Kategoriler
Sağlık Haberleri SAĞLIK Tüm Sağlık Haberleri

Uzmanı uyardı: “Her bel fıtığında ameliyat şart değil”

Her bel fıtığı hastasının ameliyat olmaması gerektiğini belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Nehir Barut, “Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur. Yatak istirahati, ağrı kesici medikal tedaviler ve bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir. Hastaların büyük çoğunluğunda bu yöntemlerle şikayetler gerilemektedir. Dirençli ağrı, kuvvet kaybı, idrar kaçırma gibi şikayetler varsa cerrahi tedavi kaçınılmazdır. Cerrahinin gecikmesi, felç gibi geri dönüşü olmayan nörolojik komplikasyonlara yol açabilir” dedi.

VM Medical Park Gebze Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Nehir Barut, bel fıtığı ve tedavi yolları hakkında açıklamalarda bulundu. Bel fıtığının tanımını yapan Op. Dr. Barut, “Bel fıtığı, bel omurgaları arasındaki disk adı verilen kıkırdak yastıkların zaman içinde zorlanma ve yıpranma nedeniyle yırtılması, kopması ve yerinden kayması sonucu oluşan sinir köklerinin sıkışmasıdır” diye konuştu.

“35-40 yaşlarında sık gözüküyor”
Bel fıtığına neden olan durumlardan bahseden Op. Dr. Barut, “Bel fıtıkları genel olarak ağır kaldırma sonucuyla tetiklenir. Bununla birlikte aşırı kilo (obezite), ani hareketler, yaşlılık, uzun süre aynı pozisyonda oturmak, genetik faktörler ve sigara tüketimi de bel fıtığına neden olan faktörler arasında gösterebilir. Sıklıkla 30-50 yaşları arasında görülür. Özellikle 35-40 yaşlarında pik yapar” şeklinde konuştu.

“Bacaklara yayılan şiddetli ağrı, uyuşma görülebilir”
Belirtilere de değinen Barut, “Bel hareketlerinde kısıtlanma kasların gerilmesi ve spazmı sonucu görülür. Yürüme ve oturma sırasında zorlanma fıtığın sinirleri etkilemesiyle ortaya çıkar. Ayak ve bacak kaslarında güçsüzlük omurgadaki sinirlerin zarar görmesi sonucu gelişir. Bacaklara yayılan şiddetli ağrı, uyuşma, karıncalanma ve kas güçsüzlüğü olabilir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRI), bel fıtığı tanısında en yaygın kullanılan yöntemdir. Omurganın kemik yapısının incelenmesinde röntgen ve bilgisayarlı tomografi istenebilir. Ayrıca, bazı özel durumlarda sinir iletim hızları, sinir hasarı ve kas zayıflığının tespiti için EMG (Elektromiyografi) tetkiki istenebilir” ifadelerini kullandı.

“Sıcak veya soğuk kompres uygulaması iyi gelebilir”
Bel fıtığına iyi gelen önerilerde bulunan Op. Dr. Barut, “Sıcak veya soğuk kompres uygulaması, fizik tedavi, istirahat ve kasları çalıştırmak ve ağrı kesiciler bel fıtığı sonucu yaşanan ağrıyı dindirmeye yardım edebilir. Ağrı kesici ilaçlar ve anti-enflamatuar ilaçlar kullanılır. Bel bölgesi, vücudun ağırlık merkezidir ve gün içinde yaptığımız tüm hareketlerden etkilenmektedir. Düzenli yürüyüşler, kan dolaşımını artırarak bel bölgesine daha fazla oksijen gitmesine yardımcı olabilir. Bel fıtığı olanlar için karın kaslarını güçlendirmek önemlidir. Pelvik tilt, kedi-inek pozisyonu, köprü egzersizi, çocuk pozu ve diz göğse çekme egzersizleri ile bel ve karın kaslarını güçlendirir, omurga esnekliğini artırır ve ağrıyı hafifletir. Ağır kaldırmamak önemlidir. Ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Sağlıklı bir kiloya sahip olunmalıdır. Düzenli egzersiz yapılmalıdır. İyi bir duruş pozisyonu edinilmelidir. Sigara bırakılmalıdır” açıklamasında bulundu.

“Bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir”
Tedavi yollarına dikkat çeken Op. Dr. Barut, “Yatak istirahati, ağrı kesici medikal tedaviler ve bazen fizik tedavi ile rahatlama sağlanabilir. Hastaların büyük çoğunluğunda bu yöntemlerle şikayetler gerilemektedir. Dirençli ağrı, kuvvet kaybı, idrar kaçırma gibi şikayetler varsa cerrahi tedavi kaçınılmazdır” diye konuştu.

“Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur”

Her bel fıtığı hastasının ameliyat olmaması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Barut, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece yüzde 5 civarında hastada ameliyat gerekli olur. Acil ameliyat gerektiren durumlar da vardır. İlerleyici güç kaybı, örneğin hastanın bacak-ayak kaslarında ilerleyici güç kaybı meydana geliyorsa, bu ciddi bir sinir sıkışmasının işareti olabilir. Düşük ayak (foot drop), hastanın ayak bileğini yer çekimine karşı yukarı kaldırmakta zorlanması veya bunu hiç yapamaması durumudur. Bu durumda ameliyat aciliyet kazanır. İdrar ve büyük abdest kontrol kaybı, sfinkter kaslarında güçsüzlük sonucu hastanın idrarını veya büyük abdestini tutamaması durumunda hızlı müdahale gereklidir. Bu, omurilik üzerindeki ciddi baskının göstergesidir ve ameliyat gecikirse sinir hasarı kalıcı hale gelebilir. Hastanın başvuru sırasında belirgin nörolojik kayıpları varsa (örneğin, bacakta hissizlik ve felç durumu), sinir üzerindeki basının hızla ortadan kaldırılması için cerrahi müdahale şarttır. Cerrahinin gecikmesi, felç gibi geri dönüşü olmayan nörolojik komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden yukarıda belirtiler ortaya çıktığında zaman kaybetmeden bir omurga cerrahisi uzmanına başvurmak hayati önem taşır.”

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

“Kubital tünel sendromu yaşamı çekilmez hale getirebilir”

Başlangıçta hafif, zamanla şiddetlenen şikayetlere yol açan kubital tünel sendromunun yaşam şartlarında şiddetli değişikliklere neden olduğuna dikkat çeken Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Arda Berkan Sezgiç, “Kubital tünel sendromu dirsek ve elde ağrı, uyuşukluk gibi bulgular verse de çoğu zaman göz ardı edilir. Ancak zamanla günlük yaşamı olumsuz etkiler, iş potansiyelini düşürür ve hatta uyku bozukluğuna neden olarak yaşamı çekilmez hale getirebilir” dedi.

Özellikle bilgisayarın başında uzun saatler geçiren, tekrar eden hareketlerle iş yapan bireylerde bazı sağlık sorunlarının kaçınılmaz hale geldiğini işaret eden VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Arda Berkan Sezgiç, bu sorunlardan biri olan kubital tünel sendromu hakkında bilgilendirmede bulundu.

“Yaşam şartlarında şiddetli değişikliklere yol açabilir”

Kubital tünel sendromunun dirsek ve elde ağrı, uyuşukluk gibi bulgular veren ve çoğu zaman göz ardı edilen ancak yaşam şartlarında şiddetli değişikliklere kadar ilerleyen bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Op. Dr. Sezgiç, “Kubital tünel sendromu, ulnar sinirin dirseği geçtiği seviyede (dirseğin iç tarafında) sıkışması sonucu ortaya çıkan rahatsızlıktır. Bu sinir, beynimizden başlayarak omurgadan çıkar ve dirseğin iç tarafından geçerek bazı kasları çalıştırır, elin serçe ve yüzük parmağına duyu hissi sağlar. Sinirin sıkışması, genellikle dirseğin uzun süreli bükülü kalması veya sert yere uzun süreli teması nedeniyle gelişir. Sonuç olarak, günlük eylemlerde sinir basısının ve temasın uzun sürmesi, hastada kubital tünel sendromu bulgularının ortaya çıkmasına neden olur” dedi.

Kubital tünel sendromunun bulguları

Kubital tünel sendromunun bulgularının başlangıçta hafif olup zamanla şiddetlenebildiğini ifade eden Op. Dr. Sezgiç, sinir sıkışması halinde belirtilerin birden fazlasının hastada aynı anda yaşanabileceğini belirtti. Op. Dr. Sezgiç, kubital tünel sendromunun bulgularına da değinerek, “Uyuşma ve parmaklarda ani oluşan kasılma (serçe ve yüzük parmaklarında hissedilir). El çevresinde ve dirsekte ağrı, yanma hissi. Karşı el ile mukayesede güçsüzlük ve kaslarda erime. Elde koordinasyon zorluğu. Daha zayıf kavrama. Özellikle uyku sırasında dirsek büküldüğünde belirtilerin artması ve uykudan uyandıran yanma ve karıncalanma tarzı ağrı” diye konuştu.

Op. Dr. Sezgiç, üstteki bulgu ve belirtilerin günlük yaşamı olumsuz etkilediğini, iş potansiyelini düşürdüğünü ve hatta uyku bozukluğu oluşturduğunun altını çizdi.

“Bilgisayar ve cep telefonunu sık kullananlar risk altında”

Kubital tünel sendromunun ana nedenleri arasında tekrarlayan hareketler, uzun süreli gerilmeler ve aşırı basınçların yer aldığını belirten Op. Dr. Sezgiç, “Özellikle bilgisayarla uzun süre çalışanlar, telefonla uzun süre konuşanlar ve belirli el işlerini sürekli yapan kişiler risk altındadır. Ancak bu durumu sadece ofis çalışanlarıyla sınırlamayı düşünmek yanıltıcıdır. Sanatçılar, müzisyenler ve sporcular da bu sendromdan etkilenebilir. Ayrıca bazı bireylerde genetik yatkınlık, dirsek travmaları veya artrit gibi durumlar da kubital tünel sendromu riskini artırabilir. Özellikle yaşın iyileşmesi, elastikliyin azalması ve sinirlerin sıkışma ihtimalini artırmaktadır” ifadelerini kullandı.

Op. Dr. Sezgiç, kubital tünel sendromunda riski artıran bazı sebepleri şöyle sıraladı:

“Dirseğin uzun süre bükülü kalması (bilgisayar kullanırken, telefonla konuşurken ve masa başında dirseğin üzerine yük verecek şekilde uzun süre oturmak. Dirsek çevresine alınan darbe. Geçirilmiş dirsek kırığı. Uzun süre gitar çalma ve onun gibi dirseklerin tekrar bükülüp açılması, Kol altında dirsek bükülerek uyunması. Dirsek eklem deformitesi ve eklem artrozu. Dirsek bölgesinden geçirilmiş cerrahi öyküsü. Golfçü dirseği (medial epikondilit) Dirsek çevresinde tümör ve ya kemik büyümesi”

“Tedavi yöntemleri”

Kubital tünel sendromunun başarılı tedavisi için öncelikle nedeni tespit etmek gerektiğini işaret eden Op. Dr. Sezgiç, şu bilgileri paylaştı:

“Belirtilere neden olan sorunu bulmak için mesleki ve günlük faaliyetler, iş ve spor dahil aktiviteler incelenmeli, bu sendroma neden olacak olumsuzluklardan kaçınılmalıdır. Ayrıca, çalışma alanlarının ergonomik hale getirilmesi, iş zamanı sık sık ara verilmesi, iş ortamının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Örneğin, bilgisayar çalışırken dirseklerinizi bir aparat kullanarak, uzun süreli basılardan koruyabilir, masa gövde mesafesini artırarak dirsek açısını artırabilirsiniz. Ayrıca, düzenli egzersiz yapmak ve germe hareketlerini ihmal etmemek önemlidir”

“Hastalık ilerlediyse ve şiddetli ağrılar varsa cerrahi müdahale yapılabilir”

Op. Dr. Sezgiç, bulgular hafifse, fizik tedavi ve ilaçlar ve iş yoğunluğunun azaltılmasının da etkili bir çözüm olabileceğini belirterek, “Bu programlar, kasların güçlenmesini ve iyileştirilmesini artırarak sinirin üzerindeki baskıyı azaltmayı hedefler. Ancak durumun ilerlemiş olması veya şiddetli ağrılar varsa, cerrahi müdahale yapılabilir. Cerrahi işlem, sinirin sıkıştığı bölgenin açılması ve baskının ortadan kaldırılmasını, bazen de öne transvers edilerek bası bölgesinden uzaklaştırılmasını içerir. Kubital tünel sendromunun risklerini benimseyip, onlardan uzak kalınması ve iş ortamında, ofiste ergonomik iş alan oluşturulması bu sendroma yakalanmaktan kısmen korumaktadır” açıklamasında bulundu.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version