Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

“Kemik tümörlerinde erken tanı hayat kurtarıyor”

Erken evrede teşhis edilen kemik tümörlerinde tedavi başarısının yüksek olduğunu belirten Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Erdoğan, “Osteosarkom ve Ewing sarkomu gibi agresif tümörlerde, erken tanı ile 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 70-80’e çıkabilirken, ileri evrelerde bu oran yüzde 20’lere kadar düşebilmektedir. Ayrıca erken tanı ile metastaz riski azalır, daha az agresif tedavi yöntemleri yeterli olabilir ve uzuv kaybı yaşamadan cerrahi yapılma şansı artar” dedi.

VM Medical Park Gebze Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özgür Erdoğan, kemik tümörü hakkında açıklamalarda bulundu. Kemik tümörünün kısaca tamını yapan Doç. Dr. Erdoğan, “Kemik tümörü, kemik dokusunda anormal hücre çoğalması sonucu oluşan iyi huylu (benign) ya da kötü huylu (malign) kitlelerdir. Vücudun her bölgesinde görülebilmekle birlikte, en sık diz çevresi (femur ve tibia uçları), pelvis, omurga ve kol-bacak kemiklerinde rastlanır” dedi.

“Gece artan kemik ağrıları görülebilir”

Kemik tümörlerinde görülebilecek belirtilerden bahseden Doç. Dr. Erdoğan, “Kemik tümörleri başlangıçta belirti vermeyebilir. Ancak zamanla özellikle gece artan kemik ağrısı, şişlik, hareket kısıtlılığı ve sebebi açıklanamayan kırıklarla kendini gösterebilir. İleri evrelerde kilo kaybı, halsizlik ve bazı tümörlerde ateş, terleme gibi sistemik şikayetler de görülebilir” şeklinde konuştu.

“30-60 yaş aralığında daha yaygın”

Hangi yaş gruplarında daha fazla görüldüğünü kaydeden Erdoğan, “Osteosarkom ve Ewing sarkomu gibi kötü huylu kemik tümörleri genellikle 10-20 yaş arası çocuk ve ergenlerde görülürken, kondrosarkom gibi kıkırdak kökenli tümörler 30-60 yaş arası yetişkinlerde daha yaygındır. 60 yaş sonrası ise kemiklere başka organlardan yayılan metastatik tümörler sık görülür. Li-Fraumeni sendromu ve retinoblastom gen mutasyonları gibi genetik yatkınlıklar da riski artırır” diye konuştu.

Tanı konma süreci

Doç. Dr. Erdoğan, tanı konma sürecine ilişkin, “Tanıda ilk basamak röntgen çekimidir. Tümörün kemikte oluşturduğu erime veya yoğunlaşma alanları bu yöntemle tespit edilebilir. Manyetik rezonans (MR) tümörün boyutunu ve yumuşak dokuya yayılımını gösterirken, bilgisayarlı tomografi (BT) kemik yapılarını daha detaylı inceler. Kemik sintigrafisi ile tüm vücut taranarak yayılım olup olmadığı araştırılır. Kesin tanı ise biyopsi ile konur. Kan testlerinde alkalen fosfataz (ALP) yüksekliği gibi bulgular, osteosarkomda yardımcı olabilir” şeklinde konuştu.

“Erken tanıda tedavi başarısı yüksektir”

Erdoğan, erken evrede teşhis edilen kemik tümörlerinde tedavi başarısı yüksek olduğunu da ifade ederek, “Osteosarkom ve Ewing sarkomu gibi agresif tümörlerde, erken tanı ile 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 70-80’e çıkabilirken, ileri evrelerde bu oran yüzde 20’lere kadar düşebilmektedir. Ayrıca erken tanı ile metastaz riski azalır, daha az agresif tedavi yöntemleri yeterli olabilir ve uzuv kaybı yaşamadan cerrahi yapılma şansı artar” ifadelerini kullandı.

“Kemoterapi ya da cerrahi tedavi uygulanabilir”

Tedavi sürecine de değinen Doç. Dr. Erdoğan, “Tedavi planı tümörün türüne, yayılımına ve hastanın genel sağlık durumuna göre multidisipliner bir kurul tarafından belirlenir. Cerrahi tedavi, tümörlü dokunun temiz sınırlarla çıkarılmasını amaçlar. Uzuv koruyucu cerrahiler öncelikli tercih edilirken, gerekli durumlarda amputasyon yapılabilir. Kötü huylu tümörlerde kemoterapi ameliyat öncesi (neoadjuvan) veya sonrası (adjuvan) uygulanabilir. Ewing sarkomu gibi radyosensitif tümörlerde radyoterapi de tedaviye dahil edilir. Hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi, özellikle dirençli ya da metastatik tümörlerde alternatif yöntemler olarak gündemdedir. İyi huylu tümörlerde ise takip, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi gibi minimal girişimsel yöntemlerle de başarılı sonuçlar alınabilir” dedi.

“Tedavi sonrası iyileşme süreci uygulanan yönteme bağlı değişebilir”

Tedavi sonrası iyileşme sürecinin, uygulanan yönteme bağlı olarak değiştiğini dile getiren Doç. Dr. Erdoğan, “Cerrahi sonrası 6-12 haftalık bir iyileşme süreci olurken, kemoterapi ve radyoterapinin yan etkileri zamanla azalır. Fizyoterapi ile hareket kabiliyeti ve kas gücü yeniden kazanılır. Psikolojik destek, özellikle genç hastaların tedavi sürecini daha sağlıklı atlatmalarında büyük rol oynar. Erken evrede teşhis edilen ve tümör tamamen çıkarılan hastalar, yaşam kalitesini büyük ölçüde koruyarak normal hayatlarına dönebilmektedir. Ancak düzenli kontroller, ilk 5 yıl içerisinde daha sık yapılmalıdır” diye konuştu.

Kategoriler
Sağlık Haberleri

Türk bilim insanlarından devrim niteliğinde yenilik

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/06/turk-bilim-insanlarindan-devrim-niteliginde-yenilik-0-4a7FWSpM.mp4
Her yıl 8 Haziran’da, insanları beyin tümörlerinin önlenmesi konusunda bilinçlendirmek, eğitmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla kutlanan ‘Dünya Beyin Tümörü Günü’nde, Türk bilim insanları devrim niteliğinde bir yeniliğe imza attı. Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevcihan Duru ve Prof. Dr. Tolga Turan Dündar öncülüğündeki bilim insanları, beyin ameliyatlarında yapay zeka destekli nöronavigasyon sistemiyle tümörün temizlenme anını yüzde 98 doğrulukla gerçek zamanlı olarak ekrana yansıtan bir sistem geliştirdi. Bu sistem, doktorlara büyük kolaylık sağlarken, hastaların ikinci bir ameliyat geçirme ihtimalini ortadan kaldırarak sağlık sistemine de önemli katkı sunacak.

Dünyada geçmişten bugüne beyin tümörü ameliyatları, hem cerrahlar hem de hastalar için büyük bir hassasiyet ve önem gerektiriyor. Günümüz mevcut yöntemlerine bakıldığında, çoğunlukla cerrahlar, ameliyat öncesi çekilen MR görüntülerine ve çeşitli cihazlarla ameliyatlarını gerçekleştiriyordu. Ancak bu sistemler, tümörün çıkarılması sırasında oluşan boşluğu canlı olarak gösteremediği için cerrahların işini zorlaştırıyordu. Bu durum, tümörün tam temizlenip temizlenmediği konusunda belirsizlik oluşturabileceği gibi hastaların yeniden ameliyat olmasına da yol açabiliyordu.

Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevcihan Duru, öncülüğünde bir grup akademisyen, kolları sıvayarak, tümörün temizlenme anını gerçek zamanlı ameliyat sırasında ekrana yansıtan ve bir nevi cerraha yol haritası çizen yapay zeka destekli nöronavigasyon sistemini geliştirdi. Geliştirilen sistem, cerrahlara ameliyatlarda büyük bir kolaylık sağlarken hastaların da ikinci bir ameliyat riskini ortadan kaldırma görevini yerine getirmiş olacak. Prof. Dr. Duru, yaklaşık iki yıldır süren titiz çalışmanın sonunda ortaya çıkan projenin çıkış noktasını şu sözlerle anlattı:

’’Bir kongrede beyin cerrahlarıyla bir araya gelmiştik. Burada, Prof. Dr. Tolga Turan Dündar ve Prof. Dr. İhsan Doğan hocalarımız yapay zeka ile çözülebileceğini düşündükleri birçok problemden bahsettiler. Bunlardan en önemlilerinden biri, beyin ameliyatları sırasında kullandıkları eski MR görüntüleriydi. Tümörü temizlerken oradaki boşluğu gerçek zamanlı olarak ekranda göremediklerini söylediler. Bu, onlar için çok önemliydi, çünkü navigasyon cihazlarında hala tümör varmış gibi görünüyor, ne kadarının temizlendiğini bilmiyorlardı. Sadece tecrübelerine dayanarak anlıyorlardı. Derinlerde olabilen ameliyatlarda bu boşluğu tam görmeleri mümkün değildi. Bir hocamız ’Keşke ameliyatı yaparken o sırada MR çekilmiş gibi ekranda bu görüntüyü görebilsek’ demişti. Bu bizim için bir ilham kaynağı oldu.’’

“Yüzde 98 doğru tahmin ediyor”

Mevcut sistemlerin zorluklarından yola çıkarak günümüz teknolojiyle çözüm arayışına giren Prof. Dr. Nevcihan Duru, aslında ameliyat esnasında intraoperatif MR cihazları ile hastanın MR’a sokulabileceğini belirtti. Prof. Dr. Duru, “Ameliyat esnasında hastanın MR’a sokulabilmesi hem bazı risk hem de çok pahalı sistemler olduğu için çok sık tercih edilemiyor. Bazı ameliyatlarda ise, tümörün tamamen temizlenip temizlenmediğini anlamak için hastayı ameliyathaneden çıkarıp başka bir ortamda MR çekmeye götürüyorlar. Bu durum, hijyenik olmayan bir ortam oluşturuyor ve ameliyat süreleri uzuyor. Bizim geliştirdiğimiz cihazla birlikte, ameliyat esnasında ultrason cihazıyla beyindeki ultrason görüntülerini alarak, tümörün çıktığı bölgeyi, yani rezeksiyon boşluğunu tahmin edebilen bir sistem geliştirildi. Yapay zeka modelleri, özellikle de yapay sinir ağları kullanarak, bu bölgeyi tahmin edip gerçek zamanlı olarak, sanki tümör çıkmış gibi sentetik MR görüntüsünü ekrana yansıtabiliyoruz. Doktorlar için bu çok değerli, çünkü tümörün tam çıkarılması hayati önem taşıyor. Eğer tümör tam çıkarılmazsa, hasta servise taşındıktan bir süre sonra çekilen MR’da tümörün kaldığı görülebiliyor ve bu da radyoterapi veya yeni bir ameliyat anlamına geliyor. Bizim sistemimiz ise bu boşluğu yaklaşık yüzde 98 doğrulukla tahmin edebiliyor’’ diye konuştu.

“Amacımız hastanın eksiksiz iyileşmesi”

Ameliyat sürelerinin kısalmasına da değinen Prof. Dr. Duru, önceliklerinin hastanın sağlığı olduğunu vurgulayarak, “Aslında biz burada süreye değil, daha çok bunun hayati tarafına ve doğruluğuna bakıyoruz. Ancak hastayı ameliyathaneden çıkarıp MR çekmek saatler bazında ek süre eklerken, bizim sistemimizle gerçek görüntüyü yansıtabildiğimiz için saatler bazında bir süre kısaltması denilebilir. Ama dediğim gibi, burada aslında süre kısaltmadan daha çok hastanın tümörünün tamamen çıkarılması ve ikinci bir ameliyata gerek duymamasını sağlamak’’ şeklinde konuştu.

Hem iyileşmeyi hızlandırıyor, hem de maliyeti düşürüyor

TÜBİTAK projesi olarak geliştirilen çalışmanın onay süreçlerinin devam ettiğini dile getiren Duru, yapay zeka destekli nöronavigasyon sisteminin sadece cerrahlar ve hastalar acısından olumlu etkilerinin olmadığını aynı zamanda sağlık sistemine de büyük katkı sağlayacağına dikkat çekti. Duru, sistemin faydalarını ise, “Bu sistem sayesinde tümöre en doğru yoldan girilmesi, hastaların ameliyat sonrası konuşma, kol veya bacak fonksiyonlarında herhangi bir sıkıntı yaşamamasını sağlıyor. Beyin ameliyatları sonrasında ne yazık ki bazı hastalarımızda ağız kayması, unutkanlık ya da konuşma güçlüğü gibi istenmeyen durumlar oluşabiliyor. Tümörün tam olarak temizlenmesi, hasta için en yararlı durumdur. Eğer tümör temizlenmezse, bu durum tümörün tekrarlamasına veya ani ataklara, uzuvlarda fonksiyon kaybına yol açabiliyor. Bizim bu projemizle, tümörün tamamen temizlenmesi en istenen şey ve biz bu projemizle hastanın sağlığı lehine bir şeyler yapmış oluyoruz. Aynı zaman cerrahlarımıza, yol gösteren, kararlarını destekleyen bir sistem sunuyoruz” şeklinde açıkladı.

Sistemin ekonomik boyutuna da dikkat çeken Prof. Dr. Duru, “Şöyle düşünün; ameliyat bitti, tümör tam temizlenmedi ve bir süre sonra çekilen MR’da tümörün kaldığı anlaşıldı. Bu durumda hastanın tekrar ameliyat olması gerekir. Bunun hem devlete hem hastaya hem de sigorta sistemine getireceği ek maliyeti hayal edin. Yeni sistemimiz, bu tür ek maliyetlerin önüne geçerek sağlık ekonomisine de önemli katkılar sağlıyor’’ diye konuştu.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version