Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Kartepe Belediyesi’nde yangın tatbikatı

Kartepe Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü ile Afet İşleri Müdürlüğü’nün organizasyonunda, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Eğitim Şube Müdürlüğü personelleri tarafından yangınla mücadele, tahliye ve arama kurtarma konularında belediye personeline yönelik farkındalık eğitimi düzenlendi

Kartepe Belediyesi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen eğitim programında, muhtemel yangın ve afet durumlarında nasıl hareket edilmesi gerektiği, tahliye yöntemleri ve arama kurtarma uygulamaları teorik ve uygulamalı olarak anlatıldı. Eğitim ile görevli personelin bilgi ve becerilerinin artırılması, afet anında bilinçli ve organize hareket edilmesi hedeflendi.

Eğitim programının ardından Kartepe Belediyesi’nin arama kurtarma ekibi olan, KAR Arama Kurtarma Ekibi öncülüğünde, Kartepe Belediyesi Ek Hizmet Binası’nda yangın ve tahliye tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikatta, bina kısa sürede boşaltılırken, personelin soğukkanlı ve koordineli hareket etmesi dikkat çekti.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

İklim değişikliği, kuraklık ve su krizi sürecini hızlandıracak

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/06/iklim-degisikligi-kuraklik-ve-su-krizi-surecini-hizlandiracak-0-cMMYMZIs.mp4
Mevsimlerdeki değişiklikler uzmanlarından dikkatini çekiyor. Kocaeli Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Uygulamalı Jeoloji Anabilim Dalı’ndan Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim değişikliğinin etkileri ve su kaynaklarıyla ilgili önemli uyarılarda bulundu. Ataş, dünyayı tehdit eden küresel ısınmanın sebeplerine dikkat çekti.

Jeoloji Mühendisliği alanında hidrojeoloji, yer altı ve yüzey suları ile jeotermal enerji gibi konularda çalışmalar yürüten Araştırma Görevlisi Dr. Özge Can Ataş, iklim krizinin artık göz ardı edilemeyecek seviyeye ulaştığını belirtti. Kısa vadeli hava olaylarının meteorolojik döngüyle ilişkili olduğunu dile getiren Ataş, uzun vadeli değişimlerin ise iklimin karakterini belirlediğini vurguladı.

“İnsan kaynaklı faaliyetler iklim değişikliği sürecini hızlandırmaktadır”

İklimi belirlemek için sıcaklık, yağış, buharlaşma gibi meteorolojik verilerin uzun yıllar boyunca ortalamasının değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ataş, “Bu verilerdeki ani artış ya da azalışlar anomali olarak tanımlanır. Bu anomaliler bize iklim değişikliğini gösterir. İklim değişikliğinin temel sebeplerinin iki ana grupta toplanıyor. Bunlardan ilki doğal süreçler. Güneş patlamaları, volkanik faaliyetler, tektonik hareketler ve okyanus akıntılarındaki değişimler gibi olaylar dünya tarihinde hep etkili olmuştur. Ancak günümüzde bu değişimin asıl sebebinin antropojenik, yani insan kaynaklı faaliyetlerdir” dedi.

“Paris Anlaşması kritik öneme sahip”

Küresel çapta iklim değişikliği ile mücadele için atılan adımların önemine de değinen Ataş, Paris İklim Anlaşması’nın bu noktada öne çıktığını söyledi. Anlaşma kapsamında 197 ülkenin, küresel sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlandırma, ideal olarak ise 1,5 derecenin altına çekme hedefiyle ortak hareket ettiğini belirtti. Türkiye’nin de bu sürece dahil olduğuna dikkat çeken Ataş, 2053 yılına kadar sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve yeşil büyüme politikalarının benimsenmesi gerektiğini ifade etti.

“Türkiye su stresi yaşıyor, 2050’de su fakiri olabiliriz”

Türkiye’nin dört mevsimin yaşandığı nadir ülkelerden biri olduğunu ancak mevsim geçişlerinin belirgin şekilde bozulduğunu belirten Ataş, özellikle kış aylarında kuraklığın arttığına işaret etti. Kar yağışının azalmasıyla birlikte hem yer altı hem de yüzey su kaynaklarının ciddi oranda azaldığını kaydeden Ataş, “Yağış rejimimiz değiştiği için, kar yağışları azaldığı için biz maalesef su sıkıntısı yaşar hale geldik. Özellikle küresel ısınmaya bağlı olarak gerçekleşen buzulların erimesiyle okyanus sularına çok ciddi anlamda tatlı su karışıyor ve bu karışımın sonrasında tatlı su, tuzlu su dengesi bozulduğu için okyanuslardaki akış da bozuluyor. Bunlar da mevsimlere etki ediyor. Bu mevsimlerin değişmesi bazı bölgelerde kasırgalara, hortumlara sebep olurken veya sel felaketlerine sebep olurken bazı bölgelerde kuraklıkla çölleşmeye sebep oluyor. Bizim ülkemizde de maalesef yağış rejimini değiştirdiği için bu küresel iklim krizi maalesef kar yağışı konusunda oldukça sıkıntı yaşamaya başladı. Dolayısıyla kış kuraklığı şiddetini arttırdı. Buna bağlı olarak kar yağışımız azaldı. Bununla da beraber hem yeraltı su sistemlerimiz hem de yüzey suyu sistemlerimiz olumsuz yönde etkilendi. Zaten ülke olarak kişi başına bin 500 metreküp suyla su stresi yaşayan bir ülke konumundayız. 2050 yılında nüfusumuzun 100 milyon olacağı öngörülüyor. Buna göre de kişi başına düşecek su miktarımız bin metreküplere kadar inecek. Bin metreküpün altına indiği zaman da zaten su fakiri ülke olmaya aday ülkeler arasına gireceğiz. Sonuç olarak bizlerin burada yapması gereken önemli şey, sürdürülebilir su yönetimini belirlemek, uygun ve yapılabilir su politikalarını düzenlemek ve buna yönelik tedbir ve önlemleri almak zorundayız” uyarısında bulundu.

“Tarımda dönüşüm şart, bireysel bilinçlenme hayati”

Tarımda kullanılan suyun toplam su tüketiminin yüzde 70’ini oluşturduğunu vurgulayan Ataş, “Vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilmeli. Basınçlı veya damla sulama sistemlerine geçilmeli. Tarımda suyu daha az tüketen ürünler tercih edilmeli” dedi. Bireysel farkındalığın da önemli olduğunu dile getiren Ataş, özellikle çocukların küçük yaştan itibaren su tasarrufu, iklim değişikliği ve çevresel bilinç konularında eğitilmesi gerektiğini belirterek, “Anaokulundan itibaren iklim krizi ve suyun önemi müfredata dahil edilmeli” ifadelerini kullandı.

“Yağmur suyu geri kazanımı yaygınlaşmalı”

Vatandaşların kendi yaşam alanlarında da tedbir alabileceğini vurgulayan Ataş, “Evlerin uygun olduğu yerlerde yağmur suyunun toplanarak yeniden kullanımı sağlanabilir. Bu bireysel gibi görünse de toplumsal ölçekte büyük katkı sağlayacaktır” dedi.

Son olarak, suyun israf edilmemesi, sürdürülebilir su yönetimi politikalarının geliştirilmesi ve uygulanabilir stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydeden Ataş, “Küresel iklim krizine karşı hazırlıklı olmalıyız. Aksi takdirde hem çevresel hem de ekonomik büyük kayıplar yaşanabilir” şeklinde konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Alternatif tarımın meyvesi çileğin ilk hasadı başladı

Kocaeli’de yüzde 50 hibeli ekipman desteği alan üreticiler, yetiştirdikleri çileklerin hasadına başladı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin atıl durumdaki arazileri tarıma kazandırması meyvelerini vermeye başladı. Bu kapsamda büyükşehirin, üreticilerin verimli, pazar değeri yüksek alternatif ürünlere ve yeni üretim tekniklerine yönlendirilmesi amacıyla hayata geçirdiği “Alternatif Ürün Yetiştiriciliğini Destekleme Projesi” ile çiftçilere çilek bahçesi tesisi kurmaları için yüzde 50 hibeli malzeme ve ekipman desteği sağlıyor. Destekten yararlanan üreticiler, yetiştirdiği çileklerde ilk hasat mesaisine başladı. Büyükşehir belediyesi, tarıma verdiği desteklerle çiftçilerin maliyetlerini yüzde 50 azaltarak, üretimin daha verimli ve karlı hale getirilmesi sağlanıyor. Çiftçiler, hastalıklara dayanıklı, birim alandan yüksek verim alınan, saklama ve pazar şartlarına dayanıklı albion çilek çeşidi ile karlı üretim yapıyor. Ayrıca albion çilek çeşidinin nötr gün bitkisi olması sebebi ile Kocaeli’deki iklim şartlarına göre yılda 5-7 aya kadar verim alınabiliyor.

“Maliyeti düşürdük”

Karamürsel Akçat’ta çiftçilik yapan Ali Öztürk, büyükşehir belediyesinden aldığı desteklerle çilek üretimine başladı. Piyasadaki çilek üretiminde kullanılan ürünlerin pahalı olmasından yakınan Öztürk, “Büyükşehir belediyesinden malç naylonu ile damlama kurulumu gibi malzemeleri piyasa fiyatına göre yarı fiyatına alıyoruz. Daha uyguna aldığımız için üretim maliyetimiz düştüğünden piyasaya göre daha güçlü oluyoruz. Yani dörtte bir oranında maliyeti düşürmüş oluyoruz. Hasada güçlü başladık. 5 bin kök yapacaksak verilen sera desteğiyle ekim alanımızı 10-15 bin kök yapıyoruz. 5 ton üreteceksek 10-15 ton üretiyoruz. Mesela ben bu çilek işini 2-3 yıldır yapıyorum. Büyükşehir’in bu desteklerini duyduktan sonra bu işi yapmaya karar verdim. Gayet güzel yapıyoruz. Büyükşehir’deki yetkililer sağ olsunlar çok yardımcı oluyorlar, ne zaman gitsek elimizi boş çevirmiyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

“Artık kaybımız olmayacak”

Çileğin mart ayında temizliğini yaptıklarını ve mayısta da ilk hasada başladıklarını aktaran çiftçi Ali Öztürk, “Albion yediveren çileği yetiştiriyoruz. Havanın durumuna göre ocak ayına kadar üretim yapabiliyoruz. Daha önce seramız yoktu, kar yağınca çilekler çürüdü, bozuldu. Büyükşehir belediyesinin ayrıca verdiği yüzde 50 hibeli sera desteğinden de yararlandık. Bu sene serada yetiştiriyoruz. İnşallah artık kaybımız olmayacak. Serada yetişen çilek kaliteli ve verimli oldu. Çileklerimizin sulamasını da Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bize sağlamış olduğu sulama barajımızdan sağlanan sulama kanallarından yapıyoruz. Özellikle gençlerin bu işe yönelmelerini tavsiye ediyorum. Karamürsel Akçat’ta yetişen Albion cinsi çileklerimiz, kendine has aroması ve lezzetiyle fark oluşturuyor. Tüm çilek severleri bu eşsiz tadı yerinde görmeye ve tatmaya bekliyoruz.” diye konuştu.

Kategoriler
Ulusal Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için mücadeleden geri durmayacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Finans Merkezi’nde düzenlenen ‘2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi’nde açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Tayyip Erdoğan olarak şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazımızda olduğu gibi faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız. Tüm teşviklerimize rağmen ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8,1 oranında kalmasını açıkçası yeterli bulmuyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AlBaraka İslam Ekonomisi Forumu tarafından İstanbul Finans Merkezi’nde, Halkbank’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi’ne katıldı.

“Faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim”

Zirvede açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbulumuz’da 3 kıtanın kavşak noktasında 2. İstanbul Dünya İslam Ekonomisi Zirvesi münasebeti ile sizleri ağırlamaktan onur duyuyorum. Özellikle yurt dışından şehrimize teşrif eden misafirlerimizi bu kadim şehri bütün yönleri ile yaşamalarını temenni ediyorum. Ülkenizdeki kardeşlerinize selam götürmenizi istirham ediyorum.

Müslümanlar olarak dünya nüfusunun yüzde 25’ini oluşturuyoruz. Ancak İslami finans sektörünün büyüklüğü yaklaşık 2 buçuk trilyon dolar seviyesinde. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 ülkenin dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 11 civarındadır. İslam alemi olarak aramızdaki ticaret, yatırım finans ve iş birliği imkanlarını en üst düzeye çıkarmalıyız. İslam ekonomisi için stratejiler teması altında düzenlenen zirvemizde yapılan tartışmaların çok faydalı olacağına inanıyorum. 3 gün sürecek zirvede birbirinden seçkim isimler pek çok önemli meseleyi değerlendirme fırsatı bulacak.

İstanbul’un küresel bir merkez haline gelmesi için attığımız adımlar ülkemizin yanı sıra İslami finans camiasına da yeni fırsatlar sunuyor. İstanbul Finans Merkezi çatısı altında başlattığımız iş birlikleri küresel ekonomiye entegrasyon kadar İslami değerlerimizi koruyan bir model inşa etme gayretimizin de en somut nişanesidir. Katılım Finans’ın İstanbul merkezli gelişmesine büyük önem veriyoruz. Sahip olduğu birikim ve potansiyel İstanbul’a çok ciddi avantaj sağlıyor.

Her alanda alternatif paradigmalara duyulan ihtiyaç kendini giderek daha fazla belli ediyor. İnsan odaklı adaletli merhametli sorumlu bir paradigmaya olan talep artıyor. Cari küresel ekonomik sistem sadece tüketimi ve kar maksimizasyonunu önceleyen sorunlu yapısı ile insani değerleri geri planda tutmakta, eşitsizlikleri beslemekte, üretimsiz bir büyümeyi özendirmektedir. Mevcut sistem ekonomik kalkınmayı destekleyecek çözümler bulmak yerine asıl problemlerin üstünü örtmektedir. Mevcut sistemin bu haliyle devam edemeyeceği birçok uzman ve düşünür tarafından ifade ediliyor.

Yarım asra yaklaşan siyasi hayatı boyunca milletin takdiri ile geldiği tüm görevlerde faize dayalı ekonomik sistemle mücadele etmiş bir kardeşinizim. Gelir adaletini bozan, milyarlarca insanı bir avuç kapitalistin kölesi haline getiren çarpık sisteme daima itiraz ettim yine itiraz ediyorum. Her ne surette olursaolsun, faizi ve faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyeceğimizi sık sık ifade ettim. Bunun yanında faizin ekonomide üretimde ticarette ve sosyal hayatta yol açtığı sorunlara dikat çektim. Rantiyenin sesi olan muhalefet bunda da hep karşımıza dikildi. Doğru olan politikalarda dahi, bu ülkenin hayrına dokunacak yerli ve milli bir duruş sergileyemediler. Oysa insanlığı faize mecbur ve mahkum bırakan küresel sisteme itiraz etmek yerilecek değil, takdir edilecek vakur bir tavırdır. Tayyip Erdoğan olarak şahsen faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim. Tıpkı ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazımızda olduğu gibi faize dayalı ekonomik nizamın değişmesi için de mücadeleden geri durmayacağız. Alternatif çözümlerin toplumda yaygınlaşması için çaba harcayacağız” dedi.

“Ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8,1 oranında kalmasını açıkçası yeterli bulmuyoruz”

Erdoğan, “Dünyada artan eşitsizlikler finansal krizlerin sebep olduğu güven bunalımı ve ciddi ekonomik riskler bizimle birlikte başkalarını da yeni modeller geliştirmeye teşvik ediyor. İslami ekonomi ilkeleri, risk paylaşımını adaleti ve toplumsal dayanışmayı merkeze alan özgün yapısı ile öne çıkıyor. Tüm teşviklerimize rağmen ülkemizde katılım bankacılığının yüzde 8,1 oranında kalmasını açıkçası yeterli bulmuyoruz. Türkiye Varlık Fonu tarafından gerçekleştirilen 1 milyar dolarlık sukuk ihracı kıymetli olsa da önümüzde ciddi mesafe var. Halkbank’ın katılım finans sektöründe hizmet verecek olmasını memnuniyetle karşılıyor, aldıkları bu stratejik karardan ötürü kendilerini tebrik ediyorum. İslami ekonominin faizsiz ekonominin de ötesine geçen boyutları, ilkeleri, umdeleri ve düzenlemeleri ihtiva ettiği unutulmaması mühimdir. Londra’nın yanı sıra İstanbul’un da ev sahipliği yaptığı Al Baraka zirvelerinin bu bakımdan önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Al Baraka zirvesi gibi platformlar İslam aleminin farklı coğrafyalarında faaliyet gösteren kuruluşları bir araya getirerek ortak stratejilerin şekillendirilmesine imkan sağlıyor. Zirvenin sonunda ortaya çıkacak stratejilerin yalnızca bugünün değil yarının da ihtiyaçlarına cevap verecek güçlü bir temelin atılmasına vesile olacağı kanaatindeyim. Zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen Al Baraka Forum başta olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisimize, Türkiye Varlık Forumuna, İstanbul Finans Merkezine, Halkbank’a, İslam İşbirliği Gençlik Forumu ile İbni Haldun Üniversitesine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Ekonomik maliyeti 105 milyar doları bulan deprem felaketinin izlerini silmeye çalışıyoruz”

“Küresel ekonomide ticaret savaşlarının alevlendiği, jeopolitik risklerin ise yüksek seyrettiği zorlu bir dönemden geçiyoruz” diyen Erdoğan, “Yüksek küresel borçluluk, yaşlanan nüfus, iklim değişikliği gibi yapısal sorunlar küresel büyüme üzerinde baskılar oluşturuyor. Artan belirsizlikler nedeniyle özellikle bazı sektörlerde ciddi sıkıntılar baş göstermeye başladı. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği son 2 yılda ortalama yüzde 0,8 büyüyebildi. Türkiye olarak ekonomik maliyeti 105 milyar doları bulan deprem felaketinin izlerini silmeye çalışıyoruz. Son 2 yılda bu amaçla kullandığımız kaynağın tutarı 75 milyar doları buldu. 201 bin konutun anahtarını teslim ettik. Yıl sonuna kadar 252 bin konutun anahtarlarını depremzedelerimize teslim etmeyi planlıyoruz. Tüm zorluklara rağmen hamdolsun iyi gidiyoruz. Deprem bölgesinde yaralar hızla sarılıyor. Komşumuz Suriye 13,5 yıl süren iç çatışmaların ardından 8 Aralık devrimi ile birlikte yavaş yavaş istikrara kavuşuyor. Rusya – Ukrayna savaşının sona erdirilmesine yönelik görüşmelere İstanbul’da tekrar ev sahipliği yapmaya hazırlanıyoruz. Vicdanlarımızı kanatan barbarlıkların yaşandığı Gazze’de zulmün durması ve ateşkesin tesisi için çaba gösteriyoruz. İçeride terörsüz Türkiye hedefimize sağlam adımlarla ilerliyoruz. Her şeye karşı çıkan mutlu azınlık dışında siyaset kurumu ve toplumun kahir ekseriyeti terörsüz Türkiye sürecine destek veriyor. 40 yıl boyunca her biri canımızdan bir parça olan kayıplarımız harici ülkemizin 2 trilyon dolarına mal olan bir beladan kurtulmaya çok yakınız. İnşallah sağ duyulu samimi bir süreç yönetimi ile bu sefer menzile varacağımıza inanıyorum” dedi.

“Biz Cumhuriyet tarihinin en düşük enflasyon ve faiz oranlarını yakalamış bir hükümetiz”

Erdoğan, “İki yıldır dirayetle uyguladığımız makro ekonomik istikrar ve reform programımızın olumlu neticelerini görmeye başladık. Temel önceliğimiz olan enflasyonda gözle görülür iyileşmeler kaydettik. Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. Nisan ayında son 40 ayın en düşük seviyesine geriledik. Hedefimiz net; enflasyonu kalıcı şekilde tek haneli seviyelere indireceğiz. Petrol fiyatlarında düşüş hem enflasyonu hem dış açığı aşağı çekiyor. Merkez Bankamızın brüt rezervleri 153 milyar doları aştı. Mart ayında işsizlik oranı yüzde 7,9’a geriledi. 2005’ten bu yana en düşük seviyeyi gördük. Tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde çalışan başına aylık 2 bin 500 TL KOSGEB desteği vermeye başladık. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede etkin adımlar atıyoruz. Özellikle göz bebeğimiz reel sektörümüzü ihmal etmeden süreci titizlikle yönetiyoruz. KOBİ’lerimiz için desteklerimizi güçlendiriyoruz. Geçtiğimiz hafta imalatçı KOBİ’lerin yatırım ve işletme harcamaları için 30 milyar TL’lik yeni destek pakedi açıkladık. Geride bıraktığımız 2 yılda kayda değer mesafe aldığımız ekonomik programımızı uygulamakta kararlıyız. Türk ekonomisi 19 çeyrektir kesintisiz büyüyerek gücünü bir kez daha ispat etti. Biz Cumhuriyet tarihinin en düşük enflasyon ve faiz oranlarını yakalamış bir hükümetiz. Böyle bir dönemde 3-5 ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi olayları olmasaydı ülkemiz şu anda çok farklı bir konumda olurdu. Gezi kalkışması ile başlayan 15 Temmuz ihaneti ile iyice şiddetlenen ülkemize yönelik saldırılar zinciri yakın zamana kadar devam etti. İstanbul merkezli yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını takip eden sokak terörü ve boykot çağrıları da bu saldırıların devamı niteliğinde idi. Ana muhalefet partisi genel başkanının milli markaları hedef gösteren bununla da yetinmeyip Türkiye’yi yurt dışına şikayet eden sorumsuz tavrı nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu göstermeye kafidir. Ülkemizde tüm umudunu Türkiye’nin ekonomik olarak tökezlemesine bağlamış köhne bir zihniyet var. Bu zihniyetin aktörleri ellerine geçirdikleri her fırsatı Türkiye’ye taş atmak ve milletimizi sırtından hançerlemek için kullanmaktadır. Dedikodular üzerinden siyaset yaptıklarını zannederek kendilerini komik duruma düşürüyorlar. Kendi seçmenleri bile bunların sorunları çözebileceğine inanmıyor. Hırsları akıllarını esir alanlara şunu hatırlatmak istiyorum: Tayyip Erdoğan kaybetsin de gerekirse Türkiye batsın anlayışı ile hareket ederek hiçbir yere varamazsınız.

Kendi çıkarlarını milletin menfaatleri önüne koyan muhterisler bugüne kadar başarılı olamadı. Biz ülkemize, milletimize ve tüm insanlığa hizmet ülkümüzden ayrılmadan yola devam edeceğiz. Emeklilerimizin 4 bin TL olan Kurban Bayramı ikramiyelerini yarından itibaren ödemeye başlayacağımızın müjdesini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. 31 Mayıs – 4 Haziran tarihleri arasında sırasıyla Bağkur, emekli sandığı ve SSK’lı olmak üzere yaklaşık 16 milyon emeklimize toplam 57,4 milyar TL’lik ikramiye ödemesi yapacağız” şeklinde konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Üreticilere damızlık koç desteği

Kocaeli’de koyun ve keçi yetiştiriciliğini desteklemek amacıyla yüzde 50 hibeli 145 baş saf kan merinos ırkı koç, hak sahiplerine teslim edildi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, tarıma ve hayvancılığa verdiği desteklerle çiftçilerin ve üreticilerin yüzünü güldürmeye devam ediyor. Bu doğrultuda Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Balıkesir Bandırma Koyunculuk Araştırma Enstitüsü üretim çiftliğinde yetiştirilen 145 baş Karacabey merinos ırkı koç, gerçekleştirilen törenle üreticilere teslim edildi. Projeye başvuran üreticiler, kurayla hak sahibi olarak belirlendi. Bu projeye ayrılan 4 milyon TL bütçe, çiftçilerin damızlık koç ihtiyaçlarını karşılamak ve hayvancılıkta verimliliği artırmak için kullanıldı. Damızlık koçlarını teslim alan üreticiler, desteklerinden dolayı KBB Başkanı Tahir Büyükakın’a teşekkür etti.

Üreticilerin yem maliyetlerini yüzde 25 oranında düşecek

Büyükşehir belediyesi, hayata geçirdiği projeyle mevcut koyun ve keçi sürülerinin et, süt ve yapağı verimliliğinin artırılmasını amaçlıyor. Merinos ırkı koçlar, üreticilerin koyunlarının ikizleme oranlarını iyileştirerek, sürülerinin büyüme hızını artıracak ve verimlilik sağlayacak. Böylece erkek kuzu karkas ağırlıkları artacak ve beslenme süreleri kısalacak. Bu durum da üreticilerin yem maliyetlerini yüzde 25 oranında düşürerek, daha fazla kar elde etmeleri sağlanmış olacak. “Damızlık Koç Desteği Projesi” doğrultusunda büyükşehir belediyesi veteriner hekimleri tarafından düzenli olarak sürü takibi ve teknik destek veriliyor. Bu sayede, üreticilerin hayvancılık işletmeleri daha verimli hale geliyor. Büyükşehirin hayvancılık sektörüne verdiği desteklerle bölgedeki üreticilerin daha kaliteli ve verimli üretim yapmaları sağlanacak.

Daha önce manga ve koç verildi

Söz konusu proje ile geçen yıl üreticilere yüzde 50 hibeli 198 Karacabey merinos ve Kkvırcık cinsi damızlık koç ile 2023’te 18 damızlık manda desteği verilmişti. Gerçekleştirilen koç katımında ilk etaptaki kuzuların doğumlarda ikizlik oranı yüzde 75-80 olarak belirlenmiş, verimin yüksek olması üreticileri sevindirmişti. Büyükşehir belediyesinin tarıma ve hayvancılığa verdiği desteklerin artarak süreceği bildirildi. Kocaeli Damızlık Koyun Keçi Birliği Başkanı Mustafa Çakır, Büyükşehir Belediyesi’nin damızlık koç desteğinden dolayı yetiştiricilerin çok memnun olduğunu söyledi. Uzun yıllardan beri yetiştiricilerin damızlık koç konusunda büyük sıkıntıları olduğunu, temin etmek için Bursa Karacabey’e ve Bandırma’ya gitmek zorunda kaldıklarını ve büyük zorluklar çektiklerini ifade eden Çakır, “Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bu hizmeti çiftçilerimize ilaç gibi geldi. Önümüzdeki yıllarda da inşallah bu projelerin daha güzelleştirilerek devam ettirilmesini istiyoruz.” dedi.

Yetiştiriciler de damızlık koç desteğinden duydukları memnuniyeti dile getirerek, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a teşekkür etti.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER Kartepe Haber Üzücü Haberler

Dünyada sadece Kocaeli’de var: “Kesinlikle yenilmemeli, kopartılmamalıdır”

Sadece Kocaeli’nin Kartepe ilçesine özgü ve bilimsel adı “Crocus keltepensis” olan Keltepe çiğdemi, kritik tehdit altındaki endemik bitkiler arasında yer alıyor. Yüksek rakımlarda, sadece şubat, mart ve nisan aylarında açan bu özel türün korunması gerektiğine dikkat çeken Dr. Hüseyin Doğan, “Yenilebilir gıda değeri olsa bile kesinlikle yenilmemeli, kopartılmamalıdır. Bu bitkinin nesli kritik tehdit altında, o yüzden yerinde kalması, hatta popülasyonun artırılması birinci öncelik olmalı” dedi.

Kartepe ilçesinde yalnızca Kuzuyayla bölgesinde yetişen ve 2019 yılında bilimsel olarak tanımlanan Crocus keltepensis (Keltepe çiğdemi) yalnızca bu bölgede görüldüğü için küresel düzeyde endemik bir tür olarak dikkat çekiyor. Doğal yaşam alanı sınırlı olan bu çiğdem, iklim şartlarına duyarlı yapısıyla sadece yılın belirli aylarında ortaya çıkıyor.

“Kocaeli, benim tespitlerime göre 2 bin bitki türüne sahip”

Kocaeli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Doğan, bitki tarihi alanındaki uzmanlığının yanı sıra Kocaeli florası üzerine de kapsamlı çalışmalar yürüttüğünü ifade ederek, “Uzmanlık alanımın dışında aynı zamanda Kocaeli florası ile ilgili de çalışıyorum. Kocaeli’de bulunan tüm bitkilerle ilgili envanter oluşturdum. Bu çalışma devam ediyor. Kocaeli, benim tespitlerime göre 2 bin bitki türüne sahip. Bu Avrupa ile kıyaslandığında oldukça yüksek bir sayı. Hem ilimizin yüzölçümünün küçük olması hem de ciddi sanayi ve yapılaşma baskısı olduğu düşünülürse oldukça yüksek olduğu görülebilir” dedi.

“Kocaeli’de 60’ın üzerinde endemik türümüz var”

Doğan, Kocaeli’de 60’tan fazla endemik tür bulunduğunu ve bunlardan bazılarının yalnızca bu kentte görüldüğünü de vurguladı. Bitkilere örnekler veren Doğan, “Mesela ’Aubrieta ekimi’ adını verdiğimiz takson, sadece bir noktada birkaç yerde biliniyor. Yine Crocus keltepensis de aynı şekilde sadece Kocaeli’de görülen, dünyanın başka hiçbir yerinde görülmeyen bir bitki türü olarak dikkatimizi çekiyor. Benim de nihai amacım, bunların gün yüzüne çıkartılması, fotoğraflarla desteklenmesi ve kamuoyunda bunlara dair bir farkındalık oluşturulmasına yönelik bir çalışma yapmak diyebilirim” diye konuştu.

“Kar ne kadar erken erimeye başlarsa o kadar erken çıkar”

Keltepe çiğdemine yönelik bilgiler veren Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Doğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bu bitki, şubat ayından itibaren yüzeye çıkar ve karları takip eder. Kar erimeye başlamasından itibaren, kar ne kadar erken erimeye başlarsa o kadar erken çıkmaya başlar. Bu yıl kar Kocaeli’de daha geç yağdı ve ciddi bir yağış aldı. O yüzden bu yıl biraz geç açtı. Özellikle yüksek rakımlarda, Kuzuyayla gibi alanlarda bulunuyor. Biz nisan ayının 15’inde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin organize ettiği bir fotoğraf safarisi etkinliği yaptık. Yaklaşık 50 kişiyle birlikte gittik. Bitkiyi fotoğrafladık. Bu da aslında yapılması gereken faaliyetlerden bir tanesi. Bu endemik türlerin hem korunmaları hem de ilin biyoçeşitliliği için ciddi göstergeler olması anlamında bu tür faaliyetler çok önemli. O yüzden Büyükşehir Belediyesi’nin bu tür faaliyeti çok önemli ve değerli. Umarım bu tür faaliyetler artar ve kamuoyunda bu tür bitkilere dair farkındalık artarak çoğalır”

“2019 yılında bilimsel literatüre kazandırıldı”

Keltepe çiğdeminin 2019 yılında İstanbul Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sırrı Yüzbaşıoğlu tarafından bilimsel literatüre kazandırıldığını belirten Doğan, “Bitkinin görüldüğü yer Kartepe. Kartepe eskiden Keltepe olarak bilindiği için bu ismi aldı. Mavi ağırlıklı, çakır mavisi dediğimiz maviye yakın bir rengi var” şeklinde konuştu.

Dr. Hüseyin Doğan, Keltepe çiğdemini diğer türlerden ayıran özelliklerine de değinerek, “Bir bitkiyi diğer bitkilerden ayıran özellik, sistematik botaniğin alanına giren bir konu. ’Bir bitkiyi diğer bitki türlerinden ayırt eden nedir?’ diye sorulacak olursa bunun için belli başlı parametrelere bakılıyor. Meyve biçimine, çiçek açma dönemine, boğaz rengine bakılıyor, kök yumru dediğimiz gömleğin yapısına bakılıyor. Aynı zamanda gelişen teknolojiyle birlikte botanik de bundan faydalanıyor. Moleküler analizler, DNA analizleri de yapılıyor. Böylece bir bitkinin diğer bitkilerden farklı olduğu anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.

“Keltepe çiğdeminin sökülmesi yasaktır”

Doğan, Keltepe çiğdeminin neslinin kritik tehdit altında olduğunu ifade ederek, “Bitkilerin yerinden edilmemesini sağlayabiliriz, kamuoyu o bitkiyi sahiplenebilir, koruyabilir. Aynı zamanda bu tür bölgeler turizm baskısı altında. Çeşitli tabelalarla ya da etrafının çevrilmesiyle korunma altına alınabilir. Sadece Kocaeli’de var. Eğer burada yok olursa dünyanın tamamında yok olmuş olacak anlamına geliyor. Crocus keltepensis kendi kendine yetişiyor. Yani insan etkisi olmadan yetişen bitkiler. Rakım değerleri simüle edilebilirse insan eliyle yetiştirilebilir. Bitkinin yerinden sökülmemesi gerekir. Bu aynı zamanda kanunla da yasaktır” dedi.

“Türkiye’de yaklaşık 50 tür çiğdem var”

Dünyada 250’ye yakın “Crocus” ismi verilen çiğdem türü bulunduğunu, Türkiye’nin ise bu türlerin yaklaşık 50’sine ev sahipliği yaptığını belirten Doğan, “Türkiye’deki çiğdem türlerinin büyük bölümü endemik. Kocaeli’de 8 çiğdem türümüz var ve bu modele uygun olarak bunlardan 4 tanesi endemik. Bunlar Crocus keltepensis, Crocus bifloriformis, Crocus pestalozzae ve Crocus sakariensis. Çiğdem cinsi iki grup halinde çiçek açar. Bir grup güz aylarında çiçek açar, bir grup bahar aylarında çiçek açar. Bu hem güzün bittiğini haber veren hem de baharın geldiğini haber veren bir cinstir” diye konuştu.

“Yenilebilir gıda değeri olsa bile kesinlikle yenilmemeli, kopartılmamalıdır”

Bazı çiğdem türlerinin yenilebildiği bilgisini de veren Doğan “Özellikle Krokus flavusun, hatta Krokus chrysanthusun da yumrularının tüketildiğini, pilavlara eklendiğini biliyorum ama Keltepe çiğdemi için konuşacak olursak bunun yenilebilene dair henüz bir araştırma yapılmadı. Yenilebilir gıda değeri olsa bile kesinlikle yenilmemeli, kopartılmamalıdır. Bu bitkinin nesli kritik tehdit altında, o yüzden yerinde kalması, hatta popülasyonun artırılması birinci öncelik olmalı” uyarısında bulundu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Nisan ayında beyaz örtünün keyfini ATV’lerle çıkardılar

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/nisan-ayinda-beyaz-ortunun-keyfini-atvlerle-cikardilar-0-tkziNInX.mp4
İlkbahar mevsiminde olunmasına rağmen Kocaeli’nin yüksek kesimlerine yağan kar, doğaseverleri hem şaşırttı hem de sevindirdi. ATV ve UTV araçlarıyla yaylaları gezen grup, kar ve eşsiz kış manzarasının tadını çıkardı.

Kocaeli’de baharın ortasında yağan kar, özellikle yüksek kesimlerde doğayı yeniden beyaza bürüdü. Kar yağışını fırsat bilerek ATV ve UTV araçlarıyla karla kaplı bölgelere çıkan macera severler, hem eğlendi hem de kartpostallık manzaraları kaydetme fırsatı buldu.

“Nisan ayının ortası, inanılması zor ama muhteşem bir kar var”

İş arkadaşlarıyla birlikte karın tadını çıkaran Mehmet Ali Kaşka, “Nisan ayının ortası, inanılması zor ama muhteşem bir kar var. Bahara girerken böyle kar görmek bizim için de sürpriz oldu. Bu kar önümüzdeki yaz için su ihtiyacını giderecek. Bu yüzden de barajlar içinde güzel bir kaynak oluşturdu. Bu kar, aynı zamanda yeraltındaki canlılar için de çok gerekliydi. Biz de arkadaşlarımızla hafta sonu karın keyfini çıkarmak için ATV ve UTV’ler ile geldik. Herkese tavsiye ediyorum” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Nisan ayında kar sürprizi

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/nisan-ayinda-kar-surprizi-0-2A6QttAI.mp4
Hava sıcaklığının 4 dereceye kadar düştüğü Kocaeli’de, nisan ayında kar yağışı etkili oldu.

Kocaeli’de bahar ayının ortasında adeta kış geri döndü. Gece saatlerinde etkili olan fırtına ve yağmur, sabaha karşı yerini kar yağışına bıraktı. Termometrelerin 4 dereceyi gösterdiği kentte kar, bazı bölgelerde kısa süreli de olsa etkili oldu. Vatandaşlar, nisan ayında yağan kar karşısında şaşkınlık yaşadı.

Kocaeli Şehir Hastanesi çevresi de zaman zaman hızlanan kar yağışı nedeniyle beyaza büründü. Hastane personeli ve hastalar, gördükleri manzara karşısında hem şaşırdı hem de mutlu oldu.

Hastane personeli Memduh Ayvaz, “Manzara çok güzel. 45 yaşındayım, ilk kez nisan ayında kar yağdığına şahit oluyorum. Çok güzel bir manzara” dedi.

Canan Karagöz ise “İlk defa nisan ayında kar görüyorum. Kar gördüğüm için mutluyum ama bu mevsimde yağmasına çok şaşırdık” diye konuştu.

Kategoriler
Yaşam Haberleri Tüm Yaşam Haberleri YAŞAM

Kartepe’ye lapa lapa kar yağdı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/kartepeye-lapa-lapa-kar-yagdi-0-IIjyRlJ3.mp4
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan uyarının ardından Kocaeli’nin yüksek kesimlerine nisan ayında lapa lapa kar yağdı. Zirve ilkbaharın ortasında beyaz örtüsünü giyindi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü ekipleri balkanlar üzerinden gelen soğuk hava dalgasının etkili olacağı uyarısında bulunmuştu. Uyarının ardından dün akşam saatlerinden itibaren Kocaeli genelinde sıcaklıklar hissedilir derecede düştü. Kocaeli’nin yüksek kesimlerinde bi sabah saatlerinde kar etkili olurken, Kartepe’nin zirvesi, Kuzuyayla ile Eriklitepe’ye lapa lapa kar yağdı.

Yüksek kesimlerde hava sıcaklığı eksi derecelere kadar düşerken, kar yağışının bugün de etkili olması bekleniyor.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Mahkemelik olan tesisi vatandaş istemiyor

Kocaeli’nin turizmiyle ön plana çıkan ilçesi Kartepe’ye, Yıldızlar Yatırım Holding tarafından yapılmak istenen çelikhane ve haddehane projesinin ÇED raporu süreci yargıya taşındı. Süreç Danıştay’da devam ederken, bölge halkı tesisin yapılmasına kesinlikle karşı çıkıyor.

Kentin önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Kartepe’ye, Yıldız Demir Çelik firması tarafından yapılmak istenen çelikhane ve haddehane projesine Mayıs 2023’te onay verilmişti. Siyasilerin itirazı üzerine Kocaeli 2. İdare Mahkemesi, projenin meteorolojik analizlerinin eksikliği ile çevre ve trafik üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle ÇED raporunun yetersiz olduğuna hükmederek projeyi iptal etti. Yıldız Demir Çelik Şirketi ise kararı Danıştay’a taşıyarak iptal kararına itiraz etti. Süreç Danıştay 10. Dairesi’nde devam ederken, vatandaşlar tesise kesinlikle karşı çıkıyor.

“Vatandaş kesinlikle istemiyor”

ÇED raporu sürecine bölge halkı olarak katıldıklarını belirten Mustafa Mutlu Sarı, “Vatandaş bu tesisi kesinlikle istemiyor ” dedi.

“Tarım, yer altı su kaynakları ve turizm doğrudan etkilenecektir”

Bölgenin öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için tanıtılmasının gerekli olduğunu ifade eden Sarı, “Fabrikanın yapılmak istendiği yer, Kartepe’nin 32 mahallesinden biri olan Uzunbey Mahallesi. Bayraktar, Solaklar, Durhasan, Eseler gibi Kocaeli’nin sebze üretim merkezlerine kuş uçuşu birkaç kilometre mesafede. Marmara’nın meyve üretim merkezi olan Maşukiye, Derbent ve Balaban’a ise kuş uçuşu yaklaşık 10 kilometre uzaklıkta. Ayrıca Sapanca Gölü de buraya kuş uçuşu 7-8 kilometre mesafede. Bu fabrikanın kurulması halinde bölgedeki tarım, yer altı su kaynakları ve turizm doğrudan etkilenecektir” diye konuştu.

“Böyle bir fabrikanın yapılması Kartepe’ye ihanettir”

Turizmin nasıl etkileneceğini de açıklayan Sarı, “Fabrikadan çıkacak buhar ve cüruf, lodos etkisiyle Samanlı Dağları’na, Sapanca’ya, Kartepe’ye, Maşukiye’ye, Balaban’a ve Arslanbey’e yayılacak. Bu dağlarda turizm yapan herkesi olumsuz etkileyecek. Kartepe, bugün kar ve su kayağının doğal olarak yapılabildiği tek ilçe. Böyle bir fabrikanın yapılması Kartepe’ye ihanettir. 135 bin Kartepeli ve çevre ilçelerle birlikte toplamda 400 bin insan bu durumdan etkilenecektir” şeklinde konuştu.

“Çok net bir şekilde karşıyız”

Mustafa Mutlu Sarı, çok sayıda vatandaşın da fabrikanın yapılmasına karşı çıktığına değinerek, “400 bin insana referandum yapılsa, yüzde 95-96 oranında hayır oyu çıkar. Çok net bir şekilde bu fabrikanın buraya yapılmasına kesinlikle karşıyız. Yıldızlar Yatırım Holding yapmayı planlıyor fabrikayı ama bizler yaptırmayacağız” ifadelerini kullandı.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version