Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Annesi ve kız kardeşini öldüren zanlı cinayeti işte bu yüzden işlemiş

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/09/annesi-ve-kiz-kardesini-olduren-zanli-cinayeti-iste-bu-yuzden-islemis-0-D6dFhVfT.mp4
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde annesi Dursune Bilgili ve üvey kardeşi Havva Nur’u öldüren 17 yaşındaki M.İ.G.’nin ifadesi ortaya çıktı. Zanlı, annesinin kendisine zaman zaman şiddet uyguladığını, kardeşini daha çok sevdiğini ve ölen babasına sürekli hakaret ettiğini iddia ederek, cinayetleri de olay günü babasına yine hakaret etmesi üzerine işlediğini söyledi. Annenin sosyal medya hesabında oğluyla olan fotoğraflarını ise “Canım oğlum sen yanımda ol yeter”, “Tek dayanağım canım oğlum” notlarıyla paylaştığı görüldü.

Olay, dün saat 17.30 sıralarında Beylikbağı Mahallesi 302. Sokak’ta bulunan bir apartmanın üçüncü katında meydana geldi. Komşular, daireden gelen ağır koku sebebiyle durumu polise bildirdi. İhbar üzerine adrese itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kapının kilitli olması sebebiyle daireye balkondan giren itfaiye ekipleri, anne Dursune Bilgili ve kızı Havva Nur Anzerli’yi hareketsiz yatarken buldu. Sağlık ekiplerinin yaptığı ilk incelemede, anne ve kızın yaklaşık 8-10 gün önce hayatını kaybettiği belirlendi. Dursune Bilgili’nin eşinden boşandığı öğrenildi.

Korkunç olaya ilişkin geniş çaplı inceleme başlatan Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro ekipleri, cinayeti Dursune Bilgili’nin oğlu M.İ.G.’nin (17) işlediğini tespit etti. M.İ.G., Kadıköy Moda Sahili’nde yakalandı. Gözaltına alınan zanlının işlemlerinin ardından adliyeye sevk edileceği bildirildi.

Önce annesini, ardından üvey kardeşini öldürdü

Yapılan araştırmada, zanlı M.İ.G.’nin, Dursune Bilgili’nin 2017 yılında vefat eden ilk eşi Y.G.’den olan oğlu olduğu anlaşıldı. Annesi ve üvey kardeşini öldüren 17 yaşındaki M.İ.G., ifadesinde cinayetlere giden süreci anlattı. Zanlı, annesinin kendisine zaman zaman şiddet uyguladığını, kardeşini daha çok sevdiğini ve ölen babasına sürekli hakaret ettiğini iddia ederek, cinayetleri de olay günü babasına yine hakaret etmesi üzerine işlediğini söyledi. Bu arada, öldürülen 5 yaşındaki Havva Nur’un babasının ise, anne Dursune Bilgili’nin dini nikahlı eşi olduğu ve halen cezaevinde bulunduğu öğrenildi.

“Tek dayanağım canın oğlum”

Öte yandan, hayatını kaybeden Dursune Bilgili’nin sosyal medya hesabında, oğluyla çekilmiş bir fotoğrafını “Canım oğlum sen yanımda ol yeter” notuyla paylaştığı görüldü. Bilgili’nin bir başka paylaşımında ise oğlu için “Tek dayanağım canım oğlum” ifadelerini kullandığı anlar yer aldı.

Dursune Bilgili, sabah saatlerinde Gebze Pelitli Mezarlığı’nda toprağa verilirken, 5 yaşındaki Havva Nur Anzerli ise İstanbul’da amcaları tarafından defnedildi.

Beylikbağı Mahalle Muhtarı Osman Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada, üzücü bir olay yaşandığını ifade ederek, “Hiçbir yerde istemeyeceğimiz bir tür olaydan mahallemizin sakinlerinden bir ablamızla küçük bir çocuğu vefat etmiştir. Komşuların söylemesine göre, olayın 10 gün önce olduğu söyleniyor ama net bir bilgi değil” dedi.

Dursune Bilgili’nin 4 yıldır mahallede ikamet ettiğini belirten Şahin, “Eşinin de cezaevinde olduğu söyleniyor” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Ömer Çelik’ten CHP’ye: “Neredeyse ’gelin siz yönetin’ diyecekler”

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/09/omer-celikten-chpye-neredeyse-gelin-siz-yonetin-diyecekler-0-lRlHDK4w.mp4
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük ifadelerine tepki gösteren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Şimdiki Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde ve Özgür Özel’de çok ciddi bir siyasi navigasyon problemi var” dedi. Çelik, Özel’in partisindeki sorunları çözmesi gerektiğini ifade ederek, “CHP’deki gelişmelere hakim olmaktaki cari açığı, Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı’na saldırılarak kapatılamaz. Bu cari açık giderek büyümektedir. Dolayısıyla bunu yönetmesi gereken Cumhuriyet Halk Partisi yönetimidir. Yani neredeyse ’gelin bu meseleleri yönetin’ diye bize çağrı yapacaklar” ifadelerini kullandı.

Kocaeli’de “Türkiye Yüzyılı Buluşmaları”na katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İl Başkanlığı’nda açıklamalarda bulundu. En önemli gündem maddelerden birinin, “Terörsüz Türkiye süreci” olduğuna dikkati çeken Çelik, hem “Terörsüz Türkiye” hem de “Terörsüz Bölge” hedefine ulaşmak için yapılması gereken çalışmaları vatandaşlara anlattıklarını ifade etti. Vatandaşların kaygı ve sorularına cevap verdiklerini belirten Çelik, bu konuda tüm partililerin sahada ortak şekilde çalışma yürüttüğü bilgisini verdi.

“Türkiye büyük bir başarıya imza attı ve atmaya devam ediyor”

Konuşmasının devamında, deprem konutlarına değinen Çelik, “Dün Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi, depremle ilgili olarak önümüze gelen tablo neredeyse bir ülke büyüklüğünde alanı sarsan ve yerle bir eden bir felaketti. Dünyada da ‘yüzyılın depremi’ olarak değerlendirildi. ’Böyle bir afetten sonra hiçbir hükümet kısa sürede konut teslim edemez’ denirken, Türkiye büyük bir başarıya imza attı ve atmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanımız, her toplantıda bize deprem bölgesinin asla ihmal edilmemesi gerektiğini hatırlatmıştır. MKYK’nın açılışında, Bakanlar Kurulu toplantılarında sürekli olarak bu hassasiyet dile getirilmiştir. Türkiye, hangi yarayı alırsa alsın, hangi bedeli öderse ödesin ayağa kalkabileceğini bir kez daha bütün dünyaya göstermiştir” dedi.

“Terörsüz Türkiye bir devlet politikası haline gelmiştir”

Çelik, Türkiye’nin gündeminden terörün çıkarılması için Cumhur İttifakı’nın güçlü bir irade ortaya koyduğunu anlatarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet kurumlarına verdiği talimatla birlikte “Terörsüz Türkiye”nin bir devlet politikası haline geldiğini söyledi. Çelik, ülke gündeminden terörün çıkarılmasının, aynı zamanda yakın bölgeler için de bir ilham kaynağı olacağını ifade ederek, “Terörsüz Türkiye süreci, Terörsüz Bölge sürecinin de referansı haline gelecektir” diye konuştu.

“Terörsüz Türkiye süreci stratejik bir adımdır”

Türkiye’nin terörle mücadele kapasitesinin artırılması için büyük adımlar atıldığını ve bunların her birine ulaşıldığını belirten AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sözlerine şöyle devam etti:

“Terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin bu yöndeki kapasitesi imkan ve kabiliyetleri de katbekat artırıldı ama aynı zamanda devletler ’hard power’ dediğimiz sert güçlerini kullanırken, terörle mücadele konusunda yumuşak güçlerini de kullanırlar. Terör örgütü mensuplarının teslim olması, örgütlerin silah bırakması, feshedilmesiyle ilgili geçmişten itibaren yapılan hukuki düzenlemeler çeşitli çalışmalar söz konusudur. Bu çerçevede bakıldığında etrafımızdaki gelişmelere, dünyadaki gelişmelere bakıldığında esasında Terörsüz Türkiye süreci, Türkiye için son derece zamanlaması, mekanı, referansları doğru stratejik bir adımdır”

“Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur, Türkiye’de herkes ev sahibidir”

Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, şehit ailelerini ve gazileri incitecek hiçbir adımın atılmayacağının mesajını verdiğini aktaran Çelik, “Bize her toplantıda talimatları da budur. Öteden beri de söyledik. Devletin niteliği konusunda ve milletin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık söz konusu değildir. Aynı şekilde bütün bu süreçler tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan ilkesi çerçevesinde gerçekleşecektir. Bu esasında herkesin faydasına olan bir şeydir. Yakın bölgemizde görüyoruz ki Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı aynı şekilde Alevi’yi, Sünni’yi, Şii’yi birbirine düşürmeye çalışanlar, aslında bu bölgelere sadece sömürge gözüyle bakanlardır. Biz ise bölgedeki bütün etnik unsurlara bütün mezhebi unsurlara kardeşlik gözüyle bakıyoruz. Türkiye’nin içerisinde sık sık söylediğimiz şey şudur. Hepimizin adları farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş yoktur, Türkiye’de herkes ev sahibidir, birinci sınıf vatandaştır. Tabii ki demokrasimizi, cumhuriyetimizi, hukuk devletimizi hedef alanlara karşı her zaman güvenlik güçlerimiz teyakkuz halindedir” ifadelerini kullandı.

“Bütün bu sabotajlara karşı geçmişten itibaren son derece idmanlıyız”

Ömer Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugün net bir şekilde görüyoruz ki, her kim Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge sürecine ulaşılmasının önüne geçmek için silah bırakma konusunda ve fesih konusunda bir geciktirme mesajı veriyor ya da silah bırakma ve fesih sürecini sulandırmaya ve ertelemeye çalışıyorsa; aslında görüyoruz ki emperyalizm, siyonizm dediğimiz bu odaklarla yanaşık düzen içerisinde duruyor. Bunların güya sürece gövdeden karşı değilmiş gibi bir üslup kullansa da, esasında süreci enfekte etmeye çalışan bir takım tutumlar içerisinde olduğunu görüyoruz. O sebeple bütün bu sabotajlara karşı geçmişten itibaren son derece idmanlıyız. Bu konularda büyük bir tecrübemiz var. Bu sabotajları yapmaya çalışanların niyetlerini, amaçlarını görüyoruz. Biz her ne olursa olsun hem ülkemizde hem yakın bölgemizde ’kardeşlik’ diyeceğiz, ’duygudaşlık’ diyeceğiz ve geleceğe bu şekilde bakmaya devam edeceğiz.”

“Eninde sonunda terörsüz bir Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşacağız”

AK Parti Sözcüsü Çelik, Suriye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen dış güçlerin, bölgeyi etnik ve mezhebi fay hatları temelinde bölmeye çalıştığını belirterek; bazı odakların, bölgedeki belli gruplara “özerklik” vaadiyle yaklaştığını ancak asıl amaçlarının o grupların iyiliği olmadığını ifade etti. Çelik, “Onlar böyle yaparak esasında daha büyük bir fitne çıkarmaya ve kendi çıkarlarını tahakkuk ettirmeye çalışıyorlar” dedi.

Bazı Avrupa devletlerinin istihbarat servislerinin bilgisi dahilinde, kimi şirketlerin birden çok terör örgütüne karargah hazırlayıp lojistik destek verdiğinin görüldüğünü vurgulayan Çelik, “Vatandaşlarımız bu konuda müsterih olsunlar, çok boyutlu bir şekilde yürütüyoruz. Terörsüz Türkiye sürecini, bahsettiğim ilkeler çerçevesinde sonuca ulaştırmakta kararlıyız. Buna dönük her türlü sabotajla mücadele edebilecek kapasitemiz vardır. Eninde sonunda terörsüz bir Türkiye ve terörsüz bölge hedefine ulaşacağız. Bu ülkemize ve bölgemize dönük, kötü niyet besleyenlere, kötü niyetli projeleri tahkim etmek isteyenlere vereceğimiz en güçlü cevap olacak” şeklinde konuştu.

“Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir parti, bu skandalların içine nasıl düşmüştür?”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in son birkaç haftadır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik söylemlerini de eleştiren Çelik, “Biz, Özgür Özel’in birinci meselesinin kendi partisiyle uğraşmak olması gerektiğini değerlendiriyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir parti, bu skandalların içine nasıl düşmüştür? Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü bir partinin her tarafından bu kadar skandallar patlarken, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi neyle meşgul? Esasında ilgilenmesi gereken konu budur” ifadelerine yer verdi.

“Konunun bizimle bir ilgisi yok”

Bu hukuki süreçlerin, CHP’li isimlerin birbirleri hakkındaki şikayetleri üzerine başladığını hatırlatan Çelik, şöyle konuştu:

“Aslında tabloya baktığınızda herhangi bir şekilde konunun bizimle bir ilgisi yok. Birtakım Cumhuriyet Halk Partililer, yargıya birtakım Cumhuriyet Halk Partilileri şikayet etmişler. Bu Cumhuriyet Halk Partililerin diğer Cumhuriyet Halk Partilileri şikayetlerinin içerisinde geçen rüşvet, şantaj, diğer birtakım skandallar meselesi yargı tarafından gündeme alınmış. Şikayet zaten Cumhuriyet Halk Partililerden gelmiş. Bunlar gizli de olmadı. Bütün o süreçlerde basına yansıyarak bunların hepsi söz konusu oldu” dedi.

“Neredeyse gelin bu meseleleri yönetin diye bize çağrı yapacaklar”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, partisindeki sorunları çözmek yerine gündemi değiştirmeye çalıştığını ifade eden Çelik, eleştirilerini şöyle sürdürdü:

“Şimdiki Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminde ve Özgür Özel’de çok ciddi bir siyasi navigasyon problemi var. Çok ciddi bir siyasi pusula meselesi var. Yani navigasyona herhangi bir şey yüklediğinde Cumhuriyet Halk Partisi’ne söylemesi gereken sözü AK Parti’ye söylüyor. Aynaya bakarak yüzleşmesi gereken meselelerde Cumhurbaşkanımıza karşı haksız ifadeler kullanıyorlar. Özgür Özel’in Cumhuriyet Halk Partisi’ni yönetmekte gösterdiği zaaf ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki gelişmelere hakim olmaktaki cari açığı, Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı’na saldırılarak kapatılamaz. Bu cari açık giderek büyümektedir. Bu cari açık artık Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş vatandaşlarımızı da inciten, onların hak etmediği, milletimizin hak etmediği, siyaset hayatımızın hak etmediği bir noktaya gelmiştir. Dolayısıyla bunu yönetmesi gereken Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi. Yani neredeyse ’Gelin bu meseleleri yönetin’ diye bize çağrı yapacaklar. Bu konunun bizimle hiçbir ilgisi yok. Bütün teşkilatlarımızla birlikte söylüyoruz. Cumhurbaşkanımız kırmızı çizgimizdir. Bu haksız ifadelerle hukuk ve siyaset alanında sonuna kadar mücadele ederiz. Ama şunun da bilinmesi gerekir ki, problemleri bizimle değil, Cumhuriyet Halk Partisi’nin problemi Cumhuriyet Halk Partisi’yledir. Dolayısıyla bu Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş vatandaşlarımızın da hak etmediği bir meseledir. Onu çözmeleri gerekir.”

“Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir devlet başkanı Filistin davasını, milli davamız olarak tanımlamıştır”

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze konusundaki hassasiyetini sorgulayan eleştirilere de tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Filistin davasını yıllardır her platformda en güçlü şekilde savunduğunu belirten Çelik, “O gün de mecliste söyledi; ’Erdoğan’ın Gazze’yi turistik bölge yapacağız diyenlere karşı bir sözü yok. İsteyen Google’a girsin baksın’ diye. Girip baktı herkes. Cumhurbaşkanımızın onlarca sözü var. Daha hiç kimse bunları dillendirmezken, İsrail’in işgal haritasını gösterip yıllardır Birleşmiş Milletler’de bunu dile getiren Cumhurbaşkanımızdır. Yine ifade ettik, bugün Abbas yönetimine ve Filistinlilere vizenin koyulması aslında Filistinlilerin sesini kısmak anlamına geliyor ama hiç kimse Filistinlilerin sesini kısamaz. Niye? Cumhurbaşkanımız var. Recep Tayyip Erdoğan var. Bir kere daha göreceğiz ki, eylülde yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Filistin davasının en gür sesi Cumhurbaşkanımız olacaktır. Onun tarafından ilan edilecektir. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir devlet başkanı Filistin davasını, milli davamız olarak tanımlamıştır. O da Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla çok basit bir test öneriyorum Özgür Özel’e. Cumhurbaşkanımızın Gazze konusundaki, Filistin konusundaki hassasiyetini sorgulaması son derece yanlış bir şey. Ama bununla ilgili olarak kimin ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsa Gazzeli bir kardeşimize, Filistinli bir kardeşimize bunları söylesin. Bakalım ne cevap alıyor” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Uzmanlardan deprem uyarısı: “Marmara’da 7’den büyük bir deprem her an olabilir”

Türkiye’nin tamamının deprem tehlikesi altında olduğunu belirten uzmanlar, “Büyük depremler yine olacak, hazırlıklı olmak zorundayız. Türkiye’de depremden etkilenmeyecek hiçbir yerleşim alanı yok” uyarısında bulundu.

Kocaeli’nin İzmit ilçesinde deprem söyleşisi düzenlendi. Söyleşiye katılan Prof. Dr. Şükrü Ersoy ve Doç. Dr. Özkan Cindoruk, 1999 Kocaeli Depremi’nden bu yana geçen sürede atılan adımları, eksiklikleri ve gelecekte yaşanabilecek riskleri değerlendirdi. Uzmanlar, “Türkiye’de depremden etkilenmeyecek hiçbir yerleşim alanı yok. Büyük depremler yine olacak, hazırlıklı olmak zorundayız” uyarısında bulunarak, afet kültürünün geliştirilmesi, zemin-yapı uyumunun sağlanması ve kentlerin dirençli hale getirilmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı.

“Her küçük depremde bile ne yapacağımızı tartışıyoruz”

Toplumun afet kültüründen yoksun olduğunu belirten Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Her depremden sonra yapılması gerekenleri sık sık konuşuyoruz. Nedeni şu, Türk insanında dayanışma kültürü var ama henüz afet kültürü yok. Afet kültürü olmadığı için her küçük depremde bile ne yapacağımızı tartışıyoruz. Gelecek nesle ne yapacaklarını öğretmeli, yapılarımızı da buna göre güçlendirmeliyiz. Türkiye güçlü bir ülke. Yasalar konusunda çok şey yapıldı. Ama 2023 depremleri, yapılanların yeterli olmadığını gösterdi. Daha dirençli şehirler kurmamız şart” ifadelerine yerdi.

“Bir binanın sağlamlığından emin olmadan, çök-kapan-tutun hareketi yapmanın anlamı yok”

Batı Anadolu’da depremler olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Ersoy, “1970’ten beri Batı Anadolu’da deprem olmuyor. En son Gediz depremi vardı. Balıkesir depremi beklenebilecek bir depremdi. Büyük yıkım olmadı ama metruk binalar yıkıldı ama Sındırgı depremi tek olmayacak bundan sonra da Batı Anadolu’da depremler olabilir. Bir binanın sağlamlığından emin olmadan çök-kapan-tutun hareketi yapmanın anlamı yok. Yönetmeliğe uygun ve kaliteli malzeme kullanılırsa köy evleri bile yıkılmaz” diye konuştu.

“Türkiye’de depremden etkilenmeyecek hiçbir yerleşim alanı yok”

Türkiye’nin her bölgesinin depreme karşı riskli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Türkiye’de depremden etkilenmeyecek hiçbir yerleşim alanı yok. Dolayısıyla gelecekte yine büyük depremler meydana gelecek. Birinin çıkıp büyük bir deprem olmayacak demesini beklemek hayal. Yeni depremlere hazırlanmamız gerekiyor. Bu korkulacak bir durum değil. Afet kültürünü geliştirdiğimiz zaman, yapılarımızı güçlü yaptığımız zaman herhangi bir zarar olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“Ne söylediysem hepsi çıktı, biz kahin miyiz?”

Deprem uyarılarının hepsinin gerçekleştiğini ifade eden Prof. Dr. Şükrü Ersoy, “Ne söylediysem hepsi çıktı, biz kahin miyiz? Hayır. Oranın kaç yüzyıldır deprem oluşturmadığı bilinen bir gerçekti. 2023 depremlerine ‘yüzyılın depremi’ diyorlar, yanlış. Son bin yılın en önemli yıkımı, dünyanın hiçbir yerinde 11 ili yıkan bir afete müdahale etmek çok kolay değil. Bu bakımdan Türkiye’yi küçümsemeyelim; eksikler yok mu? Binlerce eksik var ama kendi gücümüzü de yok saymayalım. Normal şartlarda Hatay’da, Maraş’ta deprem olsaydı çevre illerden insanlar gelecekti ama oralar da yıkıldı. Ben bu işlerle hâlâ uğraştığımıza inanamıyorum. Biz güçlü bir ülkeyiz, insanlarımız da öyle; biz bu işin üstesinden geliriz. Niye gelemiyoruz, bunu anlamış değilim. Sel yatağına ev yapıyoruz, heyelanın altına ev yapıyoruz, deprem bölgesine ev yapıyoruz; bunların yerleri belli ama bir türlü buna ilişkin yaşam biçimini geliştiremiyoruz. Felaketin, senaryonun en kötüsü konuşulur. Marmara’da 7’den büyük bir deprem her an olabilir. Üstelik biz Marmara Denizi’nin içinden geçen Kuzey Anadolu fayının kuzey kolunu konuşuyoruz, güneyi kimse konuşmuyor. Güney’de de 7’ye varan depremler olabilir” ifadelerini kullandı.

Doğu Marmara’yı işaret etti: “Zemin açısından büyük hasarlar oluşturacak nitelikteki bir bölge”

Doğu Marmara’da muhtemel bir depremde zeminden kaynaklı büyük hasarlar oluşabileceğini ifade eden Doç. Dr. Özkan Cindoruk, “1999 depreminden sonra Kocaeli’nde önlemler almaya çalıştık ama yeterli önlemler alınmadı. En azından şunu öğrenmiş olduk; Kocaeli bölgesi depremde zemin açısından büyük hasarlar oluşturacak nitelikteki bir bölge. Jeolojik ortam olarak tanımladığımız, zeminlerin özellikleri olarak tanımladığımız ve fayın aktivitesinin en büyük yansımasının olduğu bölge olarak değerlendirdiğimiz alan olduğu için burada bunlarla karşı karşıya kalacağımızı en azından öğrendik” dedi.

“Zemin-yapı ilişkisi yeterince dikkate alınmadı”

Türkiye’nin yapı üretimi noktasında yeterli düzeyde olmadığını söyleyen Cindoruk, “Yeterli adımlar atıldı mı? Aslında planlamaya dönük bazı şeyler yaptık ama özellikle zemin-yapı ilişkisine dönük değerlendirmeleri yaptık ama yeterli değil. Kentsel dönüşüm olarak tanımlanan ya da binaların, yapıların yenilenmesi, planlamanın tekrar ele alınması, ona göre yapı ve yerleşim planlaması ve yapı üretimi kavramını bir noktaya getirdik ama yeterli düzeye ulaşamadık. Ama bu bir dezavantaj değil. Bunlardan aslında bir yol çizip daha iyi şeyler, daha planlı, daha dirençli kentler yapabiliriz. Tabii zemin ve yapı durumunu değiştirmedi. Aslında zemini değiştirme imkanı yok. Zeminin özellikleri belli; zeminle ilgili parametreleri ortaya koyabiliyoruz ama o zemine uygun yapıyı üretme konusunda biraz daha ileri adım attık. Zemine uygun yapı, zemine etütlerinin ciddiyetinin anlaşılması ve buna bağlı olarak yapı boyutlarının belirlenmesiyle ilgili adımlarımız oldu. Yeterli mi? Maalesef yeterli değil. Bu eksiklikleri tekrar değerlendirmemiz, ele almamız gerekiyor” dedi.

“Yer yer tsunami benzeri hareketlerin olma olasılığı yüksek”

Marmara Denizi’nde deniz içindeki fayların aktivitesine bağlı olarak kıyı bölgelerinde su baskını benzeri, yer yer tsunami benzeri hareketlerin olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Özkan Cindoruk, “Okyanusta olan depremler gibi şiddetli bir tsunamiden bahsetmek mümkün değil ama özellikle deniz içerisindeki fayların aktivitesine bağlı olarak kıyı bölgelerinde bir su baskını benzeri, yer yer tsunami benzeri hareketlerin olma olasılığı yüksek, onu söyleyebilirim. Marmara Denizi’nde olan bir depremde bu etkileri görebiliriz. Bunlarla ilgili önlemler ve değerlendirmeleri almamız gerekiyor. Tarihsel depremlerde benzer kayıtlar olmuştur. Bununla ilgili değerlendirmeler var. Bu konuyla ilgili Kocaeli Üniversitesi’nde çalışan birçok öğretim üyesi arkadaşımız var, onları ele almak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Tutuklanan kaptanın limanda gemisini incelerken görüntüleri ortaya çıktı

https://www.41.com.tr/wp-content/uploads/2025/08/tutuklanan-kaptanin-limanda-gemisini-incelerken-goruntuleri-ortaya-cikti-0-LgRqMAeI.mp4
Balıkesir’in Marmara Adası açıklarında parçalanan yata çarptığı düşünülen kuru yük gemisinin kaptanının gemiyi limanda incelediği görüntüleri ortaya çıktı. Öte yandan, kazaya karışan geminin firmasından ise, “Personele yöneltilen ağır ithamları reddettiğimizi tüm kamuoyuyla paylaşmak isteriz” açıklaması yapıldı.

Marmara Adası açıklarında parçalanmış halde bulunan ’Graywof’ isimli yatın sahibi ünlü iş adamı Halit Yukay’ı arama çalışmaları devam ediyor. Olayla ilgili Yalova’da ’Arel 7’ isimli kuru yük gemisi kaptanı 61 yaşındaki C.T., ’taksirle ölüme sebep olmak’ şüphesiyle 7 Ağustos 2025 Perşembe günü gözaltına alınmış, tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkemece ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları üzerine 10 Ağustos tarihide İstanbul’da yeniden gözaltına alınan zanlı bu kez tutuklanmıştı.

Olay zamanı kaza bölgesinden geçiş yaptığı tespit edilen çimento taşıyan Arel 7 isimli geminin kaptanı C.T. mahkemedeki ifadesinde, “Normalde kaptanın yanında yardımcı olur. O sırada yemeğe inmişlerdi. Marmara Adası’nı geçmiştik. Saat 17.00 sıralarında yemeğe inmişti. 16.30’da vardiyam başlamıştı. Benimle beraber gözcü olarak M.S. vardı. Sonra yemeğe indiler. Saat 17.00’da indiler yemeğe. Şirketle görüşmüştüm. Sonra bir anda bir sarsıntı hissettim, anlam veremedim baktım önüme, sağımda ve solumda iki parça vardı. Tahta parçası olarak gördüm. Ortasından geçtim ama biraz ilerledikten sonra gemiyle döndüm, içim rahat etmediği için. O sırada can simidi gördüm. Sağımda ve solumda gördüğüm tahta parçalarının ne olduğunu anlamadım. Benimle ilgili bir durum olmadığını anlayınca yoluma devam ettim. Biraz vakit geçtikten sonra şirket yetkilisini aradım. Durumu anlattım. Sonra bizle alakası olmadığını söyledim. Ben yoluma devam ediyorum dedim. Normalde böyle durumla karşılaşınca Sahil Güvenliğe bilgi verilir. Ama o anki psikolojimle düşünemedim. Benim önümde de 2-3 tane gemi vardı. Denizin ortasında başıboş diye, bizle alakası yok diye. Ben tekne olduğunu görmedim, tahmin etmedim. Herhangi bir çarpışma olmadı. İllaki anlardık, duyardık sesi” ifadesini vermişti.

Gemide çarpışma izleri olduğu düşünülen izler görüldü

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma dosyasında Çanakkale’den Kocaeli’ye gelen kuru yük gemisinin tutuklu kaptanının limanda geminin ön kısmını incelemesi güvenlik kameralarına yansıdı. Öte yandan, Arel 7 gemisinin Çanakkale’den çıkmadan önceki ve son olarak Kocaeli’nde limanda çekilen fotoğraflar da dava dosyasında yer alıyor. Fotoğraflarda Çanakkale’de geminin ön kısmında herhangi bir iz bulunmazken limanda son çekilen fotoğrafında ise çarpma izleri olduğu düşünülen izler bulunuyor.

“Gemi personeli bahse konu yatla çarpışma olduğunu ifade etmemiştir”

Öte yandan, Arel 7 gemisinin donatan firmasının temsilcisi Memişoğlu Kurun Avukatlık Ortaklığı şirketi tarafından yaşanan hukuki süreçle ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada , “Müvekkilimize ait Arel 7 gemisi, gemi kaptanı ve personeliyle ilgili uzun süredir basın-yayın organlarında çıkan haberlere istinaden bir basın açıklaması yapma gerekliliğimiz doğmuştur. Öncelikli dileğimiz, bahse konu deniz kazasında kaybolan Halit Yukay’ın bir an önce bulunup sağlıklı şekilde ailesine ve sevdiklerine kavuşmasıdır. Ancak, hukuki ve uzmanlık altyapısı olmayan, sadece duygusal yaklaşımlarla verilen demeçlerde, gemi personelinin ifadeleri net olarak çarpıtılmış ve kamuoyu yanlış bilgilendirilmiştir. Gemi personeli olayın aydınlatılması için adli makamlara sürecin her anında yardımcı olmuş ve tüm bilgiler ilgili birimler ile açık yüreklilikle paylaşılmıştır. Gemi personelinin hukuka aykırı şekilde telefonlarına el konulduğundan ve iletişim kurmaları engellendiğinden 5 saat boyunca ne tarafımızla ne de aileleri ile iletişim kurabilmişlerdir. Baskı altında olmalarına rağmen hiçbir gemi personeli bahse konu yatla çarpışma olduğunu ifade etmemiştir. Söz konusu hukuka aykırı el koyma ve baskı ile ilgili olarak savcılık nezdinde gerekli girişimlerde bulunulmuştur. Olayın tüm delilleri henüz toplanmamış, VTS kayıtları, bilirkişi ve analiz raporları henüz soruşturma dosyasına girmemişken, hukuka aykırı yollarla edinilmiş, seçili görsel ve materyallerle oluşturulan olay kurgusunun soruşturmaya yön veremeyeceğini ve personele yöneltilen ağır ithamları reddettiğimizi tüm kamuoyuyla paylaşmak isteriz” ifadelerine yer verildi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Başkan Ömeroğlu’ndan Özgür Özel’e sert tepki

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerini sert bir dille eleştiren Dilovası Belediye Başkanı Ramazan Ömeroğlu, “Cumhurbaşkanımıza ’Cunta Başkanı’ demek, milletimizin iradesini alenen yok saymaktır” dedi.

Dilovası Belediyesi’nin Nisan Ayı Olağan Meclis Toplantısı, İlçe Belediye Başkanı Ramazan Ömeroğlu başkanlığında gerçekleştirildi. Gazze’de süregelen insanlık dramına dikkat çeken Başkan Ömeroğlu, “Bu katliamı sürdüren terör devleti İsrail’i bir kez daha lanetliyorum” ifadelerini kullandı. CHP Lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ifadelerini sert bir dille eleştiren Ömeroğlu, “Cumhurbaşkanımıza ‘Cunta Başkanı’ demek, milletimizin iradesini alenen yok saymaktır” dedi.

Yerli ve milli markalara yönelik boykot çağrılarına da değinen Ömeroğlu, bu çağrılara kulak asmayan vatandaşlara teşekkür ederek, “Ülkemizin gelişimine katkı sunan tüm yerli ve milli firmalarımızı sonuna kadar desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Kent Meydanı Projesi’nin ihalesi tamamlandı”

İlçeye değer katacak projeler hakkında konuşan Başkan Ömeroğlu, Kent Meydanı Projesi’nin ihalesinin tamamlandığını ve yüklenici firmanın sözleşmeyi imzaladığını belirterek, “Birkaç gün içinde çalışmalar başlayacak. İlçemize hayırlı olsun” şeklinde konuştu. Ömeroğlu ayrıca, Asude Sosyal Tesisleri ve Tavşancıl Bayraktepe Projesi ile ilgili de bilgi verdi. Bu projelerin sosyal yaşamı canlandıracağına dikkat çekerek, her yaştan vatandaşın huzurla vakit geçirebileceği alanlar oluşturacaklarını ifade etti.

18 gündem maddesi görüşüldü

Başkan Ömeroğlu’nun konuşmasının ardından gündem maddelerine geçildi. Toplam 18 maddenin görüşüldüğü meclis toplantısında, kararların büyük bölümü oy birliği ve oy çokluğu ile kabul edildi. Bazı maddeler ise ilgili komisyonlara havale edildi. Toplantıda komisyon üyeleri de belirlendi.

2024 faaliyet raporu oy çokluğu ile kabul edildi

Toplantının önemli gündem maddelerinden biri olan 2024 yılı faaliyet raporu, Belediye Meclis Üyesi Osman Akbulut tarafından oylamaya sunuldu ve oy çokluğuyla kabul edildi. Belediye Başkanı Ramazan Ömeroğlu, rapora destek veren meclis üyelerine teşekkür ederek, “2024 yılı boyunca ilçemizin kalkınması ve halkımızın yaşam kalitesinin artırılması için önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Meclisimizin desteğiyle bu çalışmaları daha da ileriye taşıyacağız. Katkı sunan tüm meclis üyelerimize teşekkür ediyorum” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

18 yaşındaki Rümeysa canice öldürülmüştü, yeni detaylar ortaya çıktı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/03/18-yasindaki-rumeysa-canice-oldurulmustu-yeni-detaylar-ortaya-cikti-0-L3gCUEfi.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde Rümeysa Meriç Özcan’ın öldürülüp ardından uçurumdan atıldığı kamyoneti olay yerinden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan, o gece ve sonrasında yaşananları anlattı. Genç kızın cenazesi ile kamyonet arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe bulunduğunu söyleyen Günaytan, “Sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” dedi.

Olay, 19 Mayıs 2024 tarihinde saat 02.30 sıralarında Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi’nde meydana geldi. Kamyonetin uçuruma düştüğü ihbarı üzerine bölgeye giden polis ve sağlık ekipleri, aracın 15 metre ilerisinde 18 yaşındaki Rümeysa Meriç Özcan’ın boynuna ip bağlı haldeki cansız bedeniyle karşılaştı. Özcan’ın cansız bedeni, olay yerindeki incelemelerin ardından otopsi için morga kaldırılırken, polis ekipleri Tunay A. (23), Eşref K. (21), Yaser A.A. (21) isimli erkekler ile Ceylan Ç. (21) ve Kibar N.K. (17) isimli kızları gözaltına aldı. Olaya ilişkin gözaltına alınan 5 şüpheliden Tunay A. tutuklanırken, Eşref K., Yaser A.A., Ceylan Ç. ve Kibar N.K. ise serbest bırakıldı.

3 kez ifade değiştirdi

Tunay A., polise ilk ifadesinde olayın kaza olduğunu belirtti ancak olay mahallindeki incelemenin ardından tekrar ifadesi alınan zanlı cinayeti işlediğini itiraf etti. Savcı karşısına çıkarılan zanlı Tunay A., tekrar ifadesini değiştirerek olayın kaza olduğunu söyledi. Hazırlanan iddianamede ise sanığın, hem kadına karşı hem de cinsel saldırı suçunu işleyememekten dolayı duyduğu infialle “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan ise 2 yıldan 7 yıla kadar cezalandırılması istendi.

Tunay A. hakkında “Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “Başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme” ve “Kadına karşı kasten öldürme” suçlarından dava açıldı.

Rümeysa Meriç Özcan’ın hayatını kaybettiği Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi, dron ile havadan görüntülendi. Kamyonetin düştüğü uçurumun yaklaşık 60 metre derinliğinde ve bölgenin tenha bir yer olduğu tespit edildi. Ayrıca, otoparka çekilen kamyonet de kayda alındı.

“Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum”

Yaklaşık 10 aydır adalet arayışını sürdüren acılı anne Kevser Erden, kızını kaybettiği olay yerinde İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabirine açıklamalarda bulundu. Erden, “Kızım vefat edeli yaklaşık 10 ay oldu. Burası kızımın katledildiği yer. Ara ara buraya gelip saatlerce oturuyorum. Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum. Kelimelerin bittiği yerdeyim artık. Aylardır söyleyecek bir şey bulamıyorum. Artık bitsin istiyorum, adalet istiyorum. En ağır cezayla cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

“Kızım kamyonu süremez”

Sanık Tunay A’nın sürekli suçlamaları reddettiğini ifade eden Erden, “Sanık her şeyi reddediyor. İkinci duruşmada da kendi ifadelerini de reddediyor. Biz bunları kabul etmiyoruz. Sürekli ifade değiştiriyor. ’Buraya geldik ve kamp sandalyesinde oturduk’ demiş ama öyle bir şey yok. Sandalye de yok. Buradan bir arabanın çıkması zor. Hadi çıktı diyelim, tel yok. Kendisi, ’Aracı ters çevirdim, arkada tuvaletimi yaptım. O sırada Rümeysa yoktu’ gibi çelişkili ifadeleri var. Kızım zaten kamyonu süremez” diye konuştu.

“Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı”

Olay günü kamyoneti bulunduğu yerden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan da açıklamalarda bulundu. O gece telefonla arandığını ve olay yerine polisten yaklaşık 20 dakika sonra ulaştığını anlatan Günaytan, “Gittiğimizde ortamı gördük. Cenaze aşağıdaydı, araç da motoru çalışır vaziyetteydi. Araç takla atmış, teker üstündeydi. Takla ata ata teker üstünde kalmış. Motoru çalışır, lambaları ise yanık vaziyetteydi. Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı.

Ben boynundaki ipi görmedim ancak konuşulanlara kulak misafiri oldum. Polislerin, genç kızın boynundaki izlerden şüphelendiklerini öğrendim” ifadelerini kullandı.

“Rümeysa’nın cep telefonunu biz bulduk”

Günaytan, sözlerine şöyle devam etti:

“Olay yerinde fazla beklemedik. ’Kurtarma sabah olacak’ denildi. Bizde geri döndük. Ertesi gün sabah saat 10.00 gibi yeniden olay yerine gittik. Kamyoneti nasıl çıkarmamız gerektiğiyle ilgili keşif yaptık. Araç takla atarken etrafa malzemeler de saçılmış. Orası yukarıdan aşağı çok dik bir yer. Malzemeler vardı, ayrıca kızın cep telefonunu da orada biz bulduk. Cep telefonunu bir şeylere sardık ve polise teslim ettik. Ardından vinçle kurtarma işlemini yaptık”

“Kendisinin kaza yaptığını söylemiş”

Olay yerinde konuşulanlara da kulak misafiri olduğunu söyleyen Şehmuz Günaytan, “Biz çevredekilerin konuşmalarına kulak misafiri olduk. Tunay, akşam Rümeysa ile beraber çıkıp hafriyat taş ocağı yolunun oraya kadar geldiğini, orada tuvaletini yapmak için araçtan indiğini, aracı çalışır vaziyette bıraktığını ve kızın araca binip geri geri sürdüğünü söylemiş ama oraya baktığımızda öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. O kız o aracı geri geri süremez. Ayrıca, sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” şeklinde konuştu.

Günaytan, kamyonetten çıkan Rümeysa’nın montu ve ayakkabılarını da annesi Kevser Erden’e teslim ettiklerini dile getirdi.

Kategoriler
Gölcük Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

18 yaşındaki Rümeysa canice öldürülmüştü, yeni detaylar ortaya çıktı

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/03/18-yasindaki-rumeysa-canice-oldurulmustu-yeni-detaylar-ortaya-cikti-0-S3cnTAXt.mp4
Kocaeli’nin Gölcük ilçesinde Rümeysa Meriç Özcan’ın öldürülüp ardından uçurumdan atıldığı kamyoneti olay yerinden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan, o gece ve sonrasında yaşananları anlattı. Genç kızın cenazesi ile kamyonet arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe bulunduğunu söyleyen Günaytan, “Sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” dedi.

Olay, 19 Mayıs 2024 tarihinde saat 02.30 sıralarında Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi’nde meydana geldi. Kamyonetin uçuruma düştüğü ihbarı üzerine bölgeye giden polis ve sağlık ekipleri, aracın 15 metre ilerisinde 18 yaşındaki Rümeysa Meriç Özcan’ın boynuna ip bağlı haldeki cansız bedeniyle karşılaştı. Özcan’ın cansız bedeni, olay yerindeki incelemelerin ardından otopsi için morga kaldırılırken, polis ekipleri Tunay A. (23), Eşref K. (21), Yaser A.A. (21) isimli erkekler ile Ceylan Ç. (21) ve Kibar N.K. (17) isimli kızları gözaltına aldı. Olaya ilişkin gözaltına alınan 5 şüpheliden Tunay A. tutuklanırken, Eşref K., Yaser A.A., Ceylan Ç. ve Kibar N.K. ise serbest bırakıldı.

3 kez ifade değiştirdi

Tunay A., polise ilk ifadesinde olayın kaza olduğunu belirtti ancak olay mahallindeki incelemenin ardından tekrar ifadesi alınan zanlı cinayeti işlediğini itiraf etti. Savcı karşısına çıkarılan zanlı Tunay A., tekrar ifadesini değiştirerek olayın kaza olduğunu söyledi. Hazırlanan iddianamede ise sanığın, hem kadına karşı hem de cinsel saldırı suçunu işleyememekten dolayı duyduğu infialle “kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan ise 2 yıldan 7 yıla kadar cezalandırılması istendi.

Tunay A. hakkında “Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “Başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme” ve “Kadına karşı kasten öldürme” suçlarından dava açıldı.

Rümeysa Meriç Özcan’ın hayatını kaybettiği Halıdere Eskiköy Yolu Caddesi, dron ile havadan görüntülendi. Kamyonetin düştüğü uçurumun yaklaşık 60 metre derinliğinde ve bölgenin tenha bir yer olduğu tespit edildi. Ayrıca, otoparka çekilen kamyonet de kayda alındı.

“Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum”

Yaklaşık 10 aydır adalet arayışını sürdüren acılı anne Kevser Erden, kızını kaybettiği olay yerinde İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabirine açıklamalarda bulundu. Erden, “Kızım vefat edeli yaklaşık 10 ay oldu. Burası kızımın katledildiği yer. Ara ara buraya gelip saatlerce oturuyorum. Kızımın düştüğü ve son nefes aldığı yere bakıyorum. Kelimelerin bittiği yerdeyim artık. Aylardır söyleyecek bir şey bulamıyorum. Artık bitsin istiyorum, adalet istiyorum. En ağır cezayla cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

“Kızım kamyonu süremez”

Sanık Tunay A’nın sürekli suçlamaları reddettiğini ifade eden Erden, “Sanık her şeyi reddediyor. İkinci duruşmada da kendi ifadelerini de reddediyor. Biz bunları kabul etmiyoruz. Sürekli ifade değiştiriyor. ’Buraya geldik ve kamp sandalyesinde oturduk’ demiş ama öyle bir şey yok. Sandalye de yok. Buradan bir arabanın çıkması zor. Hadi çıktı diyelim, tel yok. Kendisi, ’Aracı ters çevirdim, arkada tuvaletimi yaptım. O sırada Rümeysa yoktu’ gibi çelişkili ifadeleri var. Kızım zaten kamyonu süremez” diye konuştu.

“Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı”

Olay günü kamyoneti bulunduğu yerden çıkaran oto kurtarıcı Şehmuz Günaytan da açıklamalarda bulundu. O gece telefonla arandığını ve olay yerine polisten yaklaşık 20 dakika sonra ulaştığını anlatan Günaytan, “Gittiğimizde ortamı gördük. Cenaze aşağıdaydı, araç da motoru çalışır vaziyetteydi. Araç takla atmış, teker üstündeydi. Takla ata ata teker üstünde kalmış. Motoru çalışır, lambaları ise yanık vaziyetteydi. Genç kızın cenazesi ile araç arasında yaklaşık 8-10 metre mesafe vardı.

Ben boynundaki ipi görmedim ancak konuşulanlara kulak misafiri oldum. Polislerin, genç kızın boynundaki izlerden şüphelendiklerini öğrendim” ifadelerini kullandı.

“Rümeysa’nın cep telefonunu biz bulduk”

Günaytan, sözlerine şöyle devam etti:

“Olay yerinde fazla beklemedik. ’Kurtarma sabah olacak’ denildi. Bizde geri döndük. Ertesi gün sabah saat 10.00 gibi yeniden olay yerine gittik. Kamyoneti nasıl çıkarmamız gerektiğiyle ilgili keşif yaptık. Araç takla atarken etrafa malzemeler de saçılmış. Orası yukarıdan aşağı çok dik bir yer. Malzemeler vardı, ayrıca kızın cep telefonunu da orada biz bulduk. Cep telefonunu bir şeylere sardık ve polise teslim ettik. Ardından vinçle kurtarma işlemini yaptık”

“Kendisinin kaza yaptığını söylemiş”

Olay yerinde konuşulanlara da kulak misafiri olduğunu söyleyen Şehmuz Günaytan, “Biz çevredekilerin konuşmalarına kulak misafiri olduk. Tunay, akşam Rümeysa ile beraber çıkıp hafriyat taş ocağı yolunun oraya kadar geldiğini, orada tuvaletini yapmak için araçtan indiğini, aracı çalışır vaziyette bıraktığını ve kızın araca binip geri geri sürdüğünü söylemiş ama oraya baktığımızda öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. O kız o aracı geri geri süremez. Ayrıca, sanık orada bir eve gitmiş. Kaza yaptığını ve cep telefonunun şarjının bittiğini söylemiş. Ardından da ’Polisi arayın, ambulans arayın’ demiş. Yine duyduğum kadarıyla, kendisinin kaza yaptığını söylemiş” şeklinde konuştu.

Günaytan, kamyonetten çıkan Rümeysa’nın montu ve ayakkabılarını da annesi Kevser Erden’e teslim ettiklerini dile getirdi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

’Yeğenlere cinsel istismar’ davasında cezalar belli oldu

Kocaeli’de 5 ve 6 yaşlarındaki yeğenlerine 8 yıl boyunca zincirleme şekilde cinsel istismar uyguladığı iddia edilen 2 amcanın yargılandığı davada karar çıktı. Sanıklardan birine 45, diğeri ise 8 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

İddiaya göre, H.N.U. (14) ile S.N.U. (13), henüz 5 ve 6 yaşlarındayken amcaları S.U. (43) ve S.U. (38) tarafından zincirleme şekilde cinsel istismara maruz kaldı. Kız çocuklarının yıllarca cinsel istismara uğradığı, H.N.U.’nun arkadaşına söylemesi üzerine ortaya çıktı. Durumu öğrenen anne, çocukların amcalarından şikayetçi oldu. Şikayet üzerine 2 amca da gözaltına alındı. İfadeleri alınan amcalardan S.U. (43) çıkarıldığı mahkemece tutuklanırken, diğer şüpheli ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Sanıklar hakkında “Çocuğa karşı cinsel taciz”, “Çocuğun cinsel istismarı” suçlarından açılan davanın 5. celsesi, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuklu sanık S.U. ve taraf avukatları katıldı.

Sanıklara ceza verildi

Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık S.U.’ya, H.N.U.’ya karşı işlediği çocuğun cinsel istismarı suçundan 4 yıl 6 ay, cinsel taciz suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi. Tutuklu sanık S.U. ise H.N.U.’ya yönelik çocuğun cinsel istismarı suçundan 30 yıl, S.N.U.’ya yönelik cinsel istismar suçundan da 15 yıl hapse çarptırıldı.

Mağdurlar ifade verdi

Öte yandan, mağdur H.N.U. önceki celselerde uzman eşliğinde alınan ifadesinde, “Amcam S.U. (43), henüz ben 5 yaşındayken bana dokunuyordu. Ben gıdıklıyor sanıyordum ama öyle olmadığını fark ettim. 5 yaşındayken beni dudağımdan öpmeye çalıştı, üstüme uzandı. 11-12 yaşlarında ise cinsel istismarda bulundu. Bu durum 2-3 defa oldu. S.U. (38) ise benden açık fotoğraf istedi, ilkinde attım ancak 2. ve 3’üncü de atmadım. Bana dokunduğu oluyordu ancak cinsel birlikteliği olmadı” dedi.

S.N.U. da benzer ifadeler vererek sanıklardan şikayetçi oldu.

“H.N.U.’nun vasıtasıyla cinsel içerikli mevzular konuşulmaya başlandı”

Tutuklu sanık S.U. ise ilk duruşmadaki savunmasında, “Abim ve yengem, H.N.U. okula gitmediği zaman veya herhangi bir şikayetleri olduğu zaman beni arıyorlardı. H.N.U.’yu düzgün yetiştirme tarzına getiriyordum. H.N.U. mesajlaşmalarda bana küfür etmeye başladı. Bunun üzerine olayın aslını astarını öğrenmek için araştırma yaptım. H.N.U.’nun sosyal medya üzerinden erkeklerle cinsel içerikli mesajlaşmaları olduğunu öğrendim. Ben de bunu engellemek için küfürlü şekilde onun istediği mesajlar yazdım. Onun ağız tarzında konuşarak arkadaş canlısı olmaya çalıştım. Bana küfürlü konuşunca onun ayarında konuşmaya başladım. H.N.U.’nun vasıtasıyla cinsel içerikli mevzular konuşulmaya başlandı” ifadelerini kullandı.

“Cinsel içerikli fotoğrafları başkalarına atıp adları lekeleneceğine bana atsınlar istedim”

Cinsel içerikli yaklaşımının olmadığını ileri süren S.U., “H.N.U., bana küfür edince şaklabanlık olsun diye ben de küfür ediyordum. Cinsel içerikli yaklaşımım olmadı. Sadece mesajlarda konuşma olarak yapıldığını kabul ediyorum. Bundan da pişmanım. Keşke böyle bir şey yapmasaydım. Mağdurdan uygunsuz fotoğraflar istediğim doğrudur. Cinsel içerikli fotoğrafları zaten başka erkeklere atıyorlardı. Ben de bunları engellemek açısından yani farklı kişilere gitmesin, adı lekelemesin diye fotoğraf istedim ve kendim de fotoğraf attım” şeklinde konuştu.

Tutuksuz sanık S.U., “H.N.U.’nun sevgilisi olduğunu öğrendiğim için bana iftira attı, suçlamayı kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.

“Başka erkeklerle yazışacağına kendisi ile yazışmasını söylemiş”

Tanık hala A.K. de önceki celse verdiği ifade de, “Mağdur H.N.U., hoppa diye tabir edilen, dışarıya açık, anne ve babasını dinlemeyen, gezip tozmayı, erkeklerle konuşmayı seven, sosyal medyada sürekli resim paylaşan bir kızdı. Kardeşim, yeğenimin bu durumunu bildiğinden dolayı onların bu şekilde davranmasını engellemek amacıyla sosyal medyada başka erkeklerle yazışacağına kendisi ile yazışmasını söylemiş. Bunun üzerine yeğenim H.N.U., amcası S.U. (38) ile sosyal medyada mesajlaşmış. Bu mesajları kardeşim telefonundan gördüm” dedi.

Kategoriler
Asayiş Haber

Genç kızı kaza süsü vererek öldürdüğü iddia edilen sanık:

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/genc-kizi-kaza-susu-vererek-oldurdugu-iddia-edilen-sanik-0-9Pavt3Nq.mp4
Kocaeli’de cinsel birliktelik teklifini geri çevirdiği iddia edilen kızı, boynuna ip bağlayarak bayıltan ve kamyonetle birlikte uçurumdan atarak kaza süsü veren sanık, “Rümeysa ile sadece arkadaşlık yaşıyorduk. Tuvaletimi yaparken aracın hareket ettiğini gördüm. Rümeysa’nın şaka yaptığını, duracağını düşündüm. Kısa süre sonra araç uçuruma uçtu. Olay, maktulün sebebiyet verdiği bir kazadan ibarettir, benle ilgisi yoktur” dedi.

Olay, 19 Mayıs 2024 tarihinde saat 02.30 sıralarında Halıdere Eskiköy Caddesi’nde meydana geldi. Kamyonetin uçuruma düştüğü ihbarı üzerine bölgeye giden polis ve sağlık ekipleri, kamyonetin 15 metre ilerisinde 18 yaşındaki Rümeysa Meriç Özcan’ın boynuna ip bağlı haldeki cansız bedeniyle karşılaştı. Özcan’ın cansız bedeni, olay yerindeki incelemelerin ardından otopsi için morga kaldırılırken, polis ekipleri Tunay A. (23), Eşref K. (21), Yaser A.A. (21) isimli erkekler ile Ceylan Ç. (21) ve Kibar N.K. (17) isimli kızları gözaltına aldı. Olaya ilişkin gözaltına alınan 5 şüpheliden Tunay A. tutuklanırken, Eşref K., Yaser A.A., Ceylan Ç. ve Kibar N.K. ise serbest bırakıldı.

3 kez ifade değiştirdi

Tunay A., polise ilk ifadesinde olayın kaza olduğunu belirtmiş, olay mahallindeki incelemenin ardından tekrar ifadesi alınan zanlı cinayeti işlediğini itiraf etmişti. Savcı karşısına çıkarılan zanlı Tunay A., tekrar ifadesini değiştirerek olayın kaza olduğunu belirtmişti. İddianamede de Tunay A.’nın olay günü 0.47 promil alkollü olduğunun belirtilmişti. Sanığın, hem kadına karşı hem de cinsel saldırı suçunu işleyememekten dolayı duyduğu infialle kasten öldürme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, “Cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçundan ise 2 yıldan 7 yıla kadar cezalandırılmasına yönelik iddianame hazırlanmıştı.

“Rümeysa’nın annesi ile tanıştık”

Tunay A. hakkında “Cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “Başka bir suçu işleyememekten kaynaklanan infialle öldürme” “Kadına karşı kasten öldürme” suçlarından açılan davanın 2. celsesi Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye devam etti. Duruşma salonunda tutuklu sanık Tuncay A., avukatları, maktulün annesi Kevser Erden ve avukatı katıldı. Olaya ilişkin ilk celse konuşmayan sanık bu celse ise verdiği savunmada, “Olayla ilgili emniyette 2 ifade verdim. Biri kendi rızamlaydı. Kendi rızamla verdiğim ifadeyi kabul ediyorum. CMK avukatıyla alınan ifademi kabul etmiyorum. Polisin beni darp etmesi ile suçu işlediğimi söyledim ancak bu doğru değildir. Olay günü Rümeysa ile buluştuk, alkol içtik. Sonra Yuvacık Barajı’na ardından Ereğli Sahili’ne gittik. Orada Rümeysa’nın annesi ile tanıştık. Ardından Rümeysa’nın arkadaşları ile eğlence mekanına gittik. Ancak bizi mekana almadılar, Rümeysa bu sebeple taşkınlık çıkardı. Yaser ile Eşref geldi, başka mekana gittik ancak oraya da alınmadık” diye konuştu.

“Rümeysa’nın şaka yaptığını düşündüm”

Diğer arkadaşlarla ayrıldıklarını belirten tutuklu sanık Tunay A., “Rümeysa ile sahilde kalan biralarımızı içtik. Rümeysa güzel bir manzara olduğunu söyledi. Onun tarifi ile oraya gittik. Amacımız sadece oturup eğlenmekti. Sadece arkadaşlık yaşıyorduk. Ben aracın arkasına tuvalet yapmaya gittim, o sırada araç çalışır vaziyetteydi. Aracın hareket ettiğini gördüm. Rümeysa’nın şaka yaptığını, ileride duracağını düşündüm. Kısa süre sonra araç uçuruma uçtu. Olay öncesinde Rümeysa ile tartışmamız olmadı. Kamyonetin içinde bulunan halat yük içindi. Ancak ben o halatı ne gördüm ne biliyorum. Ben olay yerine dahi inmedim, bilmiyorum” şeklinde konuştu.

“Olay, maktulün sebebiyet verdiği bir kazadan ibarettir”

Rümeysa’nın araç içinden nasıl düştüğünü bilmediğini belirten Tunay A., “Rümeysa ile herhangi cinsel bir yakınlaşmamız olmadı. Kendisinin tavsiyesi üzerine o bölgeye gittik. Güzel manzarası olduğunu söyledi. Kamp sandalyelerimizi alıp oturduk. Olay, maktulün sebebiyet verdiği bir kazadan ibarettir, benle ilgisi yoktur. Araç hareket ederken peşinden koştum ancak yetişemedim. Polisleri ben olay yerine götürdüm. Emniyette, ’Halatı boynuna bir tur dolabım ve onu sarstım’ ifademi kabul etmiyorum, polislerin beni darp etmesi ve zorlaması ile böyle bir ifade verdim. Rümeysa’yı 3 aydır tanıyordum, 1 aydır samimiyiz. 1 ayda 10 defa buluşmuşuzdur. Uyuşturucu kullanmam, Rümeysa’nın kullanıp kullanmadığını bilmiyorum” ifadelerini kullandı.

Olaya ilişkin tanık olarak dinlenen Kibar N.K., olay tarihinde sanık ve maktulle buluştuklarını, aralarında herhangi bir kavgaya şahit olmadığını, olayı görmediğini belirtti. Sanık avukatı ise emniyette alınan ifadenin hukuka aykırı olduğunu söyledi.

Mahkeme heyeti, avukatların keşif talebini reddederek sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.

Kategoriler
Gebze Haber

Sürekli ifade vermeye gidiyor, sebebi çok şaşırtıyor

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2024/12/surekli-ifade-vermeye-gidiyor-sebebi-cok-sasirtiyor-0-USrOPWDV.mp4
Kocaeli’de emniyetten gelen “hakkınızda şikayet var” çağrısıyla karakola giden Ali Rıza Turan, yaklaşık 20 kişiyi rızaları dışında Yenilik Partisi’ne üye yaptığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. Üyelik listelerinde adı geçen ancak kendisinin partiyle hiçbir bağlantısı olmayan Turan, “Türkiye’nin birçok ilinden bana tebligat geliyor. İşimi gücümü bırakarak karakola gidip ifade vermek zorunda kalıyorum” dedi.

Gebze’de ikamet eden 40 yaşındaki Ali Rıza Turan, geçtiğimiz aylarda emniyetten gelen bir telefonla karakola çağrıldı. Burada Turan’a, yaklaşık 20 kişiyi rızaları olmadan Yenilik Partisi’ne üye yaptığı, bu durumu öğrenen vatandaşların da kendisinden şikayetçi olduğu aktarıldı. Aralarında Bolu ve Amasya’nın da bulunduğu birçok ilden çok sayıda vatandaşı rızaları olmadan partiye üye yaptığı iddiasıyla suçlanan Ali Rıza Turan, hayatını şokunu yaşadı.

“Sistem hacklendi”

Yenilik Partisi yetkilileriyle iletişime geçen Ali Rıza Turan’a, sistemin hacklendiği ve olayla partinin bir ilgisi olmadığı söylendi. Bu durum sebebiyle mağdur olan Turan, avukatı Ufuk Cem Yanar aracılığıyla söz konusu parti hakkında şikayetçi oldu ancak takipsizlik kararı verildi.

“Bu partiyle uzaktan, yakından bir bağlantım yok”

Yenilik Partisi ile ilgisi bulunmadığını ifade eden Ali Rıza Turan, “Bu partiyle uzaktan, yakından bir bağlantım yok. Benim kimlik bilgilerimi kullanarak birilerini bu partiye üye yapmışlar. Bundan dolayı Türkiye’nin birçok ilinden bana tebligat geliyor. İşimi gücümü bırakarak karakola gidip ifade vermek zorunda kalıyorum. Bu konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunmama rağmen, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesiyle dosyayı düşürdü. Beni karakola hala ifade vermeye çağırıyorlar” dedi.

“Adalet istiyorum”

Hakkında var olan şikayetleri, Bolu İl Emniyet Müdürlüğü’nden gelen telefon çağrısıyla öğrendiğini belirten Turan, “Bolu Emniyet Müdürlüğü’ndeki görevli bir personel beni aradı ve hakkımda şikayet olduğunu söyledi. Şikayetin konusunun ne olduğunu sorduğumda bilgi veremediklerini söyledi. ’Bulunduğunuz il ve ilçedeki kolluk kuvvetlerine tebligat gelecek, gidip ifadenizi verebilirsiniz’ denildi. Yaklaşık 15 gün sonra beni karakoldan aradılar ve ifade vermeye çağırdılar. İfademi verdim. Siyasi partiyle uzaktan, yakından hiçbir ilgim olmadığını ve kişi ile kişilerden şikayetçi olduğumu belirttim. Zaten savcılığa da şikayet dilekçemi vermiştim. Adalet istiyorum” diye konuştu.

“Parti, sistemin hacklendiği yönünde bilgiler verdi”

Avukat Ufuk Cem Yanar ise “Öncelikle müvekkilimizin herhangi bir siyasi partiye üye olmamasına rağmen yaklaşık 20’ye kişiye referans olarak, Yenilik Partisi’ne üye yaptığı görülmektedir. Müvekkilimizin bu konuyla ilgili bağlantısı yoktur lakin parti yönetimi sistemin hacklendiği yönünde bilgiler vermektedir” şeklinde konuştu.

Takipsizlik kararına itiraz edildi

Şikayetçi olduklarını ancak takipsizlik kararı verildiğini aktaran Yanar, “Biz Yenilik Partisi’nin usulsüz şekilde siyasi parti üyeliklerine karşı savcılığa suç duyurusunda bulunduk buna karşılık takipsizlik kararı verildi. Buna ilişkin itirazlarımız devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

Vatandaşlara önemli uyarı: “E-devlet üzerinden sorgulama yapın”

Usulsüz parti üyeliğine karşı vatandaşları uyaran avukat Ufuk Cem Yanar, “Bunun önlenmesi için vatandaşlarımıza, e-devlet üzerinden siyasi parti üyeliklerini sorgulamalarını, şayet rızaları dışında böyle bir üyeliğin varlığı halinde üyelikten istifa etmeleri öncesinde kayıt altına almalarını ve savcılığa suç duyurusunda bulunmalarını tavsiye ederiz. Örneğin, Yenilik Partisi’nin sisteminin hacklendiğinden dolayı birçok kişinin referans göstererek partiye üye yapıldığı gözükmektedir. İnternet üzerinden mobil başvuru olduğundan dolayı kimlik bilgileri usulsüzce kullanılarak bu tür mağduriyetler yaşanabilmektedir. Vatandaşlarımızın mutlaka e-devlet üzerinden siyasi parti üyeliklerini sorgulamaları gerekir. Devlet memurlarının ya da devlet memuru olmak isteyenlerin özellikle bu sorgulamaları yapmalarını tavsiye ederiz çünkü memurluğa engel teşkil edebilir” dedi.

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version