Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Bakan Yumaklı: “Üreticimizin emeği kırmızı çizgimizdir”

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/09/bakan-yumakli-ureticimizin-emegi-kirmizi-cizgimizdir-0-z4dKqQpf.mp4
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Sakarya’da tarım sektörü temsilcileriyle buluştu. Bakan Yumaklı, “Hiç kimsenin üreticilerin emeğini yok sayarak Türkiye’de tarımsal üretimin bittiğiyle alakalı dezenformasyonu kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bir dizi programa katılmak üzere Sakarya’ya geldi. Program kapsamında traktör fabrikasında ve süs bitkileri üretim tesislerinde incelemelerde bulunan Yumaklı, ardından Sakarya Valiliği’ni ziyaret etti. Ardından tarım sektörü temsilcileriyle bir araya gelen Bakan Yumaklı, hem sektöre dair güncel verileri paylaştı hem de destekleme politikaları ve yeni yatırımlar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında özellikle iklim değişikliği, tarımsal üretim planlaması, hayvancılık destekleri ve Sakarya’ya yapılan yatırımlara dikkat çeken Yumaklı, üreticilerin emeğinin her zaman öncelikleri olduğunu vurguladı.

“2024 yılında suyu merkeze alan üretim planlamasını uygulamaya koyduk”

Tarım ve orman sektörünün dünyadaki stratejik konumuyla ilgili artık hiç kimsenin herhangi bir tereddüdünün söz konusu olmadığının altını çizen Bakan Yumaklı, “Bu dönemde küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunu çok sıklıkla ifade ediyoruz. Ancak bu yıl bunu sadece dile getirmekle kalmadık, aynı zamanda özellikle dış etkilere açık bir sektör olması hasebiyle tarım, orman ve su sektöründe bizzat yaşadık. Bir tarafta orman yangınlarıyla mücadelemiz sürdü, diğer tarafta kuraklık sorunlarıyla ülkemizin dört bir tarafında üreticilerimizi zorlayan bir yıl geçirmiş olduk. Mutlaka suyu verimli, dengeli bir şekilde kullanmanın bütün yollarını, bütün yöntemlerini, bütün metotlarını uygulamamız gerekecek. Bunun için de 2024 yılında suyu merkeze alan üretim planlamasını uygulamaya koyduk. Suyun tarımda kullanılmasına yönelik verimlilik unsurlarının tamamını hep birlikte gerçekleştirmiş olacağız” diye konuştu.

“2024 ve 2025 yıllarında yoğun bir dönem geçirmiş olduk”

Hayvansal üretimle alakalı konuşan Bakan Yumaklı, “2024 yılının başında hayvancılık yol haritamızı açıklamıştık ve onu da peyderpey hayata geçiriyoruz. Özellikle anaç hayvan sayımızı artırmak, daha verimli ve kaliteli üretim yapılmasını sağlamak, kadınların ve genç kardeşlerimizin tarımsal üretimin içerisinde olması için bütün destek ve teşvik sistemlerimizi buna göre düzenledik, 2024 ve 2025 yıllarında yoğun bir dönem geçirmiş olduk. Sakarya ilimiz, elbette diğer 80 ilimizde olduğu gibi, hem bitkisel üretimde hem de hayvansal üretimde çok önemli bir potansiyele sahip. Bilinçli üretim anlamında da bizler için uygulamalarıyla örneklik teşkil eden bir ilimizdir” şeklinde konuştu.

“Destek katsayısını 2025 yılına göre 2026 yılında dekar başına yüzde 27 artırdık ve 310 liraya çıkardık”

Geçen hafta tarımsal bitkisel ve hayvansal üretimle alakalı yeni destek miktarları açıklandığını hatırlatan Bakan Yumaklı, “Üretim maliyetlerinin de göz önüne alınarak önemli artışlar gerçekleştirdik. Destek katsayısını 2025 yılına göre 2026 yılında dekar başına yüzde 27 artırdık ve 310 liraya çıkardık. Organik üretim yapanlara destek katsayısını yüzde 25 ilave olarak belirledik. Soya üretimini teşvik etmek amacıyla yerli sertifikalı tohum kullanımını sağlayacağız ve buna ilişkin desteğimiz olacak. Yine hububat ürünlerinde sertifikalı tohum destek katsayısını 0,50’den 0,56’ya yükselttik. Tarımsal su kısıtı olmayan illerde ve havzalarda tane mısır üretimini teşvik etmek için destek katsayısını 1’den 1,3’e çıkardık. Özellikle Sakarya gibi taban suyunun yüksek olduğu yerlerde bu ürünün üretimi artırmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Destek birim miktarında yüzde 21 oranında artış sağladık”

En önemli çalışmalarından olan pestisit ile mücadele konusuna değinen Bakan Yumaklı, “Biyolojik ve biyoteknik mücadeleyi öncelediğimizi söyledik. Bununla ilgili çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Özellikle son dönemde kahverengi kokarcanın hızlı yayılımı bizim bu konudaki mücadelemizin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Başarılı sonuçlar da aldık. Bu alandaki destek birim miktarında yüzde 21 oranında artış sağladık. Böylece yalnızca temel destek ve planlı üretim desteği kapsamında 2026 yılında, 2025 yılına göre; buğday ve arpada yüzde 27 artışla 806 lira, tane mısırda yüzde 65 artışla 806 lira, mercimek ve nohutta yüzde 27 artışla 620 lira, patates ve soğanda yüzde 27 artışla 620 lira destek sağlamış oluyoruz” dedi.

“Türkiye genelinde 471 bin üreticimiz zirai don hadisesinden olumsuz şekilde etkilendi”

Geçen sene hem şubat ayında hem de nisan ayında iki farklı don olayı yaşandığını aktaran Yumaklı, “Özellikle nisan ayındaki don 65 ilimizi etkiledi. Türkiye genelinde 471 bin üreticimiz zirai don hadisesinden olumsuz şekilde etkilendi. TARSİM (Tarım Sigortası) kapsamında sigortası olan bütün üreticilerimizin kayıplarını karşılamaya başladık, Ancak sigortası olmayan veya don sigortası yaptırmamış üreticilerin de o zamana kadar yapmış oldukları maliyetlerini karşılamak için de çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olanlar için söylüyorum bir program geliştirdik. Cumhurbaşkanımız bununla ilgili gerekli açıklamayı yapmıştı. Bizler de çalıştık, ödemeleri yakın zamanda başlatacağız” diye konuştu.

“Meteorolojik olayın bize olan olumsuz etkisinin bedeli, sadece tazminat bakımından 46,5 milyar lira oldu”

Sigorta konusuna değinen Bakan Yumaklı, “TARSİM sigortası ödemeleri, bu zirai don hadisesi ile ilgili 16 ürün için 23 milyar lira civarında olup, kasım ayı sonuna kadar tamamlayacağız. Sigortası olmayan üreticilerimizin maliyet tutarları ise yaklaşık 23,5 milyar liradır. Bunu da kasım ayı sonuna kadar ödemesini bitireceğiz. Maalesef bu olağanüstü meteorolojik olayın bize olan olumsuz etkisinin bedeli, sadece tazminat bakımından 46,5 milyar lira oldu. Bunun ekonomik kayıplarını, gelir kayıplarını saymıyorum bile. Sakarya’da da elbette bu don hadisesinden etkilenen üreticilerimiz oldu. Fındık, ayva, kiraz, ceviz ve şeftali üretimi yapan 6 bin 252 üretici Sakarya’da etkilenmişti. Bunlara da 366 milyon lira ödemeyi kasım ayı sonuna kadar yapmış olacağız” şeklinde konuştu.

“Malak desteği yüzde 180 artırıldı”

Hayvansal üretimdeki desteklerin önemli ölçüde arttırdıklarını söyleyen Bakan Yumaklı, “Büyükbaş hayvancılık destekleri kapsamında buzağı desteği yüzde 40 artışla bin 400 yüz liraya yükseltildi. Malak desteği yüzde 180 artırıldı ve 2 bin 800 liraya çıkarıldı. Küçükbaş hayvancılık desteklerinde de kuzu ve oğlak desteği yüzde 50 artışta 300 liraya yükseldi. Çoban desteği de yüzde 125 artışla 81 bin liraya çıkmış oldu. TÜİK tarafından yayımlanan haziran ayı verilerine göre 2023 yılının başından itibaren bu yana kadar büyükbaş varlığımızda yüzde 3,65’lik bir artışla 17.2 milyon başa çıkmış olduk. Özellikle aşılamalarla teyit ettiğimiz bu sayılarla ilgili bizim herhangi bir tereddüdümüz yok. Bu rakamlar kesinlikle ve de kesinlikle teyitlidir. Yine küçükbaş hayvan varlığımızda yüzde 11,6 artışla 58,2 milyon başa yükselmiş durumda” ifadelerini kullandı.

“Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz”

Konuşmasını sürdüren Yumaklı, “Hiç kimsenin üreticilerin emeğini yok sayarak Türkiye’de tarımsal üretimin bittiğiyle alakalı dezenformasyonu kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Üreticilerimizin alın teri ve emeği bizim kırmızı çizgimiz. Dolayısıyla bu konudaki yapılan yorumlara hiçbir şekilde itibar edilmemesini, devletimizin gerek kendi açıklamaları, gerekse uluslararası kuruluşların açıklamalarında da ifade edildiği üzere Türkiye’nin önemli tarımsal üretim gücünün olduğunu hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini tekrar ifade etmek istiyorum” dedi.

“Sakarya’da çiftçilere 458 milyon lira prim desteği verdik”

Son 23 yılda Sakarya’da yaklaşık 46 milyar lira tarım-orman-su alanında destek verdiklerini ve yatırım yaptıklarını aktaran Bakan İbrahim Yumaklı, “Su ve sulama alanında 96 tesisi hizmete aldık. Bu sulama tesisleri ile 62 bin dekar araziyi sulamaya açtık. Tarımsal üretim alanlarının korunması amacıyla 581 bin dekar alana sahip 13 ovamızı koruma altına aldık. Üreticimizin alın terini ve emeğini TARSİM ile güvenceye kavuşturduk. Bu kapsamda Sakarya’da 2006 yılından bu yana 329 bine yakın poliçe düzenlendi. Bu poliçelere 458 milyon lira prim desteği verdik. Yine bu zaman zarfında üreticimizin zarar gören ürünleri için yaklaşık 247 milyon lira tazminat ödedik” diye konuştu.

“Sakarya’nın tarımsal hasılası 21 kat artışla yaklaşık 17 milyar liraya ulaştı”

Konuşmasını sürdüren Bakan Yumaklı, “Bakanlık olarak verdiğimiz destekler ve yaptığımız yatırımlarla Sakaryalı üreticilerimiz, hem modern tarımla buluştu hem de üretimde verimini artırdı. Bu sayede; bitkisel üretim miktarımız yüzde 26, büyükbaş varlığımız yüzde 54, küçükbaş varlığımız yüzde 69, kanatlı hayvan varlığımız yüzde 89, arılı kovan varlığımız yüzde 170, su ürünleri üretimimiz yüzde 26 artmış durumda. Yapılan bu çalışmalar ile Sakarya’nın tarımsal hasılası 21 kat artışla yaklaşık 17 milyar liraya ulaşmış durumda. Tarımsal ihracatta da 6 katlık bir artış sağladık” şeklinde konuştu.

“Sakarya-Kocaeli içme suyu isale hattı birinci kısım işi inşallah yakında ihale edilecek”

Su ve sulama projeleriyle ilgili konuşan “1 milyar 6 milyon liralık, 8 adet su ve sulama projesini Devlet Su İşleri’nin yatırım programına aldık. Toplam maliyeti 8 milyar lira olan Sakarya-Kocaeli içme suyu isale hattı birinci kısım işi inşallah yakında ihale edilecek. 2.4 milyar lira maliyetli Adapazarı ve İzmit’e hizmet verecek olan 143 milyon metreküp depolama kapasitesine sahip Sakarya Ballıkaya Barajı da inşallah önümüzdeki yıldan itibaren su tutmaya başlayacak. 160 milyon lira maliyetli Pamukova ilçesine hizmet verecek Turgutlu Göleti ve ikmal sulaması dün tamamlandı. Çok şükür 98 hektarlık bir alan sulamaya hazır hale getirilmiş oldu. 202 milyon lira maliyetli Taraklı ilçesine hizmet verecek Kayaboğazı Göleti’ne su aktarma işi de kasım ayında tamamlanacak inşallah. Bu konuda arkadaşlarımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu iş ile de bin 504 hektarlık bir alan sulamaya hazır hale getirilmiş olacak. 215 beş milyon lira maliyetli Adapazarı ilçesine hizmet verecek Kışlaköy Göleti ve Büyükhataplı sulaması ihmali ikinci kısım işini de yine kasım ayına kadar bitirmeyi planlıyoruz. Bu iş ile de 682 hektarlık alan sulanacak. Son olarak da 158 milyon lira maliyeti Adapazarı’nda taşkın kontrol için hizmet verecek Yazlık Mahallesi, Çark deresi ve Yandere’si ıslahı birinci kısım işini de bu yıl bitmeden tamamlamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

İSU ve Ford Otosan’dan iş birliği

Ford Otosan, sürdürülebilir üretim anlayışıyla su yönetiminde örnek projeler geliştirmeye devam ediyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İSU Genel Müdürlüğü ile hayata geçirilen iş birliği kapsamında kurulan Atık Su Arıtma Tesisi hem temiz su tasarrufu sağlayacak hem de bölgenin ekosistemine uzun vadeli katkı sunacak.

Ford Otosan, çevresel sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda su yönetimi alanında örnek bir proje geliştirdi. 2030 hedefleri doğrultusunda araç başı temiz su tüketimini yüzde 40 oranında azaltmayı hedefleyen şirket, bu kapsamda Kocaeli’de önemli bir projeyi devreye aldı. Kocaeli yerleşkesinde kurulacak ileri arıtım teknolojilerine sahip modern tesis, üretimde kullanılan suyun kaynağını dönüştürerek doğal kaynak kullanımını azaltmayı hedefliyor.

Tesisle birlikte, İSU Yeniköy arıtma tesisinden alınacak arıtılmış evsel atık sular ileri seviyede yeniden arıtılarak, imalat hatları proseslerinde proses suyu olarak üretime kazandırılacak. Bu sayede temiz su tüketimi önemli ölçüde azaltılırken doğal kaynakların korunmasına da katkı sağlanacak. Proje, kamu ve özel sektör iş birliği açısından çevresel sürdürülebilirlik alanında örnek bir model olarak öne çıkıyor.

Temiz su kullanımı azalıyor, sürdürülebilirlik artıyor

Projenin ilk etabında yıllık 400 bin ton temiz su tasarrufu sağlanması hedefleniyor. Tesisin tam kapasiteye ulaşmasıyla birlikte bu rakamın yıllık 900 bin tona yükselmesi bekleniyor. Bu miktar, Gölcük ilçesinin yaklaşık bir aylık temiz su tüketimine eş değer olup, projenin bölgesel etkisini ve toplumsal faydasını da açıkça ortaya koyuyor. Geri kazanılan atık suların, Gölcük ve Yeniköy fabrikalarında proses suyu olarak yeniden kullanılması, sürdürülebilir üretim anlayışının güçlü bir örneğini sunuyor. Kurulacak sistemde ters osmoz ve MBR gibi ileri arıtım teknolojilerinden yararlanılarak, evsel atık sular, ters yıkama suları ve soğutma kulelerinin blöf suları gibi çeşitli kaynaklardan gelen atık sular geri kazanılacak.

Ford Otosan, 2022 yılında açıkladığı 2030 sürdürülebilirlik hedefleri kapsamında; 2019’u baz alarak araç başına düşen temiz su tüketimini yüzde 40 azaltmayı taahhüt etti.

Projeye ilişkin değerlendirmede bulunan Ford Otosan İnsan Kaynakları ve Dönüşüm Lideri Osman Özdemir, şunları söyledi: “Su yönetimine yönelik uzun vadeli hedeflerimiz doğrultusunda devreye aldığımız bu proje, çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımımızın somut bir yansıması. İklim kriziyle mücadelede en kritik kaynaklardan biri olan suyu sorumlu ve verimli şekilde yönetmek, yalnızca çevresel değil, toplumsal bir sorumluluk. Biz Ford Otosan olarak üretimdeki gücümüzü, çevreyle uyumlu ve ekosistemi gözeten uygulamalara dönüştürüyoruz. İSU ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, kamu-özel sektör el ele verdiğinde nasıl somut çevresel fayda oluşturulabileceğinin güçlü bir örneği. Bu projeyle yalnızca su tasarrufu sağlamıyor, aynı zamanda yaşadığımız bölgenin su ekosistemini korumaya katkı sunuyoruz.”

Sorumlu su yönetimiyle ekosisteme katkı

Ford Otosan, “Gelecek Şimdi” vizyonu doğrultusunda çevresel sürdürülebilirliği tüm iş yapış biçimlerinin merkezine yerleştiriyor. Bu vizyonun temel taşlarından biri olan sorumlu su yönetimi, yalnızca üretim süreçlerinin verimliliğini artırmakla kalmıyor; aynı zamanda doğal kaynakların korunmasına, yerel ekosistemlerin desteklenmesine ve toplumsal fayda oluşturulmasına katkı sunuyor.

İklim krizi, kuraklık, su stresi ve ekolojik bozulma gibi küresel tehditlere karşı proaktif adımlar atan Ford Otosan; üretim faaliyetlerinin her aşamasında suyun döngüsel kullanımını destekleyen, veri temelli ve yenilikçi çözümler geliştiriyor.

2021 yılında yayımladığı Su Politikası ile şirket; ürün başına temiz su tüketimini azaltmayı, yeni projelerde yenilikçi ve sürdürülebilir su yönetim sistemlerini önceliklendirmeyi, su stresi yaşanan bölgelerde öncelikli olarak su yönetimine odaklanmayı taahhüt ediyor.

WRI Aqueduct Su Riski Haritalama Atlası ile tüm lokasyonlar analiz edilerek Su Temini Eylem Planı oluşturuluyor. Bu planla, kuraklık ve su kesintileri gibi çevresel risklere karşı önleyici çözümler geliştiriliyor.

Türkiye ve Romanya’daki üretim tesislerinde ulusal ve uluslararası çevre regülasyonlarına tam uyum sağlanırken, ileri arıtım ve su geri kazanım teknolojilerine sürekli yatırım yapılıyor.

2026 yıl sonunda tamamlanmak üzere; ISO 14046 Su Ayak İzi Doğrulama Belgesi alınması, su tüketiminin en yoğun olduğu üretim süreçlerinin detaylı analiz edilmesi, bu alanlara yönelik verimlilik odaklı aksiyon planlarının hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Şirket, sorumlu su yönetimi uygulamaları sayesinde su kaynaklarının korunması, biyoçeşitliliğin desteklenmesi ve iklim değişikliğiyle mücadelenin sanayi ölçeğinde nasıl mümkün olabileceğini gösteren bir model sunuyor.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Derenin kuruduğunu ilk kez gördüler: Çiftçiler imece usulü ayakta

Kocaeli’nin Başiskele ilçesinde bulunan Yeniköy Deresi’nin ilk kez kuruduğunu gören vatandaşlar şaşkına döndü. Çiftçiler sondaj, kuyu ve imece usulü sulama ile ayakta durmaya çalışıyor. Üreticiler, yeraltı sularının 50 metreye kadar çekildiğini, modern sulama sistemlerine geçişin şart olduğunu söyledi. Çiftçiler geleneksel yöntemler ise bölgede su arıyor.

Kocaeli’nin Başiskele ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi’nden geçen, yıllardır akan Yeniköy Deresi, tamamen kurudu. Mahalleli yıllardır görmedikleri olay karşısında şaşkına döndü. Bölgedeki 150’ye yakın çiftçinin üretimini durma noktasına geldi. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar, yağış düzensizliği ve kuraklık, hem ekosistemi hem de tarımı olumsuz etkilerken çiftçiler imece usulü sulama yaparak ayakta kalmaya çalışıyor. Yeraltı sularının 7-8 metreden 40-50 metreye çekilmesi ise su krizini daha da derinleştirdi. Daha önce yüzdükleri derede artık yürüyen çiftçiler, geleneksel yöntemle, bakır çubuklarla su arıyor.

“Şelale gibi akan dere, yaklaşık 2 aydır kurudu”

Bölgede çiftçilik yapan Ziraat Mühendisi Sedat Acar, “Yeniköy’de yaklaşık burada 150 kadar çiftçimiz var. Onlar genelde yaprağı yenen sebzelerden ve bakliyat ürünlerinden ekim yapıyorlar. Her yıl biz düzenli olarak üretim yapıyorduk. Fakat bu yıl şelale gibi akan dere, yaklaşık 2 aydır kurudu. Çoğu çiftçimiz üretimi yarıda bıraktı. Bazı çiftçilerimiz imece usulü, suyu olanlar olmayanlara veriyor. Böyle üretimi devam ettirmeye çalışıyorlar ama bu da ne kadar sürer onu da bilmiyorum. Üretim gerçekten zorlaştı. Bu sadece bizim Kocaeli-Başiskele bölgesinde değil, tüm Türkiye’de üretim zayıfladı” diye konuştu.

“Su zengini bir ülke değiliz”

Modern sulama sisteminin şart olduğunu söyleyen Acar, “Bu kuraklık neticesinde özellikle vahşi sulama sistemlerinden vazgeçip, sprinkler sulama, damla sulama gibi modern sulama sistemlerine geçmemizin ne kadar önemli bir konu olduğunu özellikle bu kurak aylarda tekrar gördük. Dolayısıyla ülkemizde su planlaması yapılması gerekiyor. Özellikle Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimizin, suyu bol olan yerlerde suya çok ihtiyaç duyan ürünlerin; suyu az olan yerlerde ise az su tüketen ürünlerin ekimini teşvik etmesi lazım. Tarım ve üretim planlaması yapılmazsa, çok su tüketen ve katma değeri düşük ürünlerin ekilmesi ülkemize zarar verir. Biz su zengini bir ülke değiliz, aksine su fakiri ülke konumuna doğru gidiyoruz” şeklinde konuştu.

“Çiftçi sayımız 150’den 20’ye düştü”

Çiftçi sayısının hızla azaldığını ifade eden Acar, “Köyümüz eskiden yemyeşil bir köydü. Yaprağı yenen sebzeler açısından İstanbul’a yakınlığıyla ticari üretimi çok fazlaydı. Ama şu anda çiftçi sayımız 150’den 20’ye düştü. Eğer gelecek yıl da böyle giderse, belki o 20 çiftçimiz de olmayacak. Buralar Türkiye’nin en yeşil bölgelerinden. Üzerinde durduğumuz dere eskiden şarıl şarıl akan, balıkları olan, çocukların yüzdüğü bir dereydi. Su kaplumbağaları, su yılanları, kum balıkları vardı; en son alabalık bile gördük. Bu döngünün bir anda yok olması kolay değil. Onlarca yılda oluşan bu döngü, su gelse dahi hemen geri gelmiyor. Bu nedenle vahşi sulama sistemlerini terk edip modern sulama yöntemlerine geçmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Sulama olmazsa zaten gıda krizi derinleşir”

Su olmazsa üretimin olmayacağını belirten Acar, “Üretimin çok zayıflayacağını, hatta yok olacağını düşünüyorum. Su olmazsa üretim de olmaz. Her şeyimiz suya bağlı. Gün aşırı sulanması gereken, iki günde bir su isteyen bitkilerimiz var. Sulama olmazsa zaten gıda krizi derinleşir. İlkbahar donlarından etkilenen ürünlerimiz oldu, şimdi buna kuraklık eklendi. İmece usulü birbirimize yardım etmeye çalışıyoruz. Ben kendi çabamla kuyu açtırdım, sızma su topluyorum, takviye yapıyorum. Damlama sulamayla minimum sulama yaparak, bu yılı sadece bitkilerin ve ağaçların ölmemesi için geçirmeye çalışıyorum. İnşallah yağışlar olumlu gelir, yoksa sonumuz ne olur bilmiyorum.” dedi.

“Eskiden 7-8 metrede bulunan sular şimdi 40-50 metreye çekilmiş durumda”

Yeraltı sularının bile 50 metreye çekildiğini ifade eden Acar, “Komşularımızın yüzde 80’i bu dereden sulama yapıyordu. Su kesilince mısır, fasulye gibi birçok ürün kurudu. Birkaç kişinin keson kuyusu var, o da ancak birkaç çiftçiye yetiyor. Alternatif su yöntemleri aranıyor; sondaj, keson kuyu çakma gibi. Ama bunlar hem maliyetli hem de yeraltı sularını aşırı kullanmak doğaya zarar veriyor. Eskiden 7-8 metrede bulunan sular şimdi 40-50 metreye çekilmiş durumda. Her şey yağışa ve doğru su yönetimine bağlı. Suyu herkesin adil, düzenli ve minimum seviyede kullanması gerekiyor” diye konuştu.

“Yağmur duasına çıkıyoruz ancak fabrikalar ses bombaları ile bulutları dağıtıyor”

Çiftçilerin üretimi bıraktığını da ifade eden Acar, “Bu kuraklık ve düzensiz yağış rejimi sebebiyle küçük çiftçiler üretimi bırakma noktasına geliyor. Aile çiftçileri küçük çaplı olsa da ülkemizde sayıları çok fazla. Onlar da üretimi bırakırsa pazarlar zor durumda kalacak, kaliteli ve taze ürün bulmakta zorluk yaşanacak. Bizler inançlı insanlarız; camilerde cuma günleri yağmur duası yapıyoruz. Köyümüzde halkla birlikte, çocuklarımızla birlikte yağmur duasına çıkıyoruz ama çevremizde birçok otomobil fabrikası var. Yağmur bulutları biriktiğinde fabrikalar doluya dönüşmesin diye bulut dağıtma bombaları atıyorlar. Biz de bu sesleri duyuyoruz. Bulutlanma olduğunda ‘yağacak’ dediğimiz anda bombalar atılarak bulutlar dağıtılıyor. Bu durum yağış rejimini olumsuz etkiliyor. Kocaeli bölgesinde çok sayıda otomobil fabrikası var ve devletin buna çözüm bulması gerekiyor. Nasıl biz kendi önlemlerimizi alıyorsak, onlar da almalı. Biz damlama veya sprinkler sistemine geçip su tüketimini minimuma indiriyorsak, onlar da ceplerinden harcayarak korunaklı sistemler kurmalı. Biz önlemimizi alıyorsak, onlar da almak zorunda” şeklinde konuştu.

“48 yaşındayım, deremizin ilk defa kuruduğunu görüyorum”

Dere kuruduğu için kendi imkanları ile sondaj çalışması yapan çiftçi Ahmet Atak “Sularımız çok azaldığı için sondaj yapmak zorunda kaldık. Komşularımız sağ olsun, her türlü desteği veriyor. İmece usulü; bir akşam ben suluyorum, bir akşam başka komşularım suluyor. Ama yeraltı sularımız iyice azaldı. 48 yaşındayım, deremizin ilk defa kuruduğunu görüyorum. Kuraklık aşırı derecede var. Komşularımız olmasa, ürünlerimiz çöp olacaktı. Bu sondaj işi olmasaydı şu anda bahçem çöptü. İnşallah suyumuz çıkarsa ben de aynı şekilde tüm komşularımıza destek vereceğim, elimden gelen yardımı yapacağım. Deremiz kurudu. Sondajcı arkadaşı buldum, çalışıyoruz. İnşallah suyumuz çıkacak, çıkarsa hep birlikte sevineceğiz” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Ford Transit’in 60 yıllık serüveni rakamlara yansıdı

9 Ağustos 1965’te üretim hattından indirilen ilk Ford Transit’in üzerinden tam 31 milyon 536 bin dakika geçti. 1967’den bu yana Ford Otosan tarafından Türkiye’de üretilen model, üretildiği ilk dakikadan itibaren profesyoneller, işletmeler ve toplulukları destekleyen güç merkezi haline geldi.

Avrupa’da ticari işletmelerin kullanımına ilk kez sunulduğu 1965’ten sadece iki yıl sonra Ford Otosan tarafından Türkiye’de üretilmeye başlanan Ford Transit, 60 yaşına girdi. 9 Ağustos 1965’te üretim hattından indirilen ilk Ford Transit’in üzerinden tam 31 milyon 536 bin dakika geçti. Ford Otosan’ın Gölcük Fabrikası’nda üretilen Transit, profesyoneller, işletmeler ve toplulukları destekleyen güç merkezi oldu. Marka, 1965 yılında “Her dükkân sahibi, müteahhit, ambulans şoförü, inşaatçı, fırıncı, mum üreticisi veya tatilci, kendi özel ihtiyacını Ford Transit ile karşılayabilir” açıklamasını yaptı.

Şirket, Transit ile ilgili şu rakamları açıkladı:

’’Ford Transit üretimi, 60 yılda 13 milyon adedi aştı. Bu rakam, 365 gün boyunca, 7 gün 24 saat, kesintisiz olarak her 2,5 dakikada bir üretim hattından yeni bir Ford Transit aracının indirildiği anlamına geliyor. Transit, dünyanın en çok satan bir numaralı van’ı oldu. Model, Avrupa ve Türkiye’de 1965’ten bu yana 10 milyon 100 bin adet üretildi. Küresel üretim adedi ise 13 milyonu aştı. 2024 yılında Avrupa’da satılan 1 ton ve 2 ton segmentlerindeki her 5 van’dan 1’i Ford Transit veya Transit Custom oldu. 2024 yılında Avrupa genelinde ortalama olarak her 2 dakikada 1 adet Transit van satın alındı. İkonik Mk1 Transit, yaklaşık 1,7 tona (35 cwt) kadar yük taşıma kapasitesi sunuyordu. Günümüzün Transit panelvanı, 2,4 tonu aşan yük taşıma kapasitesiyle öne çıkıyor. L4H3 gövde seçeneğine sahip olan en büyük Transit model, 15,1 metreküplük yükleme hacmiyle yaklaşık 236 bin adet pinpon topu taşıyabiliyor.

Ford SuperVan 4.2’nin elektrikli versiyonu 2.000 PS güç üretiyor. E-Transit’in gelişmiş menzil seçeneği, sürüş menzilini 402 kilometreye kadar çıkarıyor. Bu rakam, standart bataryaya kıyasla yüzde 28’lik bir artış anlamına geliyor. Avrupa’daki Transit ve Transit Custom satışlarında 2014-2024 yılları arasında yüzde 52’lik bir artış kaydedildi. 2024’te Avrupa ve Türkiye’de üretilen Transit adedi, 1966’daki ilk tam üretim yılına kıyasla dört kat arttı.

Ford Otosan Müşteri ve Teknoloji Merkezi Çalışan Müşteri Sadakat Takımları ve “Uptime” Takımları, 2025 yılının ilk altı ayında, bağlı araçlardan gelen sinyallerle müşterileri arıza ile karşılaşmadan uyararak araç kullanabilirliği 10 bin gün artırdı.

Transit veya Transit Custom, 59 yıldır Birleşik Krallık’ta en çok satan van modeli oldu.’’

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Türkiye’nin teknoloji yolculuğunda 3D yazıcılar hızla yayılıyor

KOCAELİ (İHA) – Türkiye’nin gelişen teknolojisine hem zaman hem de maliyet açısından avantaj sağlayan 3D yazıcı teknolojileri, hızla yaygınlaşıyor. Eğitimden sanayiye birçok alanda kullanılan teknoloji, üretim süreçlerine katkı sunuyor.

Dünyada üretim ve tasarım süreçlerini yeniden şekillendiren 3D yazıcı teknolojileri, Türkiye’de de son yıllarda ivme kazanıyor. Sağlık, otomotiv, inşaat ve eğitim gibi farklı sektörlerde kullanılan bu teknoloji, maliyet ve zaman avantajı sağlayarak üretim süreçlerine katkı sunuyor. 2017 yılından bu yana sektörde faaliyet gösterdiklerini belirten MetaTechTR yetkilileri, bireysel kullanıcılardan büyük sanayi kuruluşlarına kadar geniş bir kitlenin bu teknolojiyi benimsediğini gözlemlediklerini, özellikle Ar-Ge merkezleri ve eğitim kurumlarının ilgisinin de sektörün geleceği açısından son derece umut verici olduğunu belirtti. Uzmanlara göre, 3D yazıcı teknolojilerinin yaygınlaşması, Türkiye’nin üretim kapasitesini artırırken, yerli üreticilerin uluslararası rekabet gücünü de güçlendirecek.

Yerli üretim global pazara açılıyor

3D yazıcı teknolojilerinin kritik bileşenlerinden biri olan filament üretiminde Türkiye, yerli üretim kapasitesiyle öne çıkıyor. MetaTechTR Kurucusu Enes Tahiroğlu, yerli üretimin stratejik önemine dikkat çekerek, “Dünya standartlarında geliştirdiğimiz filamentlerle hem iç pazara katkı sağlıyor hem de Türkiye’nin ihracat potansiyelini artırıyoruz. Bu alan, teknolojik bağımsızlığımız için stratejik önem taşıyor” dedi.

“Üretkenlik ve problem çözme becerilerini geliştiriyor”

Üniversiteler ve meslek liseleri, 3D yazıcı laboratuvarları kurarak öğrencilerine teoriden pratiğe uzanan yenilikçi bir eğitim modeli sunduğunu belirten Tahiroğlu, “3D yazıcı teknolojileri yalnızca üretim süreçlerini değil, öğrenme metodolojilerini de dönüştürüyor. Öğrencilerin hayal ettiklerini somut ürünlere dönüştürebilmesi, üretkenlik ve problem çözme becerilerini geliştiriyor” diye konuştu.

Kategoriler
İzmit Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

İzmit’in doğal ürünleri Aşevi ve Kent Lokantasından halkın sofrasına ulaşıyor

İzmit Belediyesinin üretim bahçelerinde yetiştirilen sebzeler, artık Aşevi mutfağında ihtiyaç sahipleri için pişiyor. Sekalılar Lokali’nde bulunan mutfağı ve Yahya Kaptan Gülümse Kafe’yi ziyaret eden İzmit Belediye Başkan Yardımcıları Erdem Arcan ve Celal Hülür, hem kamuoyunu bilgilendirdi hem de üretimden tüketime uzanan belediyecilik anlayışını vurguladı.
ÜRETEN BELEDİYE İZMİT BELEDİYESİ
İzmit Belediye Başkan Yardımcısı Erdem Arcan, üretken belediyeciliğin önemine dikkat çekerek, “İzmit Belediyesi olarak üretmeye ve çalışmaya devam ediyoruz. Tarımsal Kalkınma Projeleri kapsamında ekip biçtiğimiz arazilerde yetiştirdiğimiz ürünleri artık Aşevi’nde kullanıyoruz. Ürettiğimiz bu ürünler, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın sofrasına sıcak yemek olarak ulaşıyor. Kent Lokantalarımız aracılığıyla günlük bin 500 kişiye yemek hizmeti sunuyoruz. Fazla kalan ürünleri ise Gülümse Kafelerde uygun fiyatla vatandaşlarımıza ulaştıracağız. Tarladan gelen mis kokulu sebzeleri halkımızla buluşturmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
“ÜRETİM ÇEŞİTLİLİĞİNİ ARTTIRIYORUZ”
Başkan Yardımcısı Celal Hülür ise İzmit Belediyesi’nin kırsalda yürüttüğü üretim faaliyetlerini anlatarak, “Kırsal Hizmetler Müdürlüğümüz öncülüğünde birçok bahçemizde sebze ve meyve üretimi sürdürüyoruz. Lavanta, ayçiçeği, bakliyat ve istiridye mantarı gibi farklı ürünlerle de üretim çeşitliliğimizi artırıyoruz. Fazla gelen ürünleri Gülümse Kafelerimizde uygun fiyatla vatandaşlarımıza sunuyoruz. Önümüzdeki dönemde seracılık faaliyetlerine de başlayacağız” ifadelerini kullandı.
Kategoriler
İzmit Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

İzmit Belediyesi ilk nohut hasadını yaptı

İzmit Belediyesi, deneme amaçlı ektiği nohut tarlasında başarılı bir hasat gerçekleştirerek hem kendi ihtiyacını karşılamayı hem de yerli üreticiyle iş birliği yaparak vatandaşlara uygun fiyatlı ve doğal ürün sunmayı hedefliyor.
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, nohut tarlasında incelemelerde bulunarak nohut üretim sürecini anlattı. Hürriyet, nohutun yanı sıra fasulye, karpuz gibi ürünlerdeki denemeler hakkında da bilgi vererek yerli üretimi artırma, tüketiciye aracısız ulaşma ve tarımsal öz yeterlilik sağlama hedeflerinden bahsetti.
BU YIL DENEME YILIYDI
Başkan Hürriyet, nohut tarlasında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Ve nohutlarımız artık bayağı olgunlaştı. Şu anda elimde küçük bir kısmı var ama kocaman bir tarlanın içindeyiz. Arkadaşlarımız bu tarlanın hasadını iki günlük süreçte tamamlamış olacak. Nohutlar oldukça verimli ve güzel görünüyor. Sanırım yine lezzetli ve doğal bir üretim elde ettik. Bu yıl, kendi nohutumuzu kendimiz üretme sürecindeydik. Bu bir deneme yılıydı ama seneye çok daha fazla verim almayı hedefliyoruz.
ÜRETİM GENİŞLETİLECEK
Eğer on dönüme çıkarabilirsek ve bir yıllık ihtiyacımızı karşılayabilirsek, bu gerçekten kıymetli olacak. Ben yılın yarısını bile karşılasak razıyım. Fasulye üretimini de deniyoruz şu anda. Eğer başarılı olduysak, demek ki bu iş devam ettirilebilir. 300 kilo az bir miktar değil. Ciddi bir süre ihtiyacımızı karşılar. Özellikle biz Türk milleti olarak nohut ve fasulyeyi çok kullanıyoruz. Pilavla birlikte sıkça tüketiyoruz. Camilerde, Ramazan sofralarında özellikle etli nohut ve etli fasulye ikramları yapıyoruz. Kendi ürettiğimiz ürün daha lezzetli olacak, bundan eminim. Tarladan sofraya doğrudan ulaştıracağız.
KURAKLIĞA RAĞMEN BEREKETLİ
Bu kuraklığa rağmen bereketliyiz. Gelecek yıl sulama imkânlarını artırabilirsek daha verimli olacağına inanıyorum. Tarlamız oldukça büyük. Arkadaşlarımız çalışmalarına devam ediyorlar. Hasat aşağı bölgelere kadar uzanıyor. Normalde bu ürünleri paketli olarak satın alıyoruz. Ama gerçekten çok güzel ve lezzetli görünüyor. Kaliteli bir rekolteye sahip.
KARPUZ ÜRETİMİMİZ DE OLACAK
Üretimi korumaya çalışıyoruz. Aynı şekilde karpuz üretimimiz de olacak. Yerli üreticilerle görüşmelerimiz devam ediyor. Bayraktar ve Akmeşe’deki yerli üreticilerle sözleşmeli ekim konusunda görüşmeler sürüyor. Üreticilerin tarlasında kalan ürünlerini alıp, kendi alanlarımızda kullanmak ve vatandaşımıza uygun fiyatla sunmak için çalışmalarımız var.
ÜRETİCİYE VE TÜKETİCİYE DESTEK
Şu anda Bayraktar ile görüşüyoruz. Biliyorsunuz bazı üreticiler ürününü satamıyor, tarlada kalıyor. Biz o ürünleri satın alıp vatandaşlarımıza ulaştırmak istiyoruz. Üretici zarar etmesin istiyoruz. Hatta bazı üreticiler “Alın, bedavaya dağıtın” diyor. Ama biz en azından maliyetini karşılayacak şekilde alıyoruz. Böylece halkımız da uygun fiyata ürün almış oluyor. Karpuzla başlayacağız. Belediyemizin önünde ve Gülümse Kafelerimizde satışa sunacağız.
ARACISIZ ÜRETİM VE DAĞITIM
Hem üretiyoruz hem üreticiye destek oluyoruz. Aynı zamanda tüketiciye uygun fiyatlı ve kaliteli ürün sağlıyoruz. Aracısız şekilde, doğrudan tarladan sofralara ulaştırıyoruz. Hem üretici kazansın hem biz zarar etmeyelim. Bu da bir özveri ve organizasyon gerektiriyor. Personel, taşıma, planlama… Hepsi bir emek. Halkımız için mesai gözetmeden çalışıyoruz. Tüm çalışan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
HEDEF: KENDİ İHTİYACIMIZI KARŞILAMAK
Sadece bir avuç üretim yapıyoruz zannetmeyin. Şu anda elimizde 300-350 kilo civarında ürün var. Bu miktar, yemeklerimizde uzun bir süre bize yetecek. Vatandaşlarımız bu yemekleri yerken bilsinler ki İzmit Belediyesi sizin için üretiyor. Mahallelere dağıttığımızda da üzerine yazıyoruz: “İzmit Belediyesi tarlalarında sizin için üretilmiştir.”
FAZLA ÜRETİM HALİNDE SATIŞ NOKTASI
İleride ihtiyacımızdan fazla üretim olursa, Gülümse Kafeler’e bir satış standı kurmayı düşünüyoruz. Vatandaşlarımız uygun fiyatla, doğrudan belediye üretimi olan bu ürünleri satın alabilsin. Ne kadar çok tarla ekersek o kadar çok üretim yaparız. Eğer vatandaşlarımız da bize bu konuda destek olursa, biz de onlara daha çok ürünle destek verebiliriz. Buradan bir kere daha çağrımızı yineliyoruz: Üreten belediye: İzmit Belediyesi. Nohut tarlasından bereketli sofralar diliyoruz.”
Kategoriler
İzmit Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

İZMİT BELEDİYESİNDEN BALKABAĞI ÜRETİMİNE YEREL DESTEK

Fatma Başkan; Solaklar Köyü’nde bu yıl ilk kez ekilen 4 dönümlük balkabağı tarlasında incelemede bulunarak, 2,5 ila 3 ton ürün beklediklerini ifade etti.
4 DÖNÜMDEN 3 TON ÜRÜN HEDEFİ
İzmit Belediyesi Başkan Yardımcısı Celal Hülür ve Kırsal Hizmetler Müdürü İsmet Kunttaş ile birlikte tarlayı gezen Başkan Hürriyet, ürünlerin depolanmasının da kolay olduğunu vurgulayarak, “Kabaklarımız betona değmediği sürece 4-5 ay saklanabiliyor. Uygun koşullarda bir yıla kadar dayanabiliyor. Böylece bu ürünü kış boyunca kullanabileceğiz” dedi.
KABAKTAN SONRA KARPUZ VE SEBZE ÜRETİMİ DE GÜNDEMDE
Aynı araziye önümüzdeki yıl farklı bir ürün ekilebileceğini belirten Başkan Hürriyet, “Aynı ürünü her yıl aynı yere ekmek toprakta verimi azaltıyor. O yüzden seneye karpuz ya da sulak alanlara uygun başka bir sebze ekmeyi planlıyoruz” dedi. Tarlanın sulama imkanının güçlü olduğunu belirten ekip, toprak yapısının da verime katkı sunduğunu ifade etti.
KENAN VURAL’DAN YENİ DESTEK ALANI
Başkan Hürriyet, üretimi büyütme hedefi doğrultusunda, bölgedeki üretici Kenan Vural’ın da destek sunduğunu belirterek, “Kenan abimize teşekkür ediyoruz. Sağ olsun, seneye üretimi komşu tarlaya taşıyacağız. Yerli üreticimizin bu dayanışması bizim için çok kıymetli” dedi.
“MESAI SAATİ GÖZETMEDEN HALKIMIZ İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
Belediyenin üretim faaliyetlerinin yalnızca gündüzle sınırlı kalmadığını vurgulayan Başkan Hürriyet, “Şu anda saat akşam ama personelimiz hâlâ sahada. Sabah 06.30’da nohut tarlasına gidip hasat yaptılar. Mesai gözetmeksizin, halkımıza katkı sunmak için tüm ekip canla başla çalışıyor” diye konuştu.
“BÜYÜK ARAZİLERDE ÜRETİM DAHA VERİMLİ”
Arazilerin farklı köylerde, parçalı şekilde dağınık olduğunu vurgulayan Hürriyet, “Bu parçalı yapı zaman ve kaynak açısından zorluk yaratıyor. O nedenle özellikle 10 dönüm gibi büyük ve toplu araziler bizim için daha verimli. Yan yana ekim yapabildiğimizde hem araç tasarrufu sağlıyoruz hem de personelimizin çalışması kolaylaşıyor” ifadelerini kullandı.
“SİZİN İÇİN ÜRETİYORUZ, HALKIN SOFRASINA ULAŞTIRIYORUZ”
Başkan Hürriyet konuşmasını, üretimin kente sağladığı doğrudan katkıya dikkat çekerek sonlandırdı: “Sizin için var gücümüzle, sabah kaçta olursa olsun, akşam kaçta olursa olsun üretmeye devam ediyoruz. Emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma, başkan yardımcılarıma ve Kırsal Hizmetler Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum.” dedi.
Kategoriler
İzmit Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

İZMİT BELEDİYESİ AYÇİÇEK TARLALARINDAN YAĞ ÜRETECEK

Fatma Başkan, Belediye Başkan Yardımcısı Celal Hülür ve Kırsal Hizmetler Müdürü İsmet Kunttaş ile birlikte, belediyeye ait Yenice Köyü’ndeki ayçiçek tarlasından halka seslendi. Başkan Hürriyet, bu yıl ilk kez deneme amacıyla ekilen ayçiçeklerinin, Aşevi, Kent Lokantaları ve Gülümse Kafe mutfaklarında yağ olarak kullanılacağını belirterek “Dışa bağımlılığı azaltıyor, ürettiğimiz malzemeleri doğrudan halkın sofrasına sunuyoruz” dedi.
20 DÖNÜMLÜK ALANDA ÜRETİM, HEDEF 50 DÖNÜM
İzmit Belediyesinin bu yıl deneme amacıyla Yenice Köyü ve Kaynarca’da toplam 20 dönüm alana Ayçiçek ektiğini belirten Başkan Hürriyet, bu üretimden yaklaşık 500 kilogram yağlık ayçiçeği elde etmeyi hedeflediklerini söyledi. “Kuraklık ve yağışsızlık üretimi etkileyebilir ama buna rağmen ciddi bir verim bekliyoruz. Seneye bu alanı 2-3 katına çıkarmayı planlıyoruz” diyen Hürriyet, 2025 sezonunda toplam 50 dönümlük bir ayçiçek tarlası hedeflediklerini kaydetti.
“KENDİ YAĞIMIZI KENDİMİZ ÜRETECEĞİZ”
Başkan Hürriyet açıklamasında, İzmit Belediyesi olarak bugüne kadar Aşevi, Kent Lokantaları ve Gülümse Kafeler için gıda malzemelerini ihale yoluyla temin ettiklerini hatırlattı. Ancak bu yıl Kırsal Hizmetler Müdürlüğü’nün görev tanımını üretim odaklı olarak yeniden düzenlediklerini ifade eden Hürriyet, “Buğdaydan sebzeye, ayçiçeğinden balkabağına kadar birçok ürünü artık kendi imkanlarımızla üretiyoruz. Yağımızı da kendimiz üreteceğiz” dedi.
YERLİ ÜRETİCİYE DESTEK, ÜRETİME DAVET
İzmit Belediyesi’nin yalnızca kendi üretimiyle yetinmeyeceğini belirten Başkan Hürriyet, kullanılmayan tarım arazilerinin de değerlendirilmesi için çağrıda bulundu: “İzmit’te arazisi olan vatandaşlarımız bize geçici kullanım için destek olursa biz de ekip biçmeye hazırız. Ürünleri birlikte paylaşırız. Yerli üreticiden doğrudan alım yaparak hem maliyeti düşürürüz hem de çiftçiye destek veririz. Hedefimiz, dışarıdan aldığımız gıdaların en az yüzde 50’sini kendi üretimimizle karşılamak.”
“KENDİ GÜCÜMÜZLE ÜRETİYORUZ, HALKA DAHA FAZLA HİZMET SAĞLIYORUZ”
Başkan Hürriyet, üretimin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal bir katkı sunduğunu belirterek, “Dışarıdan almak yerine kendi personelimizle, kendi gücümüzle üretim yapıyoruz. Bu da bize ciddi bir tasarruf sağlıyor. Böylece daha fazla hizmeti daha fazla insana ulaştırma şansı elde ediyoruz” dedi. Gıda üretiminde doğal ve katkısız yöntemler uyguladıklarını da vurgulayan Hürriyet, “İlaçsız üretim, doğru bakım, düzenli gübreleme ile tarlalarımız çok verimli hale geldi. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu.
AYÇİÇEK YAĞI, AŞEVİ VE KENT LOKANTALARINA GİDECEK
Ayçiçek üretiminin, özellikle yemek üretiminde kullanılan yağ ihtiyacını karşılamak üzere planlandığını belirten Hürriyet, “Bu yağları Aşevimizde, Kent Lokantalarımızda ve Gülümse Kafelerimizde kullanacağız. Böylece maliyetleri düşürerek yurttaşlarımıza daha uygun fiyatla hizmet sunmaya devam edeceğiz” dedi.
“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE ÜCRETSİZ YEMEK VERİYORUZ”
Başkan Hürriyet açıklamasında sosyal projelere de değinerek, “Üniversiteler açıkken, öğrencilere ücretsiz yemek veriyoruz. Aşevi kapasitemizi daha da büyütüyoruz. Amacımız, ilkokul ve ortaokul çocuklarına da her gün bir öğün ücretsiz yemek sağlayabilmek. Milli Eğitim ile görüşmelerimiz sürüyor” ifadelerini kullandı.
“TARLASI OLANLAR DESTEK VERİRSE ÜRETİMİ BÜYÜTÜRÜZ”
Başkan Hürriyet, atıl durumdaki tarlaların üretime açılması için bir çağrı da yaparak, “Tarlası olup ekmeyen vatandaşlarımız, bize geçici kullanım için yer verirse üretimi daha da büyütebiliriz. Bu dayanışma sayesinde hem sofraya katkınız olur hem de kent lokantalarındaki ihtiyaç sahibi ailelere ulaştırdığımız yemeklere sizin de emeğiniz dokunur” dedi.
HEDEF: SÖZLEŞMELİ ÜRETİM VE DİREKT TARLADAN TEDARİK
Yerel üreticilerle de temas halinde olduklarını belirten Başkan Hürriyet, Akmeşe ve Bayraktar gibi bölgelerde üretim yapan çiftçilerden doğrudan alım yapılabileceğini söyledi. “Sözleşmeli üretim modeli üzerinde de çalışıyoruz. Aracı olmadan, doğrudan üreticiden almak istiyoruz” diyen Hürriyet, bu modelin hem üreticiye hem de belediyeye fayda sağlayacağını ifade etti.
Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Ford Otosan, otomotivde sektöre entegre okul modelini hayata geçiyor

Ford Otosan, Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle üretim deneyimini eğitimle buluşturarak otomotiv ana sanayide bir ilke daha imza atıyor. Kocaeli fabrikası içerisinde hayata geçirilen sektöre entegre okul modeliyle öğrenciler, doğrudan üretim sahasında uygulamalı eğitim alma fırsatı yakalayacak. 2025-2026 eğitim öğretim yılında başlayacak bu yenilikçi model, gençleri mesleğe hazırlarken istihdama da doğrudan kapı aralayacak.

Üretimdeki gücünü toplumsal faydaya taşıyan Ford Otosan, eğitimde dönüşüm oluşturacak önemli bir adım atarak, Kocaeli fabrikaları içinde otomotiv ana sanayinin ilk sektöre entegre meslek lisesini kuruyor. Millî Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokolle hayata geçen bu yenilikçi model, Bakanlık tarafından yürütülen ilk üç entegre okul uygulaması arasında yer alıyor. Otomotiv ana sanayide ise bu uygulama şirket tarafından hayata geçiriliyor. Üretim ve eğitimi aynı çatı altında buluşturan bu yapı, gençlere nitelikli mesleki gelişim ve doğrudan istihdam fırsatları sunmayı hedefliyor.

Yapılan açıklamaya göre, 2025-2026 eğitim döneminde eğitime başlaması planlanan okul, şirketin Türkiye ve Avrupa’nın en büyük ticari araç üretim merkezlerinden biri olarak konumlanan Kocaeli fabrikaları içerisinde faaliyet gösterecek. İlk etapta, elektrik-elektronik teknolojisi ile makine ve tasarım teknolojisi alanlarında açılacak iki sınıfla eğitime başlanacak. 11. ve 12. sınıflardan oluşacak öğrenci grubu, usta öğreticiler ve eğitici personel eşliğinde üretim alanında birebir uygulamalı eğitim alacak. Öğrencilerin seçiminde Millî Eğitim Bakanlığı nakil şartları, not ortalaması ve danışma kurulu koordinasyonunda yapılacak beceri sınavı esas alınacak.

“Bu okul, gençlere sunduğumuz bir gelecek vizyonudur”

Proje hakkında değerlendirmede bulunan Ford Otosan İnsan Kaynakları ve Dönüşüm Lideri Osman Özdemir, eğitimde atılan bu öncü adımın topluma duyulan sorumluluğun bir göstergesi olduğunu vurguladı. Özdemir, “Şirket olarak başarıyı yalnızca üretim rakamlarımızla değil, içinde bulunduğumuz topluma kattığımız değerle ölçüyoruz. Sektöre entegre okul modeliyle yalnızca eğitim vermekle kalmıyoruz; gençlere gerçek üretim ortamında mesleki gelişim fırsatı sunuyor, mezuniyet sonrasında onları çalışma hayatına hazırlıyoruz. Bu okul, gençlere sunduğumuz bir gelecek vizyonudur” dedi.

Mezuniyette istihdam fırsatı

Sektöre entegre okul modeli kapsamında şirket, mezunların en az yüzde 30’unu doğrudan istihdam etmeyi taahhüt ediyor. Ancak şirketin asıl hedefi, bu okulu tercih eden ve çalışmak isteyen tüm mezunları bünyesine katmak.

Başarıya bursla destek

Ford Otosan adına Vehbi Koç Vakfı tarafından sağlanacak Mesleki Eğitim Bursu, yıl sonu not ortalaması 60 ve üzeri olan öğrencilere verilecek. Bu sayede öğrenciler yalnızca mesleki değil, akademik gelişim anlamında da desteklenecek.

Ford Otosan’ın eğitim odağında yatırımları sürüyor

Şirket, eğitime verdiği desteği yalnızca bugünkü projelerle sınırlamıyor. Daha önce Kocaeli Üniversitesi iş birliğiyle kurduğu İhsaniye Otomotiv Meslek Yüksekokulu, bugüne kadar 1500’den fazla öğrenciye hem teorik hem pratik eğitim sundu. Ayrıca şirket tarafından Kocaeli’deki pek çok mesleki ve teknik liseye Ford sınıfları, laboratuvarlar, test araçları ve ekipman desteği sağlandı.

2025 yılı haziran ayında temeli atılan Vehbi Koç Vakfı Semahat Arsel İlkokulu ve Başiskele’de planlanan yeni okul projesiyle birlikte şirket, eğitim alanındaki sosyal katkılarını her yaş düzeyine yayarak genişletmeye devam ediyor.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version