Kategoriler
Sağlık Haberleri SAĞLIK Tüm Sağlık Haberleri

Uzmanı uyardı: “Ağız gargarası seçerken üç kez düşünün”

Diş Hekimi ve Ağız, Diş, Çene Cerrahı Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, özellikle alkol ve asit bazlı ağız gargaralarının tat alma duyusunun kaybından diş minesinde erozyona, ağız mukozasında ülser oluşumuna kadar birçok risk içerdiğini belirterek, “Ağız gargarası seçerken üç kez düşünün” dedi.

Diş Hekimi ve Ağız, Diş, Çene Cerrahı Dr. Birkan Taha Özkan, kullanımı yaygınlaşan ağız gargaralarına karşı uyarılarda bulundu. Prof. Dr. Özkan, özellikle pH değeri düşük (asidik) ve alkol içeren ürünlerin dişlerde hassasiyet, çürük artışı, diş yüzeyinde renklenme ve mine incelmesine yol açtığını söyledi. Alkol, klorheksidin ve yoğun antiseptik içeren ağız gargaralarının dil yüzeyindeki tat tomurcuklarını zamanla silikleştirdiğini belirten Prof. Dr. Özkan, “Özellikle asidik içerikli ve alkol bazlı gargaraların uzun süreli kullanımı, diş minesinde erozyon, dilde tat alma duyu kaybı, diş eti hastalıkları ve ağız mukozasında hasar gibi sorunlara yol açabiliyor” dedi.

“Tat alma duyunuzu yitirebilirsiniz”
Yoğun alkol, klorheksidin ve antiseptik içeren ağız gargaralarının dil üzerindeki tat tomurcuklarına zarar verdiğini belirten Özkan, “Tat alma duyunuzu yitirebilirsiniz. Yoğun alkol, klorheksidin ve antiseptik içeren ağız gargaraları, dil üzerindeki minik tat tomurcuklarının (papillaların) silikleşmesine ve yok olmasına neden oluyor. Bu da zamanla dil yüzeyinde pürüzsüzleşme, tatlı, tuzlu, acı gibi tatları algılayamama ve ağız içinde ve yanakta kronik yanma hissi oluşturuyor. Tat alma duygusunu kaybetmek, yaşam kalitesini doğrudan etkiler. Dil üzerindeki papillaların hasarı bir noktadan sonra geri dönüşümsüz olabilir. 2024 yılında yapılan bilimsel çalışmalar, düzenli ağız gargarası kullanan bireylerde yüzde 18 oranında tat kaybı ve dil yanması vakalarının görüldüğünü göstermiştir” diye konuştu.

“Diş beyazlatmak isterken zarar veriliyor”
Özellikle alkol oranı yüksek (yüzde 20 üzeri) ya da asidik yapıdaki ağız gargaralarının ağız mukozası ve dişeti epitelinde ciddi hasarlara yol açtığını belirten Prof. Dr. Özkan, “Bu durum yanak içlerinde ve diş etlerinde şiddetli yanma, kuruluk, soyulma, ilerleyen süreçte açık yaralara (ülserlere) yol açar. Her gargara kullanımında aslında ağzınızın koruyucu tabakasını yakıyor olabilirsiniz. Yanak mukozasındaki bu mikro hasarlar zamanla daha büyük sistemik enfeksiyonlara da kapı aralar. pH değeri düşük gargaralar, diş minesinde asit erozyonuna yol açıyor. Sonuç olarak, diş hassasiyeti, diş çürük oluşumunda artış, diş minesinin incelmesi, diş renginde koyulaşma veya diş yüzeyinde sararma. Dişlerinizi beyazlatmak isterken, yanlış gargara kullanımıyla dişleri aşındırıyor ve diş çürüklerine davetiye çıkarıyorsunuz. 2024 yılında yapılan bilimsel çalışmaya göre, düzenli gargara kullanan bireylerde yüzde 32 oranında diş erozyonu tespit edilmiştir” ifadelerini kullandı.

“Çene kemiği bile zarar görebilir”
Çene kemiğinin de ciddi zarar görebileceğini dile getiren Prof. Dr. Özkan, “Özellikle klorheksidin bazlı gargaralar, dişlerin üzerinde koyu kahverengi, siyahımsı lekeler oluşturur. Bu renklenmeler diş taşı gibi kalıcı hale gelebilir hatta diş yüzeyindeki lekeler profesyonel temizlikle dahi tam olarak giderilemeyebilir. Metal sülfür ve maillard reaksiyonu sonucu diş ve diş dolgusu kenarlarında kalıcı renk değişimi görülür. Yüzde 2’lik klorheksidin kullanımı, yüzde 9,8 oranında mukozal ülserasyon ve beyaz plak oluşumuna yol açabilir. Sağlıklı dişlerinizin görünümünü bozarak estetik kaygıya sebep olabilirsiniz. Bu hasar bazen telafisi çok zor bir noktaya ulaşır. Bu nedenle uzun süreli kullanımdan ziyade belirli kısa süreli kullanımı renklenmenin de önüne geçebilir. Çene kemiğinize bile zarar verebilir, Uzun süreli antiseptik ağız gargarası kullanımı, ağız florasındaki faydalı bakterileri yok ederek, diş eti hastalıklarının hatta periodontitse (ileri diş eti hastalığına) ilerlemesine, diş eti çekilmesine, diş kayıplarına ve çene kemiğinde erimeye zemin hazırlar” şeklinde konuştu.

“Kalp damar hastalıklarını tetikleyebilir”
Prof. Dr. Birkan Taha Özkan, ağız gargaralarının masum bir hijyen ürünü gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Sadece ağzınız değil, tüm vücudunuz tehlikede. Klorheksidin gibi güçlü antiseptikler, ağız mikrobiyotasını bozarak ağızdan mideye ve kalbe kadar olan nitrat-nitrit-oksit dengesini etkiler. Bu durum uzun vadede hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve bağışıklık sistemi zayıflamasına yol açabilir. Masum bir gargara kullanımı, zamanla sistemik kalp damar problemlerine bile neden olabilir. Ağız sağlığı, vücut sağlığının kapısıdır. Ağız gargarası seçerken üç kez düşünün. pH’ı nötr veya hafif alkali olan ürünleri tercih edin. Alkol içermeyen formülleri seçin. Uzun süreli kullanımda mutlaka diş hekiminize danışın. Ağızda tat kaybı, yanma, dişlerde lekelenme gibi belirtiler görürseniz gargara kullanımını derhal bırakmalısınız. Ağız gargarası masum bir hijyen ürünü değildir. Yanlış ve uzun süreli kullanım; ağız, diş, diş eti, çene kemiği ve hatta tüm vücudunuzun sağlığını tehdit edebilir. Tat alma duyunuzu kaybettirebilir, çene kemiğinizi eritmeye başlayabilir ve kalp damar rahatsızlıklarına yol açabilir. Uzun süreli, yoğun asidik ve alkol içerikli gargara kullanımına karşı dikkatli olun. Mutlaka diş hekiminize danışarak kullanın” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

22 Mart Dünya Su Günü!

22 Mart Dünya Su Günü!

Birleşmiş Milletler tarafından 1993 yılında ilan edilen ve her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü, suyun önemini vurgulamak ve su kaynaklarının korunmasını teşvik etmek amacıyla düzenlenmektedir. 2025 yılının teması olarak belirlenen “Buzulların Korunması” konusu, iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini bir kez daha gündeme taşımaktadır.

Buzullar, gezegenimizin tatlı su kaynaklarının büyük bir bölümünü barındıran ve iklim dengesi açısından hayati öneme sahip doğal oluşumlardır. Ancak, küresel ısınma ve insan faaliyetleri nedeniyle hızla erimekte, bu da deniz seviyelerinin yükselmesine, ekosistemlerin bozulmasına ve su kaynaklarının azalmasına yol açmaktadır. Buzulların korunması, yalnızca doğayı değil, aynı zamanda milyonlarca insanın yaşamını da güvence altına almak anlamına gelir. Sera gazı emisyonlarını azaltmak, yenilenebilir enerji kullanımını teşvik etmek ve sürdürülebilir çevre politikaları benimsemek, buzulların erimesini yavaşlatmak için atılması gereken en önemli adımlardır.

Artan nüfus, kentleşme, sanayileşme ve iklim değişikliği gibi faktörler, tatlı su kaynakları üzerinde geri dönüşü olmayan baskılar oluşturmaktadır. Bu nedenle, yaşamın temel taşı, ekosistemlerin dengesini koruyan en kritik unsurlardan biri olan suyun sürdürülebilir kullanımı ve etkin yönetimi, küresel düzeyde bir zorunluluk haline gelmiştir.

Günümüzde yağış düzensizlikleri, sıcaklık artışı, su kirliliği, kuraklık ve su kıtlığı gibi olumsuzluklar, su kaynaklarımızın sürekliliğini tehdit etmektedir. Su yönetimi konusunda bilimsel ve teknolojik temellere dayalı yaklaşımlar geliştirilmesi, bu sorunlarla mücadelede en etkili yollardan biridir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü olarak, bu bilinçle hareket etmekte ve su kaynaklarının verimli kullanımına yönelik çalışmalarımızı bilimsel veriler ışığında sürdürmekteyiz.

Suyun korunması konusunda yalnızca altyapı yatırımlarımızla değil, eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarıyla da önemli adımlar atıyoruz. Anaokulundan üniversitelere kadar eğitim kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, işletmelere ve meslek örgütlerine yönelik bilgilendirme seminerleri düzenliyoruz. Gerçekleştirdiğimiz interaktif eğitimlerle öğrencilere, öğretmenlere ve ailelere suyun önemi, israfın zararları ve sürdürülebilir su kullanımı konularında farkındalık kazandırıyoruz. Böylece su verimliliği kültürünün toplumda yaygınlaşmasını sağlayarak geleceğe daha sağlıklı su kaynakları bırakılmasına katkıda bulunuyoruz.

İSU Genel Müdürlüğü olarak, 2024 yılında 198,5 milyon metreküp içme suyunu halkımıza ulaştırırken su kayıp ve kaçak oranlarını en aza indirmek amacıyla altyapı iyileştirme projeleri gerçekleştirdik. Suyun sadece tüketim amaçlı kullanılmasının ötesinde, döngüsel bir ekonomi modeliyle ele alınması gerekliliğinin farkındalığıyla, 2015 yılından bu yana toplam 129,8 milyon metreküp geri kazanım suyu elde ederek sanayi tesisleri ve yeşil alan sulamalarında etkin bir şekilde kullandık. Böylelikle, Yuvacık Barajı’nın 2,5 katı kadar su tasarrufu sağlayarak içme suyu kaynakları üzerindeki baskıyı önemli oranda azalttık. Ayrıca yenilenebilir enerji kaynaklarımız HES (Hidroelektrik Enerji Santrali) ve GES (Güneş Enerji Santrali) ile 13.396.607 kWh enerji üreterek, 67 bin hanenin bir aylık enerji ihtiyacına eş değer bir katkı sağladık. Böylece hem doğayı koruduk hem de ülkemize katma değer sunduk.

Bu bilinçle, Dünya Su Günü vesilesiyle bir kez daha suyun kıymetini idrak etmeli, bireysel ve kurumsal düzeyde bilinçli su kullanımını benimsemeli ve en verimli su yönetim stratejilerini hayata geçirmeliyiz. 22 Mart Dünya Su Günü’nü kutluyor, su kaynaklarının korunmasına ve sürdürülebilirliğine dair kararlılığımızı bir kez daha yineliyorum.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

İSU Genel Müdürü Ali Sağlık, Sürdürülebilir Su Yönetimi İçin Kocaeli’de Yapılan Çalışmaları Anlattı

Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) tarafından 8’incisi düzenlenen Su Kayıp ve Kaçakları Forumu’na İSU Genel Müdürü Ali Sağlık, konuşmacı olarak katıldı.

İstanbul’da düzenlenen fuarda konuşan Genel Müdür Ali Sağlık, sürdürülebilir gelecek için yenilikçi su yönetimi ile Kocaeli’de suyun gelecek nesillere kaliteli bir şekilde aktarılması için yapılan çalışmalarla ilgili tecrübelerini paylaştı.

Altyapı ve Kazısız Teknolojiler Derneği (AKATED) tarafından organize edilen 8. Su Kayıp ve Kaçakları Forumu, İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşti. Etkinliğe, birçok su ve kanalizasyon idarelerinin yanı sıra yerli ve yabancı sektör temsilcileri de katılım gösterdi.

‘SUYUN VE ATIK SUYUN GELECEĞİ: LİDERLİK VE POLİTİKALAR’ OTURUMU YAPILDI
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdür Yardımcısı Göktuğ İlter’in başkanlığını yaptığı ‘Suyun ve Atık Suyun Geleceği: Liderlik Ve Politikalar’ konulu oturuma konuşmacı olarak İSU Genel Müdürü Ali Sağlık ile beraber İSKİ Genel Müdürü Doç. Dr. Şafak Başa, ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Ercan, Adıyaman Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özgür Özdemir katıldı.

ALİ SAĞLIK: “KÜRESEL ISINMA SU KAYNAKLARINI OLUMSUZ ETKİLİYOR”
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin uygulanmasında suyun, çok önemli bir role sahip olduğunu söyleyen İSU Genel Müdürü Ali Sağlık: “Suyun verimli ve sürdürülebilir bir şekilde işletilmesi, kalkınmanın temel taşlarından biridir. İklim değişimi, hızlı kentleşme ve artan nüfus gibi değişkenler, suyun her zamankinden daha değerli ve hassas bir kaynak haline gelmesine yol açmıştır. Su yönetiminde artan talebi karşılamak için yeni kaynaklar geliştirme kararı almadan önce, eldeki mevcut suyu en verimli şekilde kullanma anlayışını uygulamaya koymak gerekiyor. Bu kapsamda, suyun özellikle endüstride kullanımında arıtıldıktan sonra çevrim içi tekrar kullanımı da sürdürülebilir su kullanımı için çok önemli bir adım olacaktır.” dedi.

“SU KITLIĞI İLE MÜCADELEDE SU KAYIPLARININ ÖNLENMESİ BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”
Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi’ne göre su zengini ve su fakiri ülkelerin, kişi başı yıllık su potansiyeline göre belirlendiğini ifade eden İSU Genel Müdürü Ali Sağlık: “Türkiye, kişi başına düşen yıllık 1.313 m³ su miktarı ile su stresi yaşayan ülkeler kategorisinde yer alıyor. Marmara havzası için bu indeks değeri mutlak su kıtlığı seviyesinde. Bu noktada su kayıplarının önlenmesi de büyük önem taşıyor. Ülkemizdeki içme suyu temin ve dağıtım sistemlerindeki su kayıp oranı % 33,54 seviyesinde. Mevzuat gereği 2033 yılına kadar bütün belediyelerde su kayıpları oranının %25, 2040 yılına kadar %10 seviyesine düşürülmesi hedefleniyor. İSU Genel Müdürlüğü olarak 2004 yılında %72 olan su kayıp kaçak oranını kent genelinde yaptığımız çalışmalar ile %24 seviyesine indirdik. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün 2028 yılı için hedeflediği %25 kayıp kaçak oranından daha iyi bir noktaya getirmiş olduk. Hedefimiz 2028 yılında bu oranı %20’nin altına düşürmek olacak.” diye konuştu.

“GERİ KAZANIM SUYU İLE 2023 YILINDA SANAYİYE 15,1 MİLYON M³ SU VERDİK”
Kocaeli’de yapılan çalışmalar ile suya ikinci bir görev verdiklerin söyleyen Genel Müdür Ali Sağlık: “ İSU, arıtılmış atık suların endüstri tarafından kullanımını teşvik ederek yeraltı suları ve şebeke suyu kullanımını azaltmayı ve böylece su kaynakları üzerindeki baskıyı hafifletmeyi hedeflemektedir. Geri kazanım suyu, yeraltı su kaynaklarının korunması ve çevresel ayak izinin küçültülmesi açısından da kritik bir role sahiptir. İklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkmak için önemli bir çözüm olan geri kazanım suyu, su yönetiminde sürdürülebilir ve etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Kocaeli genelinde 2023 yılında sanayinin kullandığı toplam 42,9 milyon metreküp suyun 15,1 milyon metreküplük kısmının geri kazanım suyundan sağladık. 48 milyon metreküp geri kazanım suyu sağlama kapasitemiz ile bu oranı daha da yukarıları çıkararak su üzerindeki baskıyı gelecek yıllarda daha da azaltmayı planlıyoruz.” dedi.

“GELECEK NESİLLERE, TEMİZ İÇME SUYU SAĞLAMA SORUMLULUĞU TAŞIMALIYIZ”
İSU Genel Müdürü Ali Sağlık: “ Sürdürülebilir su yönetimi stratejileri oluşturarak, su kaynaklarını koruyarak, su tasarrufunu teşvik ederek, teknolojiyi iyi kullanarak, ulusal ve uluslararası iş birlikleri yaparak, su kriziyle mücadele için etkili politikalar uygulayarak, gelecek nesillere temiz içme suyu sağlama sorumluluğunu taşımalıyız.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version