Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Bakan Tunç: “Terörsüz Türkiye’nin eşiğindeyiz”

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/bakan-tunc-terorsuz-turkiyenin-esigindeyiz-0-3DGFmgTL.mp4
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bu ülkede terör olmasın, terör örgütleri olmasın, çocuklarımız, gençlerimiz huzurlu bir geleceğe kavuşsun diye mücadelemizi sürdürüyoruz. Terörsüz Türkiye’nin eşiğindeyiz. Terörün kendini feshettiği, silahların bırakıldığı bir döneme geçerek, ülkemiz için yeni dönemi inşallah başlatacağız” dedi.

Kocaeli’de düzenlenen “Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu”na katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, program sonrasında Kocaeli Valiliği, Kocaeli Adliyesi, Büyükşehir Belediyesi, MHP İlçe Başkanlığı ve AK Parti İl Başkanlığı’nı ziyaret etti.

AK Parti Kocaeli İl Başkanlığında partililerle bir araya gelen Bakan Tunç, yaptığı açıklamada, en önemli sanayi kentlerinden biri Kocaeli’de olmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. Tunç, Kocaeli’nin, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en yüksek desteği veren şehirlerden biri olduğunu da belirtti.

“Onun hayallerini Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi”

Adalet Bakanı Tunç, konuşmasının devamında, “AK Partimiz 23 yıldan beri iktidarda. Dünya siyaset tarihinde bu kadar uzun süre kesintisiz, en yüksek oranda seçimler kazanarak iktidarda kalan parti örneği çok yok. Bizim kendi demokratik siyasi hayatımızda da ilk kez bu derece uzun süre iktidarda kalan AK Partimiz ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu başarıyı sağladı. Geçmişte, Menderes döneminde 10 yıllık, sonrasında cuntacılar tarafından önü kesildi. Rahmetli Özal, 7 yıllık başarı ile devam eden bir süreç geçirdi. Bugün ölüm yıl dönümü. Onun hayallerini Recep Tayyip Erdoğan gerçekleştirdi, hatta daha fazlasını. Hem yüksek standartlı demokrasiye kavuşma noktasındaki mücadelede hem de kalkınma hamlelerinde, eser üretmede onun hayallerinin ötesinde icraatlare sahne oldu ülkemiz 23 sene içerisinde. AK Parti’nin bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının sebebi milletin sesi olmasıdır. Rekor kıran iktidar sürecimiz oldu” diye konuştu.

“Yargımız yolsuzluktan da teröristten de hesap soruyor”

Daha önce darbecilere destek olan bir yargı sisteminin olduğunu söyleyen Bakan Tunç, “28 Şubat’ta darbeciler karşısında adeta cüppelerini seren yargı mensupları vardı. Vesayetçi, darbeci anlayışa destek olan yargı anlayışı yerine bugün cuntacıların karşısında duran, insan haklarını savunan bir yargı sistemine kavuştuk. İşte hazmedilemeyen de bu. Buna hazmedemedikleri için sürekli yargıya adalete yönelik saldırıları görüyoruz. Yargımız her zamankinden daha fazla bağımsız ve tarafsız şekilde görevini yapıyor. Yolsuzluktan da teröristten de hesap soruyor, yanlış yapandan, hukuka aykırı davranandan hesap sormaya devam edecek” şeklinde konuştu.

“Terörsüz Türkiye’nin eşiğindeyiz”

Bakan Tunç, açıklamasına şöyle devam etti:

“Anayasa’da sıkı yönetim ilan edilebilir diye madde vardı. Milletimizin onayıyla kaldırdık. Darbecilerin yargılanamayacağına yönelik maddeler, hepsi milletimizin ’Evet’ oylarıyla değişti. Bunu yeterli görmüyoruz. Yeni anayasaya ihtiyacımız olduğunu söylüyoruz. Darbecilerin yazdığı anayasa ile değil, milletin temsilcilerinin mecliste yazdığı, onayladığı ve millet tarafından kabul gören demokratik, sivil, katılımcı bir anayasa ile Türkiye Yüzyılı’na başlamamız lazım diyoruz. En önemi hedeflerinden biri terörsüz bir Türkiye. 40 yıldan bu yana bu ülkenin gelişmesinin, kalkınmasının önünde en büyük engel terör örgütüydü. Binlerce şehit verdik. Maddi manevi çok kayıplarımız oldu. Bundan sonra bu ülkede terör olmasın, terör örgütleri olmasın. Çocuklarımız, gençlerimiz huzurlu bir geleceğe kavuşsun diye mücadelemizi sürdürüyoruz. Terörsüz Türkiye’nin eşiğindeyiz. Terörün kendini feshettiği, silahların bırakıldığı bir döneme geçerek, ülkemiz için yeni dönemi inşallah başlatacağız” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Bakan Tunç: “Boykot çağrısı akıl alır bir şey değil”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Son günlerde yolsuzluk iddiaları nedeniyle başlatılan soruşturmalar üzerinden de yargının hedef alınmasını üzülerek takip ediyoruz. Henüz deliller ortaya konulmadan, yargılamalar tamamlanmadan, peşin hükümlerle birilerinin suçsuz ilan edilmesi ya da mahkum edilmesi, hukuk ve hukuk devleti ile asla bağdaşmaz” dedi. Bakan Tunç, boykot çağrısına ilişkin ise “Boykot çağrısı akıl alır bir şey değil” ifadesini kullandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kocaeli Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu”na katıldı. Konferansta, ticaret hukukundan kaynaklanan sorunlar ve çözüm önerileri, sözleşme hukuku kapsamında yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu.

“Kocaeli’nin adliyeye ihtiyacı olduğunu biliyoruz, bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz”

Sempozyumda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kocaeli’nin üretim, sanayi ve teknolojinin önde gelen kentlerinden biri olduğunu vurguladı. Kocaeli’nin Türkiye’nin ekonomisine önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Tunç, “Kocaeli’nin adliyeye ihtiyacı olduğunu biliyoruz, bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. 1004 bin metrekare kapalı alana sahip proje çalışmamız var. Uygulama projeleri devam ediyor. 25 Ekim’de yapım ihalesini yetiştirmek istiyoruz. Kocaeli’deki fiziki mekan ihtiyacını karşılama gayreti içerisinde olacağız. Kocaeli’miz yeni büyük adalet binasını çoktan hak ediyor” dedi.

“Bugün itibariyle 382 adliye binamız var”

2002 yılında 78 müstakil adliye binası olduğunu ancak bugün itibariyle Türkiye’de 382 adliye binasının bulunduğunu söyleyen Bakan Tunç, “Kapalı alan miktarında 10 kat arttırmış durumdayız. Geçmişte kiralık binalarda faaliyette bulunan yargı mensuplarımız, bugün teknolojik imkanlara kavuşarak, görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar. Kocaeli’deki bu eksikliği de gidermenin gayreti içerisindeyiz” diye konuştu.

Bakan Tunç, Türkiye’nin son 23 yılda çok büyük mesafeler kat ettiğine dikkat çekerek, özellikle yargıda yapılan çalışmaları anlattı. Tunç, sadece temel kanunları yenilemekle kalmayıp, anayasada hak arama yollarını artıran, hukuk devletini tahkim eden önemli reformlara imza attıklarını ifade etti.

“Basın özgürlüğü endekslerinde Türkiye’yi İsrail’in daha gerisinde göstermek mümkün mü?”

Yargı alanında önemli anayasa değişikliği yapıldığının altını çizen Bakan Yılmaz Tunç, sözlerine şöyle sürdürdü:

“Anayasa mahkemesinin yapısı, hakimler ve savcılar kurulunun yapısı, askeri yargının kaldırılması, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tüm bunlar tarihe karıştı. Hukuk devleti ilkesi güçlendi. ’Hukuk devleti ilkesi güçlendi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti demokratik hukuk devletidir’ dediğimde buna itiraz edenler oluyor. ’Adalet Bakanı neden bunu sürekli neden tekrar ediyor, demek ki bir problem mi var?’ diyerek eleştirilere maruz kalıyoruz. Türkiye’de hukuk güvenliğinin olmadığına yönünde bir takım maalesef dezenformasyonlar söz konusu. Hukuk güvenliği endeksi şeklinde, masa başında oluşturulmuş, ülkemizi, yargı camiamızı karalamaya yönelik bir takım endekslerle maalesef haksız ithamlarda da bulunanlar var. Türkiye’nin hukuk güvenliği endeksinde dünya sıralamasında geride olduğunu söyleyenler Türkiye’ye haksızlık yapıyorlar. O listeye baktığımız zaman, ülkemizin üstünde gösterilen birçok ülkede yargı kurumlarının nasıl olduğunu, demokratik seçimlerin bile yapılmadığını gördüğümüzde, bu listenin bir inandırıcılığı söz konusu değil. Masa başında düzenlenmiş, herhangi bir objektif kritere dayanmayan, ülkemizde röportaj yaptıkları kişilerin özellikle muhalif sayılan kişilerden, belli ideolojiye sahip kişilerden görüşler alınarak oluşturuşmuş, yanlı listelerle ülkemizin o sıralamada olduğunu söylemek Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve yargımıza büyük haksızlık. Basın özgürlüğü endekslerinde Türkiye’yi İsrail’in daha gerisinde göstermek mümkün mü? İsrail son 1 yılda 200’den fazla gazeteciyi öldürmüşken, onların yaşam haklarını ihlal etmişken, nasıl İsrail, Türkiye’nin basın özgürlüğü anlamında önünde olabilir. Bu mümkün mü? Özellikle Türkiye hukuk güvenliği noktasında en güvenli ülkelerdendir. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında her zamankinde yargımız bağımsız ve tarafsızdır.”

“Ülkemizin ve yatırımcının menfaatine değildir”

“Hukuk güvenliği olmazsa yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelebilir miydi?” diyen Bakan Tunç, “Ülkemize gelen doğrudan yabancı sermaye tutarı 80 yılda 15 milyar dolar. 2002’den bugüne 23 yılda 273 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı geldi. Ülkemiz yüksek standartlı bir demokrasiye kavuştuğu için bu olmuştur ve olmaya devam edecektir. Birileri, özellikle ülkemiz muhalefeti maalesef Türkiye’yi bu noktada karalayarak, ’Hukuk güvenliği yok, ey yatırımcı buraya gelmeyin, burada zorlanırsınız’ demek ülkemizin ve yatırımcının menfaatine değildir” diye konuştu.

“7.5 milyon uyuşmazlık arabulucuların önüne gitmiş”

Arabuluculuğun önemine dikkat çeken Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “12 yılda uygulama başladığı günden itibaren 7.5 milyon uyuşmazlık arabulucuların önüne gitmiş. Bunun 4.5 milyonu anlaşma ile sonuçlanmış. 4.5 milyon 9 milyon kişi demek. Yılda ortalama baktığımızda bin uyuşmazlık, neredeyse 700 mahkemenin yapacağı iş arabulucular tarafından çözümlenmiş. Daha da geliştirmenin gayreti içerisinde olacağız” dedi.

“Boykot çağrısı akıl alır bir şey değil”

Bakan Tunç, konuşmasına şöyle devam etti:

“Son günlerde yolsuzluk iddiaları nedeniyle başlatılan soruşturmalar üzerinden de yargının hedef alınmasını üzülerek takip ediyoruz. Henüz deliller ortaya konulmadan, yargılamalar tamamlanmadan, peşin hükümlerle birilerinin suçsuz ilan edilmesi ya da mahkum edilmesi, hukuk ve hukuk devleti ile asla bağdaşmaz. Biz masumiyet karinesine önem veriyoruz. Lekelenmeme hakkı anayasal bir haktır. Bu konuda yaptığımız özellikle düzenlemelerle, soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi imkanları gibi ve diğer ceza mahkemesi kanununda yaptığımız düzenlemelerle bu konuda masumiyet karinesine hep dikkat çekiyoruz. Ancak devam eden soruşturmalarla ilgili dosyanın içeriğini bilmeden, delilleri görmeden daha ilk andan itibaren ’Yargı yanlış yapıyor, olamaz, suçsuz’ demek de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına ters. Özellikle yargı mensuplarını bu konuda tehdit etmek, yargıyı karalamaya yönelik beyanlarda bulunmak, sokak çağrısı yapmak, boykot çağrısı yapmak doğru değildir. Hep beraber yargı sürenini beklemek durumundayız. Zaten soruşturma sonrasında suçlu ile suçsuz ortaya çıkacaktır. Boykot çağrısı akıl alır bir şey değil. İş dünyamız, esnafımız, milletimiz bu boykot çağrısına itibar etmedi. Bunun hiç kimseye faydası yok. Üretimi durdurmanın, esnafın kepenk kapatmasını sağlamanın kime ne faydası olabilir? Ekonomiyi sarsmaya yönelik çabalar milletimiz tarafından takdir görmez, yeri ve zamanı geldiğinde cevabını verir.”

“Hiç kimse yargının yerine geçip, hüküm dağıtamaz”

“Yolsuzluk soruşturmaları aslında ekonomimiz için önemli bir gelişmedir” diyen Bakan Yılmaz Tunç, “Hesap verilebilirlik, şeffaflık, kamu kaynaklarının çarçur edilmesini önlenmeye yönelik yargının tutumu takdir edilmesi gereken ve özellikle saygı duyulması gereken bir tavırdır. Kamu kaynakları hepimizin, tüyü bitmemiş yetimin hakkı çarçur edilirken, yargının buna sessiz kalması mümkün değildir. Yargı yolsuzluk yapandan da, hukuka aykırı davranan da hesap soracaktır. Yapılan budur. Aksi takdirde herkes istediğini yapmaya kalkışır. Yargı süreçlerine zarar vermeyecek, yargıyı etkilemeye yönelik çabalardan kaçınmak gerekir. Yargı bağımsızdır, görevini yerine getirir. Hiç kimse yargının yerine geçip, hüküm dağıtamaz. Bugün yargının attığı her adım, şeffaflıkla gerçekleştirilmektedir. Hukukun üstünlüğüne inanan kimsenin bu süreçten rahatsızlık duymaması gerekir. Yargı ne suçluyu saklar, ne de suçsuzu lekeler. Yeter ki hukuk konuşsun. Adalet yerini bulduğunda ekonomi güçlenir. Sürece yönelik sabırlı, sağduyu ve adalet temelli yaklaşılması gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Hukukun üstünlüğüne inanan herkesin bu sürece destek olması gerektiğini ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.

“Önemli düzenlemeleri içeren paketler önümüzdeki günlerde milletvekillerimizin huzuruna arz edilecek”

Geciken adaletin adalet olmadığına dikkat çeken Tunç, “Yargının adil ve hızlı karar verebilmesi ile ilgili olarak tedbirlerimizi almaya devam ediyoruz. Mevzuatın yenilenmesine yönelik çalışmalarımıza hala devam ediyoruz. Yargı Reformu Strateji Belgemizi 23 Ocak’ta Cumhurbaşkanımız açıklamıştı. Orada 264 hedef var. Bu hedeflerin içerisinde kurumsal kapasitenin daha da güçlendirilmesi ve süreçlerin hızlandırılmasına yönelik bir takım yenilikler var, hedeflerimiz var. Ceza adaleti sisteminin etkinliğini artırmaya yönelik, soruşturma aşaması, kovuşturma aşaması ve infaz aşaması 3’ü de birbirinden değerli aşamalar. Toplumu suçtan korumaya yönelik önemli düzenlemeleri içeren paketler önümüzdeki günlerde milletvekillerimizin huzuruna arz edilecek. Hukuk yargılarının gecikmeksizin sonuçlandırılması ile ilgili alacağımız tedbirler, sadeleştirmeler var. Duruşmalarla ilgili uzun sürmemesi, ceza davalarında duruşmaların kesintisiz devam etmesi, ara vermeden karara ulaşılması, delillerin baştan toplanmış olması tüm bunlar özellikle uygulamadan kaynaklanan bir takım problemleri çözecek. Önemli tespitlerimiz oldu. Bunu yaparken masa başında bu değerlendirmeleri yaptık. 1-1,5 yıl tüm taraflarla görüştük. Hukukçularımızla görüştük, akademisyenlerimizden görüş aldık, hukuk fakültelerimizden, barolarımızdan ve yargıda görev yapan hakimlerimiz, savcılarımızdan tüm kademelerden aldığım görüşler ve vatandaşlarımıza da açtık. Vatandaşlarımız internet yoluyla bize ulaştı. 55 bine yakın görüş vatandaşlarımızdan geldi. Tüm bunlar derlenerek bir 264 öncelikli hedefi belirledik. Önümüzdeki 2029 yılına kadar geçecek süreci takvimlendireceğiz. Adalete erişime kolaylaştırmaya yönelik, özellikle bazı düzenlemelerimiz olacak. İlk yargı paketimiz ceza adaleti sistemi ile ilgili. 39 maddelik paket hazırlığımız oldu. Özellikle ceza adaletinde son yıllarda karşılaştığımız birçok problemi çözmeye yönelik, suç ve suçluyla mücadeleye yönelik, bilişim suçların önlenmesi ve yargısal süreçlerin etkinliğiyle ilgili, toplumu rahatsız eden trafik suçları özellikle hapis cezasını gerektirenler bu pakette. Ceza adaleti sistemiyle ilgili ilk paketi milletvekillerimizin önüne çok kısa sürede arz etmiş olacağız” diye konuştu.

“Artık hukuk fakültesine bu şekilde geçiş söz konusu olmayacak”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hukuk fakültelerindeki kaliteyi artırmanın önemli olduğunu da aktararak, “Hukuk fakültelerinde başarı sıralaması, hukuk fakültelerinde girişte ilk 100 bine girme şartını bu yıldan itibaren getirmiş bulunuyoruz. Artık Türkiye’nin en başarılı öğrencileri hukuk fakültesine girerek eğitim alacaklar. Hukuk fakültelerine dikey geçiş, ikinci öğretim gibi sistemleri YÖK Başkanımız ile görüşerek kaldırdık. Artık hukuk fakültesine bu şekilde geçiş söz konusu olmayacak. Hukuk mesleklerine giriş sınavının da çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Geçen eylül ayında ilk sınavı yapmıştık. Nisan sonunda da 2’nci sınav yapılacak. Artık hukuk fakültesi mezunları avukatlık stajına başlayabilmek için önce bu sınavı geçmeleri lazım. Hakim-savcı olabilmek için sınava girmeden bunu geçmeleri lazım. Yine başlattığımız bir diğer sistem hakim, savcı yardımcılığı. Artık hakim savcı adaylığını bıraktık yerine 3 yıl süren hakim-savcı yardımcılığına geçtik. 2 bin 75 hakim-savcı yardımcımız görevlerine başlamış bulunuyorlar. Usta-çırak ilişkisi içerinde yetişecekler. Hem görev yapacaklar hem de uygulama yapacaklar. Henüz mesleğe kabul edilmedikleri için karar verme noktasında yetkileri olmayacak ama kürsüye daha donanımlı halde çıkacaklar” dedi.

“2 milyon 383 bin 924 iş uyuşmazlığından 1 milyon 112 bin 189’u anlaşma sağlanmış”

Arabuluculuk sisteminin önemli bir kısmını iş uyuşmazlıklarının teşkil ettiğini vurgulayan Yılmaz Tunç, “İşçi ile işverenin dostane bir şekilde barışarak masadan kalkmasını çok önemsiyoruz. Bu, toplumsal barışa hizmet eden önemli bir durum. Bu anlamda da iş uyuşmazlıklarındaki zorunlu dava arabuluculuk başarıyla sürüyor. Bugüne 2 milyon 383 bin 924 iş uyuşmazlığı arabulucuların önüne gelmiş, 1 milyon 112 bin 189 anlaşma sağlanmış. Dava şartı arabuluculuk olmasaydı iş mahkemelerimizin, 9. Hukuk Dairemizin iş yükü çok daha artmış olacaktı. Zorunlu arabuluculukta başarı oranı yüzde 47. ihtiyari arabuluculukta başarı oranı yüzde 90’ları aşıyor. Ortalamaya baktığımız zaman yüzde 65 gibi bir başarı olduğunu görüyoruz” diye konuştu.

“Yarı yarıya uyuşmazlıkların anlaşmayla sonlandığını görüyoruz”

Son yıllarda yaşanan kira uyuşmazlıklarının da zorunlu arabuluculuk kapsamına alındığına değinen Bakan Tunç, yüzde 25 şartı nedeniyle bir takım istenmeyen, tatsız olayların yaşandığını söyledi. Tunç, “Bunların artık ortadan kalktığını görmek memnuniyet verici. Tabii arabuluculuğun burada çok büyük katkısı oldu. Geçen yıl 1 Eylül’den itibaren kira uyuşmazlıklarında, ortaklığın giderilmesi davalarında, kat mülkiyetinden doğan davalarda, komşuluk hukukundan doğan davalarda, bir de tarımsal hizmet sözleşmelerinden bunlarla ilgili zorunlu arabuluculuğu getirdikten sonra özellikle kiralarda baktığımız zaman neredeyse yarı yarıya uyuşmazlıkların anlaşmaya sonlandığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

“Kira uyuşmazlığı başvurularından 127 bin 418’i anlaşma ile sonuçlandı”

1 Eylül 2023’ten itibaren yapılan kira uyuşmazlığı başvuru sayısının 348 bin 341 olduğunu belirten Tunç, “Bu başvurulardan 127 bin 418’i anlaşma ile sağlanmış. Vatandaşımız, adliyeye gitmeden, uzun sürecek yargılama sürecine muhatap olmadan haklarına kavuşmuş oluyorlar. Bunlar memnuniyet verici” ifadelerini kullandı.

“Biz de ilk imza atan ülkelerdeniz”

Arabuluculuğu ’Singapur Sözleşmesi’ ile uluslararası alana taşındığını kaydeden Bakan Tunç, “Ulusal düzeyde bir çözüm yöntemi, uluslararası sitemde 57 ülkenin imza attığı, biz de ilk imza atan ülkelerdeniz. Uluslararası yatırımcı açısından da bu sözleşmeye imza atmamız çok olumlu” dedi.

Kategoriler
Genel Haberler GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç:

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç Kocaeli’de önemli açıklamalarda bulundu. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu hakkında konuşan Bakan Tunç, “Düne göre daha iyi olduğunu öğrenmemiz bizler için önemli gelişme. Yarın DEM Parti heyeti ile Adalet Bakanlığı’nda randevulaşmıştık. Terörsüz Türkiye süreci kapsamında ifade edecekleri hususlar vardı. Sırrı Süreyya beyin rahatsızlığı sebebiyle bunu biraz ötelemek durumunda kaldık” dedi.

“Görüşme ileri bir tarihe ertelendi”
Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu’na katılmak üzere Kocaeli’ne gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç önemli açıklamalarda bulundu. TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumuyla ilgili konuşan Bakan Tunç, “Hepimizi derinden üzdü. Kendisine acil şifalar diliyoruz. Önceki güne durumunun daha iyi olduğunu doktorlar ifade ediyorlar. Cuma günü için DEM Parti heyeti ile Adalet Bakanlığı’nda randevulaşmıştık. Terörsüz Türkiye süreci kapsamında ifade edecekleri hususlar vardı. Sırrı Süreyya beyin rahatsızlığı sebebiyle bunu biraz ötelemek durumunda kaldık. Odaklandığımız nokta Sırrı Süreyya Önder’in sağlığına kavuşması. Bir an önce eski haline gelmesi ve aramıza katılması. Kendisi uzlaşmacı kişiliği ile bu sürece önemli katkılar veriyordu. Terörsüz Türkiye’ye inanan bir kişiydi. Daha önceki görüşmelerimizde, cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin şartları ile ilgili olarak bir takım talepleri oluyordu. Mevzuatımız çerçevesinde yapılabilecek hususlar zaten kanun çerçevesinde yapılıyordu. Özellikle hasta tutuklu ve hükümlüler, tedavi süreçleri, infaz şartları ile ilgili bir takım taleplerde bulunmuşlardı. Yapılan çalışmaları bu görüşmede değerlendirebilirdik. İdare ve gözlem kurulu kararları ile ilgili talepleri vardı. Yapmayı planladığımız görüşmede bunları dile getirebilirlerdi. Artık ileri bir tarihe ertelemek durumunda kaldık. Asıl önemli olan Sırrı Süreyya Önder’in bir an önce sağlığına kavuşması. Düne göre daha iyi olduğunu öğrenmemiz de bizler için önemli gelişme. İnşallah bir an önce sağlığına kavuşur ve ülkemiz için 40 yıldan bu yana ülkemize ayak bağı olmuş, ülkemizin kalkınmasında en büyük engel olan terör belasından kurtulma sürecine yine kaldığı yerden destek vermeye devam eder” diye konuştu.

“Her hangi bir af söz konusu değil”
10. Yargı Paketi ile ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Yılmaz Tunç, “Yeni Yargı Reformu Strateji Belgemizin de ilk paketi olacak. Belirlediğimiz 264 hedef var. Bu hedefleri belli bir takvime bağlamış durumdayız. Uygulama takvimi gereğince, yasal düzenleme gerektiren hususları, teknik çalışmaları, taslakları biz milletvekillerimize arz edeceğiz. Uygulamadan kaynaklanan hususları zaten idari kararlarla gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olmaya devam edeceğiz. Bu, reform belgemizin ilk paketi olacak, ceza adaleti ile ilgili. Ceza adaleti dediğimiz zaman, sadece infaz aşaması değil, soruşturma, kovuşturma ve sonrasında da infaz aşaması. Üçü de, birbirinden değerli aşamalar. Bu üç aşamanın da tek amacı ceza adaletini sağlamak, toplumu suçtan korumak, suçla mücadele etmek, toplumsal barış ve huzuru sağlamak. Soruşturma, kovuşturma, infaz aşamaları ile ilgili bazı düzenlemeler olacak. Teknik çalışma devam ediyor. Kanun yapma yetkisi milletvekillerimizin. Biz onların görüşlerine arz edeceğiz. Pakete ekleyebilecekleri, çıkartabilecekleri hususlar olabilir. Takdir tamamen meclisimizin. Özellikle kamuoyuna yansıyan bazı düzenlemeler var. Trafik suçları ile ilgili İçişleri Bakanlığı’mızın idari para cezalarındaki caydırıcılıkla ilgili bir çalışma var. Aynı zamanda, trafik suçlarında, toplumda çok büyük rahatsızlık oluşturan, TCK’da da düzenlenmesi gereken hususlar var. Trafikte yol kesme, maganda, şehir eşkıyası dediğimiz, önemli günlerde, kutlamalarda, düğünlerde silah kullanılması ve bunun tatsız olaylara sebep olması gibi bir çok husus pakette yer alacak. Bilişim suçlarının önlenmesi ve yargılama süreçlerinin hızlı şekilde sonuçlanmasıyla ilgili önemli düzenlemeler olacak. Denetimli serbestlik, tutuklama tedbirinden kaynaklanan bazı eleştirileri karşılayacak düzenlemeler de olacak. Kamuoyunda af olarak değerlendirilen husus bir kere yanlış anlaşılma. Burada her hangi bir af söz konusu değil. Böyle bir gündemimiz de bizim söz konusu değil. Özellikle Ceza İnfaz Kanunu’nda yapılacak olan düzenlemeler, cezaevindeki şartlar, hasta hükümlülerin şartları, onların alternatif infaz usullerinden yararlanabilmeleri, belli yaşın üstündeki hükümlüler ile ilgili bazı suçlar hariç tutulmak kaydıyla bunlar milletvekillerimizin takdirinde olan hususlar. 55 bin kişinin affedileceği değerlendirmesi doğru değil. Covid izni vardı, 2023’ün 31 Temmuz’unda bu sona ermişti. Covid zamanında üç yıl boyunca açık cezaevindeki hükümlüler izne gönderilmişti. Kapalıdaki hükümlülerde üç yıl erken açık cezaevine çıkarak, oradaki sağlık riskini ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeyi meclisimiz yapmıştı. 31 Temmuz 2023 tarihi itibariyle kararları kesinleşenler ve cezaevinde bulunanlar bundan yararlanabildi. 31 Temmuz 2023 tarihinde kararı kesinleşmiş, cezaevinde bulunanlardan önce suçu işlediği halde yargılaması uzun sürdüğü için, kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple bundan yararlanamadığını ifade eden vatandaşlarımız var. Bunların talebiyle ilgili değerlendirme söz konusu olabilecek. Bu meclisin takdirinde olan husus. Milletvekillerimiz elbette değerlendirecek. Biz çözüme yönelik taslağı onlara arz edeceğiz. Burada özellikle 4’te 4 dediğimiz, ikinci kez mükerrer olanların bir talebi söz konusu. Bir kişi suç işlediğinde şartlı salıvermesi ilk suçta 1/2, ikincide bazı suçlar hariç 3/2. Üçüncü suçta ise tamamı infaz edilir. Bazı vatandaşlarımızın basit üç suçu işleyen, ikinci kez mükerrer olanlarla ilgili 4 te 4 uygulamasının, yani cezasının tamamının cezaevinde çekilmesinin, şartlı salıvermeden yararlanmamasının mahsurlarının olduğu yönünde uygulamadan ve akademisyenlerden de görüşler almıştık. Cezaevindeki iyi hal şartlarının düzenlenmesi ve cezaevindeki düzeni sağlamaya yönelik, özellikle 4’te 4 infaz yerine, 4’te 3 gibi bir alternatif değerlendirmesi konusunda bir görüş var. Biz teknik taslak olarak hazırladık, milletvekillerimizin takdirlerine arz edeceğiz. Ne kadar kişi yararlanacak işin o tarafında değiliz. Bu düzenleme tamamen ceza adaleti sistemiyle ilgili husus. Kişi sayısı ile ilgili ölçtüğününüz zaman yanlış sonuca varırsınız” ifadelerini kullandı.

CHP kurultayı ile ilgili soruya da cevap veren Bakan Yılmaz Tunç, “CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’na ilişkin şikayetleri yine CHP’nin delegeleri yapmıştı. Hatay Büyükşehir Belediyesi eski başkanı başta olmak üzere bazı delegeler savcılıklara başvurdu. Önce Bursa sonra Ankara’da yetkili yangı yeri olarak soruşturma devam etti. Şikayetler oldu, sonra delegeler gelip ifadeler verdiler. Oradaki soruşturma devam ediyor. Bir şikayetin yargı tarafından değerlendirilmemesi söz konusu olamıyor. Bir takım ifadeler, iddia edilen konular varsa bunu tespit edecek olan Cumhuriyet Savcılığı’dır. Diğer yandan da Asliye Hukuk Mahkemesi’nde de yine CHP’li delegeler tarafından açılan kongre iptal davaları var. Tedbir kararı reddedilmişti. Henüz daha duruşma aşamaları başlamadı ama dün akşam, bazı sosyal medya mecralarında maalesef halkı yanıltıcı bilgiyi yayma suçunu teşkil edebilecek paylaşımlar oldu. Bunlar doğru değil. Hakim ve savcılar, yargı sürecini, ne yapacaklarını, sosyal medyadaki bu paylaşımları yapanlarla, paylaşacak durumda değiller. Yargı kendi mecrasında yürür. Kimin tutuklanacağı, ‘Şu serbest kalacak, şu tutuklanacak’ şeklinde kişilerin sosyal medyada paylaşım yapması, tamamen dezenformasyon amaçlıdır. Bu tür paylaşımlar doğru değildir, itibar edilmemesi gerekir ve bunların zararlı sonuçları olur. O paylaşımlar nedeniyle tedirgin olan insanlar olabilir, ekonomiye zarar verme durumu olabilir. Tüm bunlar doğru şeyler değil. Yargı süreçleri zaten kendi mecrasında işler. Önden bir takım açıklamalar yapmak doğru değil. Sosyal medya kullanıcılarının dezenformasyon teşkil edebilecek paylaşımlardan kaçınması gerekir” şeklinde konuştu.

TBMM Başkanvekilinin, Anayasa Mahkemesi kararının sonuç kısmını okumasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Zaten grup başkanvekilimiz, meclis başkanımız tarafından değerlendirildi. Meclisin çalışma düzeni bellidir. İç tüzüğündeki kurallar çerçevesinde meclis çalışmaları yürütülür. Bu kuralın dışına çıkarak, farklı çalışmalar içerisine girmek meclisin saygınlığına da gölge düşüren hususlardır. Anayasa Mahkemesi’nin, Yargıtay’ın kararı ortadadır. Yerel mahkemenin ve Yargıtay’ın vermiş olduğu sonrasında meclis tarafından okunmuştur. Yeniden yargılama söz konusu olmadığı için kesin hüküm devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin kararının orada okunması sonuca etkili bir durum değildir. Özellikle Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlığı sebebiyle milletvekillerinin çoğunluğunun orada bulunmadığı, meclisin çalışmalarına ara verilecek ortamda böyle bir çaba içerine girilmesi çok şık olmamıştır. Zaten gerekli cevabı Numan Kurtulmuş bu konuda vermiştir” dedi.

Teknolojinin artması ve internet çağının bilişim suçlarını arttırdığına dikkat çeken Bakan Tunç, “Yargının belli bir iş yükünü, sosyal medyada, internette işlenen sadece hakaret, tehdit suçları değil, kişilik hakları, özel hayatın korunması önemli. İnternet yoluyla dolandırıcılık, yasa dışı bahis gibi hususlarda maalesef son zamanlarda artmaya devam ediyor. Bizim yargı paketimizde bilişim suçlarına yönelik önemli düzenlemeler olacak. Sosyal medya ile ilgili olarak, bir özgürlük alanı ama özgürlüğünde özellikle temel haklar bakımından baktığınız zaman, bunun sınırları vardır. Gerçek hayatta suç teşkil ediyorsa, bunun internette işlenmesi de aynı şekilde suçtur. Bizim bu hususta kanunumuz var” diye konuştu.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version