, kapılarını Kocaeli Kongre Merkezinde kitapseverlere açtı. Farklı alanlardaki söyleşi programları ve imza etkinlikleriyle düzenlenen kitap fuarında, birçok yazar, edebiyatçı, akademisyen ve entelektüel isim kitapseverlerle bir araya geliyor. Karamürsel Alp Salonundaki söyleşiler de yazarlar Betül İlter, Selahattin Yusuf ve İhsan Süreyya Sırma düzenlenen oturumlarda katılımcılara hitap etti. Selahattin Yusuf’un, “Biz kasabalı bir toplumuz. Kasabada sıkışıp kaldık. Kasabalılaşma; insanların ne köylü olabildiği ne de şehirleşebildiği bir durumdur. İkisinin arasında sıkışıp kalmıştır” sözleri dikkat çekti.

 

“HIZLI OKUMA; SESSİZ OKUMA TEKNİĞİDİR”

“Hızlı Okuma Teknikleri Üzerine” konulu söyleşisi ile kitapseverlerle bir araya gelen Yazar Betül İlter, “Hızlı okuma tekniğine geçmeden önce çocuklar birinci sınıfta okuma yazmayı öğrenmesi gerekiyor. İkinci sınıftan itibaren okuma yazma tekniklerine geçmesini doğru buluyorum. Hızlı okuma tekniklerine bakıldığında, hızlı okursam anlamam ki gibi bir ön yargı var. Sesli okumak, hızlı okuma tekniği değildir. Hızlı okuma tekniği sessiz okuma tekniğidir. Sessiz hızlı okumak için okuma alışkanlığımızı oluşturmamız gerekiyor. Aslında sesli okurken normal bir hızla, daha sakin okumak, vurgusuna ve tonuna dikkat ederek okumak daha iyidir” dedi. 

 

“KASABADA SIKIŞIP KALDIK”

“Türk Şiiri Işığında Modern Türk Romanı” konulu söyleşisiyle kitapseverlerle bir araya gelen Yazar Selahattin Yusuf, Türkiye’nin sosyolojik, siyasi, edebi ve diğer pek çok alanına dair tespitlerini dile getirdi. Yazar Yusuf, “Biz kasabalı bir toplumuz. Kasabada sıkışıp kaldık. Şehirli insan bir kapasiteye ulaşmış bir insandır. Şehir kendi kendine yetebilen insanların olduğu bir yerdir. Türkiye’nin meselesi kasabalılaşmasıdır. 1920’lerde şehirleşme oranı yüzde 15 veya 20’lerde iken bugün yüzde 90’lara ulaşmış durumda. Bu kadar hızlı şehirleşmiş bir ülkede insanları hala kasabalılaşmış kafadan nasıl kurtarabilirsiniz. Kasabalılık bir rantiyeciliktir. Köylü dediğimiz insan bir değer üretir. Köy neden önemli çünkü değer üretiyor. Yani bir emek veriyor. Kasabalılaşma nedir, insanların ne köylü olabildiği ne de şehirleşebildiği bir durumdur. İkisinin arasında sıkışıp kalmıştır” şeklinde konuştu.

 

‘’CEKETİMİ VEREYİM AMA KÜDÜS’Ü VERMEM”

“İslam ve Tarih” konulu söyleşisi ile kitapseverlerle bir araya gelen Yazar İhsan Süreyya Sırma, “Tarih boyunca Allah’u Teala tarih 124 bin peygamber göndermiş. Bunların sonuncusu Mekkeli olan Hz. Muhammed Efendimiz. O da görevini yaptı. Kendisine gelen vahiy etti. Bazı insanlar ona inandı itaat etti bazı insanlar inanmadı. Daha sonra İslam devletini kurdu, bu şekilde bizde onun ümmeti olarak bu günlere geldik. Çağımızdaki hiç kimse ben Hz. Muhammed’i tanımıyorum diyemez. Aynı şekilde Fatih’i veya Abdülhamit’i tanımıyorum diyemez. Sultan Abdülhamit; Yahudilere Kudüs’te, Filistin’de bir yer vermedi. Sultan Abdülhamit’in Yahudi Theodor Herzl’e verdiği cevap müthişti; ‘Ceketimi iste sana vereyim ama Kudüs’ü size vermem.’ Peki bunun gerçekleşmesi için ne lazımdı Abdülhamit’i devirmeleri lazımdı” ifadesini kullandı

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version