Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Havaş üst yönetiminde yeni atamalar yapıldı

Yer hizmetleri sektörünün köklü şirketlerinden Havaş’ın üst yönetiminde 1 Temmuz 2025’ten itibaren geçerli olmak üzere yeni atamalar yapıldı.

Türkiye ve yurt dışında toplam 36 havalimanında faaliyet gösteren, TAV Havalimanları’nın yer hizmetleri sektöründeki iştiraki Havaş’ta üst yönetim atamaları gerçekleştirildi. Şirkette kargo ve antrepo operasyonlarındaki artan büyümeye paralel olarak Antrepo İşletme Genel Müdür Yardımcılığı ve Yer Hizmetleri İşletme Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonları oluşturuldu.

Halihazırda İşletme Genel Müdür Yardımcılığı görevini sürdüren Mehmet Bozdemir, 1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Antrepo İşletme Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. Bu doğrultuda, Zagreb Havalimanı’nda Havaş Hırvatistan Genel Müdürü olarak görev yapan Mutlu Başkan, 1 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla Yer Hizmetleri İşletme Genel Müdür Yardımcısı pozisyonuna getirildi. Mutlu Başkan’ın yeni görevine atanmasının ardından, Havaş Hırvatistan Operasyon Direktörü olarak görev yapan Perica Ani, mevcut görevine ek olarak vekaleten Ülke Direktörü olarak görev yapacak.

Mehmet Bozdemir hakkında

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olan Mehmet Bozdemir, 1995 yılında Havaş’a katıldı. Mehmet Bozdemir, kariyeri boyunca İzmir, Ankara ve Antalya istasyonlarının yanı sıra Genel Müdürlük bünyesinde de çeşitli yönetici pozisyonlarında görev aldı. 2015 yılından bu yana Havaş’ta İşletme Genel Müdür Yardımcısı olarak görevini sürdürmektedir.

Mutlu Başkan hakkında

Lisans eğitimini Kocaeli Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamlayan Mutlu Başkan, 2000 yılında başladığı kariyerinde havacılık sektörünün farklı alanlarında faaliyet gösteren şirketlerde ve Havaş’ın çeşitli birimlerinde görev aldı. Havaş’a ilk kez 2002 yılında katılan Başkan, kariyerini strateji, planlama, operasyon, iş geliştirme ve yönetim alanlarında uzmanlaşarak sürdürdü. 2022 yılından bu yana Zagreb Havalimanı’nda faaliyet gösteren Havaş Hırvatistan’da Genel Müdür olarak görev aldı.

Perica Ani hakkında

Zagreb Üniversitesi Trafik Mühendisliği fakültesinden mezun olan Perica Ani, 1999 yılında Zagreb Havalimanı’nda kariyerine başladı. IATA DGR eğitmenliği yanı sıra satış-pazarlama ve kargo operasyonlarında çeşitli yönetsel görevler üstlendi. 2020 yılında MZLZ Ground Handling Services şirketinde Operasyon Direktörü olarak göreve başlayan Ani, 2022 yılında Havaş’ın yer hizmetleri şirketini satın almasının ardından görevine aynı pozisyonda devam etti.

Havaş hakkında

Merkezi İstanbul’da bulunan Türkiye’nin güvenilir yer hizmetleri markası Havaş; Türkiye’de ve yurt dışında 36 havalimanında hizmet sunuyor. Şirket, iştirakleriyle birlikte yılda 560 binden fazla uçuşa hizmet sunmakta; 1 milyon tonun üzerinde kargo ve 100 milyondan fazla bagaj taşıyarak, 160 milyonun üzerinde yolcuya ulaşmaktadır. Airport Service Association (ASA) ile IATA Ground Handling Council (IGHC) üyesi olan ve ISAGO sertifikası bulunan Havaş, İstanbul, Antalya, Ankara ve İzmir havalimanlarında antrepo hizmeti veriyor. Şirket; yer hizmetleri, kargo ve antrepo hizmetlerinin yanı sıra havalimanı ve şehir merkezi arasında yolcu taşımacılığı da gerçekleştiriyor.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

SEDAŞ’ta Genel Müdür Vekili Mustafa Yılmaz oldu

Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düzce’nin yer aldığı Doğu Marmara Bölgesinde elektrik dağıtım hizmeti sunan SEDAŞ’ta Regülasyon, Strateji ve Uyum Direktörü olarak görev yapan Mustafa Yılmaz, Genel Müdür Vekilliğine atandı.

SEDAŞ İcra Başkanlığı görevini yürüten Dr. Necmi Odyakmaz, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle görevinden ayrılma kararı aldı. Odyakmaz’ın SEDAŞ’taki Yönetim Kurulu üyeliği ise devam ediyor.

Genel Müdür Vekili olarak görevi devralan Mustafa Yılmaz, enerji dağıtım alanında sürdürülebilir ve daha kaliteli hizmet sunmak için gerekli görülen müşteri memnuniyeti, inovasyon, dijital dönüşüm ve operasyonel verimlilik hedefleri doğrultusunda SEDAŞ’ın sektördeki öncü konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.

Mustafa Yılmaz kimdir?

SEDAŞ Genel Müdür Vekili Mustafa Yılmaz, 1982 yılında Karabük’te doğdu. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu, Syracuse Üniversitesi (New York-ABD) Kamu Yönetimi alanındaki yüksek lisansını 2013 yılında tamamladı. Profesyonel iş hayatına 2004 yılında İçişleri Bakanlığında başladı. Daha sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunda (EPDK) çalışan Yılmaz, ERRA’da (Energy Regulators Regional Association) Tarife Komitesi Başkanlığı görevlerini de yürüttü. 2019 yılından itibaren ise SEDAŞ’ta Regülasyon, Strateji ve Uyum Direktörü olarak görevini sürdürdü.

SEDAŞ Genel Müdür Vekili Mustafa Yılmaz, evli ve iki çocuk babası.

Kategoriler
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi BELEDİYELER Tüm Belediye Haberleri

İSU Genel Müdürlüğü, Sıfır Atık Uygulamaları ile Türkiye’ye Örnek Oluyor

İSU Genel Müdürlüğü, Sıfır Atık Uygulamaları ile Türkiye’ye Örnek Oluyor

Büyükşehir Belediyesi İSU Genel Müdürlüğü, 30 Mart Dünya Sıfır Atık Günü’nde Türkiye’ye örnek projelerini kamuoyuyla paylaşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan’ın öncülüğünde başlatılan Sıfır Atık Hareketi kapsamında, İSU’nun ödüllü Geri Kazanım Suyu Projesi, ileri teknolojiye sahip atık su yönetimi, SCADA ve Vidanjör Yönetim Sistemi gibi çevreci uygulamalarıyla dikkat çekiyor.

9 YILDA YUVACIK BARAJI’NIN 2,5 KATI KADAR SU TASARRUFU
Kocaeli, Türkiye’nin endüstriyel nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu bölgelerinden biri. Bu nedenle, su kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetimi, özellikle Kocaeli için hayati önem taşıyor. 2015 yılında başlatılan ve 2022 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan tarafından plaketle ödüllendirilerek Türkiye’ye örnek gösterilen Geri Kazanım Suyu Projesi ile bugüne kadar 129,8 milyon metreküp su geri kazandırılarak Yuvacık Barajı’nın 2,5 katı kadar su tasarrufu sağlandı. 2024 yılında şehre sağlanan 198,5 milyon metreküp suyun 17,2 milyon metreküplük kısmı geri kazanım suyu olarak sanayide kullanıldı. Türkiye’de yüzde 100 biyolojik arıtma yapan ilk su ve kanal idaresi olan İSU; bu öncü uygulama sayesinde Yuvacık ve Namazgâh Barajları, Sapanca Gölü ve yeraltı su kaynakları üzerindeki baskıyı önemli ölçüde azalttı.

SANAYİDE %36’LIK SU TASARRUFU
Ülkemize ve şehrimize katma değer olarak kazandırılan yıllık 48 milyon metreküp kapasiteli “Geri Kazanım Suyu Tesisleri” ile sanayide 2024 yılında kullanılan 47,3 milyon metreküp suyun 17 milyon 184 bin 704 metreküplük kısmı, geri kazanım suyu ile karşılandı. Böylece 2024 yılında Kocaeli’de atık suyun geri kazanımı ile sanayide yüzde 36’lık su tasarrufu elde edildi. Sanayi’de kullanılan suyun 17.505.853 metreküpü şebeke suyu, 12.771.795 metreküpü de kuyu sularıyla temin edildi. ‘Geri Kazanım Suyu Projesi’nin hayata geçirildiği 2015 yılından günümüze toplam 129 milyon 813 bin 465 metreküp su geri kazandırarak Yuvacık Baraj Gölü kapasitesinin 2,5 katı kadar su tasarrufu gerçekleştirildi. Böylelikle barajlar, göller ve göletler ile yeraltı suyu kaynakları üzerindeki baskı önemli ölçüde azaltmış oldu.

YENİ GERİ KAZANIM SUYU HATTI ÇALIŞMALARIYLA SU KAYNAKLARI KORUNACAK
Kroman Çelik Sanayi ve Sarkuysan Elektrolitik Bakır Sanayi fabrikalarına Gebze İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi’nden sağlanacak olan geri kazanım suyu çalışmalarının tamamlanmasıyla, ilk etapta günlük ortalama 3 bin 500 metreküp, yıllık 1 milyon 277 bin 500 metreküp; gelecek yıllar için ise günlük ortalama 11 bin metreküp, yıllık 4 milyon 15 bin metreküp ilave geri kazanım suyu daha temin edilerek Kocaeli’nin içme suyu kaynakları üzerindeki baskı daha da azaltılarak kent ekonomisine katkı sağlanacak.

KATİS PROJESİ İLE KENT GENELİNDEKİ TÜM VİDANJÖRLER ANLIK OLARAK İZLENİYOR

İSU’nun 2019 yılında hayata geçirdiği Kocaeli Atık Su Transfer İzleme Sistemi (KATİS) sayesinde, il genelinde faaliyet gösteren tüm vidanjörler online olarak izleniyor. SCADA Merkezi ile entegre çalışan bu sistem, atık su taşıyan araçların güzergâhlarını, boşaltım noktalarını ve taşıdıkları atık su miktarlarını anlık olarak takip ediyor. Bu sayede, yasa dışı deşarjların önüne geçilerek çevreye zarar verilmesi engelleniyor. Atık su yönetiminin dijital sistemlerle entegre edilmesi, İSU’yu bu alanda da Türkiye’nin öncü kurumlarından biri haline getiriyor.

İSU, TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLMAYA DEVAM EDİYOR

Türkiye’nin ilk geri kazanım suyu projesine sahip ve bu alanda ödüllü kurumlarından biri olan İSU, Sıfır Atık Hareketi kapsamında geliştirdiği çevreci projelerle örnek olmaya ve gelecek nesillere temiz bir çevre bırakma hedefiyle çalışmalarını sürdürmeye kararlılıkla devam ediyor.

 

 

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

“İtfaiye Genel Müdürlüğü Kurulsun”

Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof.Dr.İ.Hamit Hancı ve Adli Bilimciler Derneği Adli Yöneylem Komisyonu Başkanı Av.Dr. Alp Aslan, “İtfaiye Genel Müdürlüğü kurulsun” önerisinde bulundu.

Kartalkaya Kayak Merkezindeki yangın faciası, yangın önlemlerini bir kez daha gündeme getirdi. Adli Bilimciler Derneği bu alanda önemli bir çalışma yaptı. Dernek bu konuda şu açıklamayı yaptı,

İtfaiyecilik Mesleği, bilgi, tecrübe, cesaret ve özveri isteyen, en riskli ve en stresli mesleklerden birisidir. İtfaiyeciler, hiçbir ayrım gözetmeden tüm insanların can ve mal güvenliğini koruma görevini üstlenirler. Canlarını tehlikeye atarken düşündükleri tek şey kurtarmak ve söndürmektir. Türk İtfaiyeciliği 1714 yılında Tulumbacılar adıyla yeniçeri ocağına bağlı olarak kurulmuştur. Askeri sisteme bağlı olarak 210 yılı aşkın bir süre hizmet vermiştir.

1826’da yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla “Tulumbacı Ocağı” da ortadan kalkmıştır. 1827 yılında kurulan yeni ordu bünyesinde tulumbacılar ocağı yerine “Yangıncı Taburu” kurulmuştur. Bu teşkilat daha sonra Askeri İtfaiye adını almıştır.

1868’de Şehremaneti, Belediye Reisliği ve Belediye Daireleri kurulmuştur. Bu dönemde, İstanbul’un yangın söndürme işi yalnız askere bırakılmayarak Belediyenin görevleri arasında sayılmıştır.

1890 yılında, bu defa taşrayı da ilgilendiren, “Men-i Harik Tedâbirini Havî Nizamname” si ile, belediye örgütlerinde yangın tertibatının tamamlanması ve personel açığının giderilmesi amaçlanmıştır.Belediye dairelerinde de tulumbacı takımları tesis edilmeye başlanmıştır.

Belediye tulumbacığı ile itfaiyecilik faaliyeti askeri olmaktan uzaklaşınca, İstanbul halkı, semt semt, mahalle mahalle, bıçkın delikanlılardan tulumbacı takımları kurmuştur.

Cumhuriyet’in ilanı ile beraber itfaiye teşkilatını yurda hızla yayılmıştır.

3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, belediyelere “yangın vukuunu men edecek tedbirleri almak” görevi verilmiştir. İtfaiye teşkilatının dayanağı olan 15. madde 22. fıkra gereğince, tüm il merkezlerindeki belediyeler teşkilatlarını kurmuşlardır,

Güncel Mevzuatımız, İtfaiye Teşkilatını, Beledi İtfaiyecilik anlayışı kapsamında düzenleme yolunu seçmiş olup, buna ilişkin ana kaynaklar, Belediye Kanunu’nun 52. Maddesi ve bu hüküm uyarınca İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan Belediye İtfaiye Yönetmeliği’dir.

İtfaiye teşkilatı, belediyeler dışında özel ve kamu sektörü kurum ve kuruluşları bünyesinde de dağınıklık sergilemektedir.

ÖNERİLER

Önleme, eğitim, kurtarma ve söndürme çerçevesinde çok büyük sorumluluk ve fedakarlıklar ile görev yapan Türk İtfaiye Teşkilatı’nın, Dünya’daki benzer gelişmelere koşut olarak yenidenyapılanması gereklidir.

Güncel Mevzuatımızda, İtfaiye Teşkilatı ile ilgili temel düzenlemeler, Beledi İtfaiyecilik anlayışı kapsamında ele alınmıştır.

Türkiye’de İtfaiye Mevzuatı’nın son derece dağınık olarak genel mevzuat içerisinde yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de özel bir “İtfaiye Kanunu” bulunmamaktadır. Bu nedenle İtfaiye hizmetlerinin kapsamı ve itfaiyecilik mesleğinin net bir tanımını yapacak bir “İtfaiye Kanunu” çıkarılmalıdır

İtfaiye birimleri Belediyeler için kar merkezi olmayıp bir masraf kapısı olarak görülmektedir.

itfaiye teşkilatının gerek nitelik ve gerekse nicelik olarak ülke düzeyindeki tüm belediyelerimizi kapsadığını söylemek olanaksızdır.

Her belediyenin maddi gücü aynı olmayıp, İtfaiyesine yeterli kaynak aktaramayabilmektedir.

Bu hususta son derece başarılı yapılanan 112 Acil Sağlık Hizmetleri örnek alınarak,

Başbakanlık AFAD Teşkilatı bünyesinde bir İtfaiye Genel Müdürlüğü kurularak,

Hizmetin 112 deki gibi standartlaştırılması sağlanmalıdır.

Bunun Alternatifi, İçişleri Bakanlığı bünyesinde bir İtfaiye Genel Müdürlüğü ve İtfaiye Akademisinin kurulmasıdır.

Bu şekilde belediyelerce bir masraf merkezi gibi görülebilen İtfaiye teşkilatının ve itfaiyecilik mesleğinin, karada, havada ve denizde, kamu ve özel sektörde, hak ettiği standartlara kavuşması sağlanmalıdır.

İTFAİYE TEŞKİLATI, GEÇMİŞTEN GELECEĞE

İtfaiyecilik Mesleği, bilgi, tecrübe, cesaret ve özveri isteyen, en riskli ve en stresli mesleklerden birisidir. İtfaiyeciler, hiçbir ayrım gözetmeden tüm insanların can ve mal güvenliğini koruma görevini üstlenir ve her türlü koşulda hiç bir menfaat gözetmeden canlarını tehlikeye atarken düşündükleri tek şey kurtarmak ve söndürmektir. İtfaiyecilerin tek ödülü ise başarılı olunduğunda duyulan hazdır. Bu yazıda İtfaiye Teşkilatı ve İtfaiyecilik Mesleğinin geçmişi Türkiye ve Dünya örneğinde kısaca incelenerek, geleceğe dair önderilerde bulunulmaya çalışılmıştır.

  1. TÜRK İTFAİYECİLİĞİNİN TARİHÇESİ:

Türk İtfaiyeciliği 1714 yılında Tulumbacılar adıyla yeniçeri ocağına bağlı olarak kurulmuştur. Askeri sisteme bağlı olarak 210 yılı aşkın bir süre hizmet vermiştir. Türk İtfaiyeciliğin tarihi incelendiğinde verilerin genel olarak İstanbul’da yaşanan olaylarla ilgili olduğu gözlemlenmektedir. İstanbul’da yaşanan büyük çaptaki doğal afetler, ev yapımında kullanılan yapı malzemelerinin de zamanla farklılık göstermesine sebep olmuştur. Önceleri taş kullanılarak inşa edilen evlerin 1509 senesinde yaşanan depremden sonra ahşap malzemeler kullanılarak inşa edildiği bilinmektedir. Depremlere karşı önlem olarak bina yapımında ahşap malzeme kullanımı yangınlara ve yangınların hızla genişlemesine sebep olmuştur. Padişah III. Murad’ın 12 Mart 1579 tarihli fermanıyla, herkes evinde binanın damına kadar uzanabilen birer merdivenle birer büyük fıçı su bulundurmaya mecbur tutulmuş ve bir yangın vukuunda bütün aile efradı, Yeniçerilerle halk yetişinceye kadar el birliği yaparak yangını söndürmeye mecbur edilmiştir. Türk İtfaiyesinin temelini oluşturan bu fermanın Yeniçeri Ocağı’na dayandığı ve Sivil Halk’a da görev verildiği görülmektedir.

ASKERİ İTFAİYECİLİK

Ülkemizde düzenli İtfaiyeciliğin kökeni “Tulumbacı Ocağı” na dayanır. İlk defa tulumba imal edip kullanan “Davit” isminde bir sonradan İslam’a geçen bir Fransızdır. Müslüman olunca isminin değiştirilmesine lüzum görülmeyerek, ayırt edilebilmesi için adının başına “Gerçek” sıfatı eklenmiş ve Gerçek Davud adını almıştır. Gemilerdeki suyu boşaltmak amacıyla kullanılan bir alet olan tulumbayı yangınlara müdahale amacıyla yeniden tasarlayıp 1715 yılında İstanbul’a tanıtan Gerçek Davut olmuştur. Gerçek Davud, aynı yıl içinde Tüfekhanede çıkan büyük bir yangına tulumbasını alarak koşmuş, etrafına toplanan gençlerin de yardımı ve tulumbasıyla ateşi kontrol altına almıştır. O devrin adeti olduğu üzere Sadrazam İbrahim Paşa da yangına gitmiş ve tulumbası ile ateş söndürmedeki başarısı üzerine Gerçek Davud’u “Tulumbacı Ağası” tayin ederek, Yeniçeri Ocağına bağlı bir tulumbacı teşkilatının kurulmasını emretmiştir. Böylece ilk itfaiye teşkilatımız Askeri düzen içerisinde kurulmuş oldu. İstanbul’da çıkacak yangınlara karşı görevli olan bu yeni 1asker ocağı acemi oğlanları arasından seçilmiş on – on iki nefer ve bir tulumbadan oluşan takımlar halinde ile yeniçeri kolluklarında yerini almıştır. 18. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul’un her semtinde küçük bir tulumbacı grubu görev yapmaktaydı. Bunlar küçük yangınlara hemen koşuyor, yangının büyümesi durumunda çevredeki diğer tulumbacılardan ve Tulumbacı Ocağı’ndan yardım istiyorlardı. Yangınları haber vermek için Beyazıt’ta bulunan Ağa Kapısı ile Galata Kulesinden yararlanılmaktaydı. 1826’da yeniçeri ocağının kaldırılmasıyla “Tulumbacı Ocağı” da ortadan kalkmıştır. 1827 yılında kurulan yeni ordu bünyesinde tulumbacılar ocağı yerine “Yangıncı Taburu” kurulmuştur. Vaka-i Hayriye’den 48 gün sonra büyük Hocapaşa yangını olunca, tulumbacı teşkilatının süratle ihyası için Hükümet harekete geçmiş ancak yeni teşkilat ancak yıl sonra, 1828 de kurulabilmiştir. Yeniçeri Ocağının yerine kurulan “Asakir’i Mensure’i Muhammediyye” himayesinde, şehrin inzibatı için yapılmış eski kolluklar Asakir’i Mensure karakolları oldu, yeni tulumbacılar da Asakir’i Mensure’i Muhammediyye Seraskerliğine, (Komutanlığına) bağlı tulumbacı takımları olarak bu karakollara yerleştirildi.

Bu teşkilat daha sonra Askeri İtfaiye adını almıştır. Askeri İtfaiye Taburunun İstanbul’da gerçekleşen büyük yangınlarda yetersiz kalması sebebiyle Sultan Abdülaziz’in talimatıyla Londra’da itfaiye eğitimi alan Macar Kont Odön Szecheny İstanbul’a getirildi. Kont Odön Szecheny idaresindeki İstanbul İtfaiyesi bünyesinde 1874 yılında 4 kara itfaiye taburu 1887 yılında da deniz itfaiyesi taburu kurulmuştur. Bu süreçte, itfaiyecilik eğitimi verilmeye, giysi ve teçhizat çağın gereklerine uygun olarak şekilde yenilenmeye, bu alanda diğer devletler ile ilişkiler kurulmaya başlandı. Sultan II. Abdülhamid, Szechenyi’nin gerek teorik çalışmaları, gerekse yangın yerlerinde gösterdiği olağanüstü gayretlerden dolayı 1877 yılında kendisine miralay rütbesi verdi. 1883 yılında ise ferikliğe yükseltildi. Böylece yaklaşık kırk yıl boyunca taşıyacağı, “Umûm İtfâiye Alayları Kumandanı” unvanını kazanmış oldu.

Szechenyi ile İstanbul itfaiyesinde yeni bir dönem başlamıştı, ama, yangınlar payitaht için birinci tehlike olmaya devam ediyordu. Personelin hiyerarşik düzenle örgütlenmesi, yönetmeliğin çağdaş esaslara göre düzenlenmesi ve modern tulumbalar ithali gibi yenilikler, itfaiye anlayışında ileriyi gören bir değişim başladığının somut belirtileriydi. Szechenyi’nin kurduğu örgüt her ne kadar kusursuz işlese de, afetin sıklığı ve hepsine müdahalede yetersiz kalınması, örgütün başarısını gölgeliyordu. Bu dönemde şehirde yangınların çoğalması ile sigorta şirketi sayısının artması arasında yakın ilişki bulunmaktaydı. Zira Sultan II. Abdülhamid’in, yangınların sebeplerini tespit etmek için yaptırdığı araştırmalar, bunların çoğunun, sigorta şirketlerinden para almak isteyen mülk sahipleri tarafından kasten çıkarıldığını ortaya koymuştu. Padişaha sunulan jurnallerin ortaya çıkardığı çarpıcı bir gerçek de, söz konusu kurnazlığa yönelen ve mülkünün yanmasına göz yuman şahısların çoğunun gayrimüslim olmasıydı. Sigorta şirketlerinin büyük ölçüde yıpranmasına ve bazılarının kapanmasına yol açan bu durum, yangın zedelerle şirket yöneticilerini sık sık karşı karşıya getirmekte, tartışmaların çoğu yargıya intikal etmekteydi. Skandal, 1874 yılında, İngiliz Sun Şirketi’nin İstanbul sorumlusunu görevinden istifa ettirmişti. Bazı basın organlarındaki yorumlarda itfaiyedeki yetersizlikler ön plana çıkarılıp, açıktan ya da gizli biçimde Szechenyi Paşa kusurlu gösterilmiş ise de, başarısızlığın temel nedeni, şehircilik politikasında öteden beri süregelen yanlış uygulamalardı. Nitekim Sultan II. Abdülhamid’in yaptırttığı araştırmalar, yangınlarla mücadelenin önündeki en büyük engelin, su yetersizliği ile ahşap ve bitişik nizam yapılaşma olduğunu ortaya koymuştu. İtfaiye hizmetlerini tek bir idarede, yani Szechenyi’nin başında bulunduğu örgüt elinde toplayan bu düzenlemeden sonra, alayın teknik donanımının iyileştirilmesine girişildi. 1890 yılında, bu defa taşrayı da ilgilendiren, “Men-i Harik Tedâbirini Havî Nizamname” yayınlandı. Sekiz maddelik nizamnamenin temeli, belediye örgütlerinde yangın tertibatının tamamlanması ve personel açığının giderilmesi esasına dayanıyordu. Nizamnamenin en önemli özelliği, yangınla mücadelede koruyucu tedbirlerin alınmasının yanında, cezalandırma yöntemiyle caydırıcılık faktörünün de devreye sokulmuş olmasıydı

BELEDİYE TULUMBACILARI

Tanzimat ile beraber devlet teşkilatı batılılaşırken, 1868’de Şehremaneti, Belediye Reisliği ve Belediye Daireleri kurulmuştur. Bu dönemde, İstanbul’un yangın söndürme işi yalnız askere bırakılmayarak Belediyenin görevleri arasında sayıldı. Belediye dairelerinde de tulumbacı takımları tesis edilmeye başlandı. Tulumba takımı, semtin hamaI, ırgat, arabacı gibi, vücut yapıları bu meşakkatli işe dayanıklı gençlerinden oluşturuldu. Bu gençler kendi günlük işlerine devam ettikleri gibi, yangın çıkınca tulumbalarının başı yaparak yangına koşarlardı. Gençlerin bu hizmetlerine karşılık, hemen hepsi bekar olduklarından, kendilerine yatacak bir koğuş gösterildi, küçük birer aylık bağlandı ve günde bir ekmek ile yılda birer giysi verilerek iaşe ve ibadeleri sağlandı. Bunlar her türlü Belediye vergilerinden de muaf tutuldular. Yangına gitme kıyafetleri Askeri İtfaiye ile kıyaslanmayacak şekilde zayıftı: Sırtta bir yelek, bir gömlek, başta bir keçe külah, yalın ayaklarında da bir tulumbacı yemenisinden ibaretti

MAHALLE TULUMBACILIĞI

Belediye tulumbacığı ile itfaiyecilik faaliyeti askeri olmaktan uzaklaşınca, İstanbul halkı, semt semt, mahalle mahalle, bıçkın delikanlılardan tulumbacı takımları kurar oldular. Böylece, Askeri ve Beledi İtfaiyeciliğin yanı sıra Gönüllü İtfaiyecilik de Ülkemiz tarihinde yerini almış oldu. Belediye tulumbacı teşkilatı, başı bozuk halde aynen taklit edildi. Koğuşlar yapıldı, bu gençler yangınlara yalın ayak, çeşitli renkte kılık kıyafet ile koşar oldular. Tulumbacılık hevesi öylesine yayıldı ki zamanımızın futbol kulüpleri ve taraftarları arasındaki rekabet, tulumbacı taraftarları arasında da yaşandı. Tulumba mahallenin, semtin sembolü haline geldi. Bu takımlar yangına giderken ve yangın dönüşü koşular, yangını unutturacak kadar iddialı oluyordu. Takımlar arasında bazen kanlı dövüşler oluyordu. Mahalle tulumbaları sandıklarına kayıkçı, arabacı, beygir sürücüsü gibi kimselerin yanında esnaf gençleri, kalem efendileri, idadi talebeleri, yüksek mektep talebeleri, beyzadeler, paşazadeler uşak yazılmışlardı. “Yangın var” sesi duyulunca hepsi koğuşlarına giderek esvaplarını, üniformalarını atıyorlar, dizliklerini çekip formalarını geçiriyorlar ve yalınayak tulumba sandığının kolu altına 3girerek yangına koşuyorlardı. Gönüllülük esasına dayanan bu tulumbacılığın kısa bir zaman içinde zengin bir edebiyatı, türlü adetleri, merasimi, zengin bir tulumbacı argosu doğmuş oldu.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE İTFAİYE

Cumhuriyet’in ilanı ile beraber itfaiye teşkilatının yurda hızla yayıldığı görülmektedir.

1923 yılında Bolu, Bursa, Edirne, Manisa, Uşak, İzmir,

1924 yılında Ankara, Mersin, Konya, Samsun,

1925 yılında Adana, Çorum, Erzincan, Trabzon,

1926 yılında Balıkesir, Diyarbakır, Elazığ, İzmit, Malatya, Tekirdağ, Tokat,

1927 yılında Eskişehir,

1928 yılında Kayseri,

İlleri itfaiye teşkilatlarını kurarak hizmet vermeye başlamışlardır. Ankara İtfaiye teşkilatının kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Eldeki ilk belge, 19 Haziran 1922 tarihli ve Ankara Belediyesi Dairesince, Osman Zeki (Abaan) Bey’e verilen bir takdirnamedir. Bu takdirnamede açıklandığına göre, Ankara’da ilk İtfaiye Teşkilatı, 1922 yılı başlarında, Kurtuluş Savaşı içinde “Müstakil İtfaiye Bölüğü” adı ile askeri bir örgüt şeklinde ve Osman Zeki Bey kumandasında, bugünkü adının verilmesine sebep olan İtfaiye Meydanı’nda kurulmuştur. Ankara İtfaiyesi, Cumhuriyetin ilanını takip eden süreçte, 16 Şubat 1924 yılında kurulan şehremaneti ile araç gereç ve bir kısım personeliyle Ankara Belediye’sine devredilerek sivilleştirilmiştir. 3 Nisan 1930 tarihli ve 1580 sayılı Belediye Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra, belediyelere “yangın vukuunu men edecek tedbirleri almak” görevi verilmiştir. İtfaiye teşkilatının dayanağı olan 15. madd 22. fıkra gereğince, tüm il merkezlerindeki belediyeler teşkilatlarını kurmuşlardır, itfaiye teşkilatının gerek nitelik ve gerekse nicelik olarak ülke düzeyindeki tüm belediyelerimizi kapsadığını söylemek olanaksızdır.

DÜNYADA İTFAİYE TEŞKİLATLARI

Dünya’nın başlıca itfaiye teşkilatları yakından incelendiğinde, Ülkemiz itfaiye teşkilatı tarihine benzer bir gelişim geçirdikleri, ait oldukları toplumların sosyal ve ekonomik yaşamları üzerinde kalıcı iz bıraktıları gözlenebilir.

  1. NEW YORK CITY, ABD

New York itfaiye Teşkilatı, gerek organizasyon gerekse teknik olanakları bakımından dünyanın en büyük itfaiye teşkilatıdır. New York İtfaiye Teşkilatı, New York metropolünün beş ayrı bölgesinde yaşayanların can ve mal güvenliğini, yangınlardan ve yangına bağlı tehlikelerden korumak, acil durum ve ambulans 4hizmetlerini sağlamak, teknik kurtarma hizmetleri vermek ve ayrıca biyolojik, kimyasal ve radyoaktif tehlikelere karşı ilk müdahaleyi yapmakla sorumludur. New York İtfaiye Teşkilatı’nın ilk oluşumu, Flaman yerleşimi olan New Amsterdam’da ilk itfaiye yönergesinin kabul edildiği 1648 yılına kadar uzanmaktadır. Kirli bacalardan alınan para cezaları ile kancalar, merdivenler ve kovalar satın alınmış ve şehrin erkekleri arasından seçilen sekiz nöbetçiden oluşan bir yangın nöbet ekibi kurulmuştur. Bu ekipler, geceleri gün ağarana kadar caddelerde, kova, merdiven ve kancalarla gezerek, yangın gözetlemesi yapmışlardır. 1664 yılında New Amsterdam, bir İngiliz yerleşimi haline gelmiş ve yeniden adlandırılarak New York olarak anılmaya başlanmıştır. İngiltere’nin Londra kentinden getirilen iki adet elle çalıştırılan pompa, ilk kez 1731 yılında hizmete alınmıştır. Bu pompalar, Amerikan kolonileri dahilinde kullanılan ilk itfaiye araçlarıdır. Bu tarihlerde, eli kolu tutan herkes bir yangın olduğunda olay yerine gidip kıdemli itfaiyecilerin gözetiminde yangının söndürülmesine yardımcı olmuşlardır. Şehirdeki ilk itfaiye istasyonu, 1736 yılında Broad Street Belediye Binası’nın karşısında inşa edilmiştir. Bir yıl sonra, 16 Aralık 1737 tarihinde koloninin Genel Meclisi, jüri ve askerlik görevlerinden muafiyet karşılığında, gerekli görüldüğünde çağrılacak olan 30 kişiyi görevlendirmek suretiyle New York İtfaiye Teşkilatı’nı kurmuştur. O tarihlerde şehrin resmi itfaiyecileri, gece ya da gündüz hizmet etmeye hazır, gayretli, çalışkan ve her an tetikte olabilecek, elinden iş gelen dinamik erkeklerden seçiliyordu. 1866 yılında aşırı kayıplara ve dolayısıyla sigorta primlerinde yükselmeye yol açan birkaç büyük yangının ardından, itfaiye teşkilatı General Alexander Shaler’in emri altında yeniden yapılandırılmıştır. Bu değişim ve disiplin, yangın kayıplarında genel bir azalma sağlamıştır. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

KOBİS, 1 yılda 20 milyon 485 bin 509 dakika kullanıldı

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin 2014 yılında faaliyete geçirdiği Kocaeli Akıllı Bisiklet Sistemi “KOBİS” 12 ilçede hizmet vermeye devam ediyor. Bu bağlamda KOBİS, 2024 yılında 20 milyon 485 bin 509 dakika tercih edildi.

 

ALTERNATİF ULAŞIM

Kent içi erişimi kolaylaştırmak, toplu taşıma sistemlerini besleyici nitelikte ara imkânlar oluşturmak, çevresel ve sürdürülebilir ulaşım aracının kullanılmasını özendirmek için kurulan Kocaeli Akıllı Bisiklet Sistemi “KOBİS” 2014 yılında hizmete başladı. Vatandaşlar tarafından her geçen gün daha çok ilgi gösterilen “KOBİS”, 2024 yılında da büyümesini sürdürdü.

 

12 İLÇEDE 82 İSTASYON

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Dairesi Başkanlığı’nca hizmet veren KOBİS; 82 istasyon, 917 akıllı park ünitesi, 533 akıllı bisiklet ile halkın yanında oluyor. KOBİS ailesi 2024 yılında 351 bin 473 kişiye ulaştı.

 

20 MİLYON 485 BİN 509 DAKİKA

2024 yılı verilerine göre KOBİS istasyonlarından 294 bin 964 bisiklet kiralaması yapıldı. Bu kiralamalar ile vatandaşlar 20 milyon 485 bin 509 dakika bisiklet kullanımı gerçekleştirdi. Bu rakam ele alındığında KOBİS bisikletleri ile dünyanın çevresini 85 defa dönecek kadar sürüş gerçekleştirildiği belirlendi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Kocaeli’de yangın güvenliği masaya yatırıldı

Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında toplantılar devam ediyor. Ülkemizde yaşanan afetlerden elde edilen tecrübeler doğrultusunda afetlere etkin müdahaleyi sağlamak amacıyla hazırlanan Türkiye Afet Müdahale Planı Kocaeli Afet Yangın Grubu Destek Çözüm Ortaklarının katılımıyla toplantı yapıldı. AFAD Kocaeli yerleşkesinde yapılan toplantıya Afet Yangın Grubu yöneticisi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Ömer İslamoğlu ile AFAD İl Müdürü Mehmet Emin Koçan başkanlık etti.

 

2024 YILINDA 4 BİN 418 YANGINA MÜDAHALE

Toplantıda konuşan Afet Yangın Grubu yöneticisi ve Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanı Ömer İslamoğlu,  “Kocaeli İtfaiyesi 7 gün 24 saat görev başında. Şehrimiz ülkemizin sanayi yükünü taşıyan ve nüfusu 2 milyonu aşan en önemli Büyükşehir illerinin başında geliyor. Bu da üzerimizdeki sorumluluğu arttırıyor. Şehrimizde 2023 yılında 3 bin 159,

2024 yılında 4 bin 418 şehir yangını olayına, 2023 yılında 2, 2024 yılında 7 deniz yangınına, 2023 yılında 61, 2024 yılında ise 71 orman yangınına müdahale ettik. Kocaeli’nde 56 tane destek çözüm ortağımız var. Yangın Hizmet Grubu olarak gerçekleştirdiğimiz bu toplantının sorumluluk alanımızdaki görevlerimizle alakalı olarak kentimizde yaşanacak yangın olaylarına karşı hızlı müdahale, etkin iletişim ve işbirliği konusunda fayda sağlayacağı düşünüyoruz” ifadesini kullandı.

 

İSTİŞARELERDE BULUNULDU

Yoğun katılımlı toplantıda plan konusunda istişarelerde bulunuldu. Destek çözüm ortaklarıyla yapılan toplantıda olası yangınlara karşı ana çözüm ortağı ile destek çözüm ortaklarının afet öncesi kabiliyetlerini ve destek imkanlarını bilmek, olası yangın durumlarında destek çözüm ortaklarının karar verme makamındaki idarecilere ulaşılabilir olması, yangının hızlı bir şekilde yayılması göz önüne alınması, yöneticilerin gerekli hassasiyeti göstererek yardım ekiplerini olay bölgesine seri ve hızlı bir şekilde ulaştırması konuları üzerinde duruldu.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
SPOR

Eskişehir Rallisi’nde Zafer, ETi’nin Desteklediği Buğra Banaz & Onur Ahıskalı İkilisinin Oldu

Eskişehir Otomobil Spor Kulübü tarafından düzenlenen, Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası’nın 5‘inci ayağı, Odunpazarı ESOK Rally 13-15 Eylül tarihlerinde Eskişehir’de gerçekleşti.

 

Üç gün boyunca toprak zeminli 11 özel etap ve toplamda 120 kilometre özel etap üzerinden koşulan rallide 63 ekip mücadele etti. Zorlu Esok Rally’de, ETi sponsorluğunda Toksport WRT adına Skoda Fabia R5 ile yarışan Buğra Banaz – Gürol Onur Ahıskalı ekibi, mücadeleyi ilk sırada tamamlayarak birinci oldu.

 

ETi’nin ana sponsorluğunda, Škoda Motorsport tarafından özel olarak üretilen, dünyada sayısız başarıya sahip, 4 tekerlekten çekişli ve 290 beygir gücünde Škoda Fabia Rally2 evo ile yarışan Banaz – Ahıskalı ikilisi aynı zamanda yarışın 4 özel etabında da en iyi zamana imza attı. 

 

2011 yılında ralli sporuna başlayan Buğra Banaz, Türkiye Ralli Şampiyonası’nda sayısız başarılara imza attı. 3 kez gençler, 2 kez önden çeker şampiyonu olan Banaz, 2017 ve 2018 yıllarında Avrupa‘da yarışmaya başladı. 2017 yılında yarıştığı takımla birlikte Avrupa Ralli Takımlar Şampiyonu olan Banaz, 2018 yılında ise ülkemizi ralli branşının en üst basamağı Dünya Ralli Şampiyonası’nın Gençler Şampiyonası’nda temsil edip 6‘ncı olarak büyük başarı elde etti. Son olarak 2021 yılında Türkiye Ralli Şampiyonası’nı 3‘üncü olarak bitiren Banaz, otomobil sporlarına verdiği 2,5 senelik aradan sonra katıldığı ilk yarışta birinciliğe ulaşarak formundan bir şey kaybetmediğini herkese gösterdi. 

 

Asıl hedefi 2025 yılında Türkiye Ralli Şampiyonluğu‘na ulaşmak olan Buğra, bu sene 5-6 Ekim tarihinde Kocaeli Rallisi‘ne de katılarak gelecek sene için hazırlıklarına devam edecek.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version