Kategoriler
BELEDİYELER Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

Büyükşehir’in zarar gören asansörü 10 gün boyunca hizmet veremeyecek

Büyükşehir’in Darıca Cengiz Topal Caddesi üzerinde inşa ettiği asansöre binen bir çocuk, kabin içindeki aynalı camı kaldırım taşları ile kırarak kullanılmaz hale getirdi

 

Büyükşehir’in zarar gören asansörü 10 gün boyunca hizmet veremeyecek;

Kaldırım taşları ile asansörün camını parçaladı

 

Büyükşehir’in kent genelinde inşa ettiği asansör ve yürüyün merdivenler, zaman zaman bazı kişiler tarafından saldırıya uğruyor. Darıca Cengiz Topal Caddesi üzerinde bulunan üstgeçit asansöründe kaydedilen görüntüler, “Bu kadar da olmaz” dedirtti. Bir çocuk, asansörün aynalı camını kaldırım taşları ile kırarak kullanılmaz hale getirdi.

 

KALDIRIM TAŞLARI İLE CAMI PARÇALADI

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşların güvenliği ve rahatı için kentin pek çok noktasına inşa ettiği asansörler ve yürüyen merdivenler zaman zaman kendini bilmez kişi ya da kişilerin hedefi oluyor. Bunun son örneği Darıca Cengiz Topal Caddesi üzerinde bulunan üstgeçitte yaşandı. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde bir çocuk, yerden aldığı kaldırım taşları ile kabin içindeki aynalı camı kırıyor.  Görüntülerde üstgeçitten asansöre binerek aşağıya indiği görülen çocuk, ardından eline aldığı kaldırım taşlarını defalarca kabin içindeki cama atıyor.

 

ASANSÖR 10 GÜN DEVRE DIŞI KALACAK

Yine görüntülerde asansör içinde kamera olduğunu fark eden çocuk bu kez hızını alamıyor ve asansörün önüne biriktirdiği kaldırım taşlarını teker teker cama fırlatıyor. Kaldırım taşları ile asansörün camını tuz buz edercesine parçalayan ve kullanılmaz hale getiren çocuk, yaptığı akıl almaz hareket ve davranışlar ile hem kamuyu zarara uğrattı hem de dezavantajlı grupların günlük yaşamını sıkıntıya soktu. Büyükşehir ekipleri, gerekli güvenlik önlemlerini alarak asansörü kapatırken, bu özel cam tedarik edilene kadar asansörün yaklaşık 10 gün devre dışı kalacağı bildirildi.

 

137 ASANSÖR, 37 YÜRÜYEN MERDİVEN

Büyükşehir Belediyesi’nin özellikle engelli, hamile ve çocuklu bireylerin yararlanması için kent genelinde inşa ettiği 137 asansör ve 37 adet yürüyen merdiven, bazı zamanlarda kullanım hatası veya kişi ya da kişilerin verdikleri zararlar ile devre dışı kalabiliyor. Büyükşehir bu durumlarda gerekli müdahaleleri yaparak, asansör ve yürüyen merdivenleri tekrar vatandaşın hizmetine sunuyor.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Prof. Dr. Naci Görür: “Çanakkale’de bu fayların her biri 7 ve üzerinde deprem üretebilir”

Jeolog ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Çanakkale’nin çürük zeminde oturduğunu, Kuzey Anadolu Fayı’nın her iki kolu tarafından çevrelendiğini belirterek, “Bu fayların her biri de 7 ve üzerinde deprem üretebilir” dedi.

Ege’deki depremleri de değerlendiren Görür, “Bu Ege’de gördüğümüz deprem fırtınası nedeni Afrika levhasının, Anadolu, Ege levhasının altına dalması, üsteki Anadolu levhasının gerilmesi ve lavların deniz tabanına çıkması. Bu çok evrilir ve gelişirse Anadolu’yu rahatsız edebilir” dedi.

Çanakkale’de, ‘Çanakkale’nin Depremselliği ve Deprem Dirençli Çanakkale’ konulu konferans düzenlendi. Konferansa, Vali Ömer Toraman, Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemiri ilçe Kaymakamları ve Belediye Başkanları, STK temsilcileri vatandaşlar ve öğrenciler katıldı.

Konferansta konuşan Prof. Dr. Naci Görür, “Türkiye’de maalesef kentlerin deprem dirençli nasıl yapılabilir, deprem dirençli kent nasıl olunurun tam olarak bilinmediğini” söyledi. Çanakkale’nin dirençli bir kent olmadığını belirten Prof. Dr. Naci Görür, “Çanakkale depreme dirençli bir kent değil. Depreme dirençli bir kent olmak için çalışmalar sürebilir, sürmekte, ama henüz daha deprem bakımından dirençli bir Çanakkale diyemeyiz” dedi.

Çanakkale’nin kuzeyinde ve güneyinde dağlık sağlam alanların olduğunu işaret eden Prof. Dr. Görür, sözlerine şöyle devam etti:

“Çanakkale’nin bulunduğu yer, dağlık kesimini arası tamamen çürük zeminden meydana gelmiş. Alüvyondan, tersiyer yaşlı çökellerden meydana gelmiş suyu bol, projitesi, permeabilitesi bol bir alan. Haliyle topografya uygun olduğu için bütün kentleşme de bu bölgede dağlardan inen alüvyon yelpazelerin önüne kentlerinizi, şehirlerini kurmuşsunuz. Dolayısıyla burada oturuyorsunuz. Ben negatif bir şey söylemek istemiyorum. Ama Çanakkale’nin zemini çürük. Hiç kendinizi aldatmayın. Çanakkale’nin sağlam olan yeri kuzeyinde ve güneyinde dağlık alanlar, daha yaşlı kayaların olduğu yer.”

Çanakkale’nin kuzeyinde faylı kesimler olduğunu slayt eşliğinde harita üzerinde gösteren Görür, “Bunlar Kuzey Kolu Saroz Körfezi’nin içinden geçer. Güney Kolu bu yarımadadan gelip, Edremit Körfezine doğru giden Kuzey Anadolu Fayı’nın Güney Koludur. Dolayısıyla siz Kuzey Anadolu Fayı’nın her iki kolu tarafından çevrelenmişsiniz. Kuzey, Kuzey Anadolu Fayının Kuzey Kolu. Güney, Kuzey Anadolu Fayının Güney Kolu. İkisi de aktif. Güney Kol daha yavaş, daha az uzun zamanda enerji biriktiren bir kol. Kuzey Anadolu Fayında da zaten deprem bekliyoruz Marmara Bölgesinde. Siz bu iki kolun ortasında üstelik çürük zeminde oturuyorsunuz. Bu fayların her biri de 7 ve üzerinde deprem üretebilir” diye konuştu.

Güney Ege’de her yarım saatte bir depremler olduğunu kaydeden Prof. Dr. Naci Görür, “Çoğunlukla 4 büyülüğünde depremler oluyor. Zaman zaman da 5’in üzerine çıkıyor. En son en büyük 5.3 büyüklüğünde deprem oldu. Bunun sebebi bizim ülkemizin etrafındaki levha hareketlerine bağlı. İşin esası levha hareketlerine bağlı. Depremler levha hareketlerine bağlı oluşur. Bu Ege’de gördüğümüz deprem fırtınası nedeni Afrika levhasının, Anadolu, Ege levhasının altına dalması, üsteki Anadolu levhasının gerilmesi ve lavların deniz tabanına çıkması. Bu çok evrilir ve gelişirse Anadolu’yu rahatsız edebilir. Ben öyle bir durum olduğunu düşünmüyorum. Belirli bir zaman sonra, Çünkü bu tür deprem fırtınaları oldu. Belli bir süre devam edip ondan sonra duruyor. Ege’de yaşanan depremlerin de öyle olacağını düşünüyorum. Çok büyük bir depremlere neden olursa bizim kıyılarımızda, kıyıya yakın yerlerde çok çürük bina yıkılmalarına, tsunamiye neden olur. Aksi halde pek bir sorun olacağını düşünmüyorum. AFAD, hükümetimiz de gerekli önlemleri almış. Oradaki belediye başkanları tsunami olabilecek yerleri belirlemişler, halkı uyarmışlar. Tedbirler alınmış. Herhangi bir volkan düşünün indifa etti. Kilometrelerce gökyüzüne çıkıyor, çıkardığı küller ve lavlar etrafa yayılıyor. Bazen atmosferde güneşin ışığını kapatıyor. O kadar yoğun oluyor. O zaman bu toz bulutunun kimyasal özelliklerini düşünürsen insan için çok zararlı. Solunum yolları yönüyle insanların salığını etkiliyor. Ben öyle bir indifanın olacağını düşünmüyorum. Öyle bir volkanın harekete geçtiğinin belirtileri yok. Volkan yeryüzüne kadar çıkıp fışkıracaksa belirli bir süreç içerisinde bu hareketi belli ediyor. Yapılan araştırmalarla bir volkan ne zaman patlayacak, neleri sürükleyecek önceden araştırıyorlar. Böyle bir belirti yok. Deniz altında olan depremler söz konusu. Bir volkan hareketi yok. Yeryüzünde bir volkan faaliyeti yok. Onu öyle spekülatif söylüyor” şeklinde konuştu.

Depremlerin deniz çekilmesiyle hiç ilgisi olmadığını kaydeden Görür, “Çünkü deniz çekilmesi depremde tsunaminin geleceği zaman olur. Yani önce deprem olur. Deprem olduğu zaman sallanır, yıkılır. Bu arada da tsunami olabilir diye uyarı verilir. Deniz seviyesi deprem olduktan sonra çekilir, uyarı gelir ondan sonra deniz seviyesi yükselmeye başlar. Şimdi bir deprem yok. Deniz çekilmiş. Depreme bağlı olarak bir çekilme yok ki tsunamiden şüphelenelim. Bugün ki deniz çekilmesi tamamen klimatolojik nedenlerle yaşanıyor. Atmosferdeki olaylar nedeniyledir. Bazı yerlerde özellikle rüzgar, fırtına, yüksek basınç, alçak basın alanları, sıcaklık, soğukluk yani atmosferik olaylar denizlerin zaman zaman böyle çekilmesine, yükselmesine neden olur. Bunun tektonik hareketlerle bir ilgisi yok” dedi.

Kategoriler
Darıca Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Gülhan Esen’i katleden sanık hakim karşısında

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/gulhan-eseni-katleden-sanik-hakim-karsisinda-0-Et2LLMFx.mp4
Kocaeli’nin Darıca ilçesinde başkasıyla evlenen eski kız arkadaşı Gülhan Esen’i pusu kurarak öldüren zanlı ilk kez hakim karşısına çıktı. Sanık savunmasında, GülhanEsen’i hala sevdiğini söylerken, Gülhan’ın ablası ise, “Kardeşimi çok sevdiğini iddia ediyor. Seven insan kıyar mı hiç?” dedi.

Osmangazi Mahallesi Lokman Hekim Caddesi Halı Saha Sokak’ta bulunan site önünde 16 Mart 2024 tarihinde meydana gelen olayda, sabah saat 07.00 sıralarında işe gitmek için evden çıkan Gülhan Esen (24), otomobilde bekleyerek pusu kuran şahıs tarafından tabancayla ateş edilerek vuruldu. Esen kanlar içinde yere yığıldı, şüpheli ise kadını tekmeledikten sonra olay yerinden kaçtı. Hastaneye kaldırılan genç kadın, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Cinayetten 7 ay önce evlenen Gülhan’ın öldürülmesine ilişkin başlatılan soruşturmada, bin saatlik güvenlik kamerası izlenerek zanlının kimliği tespit edildi. Gülhan Esen’in katili, takıntılı eski sevgilisi Muhammed T. (29) çıktı. Muhammed T’nin cinayetten sonra yakalanacağı korkusuyla toplu taşımaya binemediği, otelde de kalamadığı için sokak sokak yürüdüğü belirlendi. Sürekli yer değiştiren Muhammed T. olaydan 5 gün sonra İstanbul’da yakalanarak tutuklandı. Olaya ilişkin Muhammed T’ye yardım eden İ.T. ve M.Ö. hakkında da dava açıldı. İfadeleri alınan İ.T. ve M.Ö. tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

“Gülhan ile 2020 yılında sevgili olduk, ayrılıp tekrar barışma dönemlerimiz de oldu”

Olaya ilişkin açılan davanın duruşmasına Gebze Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanık Muhammed T., taraf avukatları ve Gülhan Esen’in ailesi katıldı. Gülhan Esen tanıştığı dönemi anlatan sanık Muhammed T., “Gülhan ile 2019 yılında aynı iş yerinde çalışmamız sebebiyle tanışıyorduk. 2020 yılında sevgili olduk, daha sonrasında ayrılıp tekrar barışma dönemlerimiz oldu. Gülhan babamı şikayet etmişti, bu sebeple onunla konuşmayı kestim. Babamı neden şikayet ettiğini bilmiyorum. Gülhan babamı tanımıyordu, babam da onu tanımıyordu. Kıskançlıktan olduğunu düşündüm. Bunun üzerine ben babasıyla konuşmayı denedim. Babasına durumu izah ettim. Babası olaya karışmayacağını söyledi” diye konuştu.

“Gülhan’a ’Evlenemezsin’ dedim, inanmıyordum”

Babasını şikayet eden Gülhan Esen ile bir araya geldiğini söyleyen Muhammed T., “O dönem Gülhan ile yeniden konuşmaya başladık. Bir süre tekrardan ayrıldık ve bana evleneceğini söyledi. ’Evlenemezsin’ dedim, inanmıyordum. Daha sonra evlendiğini öğrendim. Cinayetten bir hafta kadar önce Gülhan ile tekrar görüştük. Evlendiğini öğrendiğimde tekrar konuşmayı denedim. Bana, ’Boşanırsam benimle tekrar evlenecek misin?’ dedi. ’Ben nişanladım, sen de evlendin ancak boşanacaksın’ dedim. Nişanlandığımı söylediğimde Gülhan kıskançlık krizine girdi. Bağırdı, çağırdı, küfür ve hakaret etti” şeklinde konuştu.

“Olay gününden 1 ay kadar önce Gülhan’ın evinin yerini öğrendim. 5 kez o sokağa gittim”

Mahkeme başkanının, “Hakkında uzaklaştırma kararı vardı, ona rağmen niye görüştün?” sorusunu ise sanık Muhammed T., “Sevdiğim için görüştüm. Tekrar ikna etmek istedim. Olay gününden 1 ay kadar önce Gülhan’ın evinin yerini öğrendim. 5 kez o sokağa gittim. Gülhan’a bana evleneceğini söylediği zaman inanmamıştım, araştırdığımda internetten adresini buldum. Adrese gittiğimde arabasının sütünde adını gördüm. Evden çıkar, konuşurum diye bekledim ama çıkmadı ben de işime gittim. Birkaç defa onu sokakta gördüm konuşmaya çalıştım. Bana evlendiğini söyledi. En son görüşmemde Gülhan’a nişanlandığımı söyledim. ’Boşanırsam biz evlenebilir miyiz?’ dedi. Artık bittiğini söyledim. Bunun üzerine öfkelendi ve biz oradan ayrıldık” şeklinde cevapladı.

“Onu seviyorum”

Olay günü keyifli şekilde Gülhan Esen’in evinin önüne gittiğini dile getiren Muhammed T., “Sahur vaktiydi. Gülhan beni görünce küfür ede ede geldi. Yüzünde morluk vardı. Düzgün konuşmasını söyledim. En son babamdan niye özür dilemediğini dile getirdim. ’Ben senin babandan niye özür dileyeceğim’ dedi. Babamı neden şikayet ettiğini sorduğumda sebebi olmadığını söyledi. Sinirlendi, öfkelendi. En son arabaya doğru döndüm, arkamdan pis bir şey söyledi. Arabanın içinde silah vardı, aldım ateş ettim. Kaç el ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Onu sevdiğimi söylemiştim. Bu hiç bir zaman değişmeyecek. Şu anda dahi değişmedi, değişmeyecek de” dedi.

“Bunları ümidimi kesmemeye yordum”

Cinayetten sonra 5 gün kaçak durumda olduğunu ifade eden Muhammed T., “Çocukluk arkadaşım İ.T’nin yanına gittim. Arabayı da kardeşimin iş yerine bıraktım. İ.T’den kıyafet istedim. Bana kıyafet getirdi. Ne olduğunu sorduğunda söylemedim, sadece polisin peşimde olduğunu belirttim. Beraber eniştemin yanına gittik. Enişteme kapıda birini vurduğumu söyledim ancak kimi vurduğumu söylemedim. Birkaç gün ortalıkta gözükmeyeceğimi söyledim. Daha sonra İ.T. ile sokaklarda dolaştık. İ’in deposuna tekrar geri gittim. Sonra oradan ayrıldım ve bir şey söylemedim. Daha önce tehdit edildim, ormana kaldırım bu sebeple silah bulunduruyordum. Gülhan, hayatında biri varken de benimle konuşuyordu. Gülhan ile ilişkimiz bittiği zamanlar birlikte vakit geçirirdik. Bunları ümidimi kesmemeye yordum” diye konuştu.

Gülhan Esen’in ablası Sümeyye Albayrak da, Muhammed T’nin kız kardeşini sürekli rahatsız ettiğini belirterek, “Çalıştığı iş yerinde tanışmışlar. Yaklaşık bir ay görüşmeleri olmuş. Ondan sonra kardeşim bundan ayrıldı. Hatta kız kardeşim, Muhammed T’nin peşini bırakması için iş yerindeki güvenlikçi çocukla konuşmaya başlamış. Muhammed T’nin görüp, peşini bırakması için. Ardından kız kardeşim o iş yerinden ayrıldı” diye konuştu.

Cinayetten önce de üzerine araç sürmüş

Gülhan’ın çalıştığı fabrikada toplu bir kalabalık oluştuğunu, bu olay sırasında sanık Muhammed T’nin Gülhan Esen’in üzerine araç sürdüğünü anlatan Albayrak, sözlerine şöyle devam etti:

“O kalabalıkta arabayı kardeşimin üzerine sürmüş, kardeşim düşmüş. Oradaki herkes de zaten bu olayı görmüş. Oradaki kişilerin de isimlerini söyleyebilirim, onları getirebilirim. Bu olayın ardından kardeşim beni aradı ve yaşananları anlattı. ’Biz karakola gidiyoruz, sen de gel’ dedi. Bende işten izin alıp karakola gittim. Birlikte bu şahıs hakkında uzaklaştırma kararı aldırdık. Ondan sonra bizim kapımızın önünde silahlar patladı. Annemler Erzurum’daydı. Annem ve babam o dönemlerde rahatsızdı. Bu sebeple olayı onlara söylemedik”

“Seven insan kıyar mı?”

Konuşması sırasında zaman zaman gözyaşlarına hakim olamayan Albayrak, “Kardeşimi çok sevdiğini iddia ediyor. Seven insan kıyar mı hiç?” dedi.

Sanığın kız kardeşini sürekli rahatsız ettiğine dikkat çeken Sümeyye Albayrak, “Biz uzaklaştırmayı aldıktan sonra evimizde bir kere kapının önünde silah patladı. Sonra bir kere de bizim kapının önüne gelmiş, yine Gülhan korkmuş. Bu arada bizim evi de biliyor. Ayrıca Gülhan’ın evini de, bizim evden çıkıp, kendi evine giderken takip ederek öğrendi. İnternette Gülhan’ın evinin adresi ne alaka?” diye konuştu.

“Bunun yüzünden o kız kedi gibi oldu”

Sanığın kız kardeşine şiddet uyguladığını da dile getiren Albayrak, “Babamızın kalp rahatsızlığı vardı, kalp krizi geçirmişti. Ondan dolayı annem ile babama pek bir şey yansıtmayız. Genelde kendi aramızda, kendi içimizde halletmeye çalışırız. Gülhan da bana geliyordu ama ben gece uyuyamıyordum, onun yüzünden gece uyuyamıyordum. Evde tek kalamıyordu, normalde çok cesur bir kızdı, korkmazdı. Bunun yüzünden o kız kedi gibi oldu. Bu anlattıklarım son 5 yıl içinde yaşananlar, 1-2 yılda yaşananlar değil. Gülhan nişanlıydı, düğün zamanıydı. Hep beraber Oltu’ya gitmiştik. O zaman yine yazmış bu. Bana söylemedi, artık nişanlısı vardı ve ona söyledi. Birlikte karakola gittiler. Orada, ’Düğününüz var sizin, bunlarla kafa yormayın’ diye geri göndermişler. Gülhan’ın yine nişanlılık döneminde kapının önünde gül buluyordu. Bu göndermiştir diye Gülhan direkt gidip çöpe atıyordu. Gülhan’ın içinde ona karşı sevgi olsa zaten başka biriyle evlenmezdi. Sonra Yusuf ile tanıştılar, Yusuf ile evlenme kararı aldılar. Numarasını bile değiştirdi. Konuşmak isteyen biri neden numarasını değiştirsin? Ulaşamasın diye neden uzaklaştırma kararı aldırsın?” şeklinde konuştu.

“Kim olduğunu bilseydim Gülhan şuan hayatta olurdu”

Gülhan Esen’in eşi Yusuf Esen de, “Gülhan ile ilk tanıştığımda bu yaşananları bilmiyordum ama ilişkimiz evliliğe doğru gidince yaşananları anlattı. Rahatsız edildiğini, numarasını telefonundan engellediğini, sanığın kendisinin adına İnstagram hesabı açtığını söyledi. İsmini biliyordum ama kim olduğunu bilmiyordum. Kim olduğunu zaten bilseydim Gülhan şuan hayatta olurdu. Bilseydim hayatta olurdu. Ona engel olurdum. O da beni korumak istedi herhalde, bir şey yapmamdan korktu. Sadece isim olarak biliyorum. Biz nişanlıyken de zaman zaman rahatsız etmiş. Gülhan da korktuğu için mesajları siliyor, korkmuş olabilir” dedi.

Sanığın farklı numaralardan eşini rahatsız ettiğini anlatan Esen, “Düğünümüz Erzurum’da olmuştu. Düğüne bir hafta kala sanık eşime mesaj atmış. ’Erzurum’a gelirim, seni bulurum’ gibi şeyler yazmış. Bunun ardından biz karakola gittik. Şikayette bulunmak istedim. Mesaj atmış ancak attığı mesajları silmiş. Elle tutulur bir delil yok. Delil olmadığı için bize, ’Zaten düğününüz var, bunları kafaya takmayın. Döndüğünüzde şikayette bulunursunuz’ dediler. Yardımcı olmadılar ve oradan çıktık. Evlendik, 7 ay geçti. 7 ay içinde hiç bir şekilde görüştüğünü düşünmüyorum, zannetmiyorum, olamaz” diye konuştu.

“Gülhan’ı saplantı haline getirdi”

Gülhan’ın ailesinin avukatı ise “Sanığın anlatımları suçtan kurtulmaya yönelik, daha doğrusu suçun unsurlarını hafifletici veya kendini bir sebep uydurmaya çalışan mahiyette ifadelerdir. Ailenin anlatımları çok net. İddianame ve dosya kapsamıyla uyum göstermekte. Sanık ile Gülhan arasında sürekli ayrılıp barışılan belki bir ilişki yaşanmış olabilir. Ancak çok uzun süredir Gülhan’ı görmediği sabit. Daha sonrasında yine kendisi hiçbir sebep ortada yokken, saplantı haline getirmiş. Muhtemelen Gülhan’ın adresini bularak Gülhan ile iletişime geçmeye çalışıyor. Gülhan ile iletişime geçemediği için de defalarca takip ettiği Gülhan’ı tasarlayarak, önceden planlayarak, Gülhan’ı önce vurduktan sonra yerde darp etmeye devam ederek canavarca hisle öldürme eylemini gerçekleştirdiğini düşünüyoruz. Bu nedenle sanığın en üst hadden cezalandırılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“Cinayet olayına diyecek bir şeyimiz yok”

Sanık Muhammed T’nin avukatı da, “5 yıl boyunca toksik bir ilişki yaşanmış. Küsmüşler, barışmışlar, kavga etmişler, dövüşmüşler, şikayet etmiş geri almış, bu şikayet etmiş geri almış. Cinayet olayına diyecek bir şeyimiz yok. Tabii ki bir eylem var ama bu eylemin neden kaynaklandığı, nasıl kaynaklandığı, yani bir insanı çok sevdiği belli… Bunu ablası kabul ediyor aslında Muhammed’in çok sevdiğini. Tabii ki karşı tarafın acısını da anlıyoruz. Biz şu aşamada cep telefonunun karakoldan alınarak, polisten alınarak incelenmesini istiyoruz. Çünkü orada çok kayıtlar var. Bir kaç tanığımız da olacak. Bugün ilk celse itibariyle karşı tarafı dinlemek adına tanıklarımızı hazır etmedik. Gelecek celse bunları da hazır edeceğiz ve etraflıca da olayı değerlendireceğiz. Şimdilik diyeceğimiz bunlardan ibaret” dedi.

“Enişte birini vurdum, ben bir süre kaybolacağım”

Muhammed T’nin eniştesi tutuksuz sanık M.Ö. de, sanığın olay günü evine gelip, ’Enişte birini vurdum, ben bir süre kaybolacağım. Aileme haber ver’ dediğini ifade ederek, “Üstüm müsait değildi, uykudan uyanmıştım. Sokağa çıkamadım. ’Ne oldu?’ diye sorunca kaçtı. Bizim bu konuşmamız 30 saniyeyi geçmemiştir. Üstümde müsait olmadığı için arkasından gidemedim. Yanında diğer sanık İ.T. yoktu, tek başına gelmişti. ’Ne oldu?’ sorusunu da kiminle kavga ettin gibisinden sordum. Açıkçası ben kavga olduğunu düşündüm. Bizim literatürümüz mü diyelim, yoksa şivemiz mi bilemem ama ’vurdum’ dediğiniz zaman bir yumruk da vurabilirsiniz, bir taş da vurabilirsiniz ya da başka bir cisimle de vurabilirsiniz. Kavga olduğunu düşündüğüm için fazla umursamadım” cümlelerini kullandı.

“Canımız çok yanıyor”

Duruşma sonrası adliye önünde basın açıklaması yapıldı. Gülhan’ın kız kardeşi Rabia Albayrak, “Gencecik, hayatının en güzel döneminde yaşam hakkı elinden alındı. Aşık olduğunu, sevdiğini söyledi. Biz biliyoruz ki sevgi zarar vermez, sevgi incitmez. Seven erkek sevdiği kadının saçının teline zarar gelsin istemez, kaldı ki 7 kurşunla vuruyorsun, tekmeliyorsun. Adalete güvenmek ve adaletin sağlanmasını istiyoruz. Canımız çok yanıyor. Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi gerekiyor. Lütfen artık bir şeyler yapılsın” dedi.

“Ben neden korkuyorum arkadaşlar?”

Gülhan’ın arkadaşı ise, “Ben sabahın 05.30’unda 20 dakika servise yürüyorum. Ben neden korkuyorum arkadaşlar? Ben arkadaşımın ölümünden sonra korkuyorum, karşıma birisi çıkar diye korkuyorum. Belki aynı şeyi bende yaşayacağım. Kendisi benim ortaokul, sıra arkadaşımdı” diyerek gözyaşlarını tutamadı. Gülhan’ın akrabaları da yaşananlara tepki gösterdi.

“Bir an önce adaletin sağlanmasını istiyoruz”

Albayrak ailesinin avukatı Fırat Can Güngör, “Bir an önce adaletin sağlanmasını istiyoruz. Umuyorum nisan ayında burada Gülhan için adaleti yeniden sağlayacağız. Yargılama ile ilgili emniyetten raporları bekliyoruz. Bu raporlarda bir takım eksiklikler var. Bunların incelenmesi neticesinde adaletin yerini bulacağını düşünüyorum. Biz bu mücadeleyi bırakmayacağız. Sanığın en ağır şekilde ceza alması için savunmalarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Dünya savaşları şirket savaşlarına dönüştü

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/01/dunya-savaslari-sirket-savaslarina-donustu-0-O1K4sFIt.mp4
Kocaeli’de düzenlenen, ’Akıllı Depolama ve Lojistiğin Gelecek Çözümlerinde Dijital Dönüşümün Önemi’ konulu çalıştayda önemli konular ele alındı. Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Çemberci, “Dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor. Dünya savaşları şirket savaşlarına dönüşüyor” dedi.

GOSB Teknopark, çalıştaylar serisinin 8’incisinde ’Akıllı Depolama ve Lojistiğin Gelecek Çözümlerinde Dijital Dönüşümün Önemi’ni ele aldı. Çalıştayda, endüstri 4.0 teknolojisinin sunduğu akıllı depo sistemleri ve dijital dönüşümün lojistik sektörünün gelişimini ne yönde etkilediği, lojistik sektörünün gelişimine bağlı olarak akıllı depo sistemlerinin bileşenleri ve kullanımı sonrası avantajları ile dezavantajlarının ortaya konulması gibi konular ele alındı. Ticaret alanındaki yenilikçi fikirlerin masaya yatırıldığı organizasyona öğretim üyeleri ve şirket temsileri yoğun ilgi gösterdi. Lojistik alanındaki gelişmelerin dünya ticareti üzerindeki etkilerinin incelendiği panelde, E-ticaretin gelişen ve dijitalleşen dünya standartlarında ön plana çıktığı vurgulandı. Panelde söz alan Ticaret Bakanlığı E-İhracat Daire Başkanı Hasan Önal, “Teknolojinin hızı ticaretin dijitalleşmesine oldukça büyük katkı sağlıyor. E-Ticaret her geçen gün genel perakendenin 2 katı oranında artıyor ve iç ticaretinde 4 katı üzerinde artıyor. Bunun arkasında yatan sebep ise teknolojik dönüşüm hızı” ifadelerini kullandı.

“Dünya savaşları şirket savaşlarına dönüştü”

Dünyanın çok hızlı şekilde değiştiğini ve global şirketlerin adeta savaş halinde olduğunu dile getiren GOSB Teknopark Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Çemberci, “Bugün burada lojistiğin gelecekteki uygulamaları üzerine çalıştay düzenledik. Dünya çok hızlı bir şekilde değişiyor. Dünya savaşları şirket savaşlarına dönüşüyor. Bir şirket çıkıyor, bir hamlesiyle karşısındaki şirketi milyarlarca dolar zarara uğratabiliyor. Böyle bir dönemdeyiz ve dolayısı ile hepimizin, firmaların yapay zekâsını, teknolojisini ve aynı zaman da bilimsel takım araştırmalarını yakından takip etmek gerekiyor. Akıllı depoları, lojistik süreçleri aynı zamanda lojistiğin zamanla nereye gideceği konusunda alanında uzman panelistlerimizden bu bilgiyi aldık” şeklinde konuştu.

“E-ticaret genel perakendeyi 2’ye, iç ticareti ise 4’e katladı”

Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü E İhracat, Dijital Pazarlama, Davranışsal Kamu Politikaları ve Yeni Nesil Teknolojiler Daire Başkanı Hasan Önal, E-ticaretin genel perakendeyi 2’ye, iç ticareti ise 4’e katladığını belirterek, “Dünya Gayri Safi Milli Hasılasına baktığımız zaman 100 trilyon dolar neredeyse yerinde sayıyor ama E-Ticaret her geçen gün genel perakendenin 2 katı oranında artıyor, iç ticaretin de 4 katı üzerinde artıyor. Bunun arkasında yatan sebep teknolojik dönüşüm hızı. Teknolojik değişim hızında ise iki tane sebep var. Bunlar veri transferi ve veri depolaması. Veri hızını biliyorsunuz 5 G’leri yaşıyoruz, 6 G’leri konuşuyoruz. Veri depolama hızında da USB disklerden USB’lere ve bulut teknolojisine gitti. Dolayısıyla teknolojinin hızı ticaretin dijitalleşmesine katkı sağlıyor. Diğer bir husus mobilete bunun üstüne de bir yapay zekâ geldi. Aslında ticaret artmıyor ticaret dönüşüyor ve dijitale doğru dönüşüyor. Bizde ticaret bakanlığı olarak bu dönüşümün farkındayız. Bu anlayışla da zaten 2022 Ocak ayında E-İhracat ve Yeni Nesil Teknolojiler dairesini kurduk. O günden bu güne işletmeden işletmeye değil aynı zamanda işletmeden tüketiciye yönelik desteklerin de verilmesi konusunda dairemizi kurguladık. Tabi tüketiciye verilecek destekler şu açıdan önemli; firmaları veri kaynağı oluşturuyor. Hangi ürünlerin üretileceği ve yenilik konusunda katkı sağlıyor. Dijitalleşme konusunda aynı zaman da yapay zekâ ve diğer araçları firmalarımız nasıl kullanacak bu konuda rehberliklerimiz oldu. Bu konuda rehber kılavuzlarımızı hazırladık. Son olarak da kolay ihracat platformunu ek boyut olarak ekibi hazırladık. Firmalarımız dijital ticarette nasıl adım atacaklar? Dijital pazarlamayı nasıl kullanacaklar? Bu konuda yapay zekâ destekli enstrümanlarımızı bakanlığımızın sayfasında sunduk. Zaman dijitalleşme dönemi. Firmalarımızı bu anlamda da artık dijitale yönlendiriyor ve verilerini optimize bir şekilde kullanmalarını tavsiye ediyoruz” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Büyükşehir, enerjiyi ‘uzaktan’ takip ediyor

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, kurduğu sistem ile Büyükşehir’e bağlı tesis ve parklardaki enerji sistemlerini uzaktan takip ediyor. Tek tuşla tüm hizmetleri kontrol edebilen ekipler, ihtiyaç duyulan yerlere de anından müdahale ediyor.

 

UZAKTAN KONTROL EDİLİYOR

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 yıl önce hizmete alınan Enerji İzleme Sistemi, arıza durumlarında ya da sistemin devre dışı kaldığı hallerde uzaktan kontrol imkânı sağlıyor. Büyükşehir, bu sistem ile bünyesindeki tesisler, millet bahçeleri ve parklardaki enerjinin kesintisiz olmasını sağlarken aynı zamanda tasarruflu bir şekilde süreci yönetiyor.

 

ARMATÜRLER TEK TEK TAKİP EDİLİYOR

İzmit sahilde yer alan ve Türkiye’nin en büyük endüstriyel dönüşüm projesi olan Sekapark’taki 460 aydınlatma direği ve 820 armatürün her biri ayrı ayrı bu sistem tarafından takip ediliyor. Armatürlerden birinde arıza olduğunda ekipler sistem sayesinde arızalı armatürü uzaktan devreye alabiliyor ya da arıza kontrol ekibini yönlendirerek arızanın giderilmesini sağlıyor.

 

AYDINLATMA SÜREÇLERİ KONTROL ALTINDA

Bu sistem aynı zamanda armatürlerin aydınlatma süreçlerini de kontrol ediyor. Örneğin vatandaşların yoğun olarak kullandığı akşam saatlerinde tam kapasite ile çalıştırılan armatürlerin aydınlatma kapasitesi gecenin ilerleyen saatlerinde ihtiyaca göre yüzde 70 ya da yüzde 40’a düşürülüyor. Böylelikle Sekapark’ta kesintisiz bir şekilde aydınlatma yapılırken aynı zamanda enerji verimliliği de üst seviyede sağlanıyor.

 

ÜST GEÇİTLER KAMERA İLE İZLENİYOR

Diğer yandan kentte bulunan 47 üst geçit de 380 kamerayla 7/24 uzaktan izleniyor. Bu üst geçitlerdeki 28 yürüyen merdiven ve 88 asansörün de takibi anlık olarak gerçekleştiriliyor. Arızalanan bir asansör ya da yürüyen merdiven anlık olarak sistemde uyarı veriyor. Ekrandan arızanın olduğu üst geçidi gören ekipler hemen müdahalede bulunabiliyor.

 

ZARAR VEREN KİŞİLER CEZALANDIRILIYOR

Yürüyen merdivenlerdeki en büyük sorun ise vatandaşların start/stop düğmesine gereksiz basması. Zaman zaman çocuklu ailelerin ve engellilerin hayatlarını büyük ölçüde kolaylaştıran asansörlere de bilinçli bir şekilde zarar veriliyor. Ekipler, kamera sistemi ile hem yürüyen merdivenlere hem de asansörlere zarar verenleri tespit edebiliyor. Böyle durumlarda gerekli yerlere bilgi verilerek kamu malına zarar veren vatandaşlara yaptırım uygulanıyor.

 

BİRÇOK ALANDA TASARRUF SAĞLANIYOR

Yetkili personel, geliştirilen sistemin yüklü olduğu telefon, tablet ya da bilgisayardan müdahaleyle, bulunduğu yerden arızaların, kesintilerin tespitini yapıyor ve aydınlatmaların güç değerlerini ayarlayabiliyor. Kentteki tesislerde kesintisiz ve tasarruflu enerji kullanılmasını sağlayan sistem, yakıt, zaman ve insan gücünde de tasarruf sağlamasıyla ön plana çıkıyor.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Sırrı Süreyya Önder: “Çok spekülatif tartışmalar oluyor, silah kadar zarar veren bir dil bu”

DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Çok spekülatif tartışmalar oluyor. İnanın silah kadar zarar veren bir dil bu. ’Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil’ falan. Arkadaşlar, gündemimizde ne böyle bir şey var, ne bunu tartıştık, ne de bunun iması yapıldı. Böyle bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır. Bu konuda fikrini değiştiren ya da kuşkusunu gidermek isteyen herkesle görüşmeye, süreci anlatmaya, derdimizi anlatmaya, önerilerini, katkılarını, eleştirilerini, uyarılarını dinlemeye de hazırız; hem parti hem de heyet olarak” dedi.

DEM Parti milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ahmet Türk, Kocaeli’nin Kandıra ilçesindeki Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Semra Güzel’i ziyaret etti.

“Sağlıkları ve moralleri iyi”

Ziyaretin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Figen Başkanımızla görüştük. Öncelikle sağlıkları ve moralleri iyiydi. Sürece dahil yarın kendi hesabından bir açıklama yapacak ama size iletmemizi istedi ki; ’Sürecin tam olarak yanı başında bize ne düşerse, seve seve yerine getirmeye hazır şekilde bekliyoruz’ dedi. Onun da sizlere selamı var, üzerimizde kalmasın” dedi.

“Bütün şehitler ve gaziler ülkemizin onurudur”

Yaklaşık 10 yıl zaman kaybedildiğini ifade eden Önder, “5 sene önce bu cezaevinden tahliye olmuştum yine burada konuşmuştum. 10 yıl bu ülke ağır bir zaman kaybetti. Yerine konulması imkansız olan iki şey, yitip giden canlar ve zamandır. Bu çatışmalı süreçte hayatını kaybeden, sağlığını kaybeden bütün şehitler ve gaziler, ülkemizin onurudur. Hepimizin onlara ağır bir sorumluluğu ve borcu vardır. Onlara vereceğimiz en büyük armağan, bu çatışmalı süreci sonlandırmak ve bunu barışla taçlandırmak olacaktır. Hayatta olan herkese destek, hayatını kaybedenin geride bıraktığı yakınlarına bir yoldaş olmak hepimizin boynumuzun borcudur. Biz bu ciddiyette ve bu samimiyetteyiz. En çok da biziz çünkü bu konuda yüreği yanan, bu konuda birinci dereceden sıkıntı çeken ve bedel ödeyenler de bizleriz. Hepsinin acısını yüreğimizde hissediyoruz ve rahmetle anıyoruz” diye konuştu.

“Böyle bir şey yok”

Sırrı Süreyya Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Barışa gelince… Şehitlerimize ve gazilerimize borcumuzun altını böylece çizdikten sonra barış, çocuklarımızın gözüne bakarak kurmak zorunda olduğumuz bir şeydir. Çünkü bu ülkenin çocukları hiçbir dahillerinin olmadığı çatışmalı bir miras hak etmiyorlar. Onlara hem sorumluluğumuzun hem vicdanımızın hem de insan olmamızın gereği onlara barış içinde bir ülkeyi hazırlamak ve onlara bunu bırakmalıyız. Çok spekülatif tartışmalar oluyor. İnanın silah kadar zarar veren bir dil bu. ’Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil’ falan. Arkadaşlar, gündemimizde ne böyle bir şey var, ne bunu tartıştık, ne de bunun iması yapıldı. Böyle bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır. Bu konuda fikrini değiştiren ya da kuşkusunu gidermek isteyen herkesle dediğimiz gibi görüşmeye, süreci anlatmaya, derdimizi anlatmaya, önerilerini, katkılarını, eleştirilerini, uyarılarını dinlemeye de hazırız; hem parti hem de heyet olarak. Tek ricamız, bu toksik dilin bir kenara bırakılması.”

“Herkesten olumlu katkı bekliyoruz”

Açık ve şeffaf bir süreç yürüttüklerine dikkat çeken Önder, “Bunun iki anahtarı var. Ciddiyet ve samimiyet. Herkesten de bunu asgari anlamda beklemek hakkımız. Bu mesele ne Ahmet Bey’in derdi, ne Pervin Hanım’ın derdi, ne benim derdim. Bu mesele bütün ülkemizin derdi, başta da çocuklar olmak üzere. Herkesten olumlu katkı bekliyoruz. Biz dilimizi değiştirmeyeceğiz. Bu şekil saldırgan dil kullananlara karşı bile gelebileceğimiz maksimum nokta bu. Samimiyetini halk takdir edecek. Yaklaşık 1 haftadır yollardayız. Yollarda görüyoruz. Boynumuza sarılan, barışı isteyen, elimizi çabuk tutmamızı isteyen, zaman zaman uyaran bu konuda halkın vicdanı her zaman olduğu gibi doğruyu işaret ediyor ama güvercin kasaplarına, iki gözden dört ölüm bakanlara cevaz vermemek lazım. Bu da hepimizin sorumluluğu” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
Spor Haberleri

Danilos Pizza, Tarsus galibiyetiyle çıkış yapmak istiyor

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2024/12/danilos-pizza-tarsus-galibiyetiyle-cikis-yapmak-istiyor-0-8cNvfqsN.mp4
Kadınlar Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden Kocaeli ekibi Danilos Pizza’da hedef, Tarsus maçını kazanarak çıkışa geçmek. Kentle bütünleşmek de isteyen takımda yöneticiler, teknik ekip ve basketbolcular, basketbolseverleri maça gelerek destek olmaya davet etti.

Kadınlar Basketbol Süper Ligi’ne ilk kez bu yıl federasyondan aldıkları davet üzerine katılan Kocaeli takımı Danilos Pizza, yarın saat 16.00’da Yahya Kaptan Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu’nda Tarsusspor ile oynayacakları 11. hafta maçının hazırlıklarını tamamladı. BOTAŞ deplasmanında son atışlarla alınan mağlubiyetin ardından rotasını ağırlayacağı Tarsus maçına çeviren Danilos Pizza’da hazırlıklar tam kadro ve yüksek motivasyonla sürüyor. Başantrenör Hasan Fırat Okul, Sportif Direktörü Murat Başman, Kaptan Gizem Uca ve Slovakyalı oyuncu Terezia Palenikova, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu, sporseverleri pazar günü oynayacakları maçta desteklemeye davet etti.

Hasan Fırat Okul: “Sakatlıklar rotasyonumuzu etkiledi”

Danilos Pizza Başantrenörü Hasan Fırat Okul, Beşiktaş maçından sonra milli aranın kendilerini etkilediğini belirterek, “Orada oyunculara izin vermek zorunda kaldık. Ben de milli takımla beraberdim. O arada sakatlıklar oldu. Bizim için en büyük handikap o. En değerli yabancılarımızdan Terezia ve Yağmur’un sakatlığı bizim rotasyonumuzu etkiledi. Onlarsız 3-4 hafta geçirdik. O bizi çok yordu. Çünkü bu takım kurulurken her parçası özene bezene yapıldı. Biri olmadığı zaman ciddi anlamda bütün düzenimiz değişiyordu. Ona rağmen iyi mücadeleler verdik. Emlak maçı, BOTAŞ maçı özellikle son toplara kaldı. O ciddi anlamda üzüntü yaptı. Şuna odaklanıyoruz; sezon sonunda hedeflediğimiz yerlerde olacağız. Bugün bulunduğumuz yer biraz aşağıda olabilir ve çirkin görünebilir ama iki galibiyetle bir anda 5 ya da 6. da olabiliyoruz. Çok zor maçlar. 4 yabancılı sistem ve herkes iyi oyuncular aldı. Bizim handikabımız var, sonradan takım kurduk, mecburen zaman kaybettik. O arada daha iyisini bulduk, oyuncu da değiştirdik ama bu 2 günde oyuncuları adapte etmekten geçmiyor. Finalde istediğimiz yerde olacağız. Çok iyi çalışıyoruz” dedi.

“Önce düşmeyecek, sonra play-off’u zorlayacağız”

Hazır olduklarını söyleyen Okul, “Şu an tam takımız. Tarsus maçı çok önemli bir maç evet ama artık boş bir maç yok. Çok yukarıda olan Euroleague takımlarıyla olan hedef farklı, onun dışında kalan tüm takımlara kazanmak için çıkmamız lazım. Tarsus da bunlardan biri. Çok iyi bir takım. Çok yüksek yüzdeyle atan, çok sayı atan, sayıdan beslenen takım. Onları nasıl durduracağımızı bütün hafta çalıştık. Hemen arkasından bizim için çok önemli Orman maçı var. Açıkçası lig beklediğimiz gibi ilerliyor ama sabırlı olmalı ve çalışmaya devam edersek istediğimiz yerde bitireceğiz. Adım adım bu işler. ilk hedefimiz önce düşmeyeceğiz. Bu ligin yenisiyiz. İsim olarak da, kadro olarak da. İstediğimiz yerde olacağız ve ondan sonra play-offu zorlayacağız” diye konuştu.

“Evimizde oynayacağımız maçlarla istediğimiz sonuçlara ilerleyeceğiz”

Ligin devre arasına kadar oynayacakları maçlar ve yeni transferlerle ilgili soruları yanıtlayan Hasan Fırat Okul, “Devreye 3 maçımız kaldı. Tarsus, Orman ve Fenerbahçe. Tarsus ve Orman maçlarından galibiyet çıkarmak istiyoruz. Oyuncularımızı buna odaklıyoruz ama bunlardan birinin gerçekleşmeme ihtimali de olabilir. Öyle olduğu zaman da sanki bütün dünya üstümüze yıkılacak ya da bundan sonra bir şey yapamayacakmışız gibi gözükmemesi lazım. Bunu konuşmak istiyorum çünkü bazen bahane gibi gözüküyor. Önümüzde daha çok maç var. İkinci yarı evimizde çok maç oynayacağız. BAY maçları olduğu için biz 3 hafta üst üste deplasmanda oynadık. Kendi evimizde oynayacağımız maçlar ve takımımızın bu direnciyle istediğimiz sonuçlara ilerleyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Herhangi bir oyuncumuzun alternatifi yok”

Transferin her zaman devam ettiğini dile getiren Okul, “Aslında takviye yapma konusunda şunun peşindeyiz; herhangi bir oyuncumuz sakatlandığı zaman onun alternatifi olmadığı için ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Eldekilerle en iyisini yapmaya çalışıyoruz ki oyuncular da bunu gösterdi. Olası sakatlık durumunda orada boşta kalmamak için ’Ne yapabiliriz? Bir Türk oyuncu bulursak ana rolde ona ne verebiliriz?’ onun peşindeyiz. Bugünden başlayan transfer döneminin sonuna kadar ilerleyen bir dönem. Bizde devre arası diye bir şey yok. Futbol gibi değil. Oyuncu havuzu da çok geniş değil. Belli başlı oyuncular var. Onlar üzerinden bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bakalım süreç önümüze ne getirecek, göreceğiz” ifadelerini kullandı.

“Önümüzdeki sene altyapısıyla gelişim takımı kurulacak”

Zaman buldukça farklı kategorilerdeki basketbol maçlarını da takip eden, aynı zamanda milli takımda da görev yapan Başantrenör Okul, sürekli oyuncu izlemenin transfer sürecine etkisini şöyle açıkladı:

“Yabancı konusunda çok etkisi olmaz ama Türk oyuncu konusunda çevreye haber salıyoruz. A milli takım seviyesinde oynayan oyunculardan takımımıza daha fazla destek olabilecek kim var, onların peşindeyiz.”

Son olarak Kocaeli halkını maça davet eden Hasan Fırat Okul, “Haftalardır deplasmanlardayız. Bizim için pazar günü çok önemli bir maç. Şehrin takımı olduğumuzu ispatlamamız lazım. Danilos Pizza gerçekten ciddi yatırımlarda bulunuyor. Adım adım. Bir anda her şey olmayacak. Önümüzdeki sene altyapısıyla gelişim takımı kurulacak. Burada bir restoran açılacak. Seyircilerimizin buraya gelip bizi desteklemelerini istiyoruz. Pazar günü ailelerini alıp lütfen buraya gelsinler ve bize destek olsunlar.”

Murat Başman: “Transfer çalışmalarımız sürüyor”

Danilos Pizza Sportif Direktörü Murat Başman, transfer çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “Bu dönemde transfer yapmak çok zor. Avrupa’da ve Türkiye’de çoğu oyuncunun şu an bir sözleşmesi var. Ligimiz Avrupa’nın en iyi liglerinden biri. Takımı üst seviyeye çıkaracak bir transfer yapacaksak, yapacağız. Yapmış olmak için transfer yapmayacağız” dedi. Altyapıyla ilgili çalışma yapan ancak antrenman yapacak salon bulmakta zorlanan Başman bu konudaki gelişmelere dair, “Altyapı için çalışmalarımız devam ediyor ama sorunlar da devam ediyor, kolay değil. Sadece salon bulmak değil, ekip kurmak da çok zor. İyi yetiştiricilerle, iyi hocalarla, iyi imkanlarda bir şeyler yapmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Dolu tribünlere oynamak istiyoruz”

Kocaeli’nin yeni takımı olarak kentle bütünleşmenin sağlanıp, sağlanamadığına dair soruya ise Başman, “Bu hafta sonu çok kritik bir maç oynayacağımız. Seyircilerimiz gelip bizi desteklerlerse, ekstra güç ve bizim sahadaki 6’ncı adamımız olurlarsa bize alıştıklarını göreceğiz. Bu hafta çok önemli bir maça çıkıyoruz. Sadece bu hafta değil, bundan sonraki haftalarda da önemli maçlara çıkacağız. Umarım daha dolu tribünlere oynarız. Çünkü bu takım çok mücadele ediyor, çok savaşıyor, hiçbir maçı bırakmıyor. Son dönemlerde önemli 2 oyuncumuzun eksik olmasına rağmen kafa kafaya oynadık, son topta maçı kaybettik. Bizim de artık bahanemiz kalmadı. Tam takım olarak sahada mücadele edeceğiz. Dolu tribünlere karşı oynamak istiyoruz” diye cevap verdi.

Gizem Uca: “Tarsus maçıyla beraber seri yakalayacağımızı düşünüyorum”

Kaptan Gizem Mürüvet Uca da galibiyet almak istediklerini vurgulayarak, “Uzun bir ara verdik ve maçlarımızı deplasmanda oynadık. Evimizden uzaktaydık. Şanssız sakatlıklarımız oldu bu süreçte. Milli takım arası olsa bile sakatlıklardan sahaya çok hızlı şekilde dönülmüyor. Maçlarda bunun eksikliğini hissettik. Evet, kalan oyuncularımızla hep beraber direnebildik, sahaya bunu yansıttık ama maçların sonunda gücümüz kalmadı, eksikliğimizin belirtileri oldu. Çünkü karşı takım her zaman daha takımdı, biz eksiktik. Lige belki istediğimiz gibi başlayamadık. 8 maçta 2 galibiyetteyiz ama Tarsus maçıyla beraber seri yakalayacağımızı düşünüyorum. Zor maçlar geçirdik, kazandık veya kaybettik. Ama Tarsus maçıyla çıkış yapmak istiyoruz. BOTAŞ maçı sonrası hep beraber takım haline geldik. Şu an tam kadroyuz. Tarsus maçına çok iyi hazırlandık. Geçtiğimiz hafta da bir aramız vardı. İyi çalıştık. Milli maçlardan öncekine göre daha sağlam, daha sert, daha konsantre ve daha kazanmak isteyen takım göreceğinizi düşünüyorum. Bu yüzden de bütün halkımızı pazar günü saat 4’te maçımıza bekliyoruz. Ne olursa olsun biz sahada elimizden geleni yapıyoruz ama saha dışından da bize destek vermelerini bekliyoruz. Onlar olmadan eksiğiz. Bu sakatlık gibi bir şey. Destek her zaman önemli. Bunu sahaya yansıtacağımızı düşünüyoruz. O yüzden herkesi maça bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Palenikova, “Kazanmak için tüm gücümüzü kullanacağız”

Slovak oyuncusu Terezia Palenikova ise, sezon içinde bütün takımlarda iniş ve çıkış dönemleri olabileceğini aktararak, “Biz iniş dönemi yaşadık. Umarım bundan sonra çıkışa geçeceğiz. Bu hafta boyunca iyi çalıştık. Önümüzde önemli bir maç var. Bu maçı kazanmak için tüm gücümüzü kullanacağız. Salonumuzda ve seyircimiz önünde oynayacağımız için çok heyecanlıyım. Bütün seyirciler gelebildiğince maçlara gelsinler ve 6. adam olarak bizleri desteklesinler” açıklamasında bulundu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Başkan Kocaman anlattı, öğrenciler dinledi

Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, “Biz Bize” gençlik buluşmaları kapsamında lise öğrencileriyle bir araya geldi.

Ertuğrulgazi Anadolu Lisesi öğrencileriyle konferans salonunda buluşan Başkan Mustafa Kocaman, yapılan robotik çalışmalarını inceleyerek tebrik etti. “Başarılarınız daim olsun” diyen Kocaman, “Her zaman sizlerin yanınızdayım. Yeter ki bu işe zaman ayırın. Çok güzel olmuş. Çok daha büyük işler başaracaksınız. Sizlerle gurur duyuyorum” dedi.

“Hayatımın her alanında gençlerle birlikte oldum”

Yapılan yatırımları anlatan Kocaman, Kartepe’de birçok hizmeti hayata geçirdiklerini ifade ederek, “Hedefinize ulaştığınız zaman ülkenize hizmet etmek amacınız olsun. Hayatımın her alanında gençlerle birlikte oldum. Gençlere yaptığımız yatırımlar çok önemlidir. 2019 yılında Genç Akademi’yi kurmaya karar verdim. Gençlerimizin ücretsiz İngilizce öğrenmesi için Genç Akademi’yi hayata geçirdik. Binlerce gencimiz bu kurslar sayesinde hayata donanımlı başlıyor. Buradan faydalanan gençlerimizle gurur duyuyorum” diye konuştu.

“İmkanlarınız çok”

Salondaki öğrencilerin, geleceklerine şekil verecekleri yaşta olduklarını dile getiren Kocaman, “Ne mutlu ki bizim zamanımızda sahip olmadığımız imkan ve fırsatlar size sunulmuş durumda. Güçlü bir sosyal devlet, halkının özellikle gençlerin her zaman yanındadır. Vatan, millet, bayrak sevgisi ve sorumluluğu bilen çocuklarsınız. Yarın öbür gün bu millete hizmet eden işler yaptığınızda söylediklerimi daha iyi anlayacaksınız. Kendinizi sevin ve gurur duyun” ifadelerini kullandı.

Program, Başkan Kocaman’a karakalem portre çalışmasını hediye edilmesi ve toplu hatıra fotoğraf çekimi ile son buldu.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version