Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin yaptığı bayrak çağrısı üzerine harekete geçen Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, şehri Türk Bayrakları ile donattı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin yaptığı tarihi çağrıya hızlıca yanıt verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçekleştirdiği konuşmasında, “Türkiye’nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır.” çağrısı sonrası harekete geçen büyükşehir belediyesi ekipleri, şehrin dört bir yanını ay-yıldızlı bayraklarla süsledi. Başlatılan kapsamlı çalışmayla büyükşehir belediyesi ana hizmet binası başta olmak üzere tüm iştirakler, etkinlik alanları ve köprüler Türk Bayrakları ile donatıldı. Büyükşehir Belediyesi tarafından Kocaeli’nin dört bir yanındaki dijital ekranlar, belediye iştirak binaları, yollar, köprüler ve hizmet noktaları kırmızı-beyaz Türk Bayraklarıyla donatıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine Büyükşehir Belediyesi’nin şehri Türk Bayraklarıyla donatması, milli birlik ve beraberliğin simgesi olarak değerlendirildi. Kocaelili vatandaşlar da büyükşehirin bu anlamlı adımına büyük destek verdi. Vatandaş evlerine bayraklar asarak milli bayram havasını yaşattı.
KOCAELİ (İHA) – Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde hizmet eden, en büyük savaş gemilerinden biri olan TCG Gelibolu, heybeti ile gururlandırıyor. Özellikleri, personelin bilgi ve birikimi ile adeta yüzen bir ordu olan Gabya sınıfı firkateyn, mavi vatanda çok önemli görevler üstleniyor.
Gabya sınıfı firkateyn, Akdeniz Kalkanı Harekatı, NATO Teyakkuz Faaliyetleri, Libya Türk Deniz Görev Grubu gibi önemli faaliyetlerde görev aldı. Türk Deniz Kuvvetleri’nin gözbebeği savaş gemisi, şimdilerde NATO Daimi Deniz Kuvveti görevine gitmeye hazırlanıyor. Teknik donanım, personelin bilgi ve birimi ile mavi vatanının adeta vurucu gücü konumunda olan ‘TCG Gelibolu’ aynı anda 2 helikopteri konuşlandırma özelliğine sahip.
Tek mil üzerine kurulu ve iki adet General Electric LM2500 gaz türbiniyle donatılan gemi, 41 bin beygir güce ulaşabiliyor. Saatte 29 knot’un üzerinde hız yapabilen fırkateyn, uzun süreli görevleri başarıyla yerine getirebiliyor. Yaklaşık 200 kişilik mürettebat kapasitesiyle denizde aylarca kesintisiz operasyon icra edebiliyor. Donanım bakımından ise gemi hava, seahawk su üstü harbi ve denizaltı tehditlerine karşı çok yönlü savunma kabiliyeti sunuyor.
Yerli sistemler ile donatıldı
Radar ve elektronik harp sistemleri bakımından da gelişmiş özellikler taşıyan gemi, Türk savunma sanayisinin geliştirdiği yerli savaş yönetim sistemi GENESİS ile modernize ediliyor. Link-11 ve Link-16 gibi taktik veri bağlantı sistemleri sayesinde NATO görevlerine tam uyum sağlıyor. TCG Gelibolu, çift helikopter hangarı ve uçuş güvertesiyle deniz karakol helikopterlerini barındırma imkanı sunuyor. Özellikle S-70B Seahawk helikopterleriyle su üstü harbi ve denizaltı savunma harbi görevlerinde aktif rol alıyor.
Türkiye’den ABD’ye ikmalsiz ulaşım
Gemi hakkında bilgi veren TCG Gelibolu Komutanı Deniz Albay Arda Ceylan, “Gemimiz, donanmamız envanterinde bulunan, son derece gelişmiş sistemlere sahip, 8 adet gabya sınıfı firkateynden biridir. 1999 yılında Türk bayrağı toka edilerek hizmete giren gemimiz, adını şanlı Çanakkale destanının, kahramanlıklarla yazıldığı topraklardan almıştır. Sloganımız; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından yazılan, Çanakkale destanı ve gemimizin ruhuyla özdeşleşen simgelerin bir bütünü olarak, geçmişten geleceğe denizlerin gururudur. TCG Gelibolu’da 200 civarı personel görev yapmaktadır. Toplam 4 bin 100 ton deplasmana sahip TCG Gelibolu, yaklaşık 138 metre boyu, 14 metre genişliği ile donanmamızın en büyük savaş gemilerinden birisidir. Gemimiz başta milli imkanlar ile geliştirilen, genesis komuta kontrol sistemi olmak üzere, gelişmiş silah ve sistemleri ile hava savunma, su üstü harbi, deniz altı savunma harbi gibi temel harp nevilerini aynı anda icra edebilmekte ve 2 adet helikopteri konuşlandırabilmektedir. TCG Gelibolu 5 bin 400 deniz mili seyir siası ve 60 günlük erzak kapasitesi ile ikmal yapmaksızın, Türkiye’den ABD’ye intikal etme yeteneğine sahiptir” dedi.
Personelin rahatı için her şey düşünülmüş
Gemide, savaş sistemlerinin yanı sıra personelin rahat bir şekilde görev yapması için tüm sosyal imkanlar da bulunuyor. Subay, astsubay salonlarının yer aldığı gemide personel kitap okuyor, satranç oynuyor, spor yapıyor. Gemide küçük operasyonların yapılabildiği revir de yer alıyor, revirde askerlerin tedavilerini gerçekleştiren tabip subayı da görev yapıyor. Gemide aynı zamanda spor salonu da bulunuyor.
Türk Deniz Kuvvetleri’nin önemli unsurlarından biri olan TCG Gelibolu (F-493), modern harp teknolojisiyle donatılmış yapısı ve çok yönlü görev kabiliyetiyle Türkiye’nin denizlerdeki caydırıcı gücünü temsil etmeye devam ediyor.
https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/07/uluslararasi-franchise-ve-ticaret-forumu-duzenlendi-0-dHycmYqC.mp4 İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), Suudi Arabistan merkezli İm’an Al-A’mal Şirketi ile gerçekleştirdiği stratejik iş birliği kapsamında, Uluslararası Türk Franchise ve Ticari Ajanslar Forumu’na (İFEFA) ev sahipliği yaptı. Etkinlik, Türk ve Körfez ülkelerinden gelen markaları, yatırımcıları ve girişimcileri bir araya getirerek, bölgesel ve küresel iş birliklerine zemin hazırladı.
Forum kapsamında düzenlenen “Uluslararası Türk Franchising ve Ticaret Ajansları Konferansı” ile Suudi Arabistan’dan çok sayıda seçkin şirket temsilcisi İGÜ’de ağırlandı. Etkinliğin organizasyonunda görev alan İGÜ Uluslararası Öğrenci Müdürlüğü Müdür Yardımcısı Alkan Kotro, öğrencilere uluslararası düzeyde staj ve iş imkânları sunarak kariyer gelişimlerine katkı sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Yiyecek-içecekten sağlığa, güzellikten modaya uzanan stratejik sektörlerin ön plana çıktığı forumda; birebir iş görüşmeleri, uzmanlık oturumları ve dijital tanıtım platformları aracılığıyla yeni ortaklıklar kurulması amaçlandı.
Ticaret Bakan Yardımcısı Gürcan: Daha güçlü bağlar kurmalıyız
Ticaret Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan forumda yaptığı konuşmada, Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki stratejik ortaklığın ekonomik boyutunun geliştirilmesinin önemine vurgu yaptı:
“Türkiye’yle Suudi Arabistan tarihi ve kültürel açıdan birbirlerine yakın, stratejik ortaklık içinde olan ancak ticari ve ekonomik iş birliği konusunda halen atılacak adımları bulunan iki kardeş ülkedir. Stratejik ortaklığımızı daha sıkı ticaret ve yatırım bağlarıyla güçlendirmemiz, dünyanın bugün geldiği nokta göz önüne alındığında elzemdir. Bugün bizleri bir araya getiren etkinliklerde ülkelerimizin birbirine verdiği önemin ve ilişkileri geliştirme çabasının en somut adımlarından birisidir. Bu vesileyle Uluslararası Türk Franchising ve Ticaret Ajansları Forumuna nazik davetleri için ev sahiplerimize teşekkür ediyorum.”
“Bu buluşma manevi dayanışmanın da ifadesidir”
Etkinlikte söz alan İstanbul Gelişim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli, Türkiye’nin İslam coğrafyasındaki sorumluluğuna ve birlik ihtiyacına vurgu yaparak şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün, İslam dünyasının her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye, bu coğrafyada tarihsel liderliğini her zaman ortaya koymuş bir ülke olarak, yine sorumluluk üstleniyor ve öncülük ediyor. Bu buluşma, sadece ekonomik değil; aynı zamanda manevi bir dayanışmanın da ifadesidir. Hep birlikte, daha iyi bir geleceğe yürümek ve her geçen gün kendimizi geliştirmek zorundayız. Benim için bu etkinlik, yalnızca bir organizasyon değil; aynı zamanda kişisel bir hayalin gerçekleşmesidir. Lise yıllarımda kurduğum, Türkiye’nin uluslararası platformlarda daha görünür, daha etkin ve daha güçlü bir rol üstlenmesine dair hayallerim, bugün üniversitemiz aracılığıyla hayat buluyor. Tüm mücadelem; çocuklarımızın, torunlarımızın ve bu ülkenin gençlerinin daha iyi bir geleceğe sahip olması içindir.”
Gayretli, etkinlik sonrası Taibah Üniversitesinden Dr. Mahmud Al Harbi ile yaptığı ortak açıklamada ise, “İkincisini düzenlediğimiz bu konferans, Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeydeki ticari rolünü ve stratejik konumunu ortaya koyması açısından büyük önem taşıyor. Öğrencilerimizin bu sayede yurtdışından gelen firmalarla birebir iletişim kurma, staj imkânı yakalama ve yerli-yabancı şirketlerle ticari iş birlikleri geliştirme şansı bulmaları son derece kıymetli. Aynı zamanda uluslararası öğrencilerimizin de kendi ülkelerinde kariyer fırsatları elde etmeleri açısından bu tür organizasyonlar büyük katkı sağlıyor. THE (Times Higher Education) Dünya Üniversiteleri Sıralaması’nda 1001-1200 bandında yer almamız, Türkiye’den de dünya ölçeğinde üniversitelerin çıkabileceğini açıkça gösteriyor” diyerek konferansın önemine dikkat çekti.
Dr. Mahmud Al Harbi ise verdiği röportajda İstanbul Gelişim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Abdülkadir Gayretli’nin konferansa verdiği desteğe değindi:
“İFEFA Konferansı aslında bir fikir olarak İstanbul Gelişim Üniversitesinde doğdu. Bu konferansın ana destekçisi, kurucusu ve sürekli sponsoru Abdülkadir Gayretli’dir. Kendisi projeye bir hayalken inandı ve sahip çıktı, bugün bu hayal gerçeğe dönüştü. Umuyoruz ki İstanbul Gelişim Üniversitesinde başlatılan bu proje sadece Suudi Arabistan’da değil, tüm dünyada yaygınlaşır.”
“Gelişimde kal, gelişime ilerle”
İkinci oturumda söz alan İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Egeli ise üniversitenin markalaşma yolculuğuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bugün burada ev sahibi olmaktan onur duyuyoruz. 2008’de temelleri atılan üniversitemiz, 2011 yılında üniversite statüsü kazandı. 2015’te ben de bu yolculuğa katıldım. O dönemden bu yana program sayımız neredeyse dört kat arttı. Fiziki alanlarımızı genişletirken, insan kaynağımızı da büyüterek üniversitemizi daha da güçlü bir marka haline getirmek için çalışıyoruz. En önemli adımlardan biri de akreditasyonlar oldu. Programlarımızı dünyanın önemli akreditasyon kuruluşlarıyla tescillendiriyoruz. Markalaşmanın temelinde standartlaşma var. Eğer bir markanız varsa, bu markayı standartlaştırıp doğru bir vizyonla dünyaya tanıtırsanız, o zaman bu marka sürdürülebilir olur. ‘Gelişimde kal, gelişime ilerle’ mottomuz doğrultusunda, insanı ve eğitimi geliştirmeye yönelik adımlar atmaya devam ediyoruz. Marka değerini korumak, bilinirliliği artırmak ve bunu dünya ile paylaşmak bizim temel hedefimiz. Bu vesileyle bu etkinlikte emeği geçen, organizasyonunda yer alan herkese canı gönülden teşekkür ediyorum.”
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 99’uncu yılı, İstanbul’da düzenlenen bir dizi törenle kutlandı. İlk tören Barbaros Hayrettin Paşa anıtı önünde düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Gökhan Gümüşdağ, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mustafa Kaya, Vali Yardımcısı Şevket Atlı, Beşiktaş Kaymakamı Oğuzhan Bingöl, İstanbul İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel, İstanbul Bölge Liman Başkanı Mustafa Kıran, Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, il ve ilçe protokolü ve ilgili kurumların müdür ve temsilcileri katıldı. Öte yandan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı gemiler, İstanbul Boğazı’nda tazyikli su sıktı.
“Uluslararası ticaret hacmimizin yüzde 80’ininden fazlası ülkemizde ise yüzde 87’den fazlası deniz yoluyla taşınmaktadır”
Program saygı duruşunda bulunması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Programda konuşan Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, Kabotaj Bayramı’nın değerine dikkat çekti. Bakan Yardımcısı Ünüvar, “Bu kazanım denizciliğimizin bugünlere gelmesinde önemli bir temel taşı oluşturmuştur. Bu kanun genç Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla ilan ettiği tam bağımsızlığının karasularındaki egemenliği ile pekiştirilmesidir. Günümüzde üretmek önem arz ediyor. Üretim için gerekli olan hammadde, lojistiği ve üretilen lojistiğin değeri ile bu lojistiğin sürdürülebilirliği en az üretim kadar önem arz etmektedir. Uluslararası ticaret hacmimizin yüzde 80’ininden fazlası ülkemizde ise yüzde 87’den fazlası deniz yoluyla taşınmaktadır. Ürettiğiniz değerin lojistik maliyetini de hesap etmek zorundasınız. Ülkeler sürekli bu maliyetleri düşürücü yen projeler, yollar ve koridorlar peşindedir” dedi.
“99 yıldır “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutlamanın onurunu yaşıyoruz”
Programda konuşan İstanbul Valisi Davut Gül, “1 Temmuz, bizler için sadece bir tarih değildir. Aynı zamanda kara sularımızda mutlak bağımsızlığımızı kazandığımız, denizlerimizde egemen olduğumuzu tüm dünyaya yeniden ilan ettiğimiz gündür. Mavi Vatan’ımızda ticareti millileştirdiğimiz gündür. Denizciliğimizin gelişmesinde ve ilerlemesinde çok büyük katkısı olan bugünü; 99 yıldır “Denizcilik ve Kabotaj Bayramı” olarak kutlamanın onurunu yaşıyoruz. Büyük denizcimiz Barbaros Hayrettin Paşa’nın “Denizlere hakim olan, cihana hakim olur” sözünden aldığımız ilhamla modern tersanelerimizde gemilerimizi üretiyor, denizlerde gücümüze güç katıyoruz. Denizciliğin her alanında dünyayla rekabet eden bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerliyoruz” şeklinde konuştu.
Kabotaj Bayramı coşkuyla kutlandı
Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran ise “Türkiye, Montrö sayesinde Türk Boğazlarımızın denetimini tam anlamıyla kazanmış. Karadeniz’de barışını ve istikrarın teminatı haline gelmiştir. Montrö’nün uluslararası ilişkilerde hayati bir belge olduğu ve bölgesel dengeyi koruduğu yakın geçmişte yaşanan ekonomik olaylarda öncü rol olmuştur” ifadelerini kullandı.
“Bugün Türk Denizcilik tarihinin dönüm noktalarından biri olan Kabotaj hakkının kazanılmasının 99’uncu yıl dönümünü kutluyoruz”
Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel, “Bugün Türk Denizcilik tarihinin dönüm noktalarından biri olan Kabotaj hakkının kazanılmasının 99’uncu yıl dönümünü kutluyoruz. Atalarımızın Ege’de Koyun Adaları zaferi ile başlayan denizlerdeki güç mücadelesi Karamürsel Bey’den başlayarak Barbaros Hayrettin Paşa’da, Turgut Reis, Piyalepaşa ve Kılıç Ali Paşa gibi, Kaptanıderyalar ile doruk noktalara ulaşmış, Akdeniz’in bir Türk Gölü olduğu tüm Avrupa Devletlerince kabul edilmiştir” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Vali Davut Gül ve beraberindeki protokol üyeleri, Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi’ni ziyaret etti. İstanbul Valisi Davut Gül anı defterini imzaladı ve protokol üyeleri ile denize çelenk bıraktı.
Ukrayna’dan Türkiye’ye gelen yolcu otobüsünün buzdolabına gizlenen 510 dolar, Edirne Kapıkule Sınır Kapısı’nın karsısındaki Kaptan Andreevo gümrüğüne takıldı. Almanya’dan Türkiye’ye gelen tırda ise 100 bin euro yakalandı.
Kapıkule Sınır Kapısı’nın Bulgaristan tarafındaki Kaptan Andreevo gümrük memurları, ülkeden ayrılan bir otobüs ve kamyonda yaptıkları incelemede beyan edilmeyen 510 bin dolar ve 100 bin euro ele geçirdi.
Buzdolabına gizlemişler
İlk olayda Türk vatandaşının kullandığı, Türk plakalı yolcu otobüsü, Kapitan Andreevo gümrük noktasına geldi. Ukrayna’dan Bulgaristan üzerinden Türkiye’ye 11 yolcu taşıyan otobüs, risk analizinin ardından detaylı bir gümrük kontrolüne tabi tutuldu. Kontrol sırasında arka kapının yanında bulunan buzdolabında özel olarak yapılmış bir bölmede ABD doları banknotlarından oluşan paketler bulundu. Gizlenen döviz miktarının toplam 510 bin ABD doları olduğu belirlendi.
Su tanklarının içine gizlendi
İkinci olayda ise Almanya’dan Türkiye’ye yük taşıyan Türk plakalı sürücüsü Türk vatandaşı olan bir tırda yapılan denetimde, yarı römorkun orta dış kısmında bulunan plastik su tankının içine gizlenmiş ve beyan edilmemiş 100 bin euro bulundu.
Olayla ilgili soruşturma, Haskovo Bölge Savcılığı-Svilengrad Bölge Müdürlüğü gözetiminde gümrük müfettişleri tarafından başlatıldığı bildirildi.
Kocaeli’ye, “Avrupa Birliği Erasmus Programı” kapsamında gelen 6 Hollandalı öğrenci, Antikkapı tarafından misafir edilerek Türk mutfağı ve kültürünü tanıdı.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Antikkapı, 2019 yılından bu yana “Avrupa Birliği Erasmus Programı” kapsamında Hollanda’dan gelen öğrencileri ağırlıyor. Bu yıl Antikkapı’nın misafir ettiği 6 Hollandalı öğrenci, Hızır 41 Afet Mutfağı başta olmak üzere Maide Kafe ve Restoran’da Türk mutfağı ve kültürünü tanıyarak deneyim kazandı. Hollanda’nın Schiedam şehrinde Lentiz Life College kurumunda eğitim gören 6 öğrenci, Hızır 41 Afet Mutfağı ve Maide Kafe ve Restoran’da Türk mutfağının yemeklerini 12 gün süren staj programı ile öğrendi. Öğrenciler, 12-15 Mayıs tarihlerinde Maide Restoran’da, 16-23 Mayıs tarihlerinde ise Hızır 41 Üretim Tesisinde eğitim görerek iki ayrı mutfağı da deneyimleme fırsatı buldu.
2019 yılından bu yana toplamda 43 Hollandalı öğrenci staj yaptı
Gastronomi alanında staj yapan öğrenciler, hem geleneksel Türk yemeklerini deneyimledi hem de Türk kültürünü mutfak yoluyla tanıtımına katkı sağladı. Bu kapsamda Kocaeli’nin yöresel lezzetlerini tanıma ve uygulama fırsatı bulan gençler, aynı zamanda Türk misafirperverliğini yakından tanıyarak kültürel etkileşimi de güçlendirdi. Antikkapı A.Ş. 2019 yılından bu yana toplamda 43 Hollandalı öğrenciyi belirli dönemlerde gerçekleşen staj programları kapsamında Kocaeli’de ağırladı. Staj döneminde Erasmus öğrencileri, Türkiye’nin en büyük afet üssü olan Hızır 41 Afet Mutfağını yerinde inceleme fırsatı buldu. Hollandalı öğrenciler, Afet Mutfağı ve bilincini geliştirerek, afet zamanında gerçekleşecek aksiyon planlarını da yerinde incelemiş oldu.
“Beni etkileyen, burasının afet durumunda Marmara Bölgesi ve Türkiye’ye yardımda bulunacak olması”
Aslen Adanalı olan ve Hollandalı öğrenci grubunun danışman eğitimcisi olan Melisa Özbiçer, Hollandalı öğrencilere eşlik etti. İzmit Seka Park’ta bulunan Maide Kafe ve Restoranı çok beğendiğini, Hızır 41 Afet Mutfağının da çok modern tesis olduğunu belirten Özbiçer, “Tatlılar, etler, ekmekler ve yemekler çok güzel şekilde hazırlanıyor. Biz önce Maide Restoran’da, sonrasında ise Bu Hızır 41 Afet Mutfağında staj yaptık. Buradaki çalışanlar her alanda bize çok güzel şekilde yardımcı oldu. Beni etkileyen, burasının afet durumunda Marmara Bölgesi ve Türkiye’ye yardımda bulunacak olması. Bize bu staj imkanını sağlayan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a ve belediye personellerine çok teşekkür ederiz.” dedi.
Türk Sanat Müziği Tutkunları Bahar Konserinde Buluşuyor
Kocaeli’de Türk sanat müziği severleri keyifli bir akşam bekliyor. Şef Neşe Sarısözen Adalı yönetimindeki seçkin bir koro, 30 Mayıs Cuma akşamı Kocaeli Kongre Merkezi’nde sahne alacak. “Beraber ve Solo Şarkılarla Bahar Konseri” başlığıyla düzenlenecek etkinlik saat 20.00’de başlayacak.
Konserde Türk sanat müziğinin en sevilen eserleri seslendirilecek. Hem koro hem de solo performanslarla zenginleşecek program, dinleyicilere nostaljik ve duygusal bir müzik ziyafeti sunacak. Katılımın ücretsiz olduğu konser, tüm müzikseverlere açık.
Kültür ve sanatla dolu bir akşam geçirmek isteyenler için kaçırılmayacak bu etkinlik, Kocaeli’nin sanat hayatına anlamlı bir katkı sunmaya hazırlanıyor.
EBZE BELEDİYESİ'NİN TÜRK HALK MÜZİĞİ KOROSU, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KONSERDE ANADOLU'NUN DÖRT BİR YANINDAN DERLENEN EZGİLERLE VATANDAŞLARI ADETA KÜLTÜREL YOLCULUĞA ÇIKARDI. (MERT GÜRENÇ/KOCAELİ-İHA)
Gebze Belediyesi’nin Türk halk müziği korosu, gerçekleştirdiği konserde Anadolu’nun dört bir yanından derlenen ezgilerle vatandaşları adeta kültürel yolculuğa çıkardı.
Gebze Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (GESMEK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk halk müziği korosu, kültür merkezinde sanatseverlerle buluştu. Şef Ünal Dursun’un yönetiminde gerçekleşen konserde, “Türkülerden Bir Vatan” temasıyla birbirinden değerli türküler seslendirildi. Konsere katılan ev sahibi Gebze Belediye Başkanı Zinnur Büyükgöz, “Halk müziği asla eskimeyecek kültürümüz olan bir müzik. Bugün burada olan şanlı insanlardanız. Şimdiden koromuzun yüreğine sağlık ve biz dinleyicilerde iyi dinletiler diliyorum” ifadelerini kullandı.
Geniş dinleyici kitlesinin ilgi gösterdiği gecede, Anadolu’nun dört bir yanından derlenen ezgilerle adeta kültürel bir yolculuk yaşatıldı. Türk halk müziğinin zengin repertuvarından seçilen eserler, korunun başarılı performansı ve duygulu yorumlarıyla dinleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Adeta kulakların pasını silen konser sonunda GESMEK korosu uzun süre ayakta alkışlanırken, Şef Ünal Dursun ve emeği geçen tüm sanatçılar izleyiciler tarafından büyük beğeni topladı.
Kocaeli’de kültür, tarih ve lezzetin buluştuğu Hereke Kalesi, asırlık tariflere ve yöresel türkülere ev sahipliği yaptı.
21-27 Mayıs Türk Mutfağı Haftası kapsamında; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Körfez Kaymakamlığı ve Kocaeli Yerel Kültür Platformu iş birliği ile Kocaeli’nin geçmişten bugüne uzanan lezzet ve kültür yolculuğu anlatıldı. Tarihi Hereke Kalesi’nde düzenlenen programa ilgi de fazla olurken, asırlık lezzetlere Kocaeli’nin Türküleri de eklendi. Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt konuşmasında, “Konu mutfak kültürü ve lezzet olunca, onu tamamlayacak şey de bu lezzetleri tarihi bir mekanda tatmak olurdu. Bu anlamda iki güzelliği bir arada yaşıyoruz. Türk mutfağını tüm bileşenleriyle ulusal ve uluslararası alanda tanıtmak amacıyla düzenlenen bu etkinliklere, Kocaeli’den katılan ilçelerden birisi de sevdamız olan Körfez ilçesi. Körfez, bildiğiniz gibi çok zengin tarihe ve kültüre sahip. Bu kültürün en başta gelenlerinden bir tanesi de mutfak kültürü. Bu kültürün başkenti ise tabiri caizse Taşköprü bölgemiz. Günümüzde her ne kadar turistik ve tadımlık yönü öne çıkmış olsa da geleneksel mutfağımızdaki yemeğin ve kara fırında pişen böreğimizin lezzeti ile tencerede pişen aştaki sevgi bizim için bambaşkadır” dedi.
Protokol konuşmalarının ardından ‘Goca Analar’ Kocaeli’nin lezzetleriyle ilgili olarak katılımcılara sunum yaptı. Dartıdan mancarlı pideye, balıktan gelin ağlatan yemeğine kadar tüm lezzetler vatandaşlara aktarıldı. Finalde ise Aysel Demircan tarafından Kocaeli’nin Türküleri seslendirdi. Kokteyl kısmına geçildiğinde ise davetlilere mancarlı pide ve zerde ikram edildi.
Savunma sanayisinde millileşme oranındaki artışın üyelerinin emeğinin sonucu olduğunu belirten Türk Harb-İş Sendikası Kocaeli Şube Başkanı Şakir Akçer, “Üyelerimiz milyonlarca dolarlık tasarruf sağlıyor. Dev projelerde aktif rol alıyor. MİLDEN’in ilk kaynağı Gölcük’te yapıldı. Astronot Alper Gezeravcı’nın kıyafetini üyelerimiz dikti ama ek iş yapmak zoruna kalıyorlar” dedi.
Sendikal başlangıcı 1950’lere dayanan, resmi olarak 55 yıllık geçmişi olan Türk Harb-İş Sendikası’nın Kocaeli Şube Başkanı Şakir Akçer, yaptığı açıklamada köklü geçmişlerinin sadece sendikal tecrübeyi değil, Türkiye savunma alt yapısının temel taşlarını oluşturduğunu söyledi. 2 bin 900 üyesi bulunan Kocaeli şubesine başkanlık eden Şakir Akçer, teşkilatlı oldukları işyerinin büyük çoğunluğunun cumhuriyetle yaşıt ya da tarihi Osmanlı Devleti’ne dayanan stratejik yerler olduğuna dikkat çekti.
“Savunma sanayinde millileşme oranı üyelerimizin emeği sonucudur”
Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, ASFAT A.Ş., NATO Müttefik Kara Komutanlığı ve yabancı askeri işyerleri gibi birçok kurumda sendikalarının örgütlü olduğunu ifade eden Şakir Akçer, “Bugün savunma sanayisinde yüzde 20’den yüzde 80’e çıkan millileşme oranı, üyelerimizin emeğinin bir sonucudur” diyerek teknolojik anlamda gelişmiş bu işyerlerinin savunma sanayisinin yerlileşmesinde büyük rol üstlendiğini söyledi.
“MİLDEN’in ilk kaynağı Gölcük Tersanesi’nde yapıldı”
Üyelerinin geliştirdiği her iyileştirmenin milyonlarca dolarlık tasarruf sağladığını vurgulayan Akçer, askeri işyerlerinde üretilen ve bakımı yapılan savunma ürünlerinin, yurtdışındaki muadillerine göre çok daha düşük maliyette olduğunu ifade etti. Akçer, “100 bin dolarlık bir ürün, bizim işyerlerimizde 10 bin hatta 5 bin dolara mal edilebiliyor” diye konuştu.
Sendika üyelerinin çalışma alanlarındaki emeklerini örneklerle açıklayan Akçen, “Sendika üyelerimiz, Türk Donanması’nın amiral gemisi niteliğindeki MİLGEM projeleri, firkateynler, Reis sınıfı denizaltılar ve TF-2000 hava savunma muhribi gibi dev projelerde aktif rol oynuyor. Milli denizaltı MİLDEN’in ilk kaynağı Gölcük Tersanesi’nde yapıldı. Milli uçak gemisi MUGEM için de çalışmalar başladı. Yeni açılan Aksaz ve Mersin tersaneleri ile Türkiye’nin tersane sayısı 5’e yükselerek ‘Mavi Vatan’ konseptinde önemli bir adım daha atıldı. Üyelerimiz sadece savunma araçlarını değil, Mehmetçiğin kıyafetinden astronot kıyafetine, F-16 parçalarından helikopter bakımına kadar pek çok alanda faaliyet gösteriyor. İlk Türk astronotumuz Alper Gezeravcı’nın kıyafetini de bizim üyelerimiz dikti” dedi.
Akçer, kamuoyunun bu üretim gücünden haberdar olmaması nedeniyle üyelerinin yaptığı işler için “sessiz kahramanlık” ifadelerini kullandı.
“Savunma sanayi işçileri ek iş yapmak zorunda kalıyor”
Stratejik ve hayati öneme sahip işlerin arkasındaki kişilerin aldığı ücretlere de değinen, düşük olduğunu paylaşan ve ülkenin geleceği açısından bunun sürdürülebilir olmadığını dile getiren Akçer, “14. ücret derecesindeki bir işçinin nisan ayı net maaşı yaklaşık 40 bin TL. Büyükşehirlerde kiralar 25 bin TL’yi buluyor. Açlık sınırının 26 bin TL, yoksulluk sınırının ise 78 bin TL olduğu bir ortamda savunma sanayi işçileri ek iş yapmak zorunda kalıyor” şeklinde konuştu.
“2 yılda 7 bin civarında nitelikli iş gücü emekli oldu ya da istifa etti”
Son olarak ekonomik adalet ve ulusal güvenlik açısından savunma sanayi işçilerinin haklarının korunmasının elzem olduğuna dikkat çeken Akçen, “Son iki yılda 7 bin civarında nitelikli personel ya emekli oldu ya da istifa ederek özel sektöre veya yurtdışına yöneldi. Yaptıkları iş kıyaslandığında, üyelerimiz aynı işkolundaki özel sektör emsallerinin üçte biri oranında ücret alıyor. Bizim için savunma sanayinde çalışan işçilerin hak ettiği ücreti alması ne kadar önemliyse, bu işyerlerinin bekası da o kadar önemli” ifadelerini kullandı.