AK Parti Kocaeli eski il başkanı ve yine AK Parti ’den mevcut milletvekili aday adayı olan Mehmet Ellibeş ’in 95 yaşındaki annesi Nebahat Ellibeş hayatını kaybetti.
AK Parti Kocaeli milletvekili aday adayı, eski Kocaeli il başkanı ve eski belediye başkanı Mehmet Ellibeş ’in 95 yaşındaki annesi Nebahat Ellibeş vefat etti. Gölcük Dumlupınar Mahallesi ’nde ikamet eden, Nebahat Ellibeş ’in kalp yetmezliği sebebiyle yaşamını yitirdiği öğrenildi. Ellibeş ’in cenazesi ikindi namazını müteakip Hamidiye Cami ’nde kılınacak cenaze namazının ardından Hamidiye Mezarlığı ’nda toprağa verilecek.
Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatının üzerinden 14 yıl geçti. Yaşantısını vatan ve millet sevgisine adayan, darbe dönemlerinde yaşadıklarına rağmen devletine küsmeyen ve Anadolu gençliğinin okuyarak adam olmasını hedefleyen bir lider olarak öne çıkan Muhsin Yazıcıoğlu vefat yıl dönümünde dualarla yad ediliyor.
.
1/ 35
DAHA 14 YAŞINDAYDI…
Siyasete giden yolda ilk adımı 14 yaşındayken Şarkışla’da Genç Ülkücüler Hareketine katılarak atan Yazıcıoğlu, 1972’de Ankara’ya geldikten sonra Ülkü Ocakları Genel Merkezinde görev yapmaya başladı.
2/ 35
Yazıcıoğlu, devam eden yıllarda Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve sonrasında da genel başkanlık görevini yürüttü.
3/ 35
Yoluna 1978’de Ülkücü Gençlik Derneğinin Kurucu Genel Başkanı olarak devam eden Muhsin Yazıcıoğlu, 1980’de Genel Başkan Müşaviri olarak MHP’de görev aldı.
4/ 35
ÖMRÜNÜN 7 BUÇUK YILI CEZAEVİNDE GEÇTİ
Yaşamı boyunca Anadolu gençliğinin en iyi şekilde yetişmesi düşüncesiyle hareket eden Yazıcıoğlu, gençlerin iyi bir eğitim alıp, vatanına ve milletine hizmet etmesi gerektiğini her zaman dile getirdi.
5/ 35
Muhsin Yazıcıoğlu, 24 yaşındayken dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e mektup yazarak, “Eller silah değil, kalem tutmalı.” diyen lider olarak öne çıktı. Yazıcıoğlu, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı olarak gençliğin sürüklendiği kaos ve kardeş kavgasını gören bir siyasi ferasetin de sahibiydi.
6/ 35
Muhsin Yazıcıoğlu, askeri darbenin ardından “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası’nda” yargılandığı sırada 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi’nde kaldı.
7/ 35
Dava sonunda herhangi bir ceza almayan Yazıcıoğlu, yaşadığı her türlü sıkıntıya rağmen milletini ve devletini bağlılığıyla dikkati çekti. Yazıcıoğlu, 1987’de yine milletine hizmet için siyasete kaldığı yerden devam etti, Milliyetçi Çalışma Partisinin (MÇP) Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi.
8/ 35
BBP’Yİ KURDU
Yazıcıoğlu, 1991 yılındaki genel seçimlerde tercihli sistemle Sivas’tan milletvekili seçilirken, partisiyle 1992’de yol ayrımına geldi.
9/ 35
“Siyasi anlayışımız uyuşmuyor” diyerek bir grup arkadaşıyla MÇP’den ayrılan Yazıcıoğlu, 1993’te Kurucu Genel Başkanı olduğu Büyük Birlik Partisini (BBP) kurdu.
10/ 35
Muhsin Yazıcıoğlu, 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde ANAP’la yaptıkları ittifakla yeniden Meclis’e girdi. Yazıcıoğlu, 1996’da ANAP’tan istifa ederek BBP’ye döndü.
11/ 35
Yazıcıoğlu, 22 Temmuz 2007’de yapılan seçimlerde Sivas’tan bağımsız milletvekili seçildi ve TBMM’ye girerek seçimden önce bıraktığı Genel Başkanlık görevini yeniden devraldı.
12/ 35
DARBELERİN KARŞISINDA DURDU
Yazıcıoğlu, siyasi yaşamı boyunca darbelere her zaman karşı çıktı.
13/ 35
Millet iradesinin yanında yer alan, siyasi yaşamı boyunca görüşünü her zaman yüksek sesle dile getiren Yazıcıoğlu, 28 Şubat postmodern darbesine karşı duran liderlerden biri olarak da öne çıktı.
14/ 35
Muhsin Yazıcıoğlu’nun “Ordu gözbebeğimizdir ancak namlusunu millete çevirmiş tanka selam durmam.” sözü, o dönem ve sonrasında darbelere karşı adeta simge haline geldi.
15/ 35
BBP’nin kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun, siyasi yaşamı boyunca yaptığı bazı açıklama ve söylemleri de siyasete damga vurdu.
16/ 35
Yazıcıoğlu’nun o sözlerinden bazıları şöyle:
17/ 35
“Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için, bu kadar fırıldak olmaya gerek yok.”
18/ 35
“Firavun’a karşı çıkmak yetmez, Musa’nın yanında olmak gerekir.”
19/ 35
“Ben devlete, millete kurşun sıkanlara değil, ‘Ben okumak istiyorum’ diyenlere af istiyorum.”
20/ 35
“Kan dökmeyi seven bir millet değiliz ancak söz konusu vatan ise dünyanın şah damarını keseriz.”
21/ 35
İLK KEZ KiRALADIKLARI HELiKOPTER DÜŞTÜ
Muhsin Yazıcıoğlu, 2009’da zor şartlarda yerel seçimler için ilk kez helikopter kiralayarak mitinge katıldı ve tüm imkansızlıklara rağmen seçimler için iddialıydı.
22/ 35
“Hazineden yardım almadan siyaset yapan tek partiyiz. İlk defa helikopter kiralayarak miting yapıyoruz. Seçimlerde iddialıyız.” diyen Yazıcıoğlu’nun da içinde bulunduğu helikopter, Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesindeki mitingin ardından Yozgat’ın Yerköy ilçesine giderken 25 Mart 2009’da Göksun ilçesi kırsalına düştü.
23/ 35
Bölgede yapılan arama çalışmaları sonrasında Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin cansız bedeni, Keş Dağı Kurudere Kanlıçukur mevkisinde bulundu.
24/ 35
Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009’da Kocatepe Camisi’nden son yolculuğuna uğurlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki törende, Yazıcıoğlu’nun Türk bayrağına sarılı tabutunun üzeri, sevenleri tarafından çiçeklerle donatıldı. Binlerce seveni tarafından son yolculuğuna uğurlanan Yazıcıoğlu’nun naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergahı’na defnedildi.
25/ 35
Ölümünün ardından Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismi, memleketi Sivas başta olmak üzere Anadolu’nun birçok şehri ile Pakistan gibi dost ve kardeş ülkelerde cami, cadde, park, okul ve vakıflara verilerek yaşatılıyor.
26/ 35
ŞİİRLERİ HAFIZALARDA
Vatan ve millet sevgisiyle, ilkeli duruşuyla Türk siyasi hayatında iz bırakan liderlerden biri olan Muhsin Yazıcıoğlu, siyasetçi kimliğinin yanı sıra şiire tutkusuyla da biliniyordu.
27/ 35
Yazıcıoğlu’nun naaşının, helikopter düştükten sonra karların üzerinde bulunması, sevenlerine “Üşüyorum” şiirini hatırlattı ve sevenleri tarafından adeta sembol haline getirildi.
28/ 35
Muhsin Yazıcıoğlu’nun şiirinde, “…Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk, üşüyorum…” dizeleri yer almaktaydı.
29/ 35
Mamak zindanlarının en acımasız döneminde bile bu acıdan bir mefkure oluşturan, umudunu kaybetmeyen Yazıcıoğlu’nun “Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın…” şiiri hafızalarda yerini koruyor.
"Çocuklarımı cennete gönderdim" dedikten sonra 2 çocuğu ölü bulunan baba tutuklandı
Kocaeli ’nin Körfez ilçesinde polis kontrolünde “Çocuklarımı cennete gönderdim” dedikten sonra evde 2 çocuğu ölü bulunan baba tutuklandı.
Dün gece saat 02.00 sıralarında meydana gelen olayda, polisler M.R. isimli şahsı kimlik kontrolü yapmak için durdurmuş ve “Çocuklarımı cennete gönderdim” demesinden şüphelenmişti. Polis ekipleri tarafından evde yapılan incelemede M.R. ’nin çocukları Yağmur (13) ve Emre (10) ölü bulunmuştu. M.R. gözaltına alınırken, çocukların cenazeleri ise morga kaldırılmıştı. Otopsinin ardından Yağmur ve Emre ’nin cenazeleri, memleketleri Mardin ’e götürülmek üzere yola çıktı. Emniyette tamamlanan işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen M.R. ise çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kocaeli’de polisin kimlik kontrolü yaptığı sırada “Çocuklarımı cennete gönderdim” diyen şahsın evinde yapılan aramada biri 13 diğeri 10 yaşında iki çocuk ölü bulundu. Olayın gerçekleştiği dairede ölen çocukların babaannesinin yaşadığı ve babaanne evde olmadığı için babalarının çocukları buraya getirdiği öğrenildi. Yaşanan olayı anlatan apartman sahibi Serdar Gün, “Ölen 2 çocuğun annesi olaydan sonra buraya geldi. Feryat figan edip kapıyı açtırdı” dedi.
Gece 02.00 sıralarında Körfez ilçesinde meydana gelen olayda, polisler M.R. isimli bir şahsı kimlik kontrolü yapmak için durdurmuş ve M.R.’nin “Çocuklarımı cennete gönderdim” demesinden şüphelenmişti. Şüphe üzerine evde yapılan aramada M.R.’nin çocukları Yağmur (13) ve Emre (10), ölü bulunmuştu. M.R., gözaltına alınırken çocuklar ise morga kaldırılmıştı. Otopsi için yapılan morgta yapılan incelemenin ardından Yağmur Rüzgar ve Emre Rüzgar kardeşlerin cenazeleri memleketleri Mardin’e götürülmek üzere yola çıktı. Öte yandan, olayın gerçekleştiği dairenin M.R.’nin annesine ait olduğu ve annesi şehir dışındayken çocuklarını buraya getirdiği öğrenildi.
“Annesi yokken çocukları hunharca katledip kaçtı”
M.R.’nin apartmandan kaçtığı sırada balkonda olduğunu ve kaçışını gördüğünü belirten apartman sahibi Serdar Gün, “Yaklaşık 1 sene önce bu evi, bir teyzeye sattık. Dün akşam 22.00 – 23.00 sıralarında da teyzenin oğlu buraya 2 çocuğuyla gelip, çocukları katletmiş. Sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gittiğini gördüm. Ben balkondaydım, denk geldim. Annesi Antalya’da tatilde. Şu an burada yok. Annesi yokken çocukları hunharca katledip kaçtı. Sonrasında da yakalandığını biliyoruz. Sahilde, ‘Çocuklarımı cennete gönderdim’ diyerek kendini savunmaya çalışmış. Ölen 2 çocuğun annesi olaydan sonra buraya geldi. Feryat figan edip kapıyı açtırdı. Burada zaten polis, ambulans, savcı hepsi vardı gece. Ne diyebiliriz ki, Allah ıslah etsin” diye konuştu.
Kocaeli’de polisin kimlik kontrolü yaptığı sırada “Çocuklarımı cennete gönderdim” diyen şahsın evinde yapılan aramada biri 13 diğeri 10 yaşında iki çocuk ölü bulundu. Morgda yapılan otopsinin ardından cenazeler Mardin’e gönderilmek üzere yola çıktı.
Gece 02.00 sıralarında Körfez ilçesinde meydana gelen olayda, polisler M.R. isimli bir şahsı kimlik kontrolü yapmak için durdurmuş ve M.R.’nin “Çocuklarımı cennete gönderdim” demesinden şüphelenmişti. Şüphe üzerine evde yapılan aramada M.R.’nin çocukları Yağmur (13) ve Emre (10), ölü bulunmuştu. M.R., gözaltına alınırken çocuklar ise morga kaldırılmıştı. Buradaki işlemlerinin ardından Yağmur Rüzgar ve Emre Rüzgar kardeşlerin cenazeleri memleketleri Mardin’e götürülmek üzere yola çıktı. Öte yandan, olayın gerçekleştiği evin M.R.’nin annesine ait olduğu ve yaşlı kadının bir süredir tatil maksadıyla il dışında olduğu öğrenildi.
Türkiye’yi derinden sarsan asrın felaketinin ardından minik eller, yaraları sarmak için oyuncakların arasına duygu dolu mektuplar koyarak deprem bölgesindeki çocuklara gönderdi.
Yüzyılın felaketinin ardından tüm Türkiye deprem yaralarını el birliğiyle sarmaya devam ediyor. Deprem felaketi 11 ilde yıkıma sebep olurken bu durumdan en çok etkilenenler ise çocuklar oldu. Depremzede çocuklara moral vermek ve onların yüzlerini güldürmek için ‘Bir oyuncak bir mektup’ sloganıyla kampanya başlatıldı. Kampanyaya Türkiye’nin her yerinden öğrenciler mektup yazarak destek verirken MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon da oyuncak bağışı yaptı. Toplanan mektuplar ve oyuncaklar depremden en çok etkilenen illerden Hatay’a gönderildi.
Depremin ilk gününden itibaren bölgeye yardımları sürdürdüklerini ifade eden MKS Kağıt Yönetim Kurulu Başkanı Maks Gerşon, “Elimizden gelen tüm imkanları seferber ettik. Kuru gıda, paket sular, hijyen malzemeleri, oyuncaklar gibi depremzedelerimizin ihtiyaçları istikametinde bölgeyle STK’lar ve devlet kurumlarıyla istişare ederek yardımlarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizin geçtiği bu zor dönemden hep birlikte çıkacağız. Biz de iş insanları olarak elimizi taşın altına koyuyoruz. Deprem bölgesinde yardımlar harici neler yapabiliriz diye düşündük. Depremzede çocuklar kendilerini yalnız hissetmemeleri için. ‘Bir oyuncak bir mektup’ kampanyası başlattık. Kendi akranlarının yazdığı mektupları ve oyuncakları deprem bölgesine ulaştırdık. Çocukların oyuncaklarıyla vakit geçirmesi deprem travmasıyla başa çıkmalarının en önemli yöntemlerinden diye düşünüyoruz. Yaşanan travmanın olumsuz etkileri azalabilmek ve duygusal yaralarını onarmaya olumlu etki sağlayabilmekti hedefimiz. Mektupların içerisinde bizleri de etkileyen mesajlar vardı. Devlet ve millet olarak güçlüyüz bunların da üstesinden gelerek atlatacağız biz de MKS ailesi olarak bu süreçte deprem bölgesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
Oğlunun ölümüne sebep olan arkadaşını "Beni tahrik etti" diye öldüren sanık: Kullandığım silah maktule aitti"
Kocaeli’de süpermarkette alışveriş yapan çifte ateş ederek birinin ölümüne diğerinin ise yaralanmasına sebep olan sanığın duruşması görüldü. Arkadaşının kullandığı otomobilde oğlunun hayatını kaybettiğini ve bu sebeple aralarının bozuk olduğunu söyleyen sanık Mustafa Ş., “Maktul bana karşı tahrik edici hareketlerde bulunuyordu. Maktulün eşi bacağıma vurunca elimdeki silah patladı ve olay yaşandı. Belfun bana, ‘Senin evinde erkek çok, senin oğlunu cinlere kurban verdim’ demişti. Olay günü kullandığım silah Belfun’a aitti” dedi.
22 Şubat 2022 yılında Yenikent Mahallesi’nde bir süpermarkette alışveriş yapan evli çift, Mustafa Ş.’nin silahlı saldırısına uğramış, Belfun Doğramacı kalbinden, eşi Sevda Doğramacı (38) ise kolundan vurulmuştu. Yaralılardan Belfun Doğramacı hayatını kaybetmiş, şüpheli Mustafa Ş. tutuklanmıştı. Olayın ardından öldürülen Belfun Doğramacı ile Mustafa Ş.’nin komşu oldukları, 2019 yılında Mustafa Ş.’nin oğlu Batuhan’ın (18) Belfun Doğramacı’nın kullandığı otomobilin kaza yapması neticesinde hayatını kaybettiği ve ikili arasında bu sebeple husumet başladığı ortaya çıkmıştı.
“Kaza yaptığı aracın aynısını alıp, yüksek sesle müzik dinliyor, önümüzden geçiyordu”
Olayla ilgili duruşma Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık Mustafa Ş., müşteki Belfun Doğramacı’nın taraf avukatları katıldı. Olayları anlatan Mustafa Ş., “2019 yılında Belfun oğlumu Antalya’ya götürmek istedi. Ben izin vermediğim halde Belfun oğlumu ikna etmiş. Yolda aracıyla yarış yapmış ve kaza geçirmiş. Kaza sebebiyle 18 yaşındaki oğlum hayatını kaybetti. Belfun’a her konuda yardımcı oldum, kaza sebebiyle yürüyemediği için fizik tedavisine destek oldum. Ancak bir buçuk yıldır yürüdüğüne rağmen bana söylemediğini ve numara yaptığını öğrendim. Bu konudan dolayı iletişimimi kestim. Belfun, ‘Benim ve eşimin cinleri var’ diyordu. Olaydan 6 ay önce ortanca oğlumun çalıştığı eczaneye gitmiş. Oğluma imalı şekilde kafasını sallamış. Kaza yaptığı aracın aynısını alıp, yüksek sesle müzik dinliyor, önümüzden geçiyordu” diye konuştu.
“Olay günü kullandığım silah Belfun’a aitti”
Olay tarihini anlatan Mustafa Ş., “Olay günü gözlük almaya gitmiştim. Dükkanın içi kalabalık olduğu için kapıda beklediğim esnada Belfun’u aracında gördüm. Belfun bana karşı tahrik edici hareketler yapıyor, başını sallıyordu. Oğlum öldüğünden beri ilaç içtiğim için o günde iş yerime sakinleştirici içmeye gittim. Yolda yine Belfun’u gördüm, bana ters ters bakıyor, tahrik edici davranışlar yapıyordu. Ben de eşimin kuaför dükkanına gittim ve kasada muhafaza ettiğim silahı aldım. 2017 yılında Belfun abisini silahla öldürmeye gitmiş, olayı ben engellemiştim. Olay günü de kullandığım silah, 2017 yılında Belfun’un elinden aldığım ve yanımda muhafaza ettiğim silahtı” diye konuştu.
“Belfun bana, ‘Senin evinde erkek çok, senin oğlunu cinlere kurban verdim’ dedi”
Kuaförden silahı aldıktan sonra markete gittiğini söyleyen Mustafa Ş., “Belfun’a, ‘Oğlumu öldürdüğün yetmiyor mu, beni de mi öldüreceksin? Benden, ailemden ne istiyorsun, bırak ailemin peşini’ diyerek silahın kabzasıyla kafasına vurdum. Bu esnada şarjör yere düştü. Şarjörü taktıktan sonra Sevda bacağıma vurdu ve silah patladı. Hedef gözetmedim, vurulduklarını da bilmiyordum, emniyette öğrendim. Sadece bir el ateş ettim. Belfun bana uyuşturucu kullandığını söylemişti. Belfun için akli dengesinin olmadığını söylüyorlardı. Maktul üfürükçülük, cincilik yapıyordu. Bir keresinde Belfun hastanede bana, ‘Senin evinde erkek çok, senin oğlunu cinlere kurban verdim’ demişti” şeklinde konuştu.
“Kalbine hedef alarak ateş etti”
Olayları anlatan müşteki Sevda Doğramacı ise “Mustafa ve eşim çok samimi arkadaşlardı, yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Eşim, Mustafa’nın oğlu Batuhan’ı zorla Antalya’ya götürmedi. Eşim yaşanan kaza sebebiyle felçli kaldı, akıl sağlığı gitti, hiçbir şeyi hatırlamıyordu. Belfun öldüğünde bile akıl sağlığı yerinde değildi. Eşim kazadan 7 ay sonra beni tanıdı, kimseyi hatırlamıyordu. Kazadan sonra Mustafa, beni ve eşimi tehdit etti. Olay günü Belfun ve arkadaşımla dışarıya çıktık. Markete girdiğimizde Mustafa’nın sesini duydum. ‘Sen benim oğlumu öldürdün ben de seni öldüreceğim’ dedi. Silahın kabzasıyla eşimin ensesine vurdu, silahı bize doğrulttu. Eşim yerde yatarken kalbine hedef alarak ateş etti. Mustafa’nın attığı iftiraları kabul etmiyorum. Kaza sonrasında aynı aracı almamın sebebi eşimin hafızasını kaybetmesi ve kazada takılı kalmış olmasıydı. Eşimin iyileşmesi için aynı model arabayı aldım. Eşim enerji alanıyla uğraşıyordu” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına duruşmanın ertelenmesine karar verdi.
Kocaeli’nin İzmit ilçesinde okuldan çıkan 17 yaşındaki öğrenciye yolun karşısına geçtiği esnada tramvay çarptı. Tramvay altında kalan genç ağır yaralandı.
Kaza, Yenişehir Mahallesi Gazi Mustafa Kemal Paşa Bulvarı üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, okuldan çıkan 17 yaşındaki Ekin Sıla Öktem yolun karşısına geçtiği sırada tramvay çarptı. Tramvayın altında kalan öğrenciyi gören arkadaşları ve çevredeki vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine sağlık, polis ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler, tramvay altında kalan 17 yaşındaki genci çıkarmak için çalışma başlattı. Ağır yaralı olarak tramvay altından çıkartılan genç hastaneye kaldırıldı.
Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 3 yaşındaki çocuk, bina avlusuna çıkan demir kapının raydan çıkıp üzerine düşmesi neticesinde hayatını kaybetti.
Olay, Orhangazi Mahallesi 241. Sokak ’ta meydana geldi. İddiaya göre, 3 yaşındaki Mustafa Eren Bayram ve arkadaşları sokak üzerindeki boş binanın avlusuna açılan demir kapıyla oynarken, kapı raydan çıktı. Minik Mustafa Eren, raydan çıkan demir kapının üzerine düşmesiyle hayatını kaybetti. Mustafa Eren Bayram, Orhangazi Cami ’de kılınan cenaze namazıyla son yolculuğuna uğurlandı.