Kategoriler
Körfez Haber GÜNCEL HABERLER Tüm Güncel Haberler

Tavuk dürüm yedi, geceleri uyuyamaz hale geldi

https://41.com.tr/wp-content/uploads/2025/04/tavuk-durum-yedi-geceleri-uyuyamaz-hale-geldi-0-CWzxHTvN.mp4
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde tavuk dönerden zehirlenen 648 kişiden Kayhan Dölcel, yeniden fenalaşarak hastanede tedavi altına alındı. Geceleri uyuyamadığını, ağrılarının dinmediğini ve zor günler geçirdiğini anlatan Dölcel, “Bir dürüm yedik ne hallere düştük. Sanki zehir zıkkım yedik. Şu düştüğümüz hale bakın” dedi.

Ramazan Bayramı’nın 2 ve 3’üncü gününde Güney Mahallesi Atatürk Caddesi’ndeki bir iş yerinde tavuk döner alan bazı kişilerde mide bulantısı ve kusma şikayetleri görüldü. Zehirlenme belirtileri yaşayan 648 kişi çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

Olayın ardından şikayetlerin kaynağı olduğu belirtilen dönerci, Körfez Belediyesi zabıta ekiplerince mühürlenerek geçici süreyle kapatıldı. İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, işletmede denetim yaparak ürünlerden numune aldı. Kocaeli Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü yetkililerince yapılan kontrollerde, tavuk döner numunesinin test sonuçlarının olumsuz çıktığı ve numunenin Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği’ne uygun olmadığı tespit edildi. Olayla ilgili dönerci dükkanının işletmecileri olduğu öğrenilen E.T. ve K.Y. isimli şahıslar tutuklandı.

Yeniden fenalaştı

Zehirlenme belirtileri üzerine hastanelere başvuranlardan bazıları taburcu edilirken, bazısının ise tedavileri sürüyor. Geçtiğimiz günlerde tedavisinin ardından evine giden ancak yeniden rahatsızlanarak Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Kayhan Dölcel’in de tedavisi devam ediyor.

“Ne yatabiliyorum ne de uyuyabiliyorum”

Geceleri uyuyamadığını anlatan Kayhan Dölcel, “Ne yatabiliyorum ne de uyuyabiliyorum. Uyumaya çalışıyorum ama sabah 05.00’e kadar kaç kez kalkıyorum. İnşallah bu rahatsızlıktan kurtuluruz. Benim gibi olan herkesin de bu rahatsızlıklardan en kısa zamanda kurtulmasını umut ediyorum” dedi.

“Bir türlü iyileşemedim”

Dölcel, geçtiğimiz günlerde ateşinin yükseldiğini ve Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alındığına dikkat çekerek, “Ağrılarım bir türlü geçmedi. Hastaneye geldim, serum verdiler sonra taburcu edildim ancak bir türlü iyileşemedim. Ağrılar devam edince yeniden hastaneye geldim. Tahlil verdim. Böbreklerimde, ciğerlerimde sıkıntı olduğu söylendi. Şimdi serum verdikleri için biraz daha rahatım” diye konuştu.

“Bir dürüm yedik ne hallere düştük”

Tavuk döner yediği için pişman olduğunu ifade eden Kayhan Dölcel, “Bir dürüm yedik ne hallere düştük. Sanki zehir zıkkım yedik. Şu düştüğümüz hale bakın. Çocuklar bir yanda, iş yerim bir yanda, ben bir yandayım. Ne hallere düştük. Keşke böyle olmasaydı ama bundan sonra herkes yaptığı işe de dikkat etmeli. Bakın bir haftadır neler çekiyorum. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi” şeklinde konuştu.

Enfeksiyon hastalıkları bölümünde tedavi altına alınan Dölcel’in karaciğer değerlerinde sıkıntı olduğu öğrenildi.

Kategoriler
Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Merdiven çıkarken dizde oluşan ağrıya dikkat

Günlük hayatta fark etmeden atılan binlerce adım, yıllar içinde dizlerde yorgunluğa neden oluyor. Diz kireçlenmesinin özellikle merdiven inip çıkarken ya da uzun süre yürüdükten sonra ağrıyla kendini belli ettiğini belirten Uzman Dr. Mert Sancar, diz kireçlenmesi hakkında bilgi verdi.

Her adımda vücudun tüm yükünü taşıyan diz eklemleri, yıllar içinde sessizce yıpranıyor. Bu yıpranma zamanla “gonartroz” olarak adlandırılan, halk arasında “diz kireçlenmesi” olarak bilinen hastalığa yol açıyor. Medicana Zincirlikuyu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Mert Sancar, diz kireçlenmesinin diz ekleminde yer alan kıkırdak dokunun aşınmasıyla başladığını söyleyerek, “Kıkırdak, eklem yüzeylerinin rahatça hareket etmesini sağlayan koruyucu bir tabakadır. Bu doku bozulduğunda, kemikler birbirine sürtünmeye başlar ve bu durum ağrı, sertlik, şişlik ve hareket kısıtlılığına neden olur. Yaşlanma, fazla kilo, geçirilmiş diz yaralanmaları, genetik yatkınlık ve bazı romatizmal hastalıklar gonartrozu kolaylaştıran etkenlerdir” dedi.

Kilo kontrolü önem taşıyor
Gonartrozun genellikle dizde özellikle merdiven inip çıkarken ya da uzun süre yürüdükten sonra hissedilen ağrı ile kendini belli ettiğine değinen Uzm. Dr. Mert Sancar, “Zamanla dizde şekil bozukluğu, çıtırtı sesi, sabahları tutukluk hissi ve oturup kalkarken zorlanma gibi şikâyetler gelişir. Tanı, hasta öyküsü ve fizik muayene ile birlikte basit bir röntgen ile rahatlıkla konabilir. Gerektiğinde MR gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Gonartroz tedavisi, hastalığın evresine ve hastanın yaşam kalitesine göre belirlenir. İlk aşamada kilo kontrolü, kasları güçlendirmeye yönelik egzersizler, baston veya dizlik gibi yardımcı ekipmanlar önerilir. Fizik tedavi uygulamaları da ağrının azaltılmasında ve eklemin korunmasında oldukça etkilidir” şeklinde konuştu.

İlaçların yan etkilerine dikkat
Gonartrozun tedavisinde ağrı kesici ve iltihap giderici ilaçlar, krem veya jel formunda sürülen topikal ilaçların kullanılabildiğini ifade eden Uzm. Dr. Mert Sancar, “Ancak bu ilaçlar uzun süreli kullanımda mide, böbrek ve kalp üzerindeki yan etkileri nedeniyle dikkatli alınmalıdır. Ağrı kesici, iltihap giderici ilaçların yanında diz içi enjeksiyonların da bu sorunda kullanıldığını söylemek mümkündür” diye görüş verdi.

Erken evrede hyaluronik asit enjeksiyonları uygulanabilir
İlaç ve fizik tedaviye yeterli yanıt vermeyen hastalarda diz içine yapılan enjeksiyonların son yıllarda önemli bir tedavi seçeneği haline geldiğine değinen Uzm. Dr. Mert Sancar, “Bu uygulamalar, doğrudan eklem içine yapıldığından daha etkili ve hedefe yönelik sonuçlar sağlayabilir. Diz içine kortizon enjeksiyonları tercih edilen bir yöntemdir. Bu yöntem iltihaplı durumlarda etkili ve hızlı ağrı giderici etki sağlar. Ancak yılda 2-3 defadan fazla önerilmez, zira kıkırdak üzerine olumsuz etkileri olabilir. Kortizon dışında kullanılan hyaluronik asit enjeksiyonları da eklem sıvısının kalitesini artırır, sürtünmeyi azaltır, dizin ‘yağlanmasını’ sağlar. Özellikle erken ve orta evredeki hastalarda işe yarar” dedi.

Diz kireçlenmesinde yeni nesil tedaviler
Kişinin kendi kanından alınan ve iyileştirici hücrelerden zenginleştirilmiş bir sıvının ekleme verilmesiyle yapılan PRP’nin de diz kireçlenmesinde uygulanabildiğini belirten Uzm. Dr. Mert Sancar, “Bunların yanında kök hücre uygulamaları ve kolajen enjeksiyonları da kullanılır. Genellikle hastanın yağ dokusundan ya da kemik iliğinden elde edilen kök hücreler, hasarlı dokuya ‘yenilenme’ sinyali verir. Deneyimli ekipler tarafından uygulandığında fonksiyonel faydalar sağladığı görülmüştür. Kolajen enjeksiyonları da tercih edilen bir yöntemdir. Vücutta doğal olarak bulunan kolajenin dışarıdan desteklenmesi ile kıkırdak dayanıklılığı artırılmaya çalışılır. PRP ya da hyaluronik asitle birlikte uygulanabilir. Ayrıca, eksozom tedavisi de diz kireçlenmesinde kullanılan bir diğer yöntemdir. Bu yöntem, hücreler arası iletişimi sağlayan minik ‘haberci kesecikler’ olan eksozomların diz içine verilmesiyle uygulanır. Eksozomlar, doku yenilenmesini uyaran sinyaller içerir ve hasarlı bölgelerde onarıcı süreçleri başlatabilir. PRP ve kök hücre tedavilerinin etkilerini destekleyici niteliktedir. Her ne kadar bilimsel araştırmalar hâlen devam etse de, eksozom tedavisi günümüzde bazı özel kliniklerde diz kireçlenmesi tedavisine destek amacıyla uygulanmaktadır ve klinik deneyimlerle olumlu geri dönüşler alınmaktadır” şeklinde görüş verdi.

“Enjeksiyonların yeterli olmadığı durumda cerrahi önerilir”
Tüm yöntemlere rağmen hastaların günlük aktivitelerini yapmakta zorlanma varsa, cerrahi seçeneklerin gündeme geldiğini ifade eden Uzm. Dr. Mert Sancar, “Bunlar arasında artroskopik temizleme işlemleri, kemik hizalama ameliyatları (osteotomi) ve ileri vakalarda diz protezi ameliyatları yer alır. Gonartroz, yaşla birlikte görülme sıklığı artan ancak doğru yönetildiğinde hastanın yaşam kalitesini koruyabildiği bir hastalıktır. Tedavi seçenekleri klasik yöntemlerden ileri biyolojik uygulamalara kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. Her hastanın ihtiyacı farklı olduğundan, tedavi planı bireye özel olarak şekillendirilmelidir” dedi.

Kategoriler
Sağlık Haberleri

Bahar aylarında sizi bekleyen hastalıklara şimdiden önlem alın

Mevsim geçişlerinde yaşanan ısı değişimleri birçok hastalık gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına da zemin hazırladığını belirten uzmanlar, zayıflayan bağışıklık sistemiyle birlikte vücut direncinin düşmesi, bu dönemlerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanmasına sebep olabileceği söyledi.

Üst solunum yolu enfeksiyonları, dünyada en çok görülen ve en fazla iş gücü kaybına neden olan hastalıkların başında geldiğini belirten Op. Dr. İdil Öztürk, “Üst solunum yolu enfeksiyonuna sebep olan faktörler virüslerdir. Virüslerin zayıf düşürdüğü bireylerde diğer bakteriyel enfeksiyonlar da görülebilir. En çok bilinen üst solunum yolu enfeksiyonları nezle ve grip olmakla birlikte; bu hastalıklar sinüzit, bademcik iltihabı, orta kulak iltihabı ve larenjite neden olabilir” dedi.

“Havasız ortamda bulunmak enfeksiyon riskini artırır”

Üst solunum yolu enfeksiyonuna yatkınlığı artıran faktörleri anlatan Medicana Bursa Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Bölümü Op. Dr. İdil Öztürk, “Alerjik bünyeye sahip olmak, burun kemiği eğriliği veya konka büyüklüğü gibi anatomik sorunlar sebebiyle ağızdan nefes alıp verme, sigara içme, düzensiz beslenme gibi faktörler riski artırabilir. Bu hastalıklar daha çok mevsim geçişlerinde ve kalabalık ortamlarda sık görülür. Yakın mesafeden konuşma, öpüşme, öksürme sonucunda bulaşırlar. Bulunulan ortamda havalandırmanın yetersiz olması da bulaşı kolaylaştırır. Virüs, bulaşı olan yüzeylere temas sonrası ellerin yıkanmaması ile de geçebilir” diye konuştu.

“Nezlede antibiyotik gereksiz”

Op. Dr. İdil Öztürk, erişkinlerde sıkça görülen üst solunum yolu enfeksiyonlarının başında nezlenin geldiğini söyleyerek, şöyle devam etti;

“Nezle birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Üşütme, soğuk algınlığı olarak da bilinir. Sigara içenlerde daha sık görülmez fakat ağır seyreder. Bir insan, ömrü boyunca yaklaşık olarak 300 defa nezle olur. Hafif ateş, burun akıntısı, hapşırma bazen öksürük, en sık rastlanan belirtilerdir. Özel bir tedavisi yoktur. Komplikasyon gelişmezse hastalık kendini sınırlar ve ortalama bir hafta sürer. Antibiyotik kullanımı gereksizdir. Burunu açmak için okyanus suyu içeren spreyler, bazen ateş düşürücü-ağrı kesiciler, destekleyici tedavi olarak uygulanır. Hastayı izleyen doktor ikincil bakteri enfeksiyonu eklendiğini görürse antibiyotik başlayabilir.”

“Gripten aşıyla korunmak mümkün”

Üst solunum yolu enfeksiyonlarından gribin ani olarak yüksek ateşle başladığını söyleyen Op. Dr. İdil Öztürk, “Grip öksürük, boğaz ağrısı, baş ve kas ağrıları, bitkinlik, burun akıntısı veya tıkanıklığı ile kendini gösterir. Ateş ise genellikle 5 gün ya da 1 hafta sürer. Tanıda grip benzeri hastalık belirtileri olan ve bu şikâyetlerden herhangi biri ile başvuran olgulardan boğaz, burun ya da geniz süprüntüsü alınarak yapılan hızlı tarama testleri kullanılabilir. Tedavide dinlenme çok önemlidir. Ateş düşürücüler, bol sıvı tüketimi ve iyi beslenme önemlidir. Tedavi için bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir ancak etki için tedaviye hızlı başlanması gerekir ve hastalığın seyrini ancak 1-2 gün kısaltır. Bu yüzden ilaç kullanımı daha ciddi enfeksiyonlar açısından risk taşıyan çocuklar veya hastaneye yatırılması gereken vakalar için önerilmektedir. Grip, bazı insanlar için daha tehlikelidir. Bebekler ve küçük çocuklar, 65 yaş ve üzerinde olanlar, gebeler, bazı hastalıklara sahip kişiler ve bağışıklık sistemi zayıflamış olanlar en yüksek risk altındadır. Gripten korunmanın en etkin yolu, grip aşısıdır” şeklinde konuştu.

“Tonsilit, bronşite sebep olabiliyor”

Üst solunum yolu enfeksiyonları arasında tonsilit ve farenjittin olduğunu ifade eden Op. Dr. İdil Öztürk, “Belirtileri yüksek ateş, boğaz ağrısı-yutkunma zorluğu, halsizlik-kırgınlık, baş-eklem-kas ağrıları, öksürük ve bazen de boyunda lenf bezlerinin şişmesidir. Bronşit ve zatürre önemli komplikasyonlardandır. Bakteriyel sebeplerle oluşan farenjitte hastalık daha ağır seyreder. Yapılan fizik muayene ve laboratuvar incelemeleri sonucu etkenin bakteri olduğu düşünülürse uygun antibiyotik tedavisi başlanmalıdır” dedi.

“Orta kulak iltihabı en çok 6-18 aylık arasındaki çocuklarda görülüyor”

Mevsim geçişlerinde orta kulak iltihabının da sıkça görüldüğüne değinen Op. Dr. İdil Öztürk, şöyle devam etti;

“Çocuklarda orta kulak enfeksiyonu daha sık görülür. Sıklıkla nezle, grip gibi enfeksiyonları takiben gelişen ikincil bakteriyel enfeksiyon şeklindedir. En sık 6-18 ay arasındaki çocukları etkiler. 6 yaşından sonra hastalık sıklığında bariz azalma görülür. Çocukta huzursuzluk, sık ağlama ve kulaklarını tutma gibi belirtiler olur. Genellikle bakteriyeldir ve doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi gerekebilir.”

Sinüzitin de üst solunum yolu enfeksiyonlarının arasında olduğuna dikkat çeken Op. Dr. İdil Öztürk, “Yüz kemiklerinin içerisinde sinüs adı verilen hava boşluklarının iltihabına sinüzit adı verilir. Viral enfeksiyonlardan sonra 7-10 günde tam iyileşme beklenirken genellikle burun doluluğu ve öksürük artışı olur. Büyük çocuklar ve erişkinlerde baş ve yüz ağrıları görülebilir. Antibiyotik tedavisi gerekebilir” diye konuştu.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Başkan Kocaman Efe Kartal Öztay’ı ziyaret etti 

Başkan Kocaman Efe Kartal Öztay’ı ziyaret etti 

 

Kartepe Belediye Başkanı Avukat Mustafa Kocaman, Kocaelispor ile Amed SK arasında oynanan maçta tribünden düşerek yaralanan ve hastanedeki tedavisinin ardından evine dönen Efe Kartal Öztay’a geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.

 

 

Kocaelispor-Amed SK maçında tribünden düşerek ağır yaralanan ve bir süre yoğun bakımda tedavi gördükten sonra sağlık durumu hızla iyiye giden 17 yaşındaki Efe Kartal Öztay tedavi gördüğü Kocaeli Şehir Hastanesi’nden taburcu oldu.

 

“EFE BİZE EMANET”       

Efe Kartal Öztay’ın tedavi sürecini yakından takip ederek evinde ziyaret eden Kartepe Belediye Başkanı Av. M. Mustafa Kocaman, “Kocaelispor maçında talihsiz bir kaza ile tribünden düşen Nusretiyespor U16 oyuncumuz, Kartepeli kardeşimiz Efe Kartal Öztay yoğun bakımdan çıktı ve sağlığına kavuşarak evine döndü. Efe’nin hastanede tedavi sürecini yakından takip ettik, evde tedavi sürecini de yakından takip ediyoruz. Kocaelispor camiasının gözü arkada kalmasın Efe bize emanet” dedi.

 

Efe Kartal Öztay’ın evinde yaptığı ziyarette Başkan Av. M. Mustafa Kocaman’a AK Parti İlçe Başkan Vekili Kayhan Baysal’da eşlik etti.  

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Konaklama Merkezi hastaların sıcak yuvası oldu

Kocaeli’ne farklı şehirlerden tedavi olmak için gelen hasta ve hasta yakınları, Büyükşehir’in İzmit’teki Barınma ve Konaklama Merkezi’nde en iyi şekilde misafir ediliyor

 

Şehir dışından gelen hastalar ve yakınları Büyükşehir’e emanet;

Konaklama Merkezi hastaların sıcak yuvası oldu

 

Büyükşehir Belediyesi’nin “Barınma ve Konaklama Merkezi”, Türkiye’nin dört bir yanından gelen hasta ve hasta yakınlarını ağırlıyor. Kocaeli’ndeki büyük bir ihtiyacı gideren merkez, misafirlerine sıcacık bir yuva sunuyor.

 

HASTA VE YAKINLARININ SICAK YUVASI OLDU

Kocaeli Büyükşehir’in sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında evi olmayan ve sokakta yaşamak zorunda kalan vatandaşlara hizmet verdiği Barınma ve Konaklama Merkezi, farklı şehirlerinden Kocaeli’ne tedavi olmaya gelen vatandaş ve yakınlarına da kapılarını açıyor. Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Şehir Hastanesi gibi devasa sağlık kurumlarına sahip olan Kocaeli’ne hastalıkların tedavisi için gelen vatandaşlar ile refakatçileri, tedavi süreçleri boyunca Barınma ve Konaklama Merkezi’nde misafir ediliyor. Vatandaşların tedavi gördüklerine dair doktor tarafından imzalanan evrakları ilgili görevliye teslim etmesiyle merkeze kaydı yapılıyor ve kendisine uygun oda tahsisi yapılıyor.

 

HASTANIZ SİZE, SİZ DE BİZE EMANETSİNİZ”

Büyükşehir Belediyesi’nin İzmit’teki Barınma ve Konaklama Merkezi’nde vatandaşlara 3 öğün yemek, çay ve çamaşırlarının yıkanması gibi hizmetler ücretsiz olarak veriliyor. Bununla birlikte vatandaşın güvenliğinin kayıt altına alındığı merkezde nöbetçi personeller 24 saat hizmet sunuyor. Büyükşehir’in “Hastanız Size, Siz de Bize Emanetsiniz” sloganıyla başlattığı bu hizmet vatandaşlardan tam not alıyor.

 

“BÖYLE BİR HİZMET BİZİ MUTLU ETTİ”

28 kişinin aynı anda rahat bir şekilde konaklayabildiği merkeze Düzce’den gelen ve Kocaeli’ndeki bir sağlık kuruluşunda kanser tedavisi gören emekli Fevzi Çiçek, “Düzce’de ameliyat olduğum doktorum beni Kocaeli’ndeki bir sağlık kuruluşuna yönlendirdi. Buradaki hastanede tedavi gördüğüm doktorum da Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir hizmetinin olduğunu söyleyerek beni buraya yönlendirdi. Konakladığımız yerde tüm hizmetleri alıyoruz. Buradaki personel arkadaşlar da gayet ilgililer. Eşim ile birlikte burada kalıyoruz. Ayrıca servis hizmetinden yararlanıyoruz. Hastaneye gidip gelirken bizi servis araçları ile tedavimiz için götürüp getiriyorlar. Böyle bir hizmetin Kocaeli’nde verilmesi bizi çok mutlu etti. Ulaşımız da çok kolay. Hafta sonu Düzce’ye gitmiştim. Dönerken İzmit’te otogarda indim. Tramvaya bindim ve hemen buradaki durakta indim. Gerçekten buranın ulaşımı çok kolay” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Bu merkez hastaların sıcak yuvası oldu

Kocaeli’ye farklı şehirlerden tedavi olmak için gelen hasta ve hasta yakınları, İzmit’teki Barınma ve Konaklama Merkezi’nde en iyi şekilde misafir ediliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında evi olmayan ve sokakta yaşamak zorunda kalan vatandaşlara hizmet verdiği Barınma ve Konaklama Merkezi, farklı şehirlerinden Kocaeli’ye tedavi olmaya gelen vatandaş ve yakınlarına da kapılarını açıyor. Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Şehir Hastanesi gibi devasa sağlık kurumlarına sahip olan Kocaeli’ye hastalıkların tedavisi için gelen vatandaşlar ile refakatçileri, tedavi süreçleri boyunca Barınma ve Konaklama Merkezi’nde misafir ediliyor. Vatandaşların tedavi gördüklerine dair doktor tarafından imzalanan evrakları ilgili görevliye teslim etmesiyle merkeze kaydı yapılıyor ve kendisine uygun oda tahsisi yapılıyor.

Barınma ve Konaklama Merkezi’nde vatandaşlara 3 öğün yemek, çay ve çamaşırlarının yıkanması gibi hizmetler ücretsiz olarak veriliyor. Bununla birlikte vatandaşın güvenliğinin kayıt altına alındığı merkezde nöbetçi personeller 24 saat hizmet sunuyor.

“Konakladığımız yerde tüm hizmetleri alıyoruz”

28 kişinin aynı anda rahat bir şekilde konaklayabildiği merkeze Düzce’den gelen ve Kocaeli’deki bir sağlık kuruluşunda kanser tedavisi gören emekli Fevzi Çiçek, “Düzce’de ameliyat olduğum doktorum beni Kocaeli’deki bir sağlık kuruluşuna yönlendirdi. Buradaki hastanede tedavi gördüğüm doktorum da Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir hizmetinin olduğunu söyleyerek beni buraya yönlendirdi. Konakladığımız yerde tüm hizmetleri alıyoruz. Buradaki personel arkadaşlar da gayet ilgililer. Eşim ile birlikte burada kalıyoruz. Ayrıca servis hizmetinden yararlanıyoruz. Hastaneye gidip gelirken bizi servis araçları ile tedavimiz için götürüp getiriyorlar. Böyle bir hizmetin Kocaeli’de verilmesi bizi çok mutlu etti. Ulaşımız da çok kolay. Hafta sonu Düzce’ye gitmiştim. Dönerken İzmit’te otogarda indim. Tramvaya bindim ve hemen buradaki durakta indim. Gerçekten buranın ulaşımı çok kolay” dedi.

Kategoriler
BELEDİYELER Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Tüm Belediye Haberleri

Bu merkez hastaların sıcak yuvası oldu

Kocaeli’ye farklı şehirlerden tedavi olmak için gelen hasta ve hasta yakınları, İzmit’teki Barınma ve Konaklama Merkezi’nde en iyi şekilde misafir ediliyor.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal sorumluluk faaliyetleri kapsamında evi olmayan ve sokakta yaşamak zorunda kalan vatandaşlara hizmet verdiği Barınma ve Konaklama Merkezi, farklı şehirlerinden Kocaeli’ye tedavi olmaya gelen vatandaş ve yakınlarına da kapılarını açıyor. Kocaeli Üniversitesi ve Kocaeli Şehir Hastanesi gibi devasa sağlık kurumlarına sahip olan Kocaeli’ye hastalıkların tedavisi için gelen vatandaşlar ile refakatçileri, tedavi süreçleri boyunca Barınma ve Konaklama Merkezi’nde misafir ediliyor. Vatandaşların tedavi gördüklerine dair doktor tarafından imzalanan evrakları ilgili görevliye teslim etmesiyle merkeze kaydı yapılıyor ve kendisine uygun oda tahsisi yapılıyor.

Barınma ve Konaklama Merkezi’nde vatandaşlara 3 öğün yemek, çay ve çamaşırlarının yıkanması gibi hizmetler ücretsiz olarak veriliyor. Bununla birlikte vatandaşın güvenliğinin kayıt altına alındığı merkezde nöbetçi personeller 24 saat hizmet sunuyor.

“Konakladığımız yerde tüm hizmetleri alıyoruz”

28 kişinin aynı anda rahat bir şekilde konaklayabildiği merkeze Düzce’den gelen ve Kocaeli’deki bir sağlık kuruluşunda kanser tedavisi gören emekli Fevzi Çiçek, “Düzce’de ameliyat olduğum doktorum beni Kocaeli’deki bir sağlık kuruluşuna yönlendirdi. Buradaki hastanede tedavi gördüğüm doktorum da Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir hizmetinin olduğunu söyleyerek beni buraya yönlendirdi. Konakladığımız yerde tüm hizmetleri alıyoruz. Buradaki personel arkadaşlar da gayet ilgililer. Eşim ile birlikte burada kalıyoruz. Ayrıca servis hizmetinden yararlanıyoruz. Hastaneye gidip gelirken bizi servis araçları ile tedavimiz için götürüp getiriyorlar. Böyle bir hizmetin Kocaeli’de verilmesi bizi çok mutlu etti. Ulaşımız da çok kolay. Hafta sonu Düzce’ye gitmiştim. Dönerken İzmit’te otogarda indim. Tramvaya bindim ve hemen buradaki durakta indim. Gerçekten buranın ulaşımı çok kolay” dedi.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Başkan Kocaman, tribünden düşen Efe’yi ziyaret etti

Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, Kocaelispor ile Amed SK arasında oynanan maçta tribünden düşerek yaralanan ve hastanedeki tedavisinin ardından evine dönen Efe Kartal Öztay’a geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.

Kocaelispor-Amed SK maçında tribünden düşerek ağır yaralanan ve bir süre yoğun bakımda tedavi gördükten sonra sağlık durumu hızla iyiye giden 17 yaşındaki Efe Kartal Öztay, tedavi gördüğü Kocaeli Şehir Hastanesi’nden taburcu oldu.

Öztay’ı evinde ziyaret eden Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman, “Kocaelispor maçında talihsiz bir kaza ile tribünden düşen Nusretiyespor U16 oyuncumuz, Kartepeli kardeşimiz Efe Kartal Öztay yoğun bakımdan çıktı ve sağlığına kavuşarak evine döndü. Efe’nin hastanede tedavi sürecini yakından takip ettik, evde tedavi sürecini de yakından takip ediyoruz. Kocaelispor camiasının gözü arkada kalmasın Efe bize emanet” dedi.

Ziyarette Başkan Mustafa Kocaman’a AK Parti İlçe Başkan Vekili Kayhan Baysal da eşlik etti.

Kategoriler
GÜNCEL HABERLER

Mangal tutuştururken yanan da geliyor, yangından etkilenen de

Kocaeli Şehir Hastanesi Yanık Merkezi, yangından etkilenenlerin yanı sıra mangal tutuştururken veya diğer kazalar sonucu yanan hastalara da hizmet veriyor. Yanık tedavisinde yapılan hataların iyileşme sürecini ciddi şekilde olumsuz etkilediğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Özyıldız, özellikle buz uygulanması ve kontrolsüz ilaç kullanımının hastaya zarar verebileceğine dikkat çekti. Yanık durumunda doğru müdahalenin önemine vurgu yapan Özyıldız, yapılması ve kaçınılması gerekenler konusunda önemli uyarılarda bulundu.

3 Nisan 2023’te hizmete giren Kocaeli Şehir Hastanesi’ndeki Yanık Merkezi’nde; poliklinik, 8 yataklı servis, 4 yataklı 3. basamak yoğun bakım ve 1 ameliyathane bulunuyor. Yanık Tedavi Merkezi il dışında başta İstanbul, Sakarya ve Düzce olmak üzere geniş bir bölgeye hizmet veriyor. İdari Sorumlu Cerrahı Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Özyıldız koordinasyonunda çalışmalarını sürdüren merkezdeki uzmanlar, yaklaşık 2 yılda binlerce hastayı tedavi ederek, sağlıklarına kavuşturdu.

Birçok ilden gelen hastalara cerrahi hizmet sunuluyor

Merkezde yürütülen çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulunan Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Özyıldız, çeşitli kaza, yangın ve patlama gibi olaylarda yaralanan hastaların tedavisi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Kocaeli dışında birçok ilden getirilen hastaların tedavisini, Şehir Hastanesi’nin Yanık Merkezi’nde gerçekleştirdiklerini ifade eden Özyıldız, “Zonguldak’tan Tekirdağ’a kadar olan bölgede, İstanbul’un bakıp yetiştiremediği ve bize yönlendirdiği hastalar da dahil olmak üzere, bu bölgelerdeki hastaların hepsine cerrahi hizmet sunuyoruz. Bunun dışında, 112’nin bize ulaşması durumunda bu hastalar hakkında konsültasyon hizmeti de veriyoruz” dedi.

Hastaların yüzde 50’si il dışından geliyor

Ciddi derecede yanıkları bulunan hastaları takip ve tedavi için merkeze aldıklarını, boş yer olmaması durumunda ise hafif yaralı hastaları da mağdur etmeden başka servislere naklettiklerini aktaran Özyıldız, hastaların yüzde 50’sinin il dışından sevk edilenler olduğunu kaydetti.

“Yüzde 70-80 oranında tam kat yanıklarla gelen hastaları bu merkezde tedavi ettik”

Kocaeli Şehir Hastanesi’nin ve Yanık Merkezi’nin tam donanımlı olduğunu kaydeden Mehmet Özyıldız, “Yüzde 70-80 oranında tam kat yanıklarla gelen hastaları bu merkezde tedavi ettik. Sakarya, Düzce gibi illerdeki bütün hastaları biz tedavi ediyoruz. Vücudunda yüzde 90’ın üzerinde yanıklar olan bir hastamız şu anda yoğun bakımda. Bölgedeki bir alev yanığı sebebiyle oluşmuş. Bir de evli çiftimiz de merkezimizde tedavi görüyor. İhmal sebebiyle, yanıcı şeylerin atılmasıyla vücutlarında yanıklar oluşmuş. Vücutlarında yüzde 50-60 sınırında yanıkları bulunuyor” şeklinde konuştu.

“Çok ilginç vakalar geliyor”

Merkeze zaman zaman çok ilginç yanık vakalarının geldiğini belirten Özyıldız, ağırlıklı olarak sanayi ve inşaat gibi alanlarda çalışan, elektrik akımına kapılma sonucu ciddi derecede yanıkları oluşan hastaların başvurduğunu söyledi. Özyıldız, sobayı yakmak için tiner kullanımı ve mangalı tutuşturmak için kullanılan kimyasal maddeler nedeniyle vücudunda ciddi yanıklar oluşan hastaların da sıkça karşılaşılan vakalar arasında yer aldığını ifade etti.

“Doku sıcaklığı 44-45 dereceye ulaştığında yanık süreci devam eder”

Bu tür yanık vakalarında hastayı öncelikle ısı kaynağından uzaklaştırmanın önemine dikkat çeken Özyıldız, yanan bölgedeki kıyafetlerin kontrollü bir şekilde çıkarılması ve hastanın soğutulmasının gerektiğini ifade ederek, “Hastanın dokusundaki ısı artışı, yanıklara neden olmaktadır. Doku sıcaklığı 44-45 dereceye ulaştığında yanık süreci devam eder. Bu nedenle vücut ısısını 43-44 derecelere düşürmezseniz yanma durmaz. Yaklaşık 8-15 derece arasındaki bir çeşme suyuyla soğutma işlemi oldukça faydalıdır” diye konuştu.

“Buz kullanmayın” uyarısı

Yanıklara ilk müdahale konusunda da önemli bilgiler veren Özyıldız, şu uyarılarda bulundu:

“Yanığı soğutmak için buz kullanılmamalı. Buzun da kendi soğuk etkisi bir süre sonra yanığa yol açacaktır. Çeşme suyu bizim için önemlidir ancak yüzde 10’un üzerindeki grupta yer alan özellikle çocuk, yaşlı yanıklarında çeşme suyuyla yapılan soğutma işlemi hipotermiye ve kardiyak sorunlara yol açabilir. Bu sebeple kontrollü bir soğutma yoluna gitmek lazım. Jellerle soğutulabilir. Yanık hastalarını soğutma, yıkama ve üzerindeki artıkları sabunlu ya da sabunsuz suyla temizleme konusunda hiçbir şekilde tereddüt edilmemelidir. Doktora ulaşana kadar, ıslak ve nemli bir bezle sarılabilirler. Havayla teması kesip nemli tutarak, hastanın ciddi ağrılarını engellemek mümkündür. Bu süreçte başka ek tedavi uygulamalarına gerek yoktur.”

“Eczanelerden alınan ilaçlar kontrolsüz kullanılıyor”

Yanık vakası tedavisi için hastaların sürekli bir arayış içinde olduğunu aktaran Mehmet Özyıldız, sağlık kuruluşlarındaki yanık merkezi sayılarının artmasıyla vatandaşların da çeşitli alışkanlıklarından vazgeçeceğini söyledi. Eczaneden alınan ilaçların da kontrolsüz olarak kullanıldığının altını çizen Özyıldız, “İnsanlar eczaneye gidip yanık ilacı istediğinde o yanıkla ilgili ilaçlar hasta yakınlarına veriliyor. Bu ilaçlar zamanlaması ve sıralamasına uyulmaksızın kontrolsüz şekilde kullanılıyor. Bunların yanı sıra ’kocakarı ilaçları’ dediğimiz uygulamalarda oluyor. Vatandaşlarımız, bunların yararlı veya zararlı olduğunu tartışmaktansa, takip ve tedavi yapılması için yanık merkezleri doktorlarına güvensinler. Biz onlara mutlaka açıklayıcı, kullanılması gereken veya kullanılmaması gereken maddelerin de neler olduğunu veya onlara ne zarar verebileceğini anlatacağız” ifadelerini kullandı.

“’Yanık işte, verdiler sürdüm’ diyor”

Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Özyıldız, hastalara daha faydalı olabilmek için sürekli bilgilerini tazelediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Emin olun, alanı olmayan doktorlarımız dahi yanığı bilmiyor. Biz bile bilgilerimizi her gün tazeliyoruz. Biz bunları eğitim ocağında öğrenmedik. Bu alan Türkiye’de daha yeni yeni oturuyor ve biz ilk temsilcileriyiz. Mesela bazen, ’Kantoron yağı iyi midir? O kötü müdür’ diye sorarlar. Hiçbir şey kötü değildir. Her şey iyidir. Bunların kullanılacak yerini ve zamanını, sıralamasını bilmeniz lazım. Eczaneye gidip, yanık ilacı istediğinizde size 5 tane ilaç verilir. Örneğin hasta geliyor, yüzünde ikinci derecede yanık var. Yüzüne Silverdin sürmüşler. ’Neden sürüyorsunuz?’ diye soruyoruz. ’Yanık işte, verdiler sürdüm’ diyor. Bunu doktor da sürüyor. ’Canlı doku ve ikinci derece yüzey yanıklarına Silverdin sürerseniz, Silverdin’in içerisindeki gümüş aparatları pigment olarak hücre içerisine girer, kalıcı veya geçici siyahlık oluşturur. Neden bunu yapıyorsunuz?’ diye uyarıyoruz. Bunu doktor bilmiyorsa kim bilecek?”

“Bocalıyorsun”

Yanık vakalarında bilinçli davranılması gerektiğini yineleyen Özyıldız, “Eczaneden alınan ya da evde hazırlanan, vatandaşların da ’yararlı’ diye tabir ettiği her şeyin bir alanı vardır ama bunun yerini, zamanını bilmiyorsanız hepsi kocakarı ilacı oluyor. Senin eczaneden aldığın ilaç da kocakarı ilacıdır, benim için bir şey ifade etmiyor. Çünkü sen onun yerini bilmedikten sonra bocalıyorsun” diyerek sözlerini noktaladı.

Kategoriler
SAĞLIK Sağlık Haberleri Tüm Sağlık Haberleri

Yürürken Bel Ağrısı Yaşıyorsanız Dikkat!

Bel ağrısı Türk toplumunda yaygın olarak görülen rahatsızlıkların başında geliyor. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç.Dr.Ahmet İnanır konu hakkında önemli bilgiler verdi.

Genellikle bel fıtığı ve belde oluşacak diğer problemlerle karıştırılan dar kanal hastalığında doğru teşhis ve tedavinin yapılması hayli önem taşıyor. Sıklıkla yürümekle, ayakta durmakla ve beli geri eğmekle ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya bu hastalığın belirtileri arasında yer alıyor.

Dar kanal hastalığı nedir ?

Yaşlanmanın bir getirisi olarak dejeneratif değişiklikler ileriki yıllarda, ana ve yan kanalda daralmaya neden olur. Hem yaşlanmanın getirisi hemde fıtık ameliyatının sonucu olarak omurlar arası disk ve faset eklemin yüksekliği azaldıkça, disk mecburi bulging(fıtık) yapar, genişlemiş faset eklem ve kalınlaşmış veya mecburen kıvrılmış ligamentum flavum kanalı daraltır. Yumuşak doku kalınlaşmaları, dar kanalın %40’ından sorumludur. Beli arkaya eğmekle kalınlaşmış ve kıvrılmış ligamentum flavum, kanal içine doğru kıvrıldığı ve faset eklem kireçlendiği için hasta çeşitli rahatsızlıklar  hisseder ve öne eğilmek zorunda kalır. Spinal kanalın şekli, sirküler, oval veya yonca yaprağı şeklinde olabilir. Bu şekil farklılığı MRI görüntüsünde oval olması gerektiği beklentisine girip kafa karışıklığına neden olabilir. Her ne kadar disk dejenerasyonu yaşla birlikte başlar denilse de kilo ve ağır iş yapmak darlığa daha çok neden olmaktadır. Ayrıca anlatımlar genellikle yaşlanmaya bağlanıyor olsa da nizami olmayan bel kullanımlarından ve ameliyat ile disk aralığının daraltılmasından kaynaklanan disk yükseklik kaybı, ana kanalın ve foramenin(yan kanal) yüksekliğini azaltarak kanalın daralmasına ve sinir liflerinin basıya uğramasına neden olabilmektedir.

Bulgu Vermeyebilir

Bel bölgesinde kanalın normal ön-arka çapı, 15-25 mm’dir. Klasik bilgi  olarak bu çapın, 10-13 mm arasında olmasına göreceli stenoz, 10 mm’den az olmasına ise mutlak stenoz denilmekedir. Ancak bu darlıklara sahip olmasına rağmen hiçbir bulgu vermeyen bireylerin oranı da az değildir. Her insanın patolojik değişikliklere karşı mukavemeti, uyum sağlama kabiliyetleri farklıdır. Bu bakımdan, MRI’da çok az bası görüntüsüyle, agresif seyreden klinik durumlar olabildiği gibi, ciddi bası görüntülerine rağmen şikayeti olmayan insanlar hayli fazladır. Bu farklılık bilimsel olarak yeterince açıklanamamaktadır.

Dar Kanal Belirtileri nelerdir ?

En sık yürümekle, ayakta durmakla ve beli geri eğmekle ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya güçsüzlük şikayetleri ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bel ağrısı da sık görülen bir şikayettir. İdrar ve barsak problemleri veya ciddi güçsüzlük gibi nörolojik bulgular  bu hastalarda sık değildir. Öne eğilme, oturma ve yatma, semptomların rahatlamasına neden olur. Hastalar, öne eğilerek, günlük yaşam içinde kendilerini bulgulardan korumaya çalışırlar. Bu  hastalar için yokuş çıkmak, araba kullanmak ve bisiklete binmek genelde şikayete neden olmamaktadır.

Kanal Daralması Hangi hastalıklarla karıştırılır ?

Bu hastalar damar hastalıkları ile karıştırılabilir. Ayrıca, önceden mevcut olan periferik arter tıkayıcı hastalığı, nöropatik hastalıklar, kalça problemleri, multipl skleroz varlığı açısından dikkatlice incelenmelidir.  Bel fıtığı ve Lomber spondiloz ile karıştırılabilir. Lomber spondiloz bacaklarda ciddi ağrı veya anormal duyunun saptanmadığı, genellikle bel ağrısıyla seyreder. Disk yükseklik kaybı, end plate osteofitleri, faset osteofitleri, spondilolistezis ve disk herniyasyonları, foraminal stenoz yapan nedenler arasındadır. Doğumsal (cücelerde olduğu gibi toplumda normal bir olay olarak da karşımıza çıkabilir) ve kazanılmış olabilir. Doğumsal olanlarda, pediküller normalden daha kısa ve birbirine daha yakındır ve bulgular daha az ılımlı bulgularla ve daha erken bir yaş döneminde bulgu verir.  Dejeneratif dar kanalda ise ileri yaşlarda bulgular görülmekte ve en sık yürümekle, ayakta durmakla ve beli arkaya eğmekle şikayetler ortaya çıkmaktadır.

Lomber Dar Kanal Rahatsızlığı Kimlerde daha çok görülür ?

Dejeneratif dar kanala sahip hastalar, 60 yaş civarında ve Kadınlarda daha çok görülmektedir. En sık L4-L5 seviyesi tutulmakta ve birkaç seviyede de olabilmektedir.

Tanısı nasıl konulur ?

Lomber dar kanalı olan hastalar, sıklıkla bacak ağrısı şikayeti ile gelmekte olup genellikle, nörojenik kladikasyo her iki bacak veya  tek taraflı bacak ağrısı şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalar, ağrı, uyuşma, dolgunluk hissi, yanma, kramp veya güçsüzlük hissedebilirler. Nörolojik muayene sıklıkla normaldir ve nörolojik değişikliklerden, sıklıkla yan kanal giriş yeri darlığı sorumludur. Muayene sonrası röntgen, MRI ve BT ile tanı koymak mümkündür.

Tedavisi nedir ?

Ameliyat dışı tedavi  daha çok klinik tecrübeye dayanmaktadır. Ağrı kesici tedavinin iyileşmeye katkısını beklemiyoruz. Özellikle  yaşlı ve hipertansiyon, diyabet, kalp damar hastalığı olan hastaların, romatizma ilacı olarak bilinen ağrı kesicilerin kullanımıyla oluşabilecek kalp-damar sistemi, böbrek ve mide-barsak risklerinden olabildiğince uzak durmaları tavsiye edilmektedir.

Fizik tedavi uygulamaları yanında özellikle fleksiyon temelli egzersiz programına tabi olmaları gerekir. Korse, Epidural steroid enjeksiyonu, Osteopatik Manuel Terapi, Proloterapi, Kuru iğneleme, sabit bisiklet, kaplıca tedavi seçenekler arasında hastanın hizmetine sunulabilir. Hastaların çoğunluğu cerrahi dışı tedavilerle hayatlarını idame ettirebilir.

Yapılan bilimsel çalışmalar, gerekli tedaviler yapılıp önlem alınan hastaların kısa ve uzun dönem takiplerde, ameliyat dışı tedaviye daha iyi yanıt verdiğini göstermiştir. Ancak kesin tanı alıp cerrahi tedavi görmek zorunda kalan hastaların  da daha iyi duruma geldikleri saptanmıştır. Fıtığın da kanalı daralttığı göz önüne alınacak olursa fıtığın geri çekilmesi halinde kanal darlığı ortada kalkmaktadır. Kemik ve bağ büyümeleri, bel kayması  veya tümöral oluşuma bağlı dar kanal için kesin tanı konulması halinde ameliyat yapılmalı ve bundan kaçınılmamalıdır. Uygun hasta seçimi, cerrahi tedavi ile başarı elde etmenin en önemli noktasıdır. Hastalarımız cerrahi tedavi sonrası da gerekli fizik tedavi prosedürlerini titizlikle uygulamaya devam etmelidir. Aksi takdirde ilerleyen aylar-yıllar içinde yeni sorunlarla karşılaşabilmektedirler. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

Telefon
WhatsApp
Exit mobile version